Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
İ.T.Ü mezunu yüksek şehir plancısıyım. Emekli olduğumdan beri yazı çalışmalarına ağırlık verdim. Ailem ile yaptığım seyahatleri, gezi günlükleri şeklinde Çocukla Geziyorum isimli sitemde anlatıyorum. Hürriyet Seyahat Eki ve Travel&Leisure Türkiye dergilerinde yazılarım çıktı. İki oğlum var.

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerin hayatınızdaki yeri nedir?
Gezmek benim için bilinmeyen soruların, tutkulu merakların cevabı. Aynı sorgulama alışkanlığını çocuklara da kazandırmaya çalışıyorum. Seyahatlerimiz  bir amaç olmasa da, hayatımızdaki gelişimin bir aracı, tüm aile için. Seyahat etmek için yaşamıyoruz, seyahatler ile bilinmeyeni geliştirmeye çalışıyoruz.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

Şu an kadar kaç ülke gezdiniz?
Avrupa’daki ülkelerin tamamına yakınının belli başlı şehirlerini ziyaret ettik. Amerika Birleşik devletleri ile Uzakdoğu’da Singapur, Tayland ve Çin’de çok yakında listeye eklendi.

Gittiğiniz terlerden en çok neresi sizi etkiledi?
Denize olan tutkum nedeni ile denizle içi içe yaşamı, samimi sokakları ve rüzgarlı romantizmi ile Mykonos’u ve okyanusun uçsuz bucaksız beyaz pırıltılı kumsallarla olan birlikteliğinin doyumsuzluğundan dolayı Miami’yi çok sevdim. Özgün karakteri ve eğlenceli ruhu ile Venedik’te her zaman favorim.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

Bir de blogunuz var. Blog yazmaya nasıl karar verdiniz?
Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu olunca, birleşirse ne olur diye düşündüm ve gezi günlükleri ortaya çıktı. Aldığım olumlu geri dönüşler sonrasında, çocukları ile gezmek isteyen ama cesaret edemeyen ailelere yardımcı olabildiğimi fark edince devam etmeye karar verdim.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”
Peki, çocuklarla gezmek zor olmuyor mu?
Çocuklar ile gezmek tabii çok zor oluyor. Bu konu her iki taraf içinde alışkanlık isteyen bir süreç. Çocuk sahibi olunca daimi fedakarlık yapmak gerekiyor ve seyahat ederken de bu durum değişmiyor. Çocukların yaşlarına göre ihtiyaçlarını düşünmeli ve programınızı bu doğrultuda yapmalısınız. Ama bir düzen tutturduğunuzda, çocuklarınızın kazandıklarını görünce değdiğini anlıyorsunuz.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

İlk geziniz nereyeydi?
İlk gezim, çevremdeki bütün arkadaşlarımı ayartarak, yazlık kampımızın olduğu Silivri’nin tepelerini ailelerimizden gizli dolaşmamızdı.

Hangi tarz gezi sizi daha çok tatmin ediyor? Maceracı mısınız?
Yoğun programlı gezileri seviyoruz. Her gittiğimiz yerde mümkün olduğu kadar fazla yer dolaşmaya, daha çok şey öğrenmeye, bilmediğimiz kültürleri öğrenmeye gayret ediyoruz. Huzur dolu ve sakin bir tatil yaptığımızı hatırlamıyorum. Çocuklar küçükken böyle bir şans da yok zaten. Seyahat etmek bizim için tatil yapmaktan ziyade bir araştırma programı gibi.

Kalacak yer olarak tercihiniz genelde nedir? Otel, hostel, kamp vs.
Kalacak yer olarak imkanlarımız ölçüsündeki iyi otellerde kalmaya gayret ediyoruz çünkü çocuklar olduğu zaman temel ihtiyaçların temini önemli oluyor. Bu nedenle kalınan yerin her türlü konfora hitap etmesini istiyoruz. Biraz burjuva bir tarafımız olduğunu da söyleyebilirim.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi hayal kırıklığına uğratan bir yer var mı?
Kesinlikle Bangkok. Halk sokaklarda yemek yapıp yemeyi ve kendi yoksunluklarını sergilemeyi tercih eden bir yapıya sahip. Sorun, ortamın görsel kirliliğinden ziyade, halkın bu durumu sizi acındırarak dolandırmak için kullanıyor oluşu. Bilindiği halde engellenmediğine göre, halkın görüntü ve yaşam tarzı sonucu turistleri sömürmesi, turistik bir meta olarak kullanılıyor.

Seyahatleriniz sırasında başınıza gelen en ilginç olay nedir?
Bangkok’da sokaklardaki esnafın, saray görevlilerinin ve tuk tuk’çuların ortaklaşa düzenlediği bir dolandırmaya kurban giderek, gayri resmi olarak kaçırılıp ne kadar kuyumcu, kumaşçı varsa dolaştırılmak ve alışveriş yapmak zorunda bırakıldık. Sonrasında ise gezimiz bitene kadar kendimizi otele hapsettik.

Seyahatleriniz sırasında sizin gibi gezginlerle tanıştınız mı?
Seyahatlerimizde nereye gidersek gidelim, en olmadık yerde bile bir Türk ile karşılaşıyoruz. Yazılmamış bir Murphy kanunu gibi nedense Türkler birbirini çekiyor.

Farklı bir ülkeye yerleşmeyi düşündünüz mü?
Her gittiğimiz ve sevdiğimiz yerde daha uzun bir süre yaşama isteği duyuyoruz. Başka vesileler ile tekrar gitmek için bahaneler yaratıyoruz ama her zaman dönüp geldiğimiz ve en çok sevdiğimiz şehir İstanbul.

Ben de artık dünyayı görmek, gezmek istiyorum diyenler için tavsiyeleriniz var mı?
Artık çok çeşitli ekonomik ulaşım alternatifleri mevcut, ucuz konaklama imkanları da eski zamanlara nazaran daha konforlu. Çocuklar ise siz nasıl empoze ederseniz öyle yaşamaya alışıyorlar. Bu nedenle tek tavsiyem bahane yaratmayın olacaktır.
Behiye Işın: “Gezmek ve yazmak iki sevdiğim konu”

Türk insanı, seyahat etmek konusunda dünyanın bir hayli gerisinde. Bu durumu aşmak için önerileriniz var mı?
Ben bu durumu aştığımızı düşünüyorum. Uzun tatillerde yurtdışına çıkanlar kadar yurt içinde de hatırı sayılır bir sirkülasyon oluyor. Anadolu’da kırsal kesimde yaşayan bir ailenin yan köye gitmesi de bir seyahattir. Dünyanın gerisinde gibi görünmemizin nedeni bence okul ve çalışma günlerinin çok fazla oluşu yani yeterli zaman bulamıyoruz sadece.

Gençler gezmeye nasıl yönlendirilebilir veya böyle bir merak nasıl yaratılabilir?
Açılan sayısız seyahat bloğu var ve sahipleri ağırlıklı olarak gençler. Şimdiki gençler eski nesillere göre daha özgür, ekonomik olarak daha rahatlar. Okumanın bir parçası olarak da gezebiliyorlar. Türkiye’de hızla gelişen bir seyahat sektörü var , gazeteler, tur şirketleri, dergiler, Tv proglamları ve bloglar da bu sektörün bir parçası. Ekonomik gelir seviyesi rahatladıkça Türk insanı da daha fazla imkan yaratma peşinde koşacaktır.