Dijital göçebelik” ya da orijinal ismiyle “Digital Nomad”, son on yılın hızla yükselişe geçen yaşam tarzlarından biri olmasına karşın, hala tam olarak ne olduğuna, kimlere dijital göçebe dendiğine dair kafalarda soru işaretleri var.
Digital Nomad’ı klasik olarak tanımlamak yerine şöyle anlatmaya çalışalım; önünüzde alabildiğine geniş bir göl manzarası, arkanızda mis gibi çam ormanı. Çadırınızı tüm manzarayı görebilecek bir noktada konumlandırmışsınız, önüne kamp sandalyenizi atmışsınız, ateşte pişirdiğiniz çayınızı yudumlarken kucağınızdaki laptoptan da işlerinizi yürüyorsunuz. Çünkü bu doğa harikası yer, aslında tam olarak sizin ofisiniz.
Kulağa imkansız geldiğinin farkındayız ama “Y Kuşağı” bunu çoktan bir meslek kolu olarak geliştirip hayata geçirdi bile. Akıllı telefonlarından başka bir ekipmana ihtiyaç duymadan bir yandan dünyayı geziyor, bir yandan da para kazanıyorlar. Hatta 2035 yılına kadar Digital Nomad’ların sayısının 1 milyarı aşacağına dair tahminler yapılıyor.
Elbette her mesleğin olduğu gibi dijital göçebeliğin de avantajları ve dezavantajları var, böyle bir yaşam modeline adım atmak için koşulların gözden geçirilmesi ve çoğumuzun konfor olarak tanımladığı bazı alanlardan ödün verilmesi de şart.
Digital Nomad Kime Denir?
Evden çalışan ve sınırlarını ancak başka bir semtteki bir kahveciye kadar genişletebilenler bu tanıma dahil değil. Digital Nomad tanımının hakkını vermek için sürdürülebilir bir seyahat hayatı ilk koşul. Yine, gittikleri ülkelerde yerel işler yapan gezginlerle karıştırılmamalı. Digital Nomad’lar bulundukları lokasyondan bağımsız olarak akıllı telefonlarını ve tabletleri aracılığıyla çevrimiçi işler yapıyorlar. Genellikle web tasarımı, sosyal medya yönetimi, içerik ve metin yazma listenin başında ama bunun yanı sıra işlerini sadece çevrimiçi yürüten ve bu esnada da seyahat eden şirket sahipleri de yok değil. Bir de blog yazarları ve fotoğrafçılar var ancak sadece bu meslekleri icra ederek geçinmeyi başarabilmek bir hayli zor.
Digital Nomad’lar gittikleri ülkelerde genellikle co-working alanlarında, kütüphanelerde ve ortak paylaşımlı ofislerde işlerini yürütmeyi tercih ediyorlar. Yani internetin olduğu her yer onlar için ofis anlamına geliyor.
Bir Digital Nomad Olmanın Avantajları
1- Diledikleri zaman diledikleri ülkede olabilirler.
Üstelik bir turist ya da bir gezginden farklı olarak, gittiği yeni yerlerde uzun süre kaldıkları için ülkenin kültürünü yakından tanıma imkanına sahip olurlar. Bu da kişinin yaratıcılığı için son derece besleyicidir.
2-Diledikleri zaman diliminde çalışırlar.
Toplantı gibi zorunlu haller dışında çalışma saatlerini kendileri belirlerler. Günümüzde birçok şirket de, motivasyonu artırdığı gerekçesiyle çalışanlarına zaman zaman evde çalışma imkanı tanımaktadır.
3- Daha az stres altındadırlar.
Lokasyondan bağımsız bir iş yaptıkları için günlük bir rutine de sahip değillerdir. Bu kimileri için korkutucu görünse de bir Digital Nomad özgürlüğünden asla ödün vermez. Nerede ve ne zaman isterse o zaman çalışacağı için, “stres” kelimesini de lügatinden çıkarmıştır.
4- Yeni bir dil öğrenmeye her zaman açık olurlar.
Yavaş hareket ettikleri, gittikleri yerde uzun kaldıkları ve yerel halk ile kültürel bir alışveriş içinde oldukları için hem gelişir hem de o ülkenin diline alışırlar. Tüm dilleri bütünüyle öğrenemeseler de iletişim kurabilecek kadar kendilerini geliştirebilirler.
5- Daha üretkendirler.
Seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek kadar motive edici pek az şey vardır. Verimli bir çalışma, daha fazla seyahat etmeye olanak tanıyacağı için, normal bir mesai süresinde olduğundan daha motive bir halde çalışırlar. Üstelik çalışılan ortamın sürekli değişmesinin, kişinin yaratıcılığını artırdığı bilinmektedir.
6-Kendilerini geliştirmeye açık olurlar.
Şehir insanın değişime karşı gösterdiği istemsiz direnç, Digital Nomad’ların belki de ilk terk ettikleri alışkanlıktır. Konfor alanından uzaklaştıkça insan hem yeni becerilere hem de yeni bilgilere açık hale gelir. Çevreye ve koşullara mükemmel uyum sağlar.
7-Ve elbette sosyalleşirler.
Yolculuk süresince farklı kültürlerden insanlar tanımak, belki de bu işin en büyük zenginliği olarak düşünülebilir. Ayrıca Digital Nomad’ların ortak buluşma noktası olan platformlardan diğer göçebelerle de tanışma ve belki de yola bir müddet birlikte devam etme olanağı her zaman var.
Ben de Bir Digital Nomad Olabilir miyim?
Avantajları ve sunduğu imkanlar düşünüldüğünde, özellikle de bu yazıyı dört duvar arasındaki bir ofis ortamında okuyorsanız, “Neden olmasın?” diye düşünmeye başlamanız işten bile değil. Bunun için düşünmeye başlamadan önce, nelerden vazgeçmeniz gerektiği konularına bir değinelim isterseniz.
1-Minimum bütçe-minimum yük.
Devam ettiğiniz kurslar, mobilya taksitleri, banka borçları… Bir Digital Nomad’ın hayatında bunlara yer olmadığını bilmeniz gerekir. Özellikle şehir insanı için çok normal hale gelen borç faktörü, seyahat etmenizin önünde en büyük engellerden biri olacaktır. Özellikle yaşam biçiminizi değiştirdiğinizde, gelirinizin şimdiki gibi düzenli olmayabileceğini, yeri geldiğinde çok az girdiyle idare etmek durumunda kalabileceğinizi öngörerek, şu anda size normal görünen ama aslında gereksiz olan tüm düzenli harcamalardan uzaklaşmak ilk adım olabilir.
2-Birikim yapın.
Her şeyden önce güvenliğinizi düşünerek, kenarda köşede bir miktar “zor zaman” birikiminiz olmalı. Çünkü geliriniz düzenli olmayabilir veya bir düzene oturtana kadar denge kurmakta zorlanabilirsiniz. Kullanmayacağınız ve gerçekten ihtiyacınız olmayan her şeyi elden çıkarın, yükünüzü ve sorumluluğunuzu azaltın. Acil bir durumla karşılaşma olasılığı her zaman aklınızın bir köşesinde olsun.
3-Sağlık sigortası yaptırın.
Kazalar her zaman olur ama eğer hiç bilmediğiniz bir ülkede hastalanırsanız bu duruma önceden hazırlıklı olmazsanız epey zor durumda kalabilirsiniz. Bu yüzden kapsamlı bir sağlık sigortası, hiç ummadığınız bir anda kurtarıcınız olabilir.
4- Bütçe oluşturun.
Hiç plan yapmadan yaşamanın insana verdiği özgürlük hissi bambaşkadır, katılıyoruz ama en azından başlangıç için ayakları yere basan bir bütçe hesabına ihtiyacınız olduğunu kabul edelim. Nerede ne kadar kalmayı planlıyorsunuz, seyahat masrafları ne kadar tutacak, hostel fiyatları, yemek giderleri gibi maliyetler mutlaka ince ince hesaplanmalı.
5- Acil durum planı yapın.
Ya da siz en iyisi CouchSurfing ya da Nomadlist gibi dijital göçebelerin oluşturduğu topluluklara katılın. Acil durum sorularınıza en iyi yanıt yine sizin gibi Nomad’lardan gelecektir. Bağlantıda olmak her zaman iyidir.
6-Ekipmanınızı iyi oluşturun.
Bir Digital Nomad için olmazsa olmaz olan şey internet bağlantısıdır. İnternet bağlantısı olmazsa işler de, seyahatler de sekteye uğrar. Bu yüzden işinizi şansa bırakmadan, bir “Taşınabilir Hotspot Mifi” edinmenizde sonsuz fayda var.
Digital Nomad’ların En Çok Rağbet Ettikleri 10 Ülke
İnternet bağlantısının olduğu her yer ofis dedik ama yine de uygun konaklama, güvenilir internet ve iyi yemek sunan, tabi bunun yanında kültürel anlamda da oldukça cazip bazı ülkelerin öne çıktığını ve “Dijital Göçebe Noktaları” olarak nam saldıklarını biliyoruz.
1- Canggu, Bali
Hippie’lerin de en sevdiği yerlerden biri olan Bali, ortak çalışma alanlarının fazlalığı, organik yemek menüleri, pırıl pırıl denizi ve güneşi ile adeta bir Digital Nomad cenneti.
2- Chiang Mai, Tayland
Uygun fiyatlı yemekleri, köklü kültürü ve dost canlısı yerli halkı ile, yaşamın oldukça yavaş aktığı yerlerden biri Chiang Mai. Turist olarak gelip buraya aşık olan ve yaşamını burada sürdürmeye karar verenlerin sayısı hiç de az değil. Chiang Mai, hala özellikle yeni Digital Nomad’ların başlangıç rotası olma özelliğini koruyor.
3- Lizbon, Portekiz
Zengin tarihi, antik mimarisi ve sanat galerinin fazlalığı ile her zaman bir kültür kenti olarak kabul gören Lizbon, şehrin her yerindeki mükemmel internet ağı sayesinde uzaktan çalışma kültürünü benimsemiş herkese kucak açıyor. Avrupa’daki destinasyonların belki de en yenisi ama en çok rağbet edilenler listesinde kafadan ilk üçe oynamasıyla ün yapmış durumda.
4- Barselona, İspanya
Barselona, Barselona… Sadece Digital Nomad’ların değil, sanata ve mimariye düşkün olan herkesin gözü onun üzerinde. Ancak girişimcilerle iletişim kurmak konusunda ideal bir nokta olduğu konusunda tüm Digital Nomad’lar fikir birliği yapmıştır.
5- Medellin, Kolombiya
Doğal güzelliklerinin yanı sıra, hiçbir konfordan ve lüksten geri kalmadan düşük bir yaşam maliyeti sunmasıyla da listede yer almayı hak ediyor. İnternet bağlantısının güvenilir olduğunu söylemeye gerek yoktur.
6- Berlin, Almanya
Büyük bir kültürel merkez olan Berlin, oldukça yüksek sayıda bir göçmen nüfusa sahip. Şehirde çok sayıda ortak çalışma alanının, kafe ve pubların olması ise Digital Nomad’lar için büyük bir avantaj.
7- Buenos Aires, Arjantin
Ekonomik konaklama imkanları ve ortak çalışma alanlarının fazlalığının yanında, biftek ağırlıklı mutfak kültürü ile de gezginleri kendine çeken bir şehir Buenos Aires.
8- Porto, Portekiz
Lizbon’dan sonra listeye giren bir Portekiz şehri daha. Daha az popüler olmasına rağmen çalışma etkinliklerine ve konferanslarına ev sahipliği yapan Porto, özellikle sörf yapmayı sevenler tarafından da oldukça sevilen bir liman kenti.
9- Valensiya, İspanya
Bir Digital Nomad’ın ihtiyaç duyduğu her şey burada mevcut. Gelişmiş ve ucuz bir toplu ulaşım ağı, diğer Avrupa şehirlerine oranla düşük yaşam maliyeti (Ayda 100 Euro’ya daire kiralanabilir), güzel ve ekonomik yemek.
10- Bangkok, Tayland
Digital Nomad’ların buluşma noktası haline gelen Bangkok, cazip sokak yemekleri, düşük maliyetle konforlu konaklama imkanı sunması ve süper hızlı internetiyle adeta bir göçebe şehri.