Venedik, İtalya
Venedik’te işleyen şöyle bir kural vardır: Eğer kaybolmadıysan, yanlış yapıyorsun demektir. Navigasyon cihazlarıyla dolaşan insanlar bile genelde bu şehrin dolambaçlı caddeleri tarafından alt ediliyor. Hafif bir kafa karışıklığıyla dolaşmak da bu mükemmel labirenti keşfetmenin en iyi yolu zaten.
İstanbul, Türkiye
Kültür ve tasarımın kesiştiği tarihi bir kavşak olan İstanbul’un manzarası, kendisine hükmeden iki imparatorluğun izlerini belirgin bir şekilde resmediyor. İki hükümdarlığın da merkeze aldığı estetik algılar olan Bizans tarzı kubbeler ve renkli mozaikleri ya da Osmanlı minarelerini ve İslami Hat Sanatı’nı görmek isteyenler Sultanahmet Camii ve Ayasofya’nın ötesine gitmek zorunda değil.
Beyrut, Lübnan
Terör ve tahribatla boğuşurken bile Beyrut çok güzel, büyüleyici ve güçlü. Lübnan’ın başkenti mükemmel bir sanata, mimariye, harika yemeklere ve otellere sahip.
Rio de Janeiro, Brezilya
Kurtarıcı İsa Heykeli, nefes kesici Rio’yu tepeden izler ve bu esnada, aşağıda sanki bu enerjik ve canlı şehir sulara doğru dans ederek iner; sakince kürek çekerek denize açılır.
Luzern, İsviçre
Köprüleri, kuleli yapıları ve bir şaheseri andıran Old Town’ı ile Luzern, tam bir İsviçreli. Luzern Gölü kıyısında kalan şehir, buradan da görülebilen İsviçre Alpleri için popüler bir hareket noktası. Gelmişken Avrupa’nın en eski kapalı köprüsü olan ünlü Kapellbrücke’yi yürümeyi de unutmayın.
Stockholm, İsveç
Büyüleyici, tarihi ara sokakları ve birçoklarının bu şehre “Kuzeyin Venedik’i” demesine sebep olan sayıca fazla adalarıyla Stockholm, dünyanın en güzel başkentlerinden biri. Ayrıca burası İsveç’in kültürel, siyasi ve ekonomik merkezi.
Cartagena, Kolombiya
Cartagena’da hava 12 ay boyunca yaz gibidir. Burada sömürge mimarisine hayran kalmak, gölgeler içindeki park ve plazalarında dolaşmak ve bölgeye özgü deniz ürünü yemekleri yapan El Boliche veya La Cevicheria gibi restoranlarda akşam yemeği yemek için çabucak bir gezi yapmak harika bir fikir!
Edinburgh, İskoçya
Sonsuz, yeşil tepeleri ve büyüleyici tarihi ile sevilen Edinburgh, Batı Avrupa’nın kendine has başkentlerinden biri. Başka nerede Orta Çağ'dan kalma bir kasabayı, sönmüş bir yanardağı ve krala ait bir kaleyi aynı şehirde bulabilirsiniz ki?
Quito, Ekvador
Quito’daki Old Town hem bir UNESCO Dünya Mirası alanı hem de muazzam, yaldızlı kiliseleri ve parke taşlarla kaplı caddeleri ile birazcık İtalya, Floransa.
Viyana, Avusturya
Sanatsal, zarif ve büyük ölçüde müzikal ve entelektüel temeliyle şekillenmiş Avusturya başkenti, kültür ile dolup taşıyor. Habsburg Hanedanlığı’nın eski yaz yerleşkesi olan Schönbrunn Sarayı’nda kraliyet ailesinden olmanın sembolik tadını ve çikolatalı bir kek olan, şehrin mutfağının özel ürünlerinden biri olan Sachertorte’nin gerçek tadını almayı unutmayın. Kekinizi mutlaka mit schlaag -kremalı- isteyin.
Paris, Fransa
En ünlüleri almamaya çalışıyoruz ama kabul edin Paris’ten daha dramatik bir şehir var mı? Burası romantizmin ve tarihin yan yana olduğu, parke taşlı caddelerde kafelerin sıralandığı, güzel insanların günün her saati Sen Nehri’ni arşınladığı ve her mahallenin kendine özgü bir simgesinin -ister Notre Dame, ister Sacre-Coeur veya isterse Eiffel Kulesi olsun- olduğu şehir.
