Kavganın Çözümü Dünya Turu

Her gün uyandığımızda Türkiye’nin bir yerlerinden acı bir haber alıyoruz ve her haberin altında ya bir siyasi görüşten ya da bir diğerinden zehir zemberek sözler. Gazete sayfaları, internet siteleri nefret söylemleri dolu. Ben siyasi bir yazı yazmayacağım. Zaten bütün Türkiye yazıyor. Bu konuda bir eksik yok. Ben insani bir yazı yazacağım.

Mardin, Midyat, Hasankeyf taraflarına gidenler bilirler. Hele de bir tur ile değil kendiniz seyahat ediyorsanız, turistik yerlerin çevresinde cirit atan çocuklar hemen toplaşır etrafınıza. Hepsinden bir ses yükselir: “Ben anlatayım, ben anlatayım! Abla rehber lazım mı? En iyi ben biliyorum...”. Aslında hepsinin bilip ezberlediği kitap aynı, sadece rehberlik yapıp 3-5 kuruş harçlık çıkartmaya çalışıyorlar.

Hasankeyf’te günbatımını fotoğraflamak için arabayı park ettik. Tabii anında etrafımızı çocuklar sardı. “Ben, ben, ben” dedi aralarından bir kız “Abla ben anlatayım ben 4 dil biliyorum: Türkçe, İngilizce, Kürtçe ve kuşdili”. Kimin anlatacağı belli oldu. “Hadi kuşdili başla bakalım” dediğim gibi hiç soluk almadan başladı anlatmaya. “Türkçe devam edelim” dediğimde de kaldığı yerden devam. Arkadaşları sataşınca onlara Kürtçe laf atmayı da hiç ihmal etmiyordu. Bu küçücük kızın hiç haberi yoktu siyasi olaylardan, şehitlerden, terörden vs.

Hatırlıyorum da bizim küçüklüğümüzde aynı sırayı paylaştığımız arkadaşımızın Türk mü, Kürt mü, Ermeni mi, Laz mı, Gürcü mü, Çerkes mi olduğunu bilmezdik bile. Etnik kökenin bir gram önemi yoktu. İnsandık hepimiz, yetmez mi?


Fotoğraf: dailykos.com

Hep diyorum, gezdikçe, farklı insanlar ve kültürler ile tanıştıkça insanın ufku biraz daha açılıyor. Farklı ülkelerin farklı siyasi, etnik, dini konularını gördükçe ve aslında dışarıdan çok da anlamsız görünen bu konular yüzünden o ülke insanlarının kavgalar ettiğini, savaşlar çıktığını fark edince bilinç düzeyiniz yükseliyor. “Acaba?” diyorsunuz “biz de kendi ülkemizde bazı saçma şeyler yüzünden kavga ediyor olabilir miyiz?”

Balkanlar’ı geziyorsunuz örneğin. Bir bakıyorsunuz Sırplar Hırvatlar’dan, Boşnaklar Arnavutlar’dan o kadar da farklı değil. Ee? Peki, neden bu insanlar daha 15 sene önceye kadar birbirini kesiyordu? İspanya’ya gidiyorsunuz Katalanlarla İspanyol kökenliler arasında bir gerilim. Dışarıdan bakınca hangisi hangi kökenden çok belli bile değilken, aralarındaki farklılıkları ön plana çıkarıp ülkelerini bölmek istiyorlar. Hindistan’da kast sisteminde daha yukarıdan olanlar toplumun alt kesminin suratına bile bakmıyor. Size o kadar tuhaf geliyor ki birbirlerini böyle ezmeleri. Neyi paylaşamıyorlar? Kamboçya’da, Latin Amerika’da, Afrika’da, Ortadoğu’da insanlar aslında kendilerine neredeyse tıpatıp benzeyen vatandaşlarla çok farklı olduklarını zannedip kavga ediyor. Ha birinin dini farklıymış, ha mezhebi, ha öbürü farklı bir dil konuşuyormuş. Özde aynı toprakların insanları bunlar. Dışarıdan biri olarak bunu çok güzel görüyorsunuz.

Dünyayı gezdikçe daha toleranslı hale geliyorsunuz. Gezdikçe farklı bir bakış açısı geliştiriyor, olaylara daha farklı bir gözle ve daha ılımlı bakmaya başlıyorsunuz. Zaman içinde sadece gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmek, müze gezmek ve hediyelik eşya almakla yetinmemeye başlıyorsunuz. Kültürleri ve toplumları farklı bir gözle ve farklı bir çerçeveden görebilmeyi öğreniyorsunuz ister istemez. Gezdikçe, farklı insanlar ve farklı kültürler tanıdıkça aslında özünde sadece insan olduğumuzun daha fazla farkına varıyorsunuz.

Aslında Türkiye’yi şöyle bir süreliğine kapatsak. Hepinizi alıp bir dünya turuna çıkarsam. Dönüşte belki terör sorunları çözülür, kavga gürültü biter, kardeşlik başlar. Ne dersiniz? : )

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni