Eski adıyla Alma-ata, Kazakistan Cumhuriyeti’nin eski başkentidir. Ülkenin güney doğusunda konumlanan Almatı, 1854’de Ruslar tarafından sınır kalesi olarak kurulmuştur. Günümüzde Almatı, alışveriş merkezleri, yüksek binaları, restoranları ve kültür tesisleri ile Orta Asya’nın en kozmopolit şehridir. Trans-İli Ala Dağları ile çevrili şehir birçok doğal güzelliği içinde barındırmaktadır. 1991 yılında Kazakistan’ın Sovyetler Birliği’nden ayrılıp bağımsızlığını kazanmasıyla Almatı hızlı bir değişim ve gelişime uğramıştır. Çin sınırına yakın olduğu gerekçesiyle 1997 yılında başkent statüsünü kaybetmiştir ancak halen Kazakistan’ın ekonomik, endüstriyel ve kültürel merkezi konumundadır.
Almatı şehrinin tarihinin Bronz Çağı'na dayandığı düşünülmektedir. Şehrin çevresinde bu döneme ait yerleşim izleri keşfedilmiştir. M.Ö. 700 civarlarında Orta Asya'ya hakim olan Sakalar veya diğer adıyla İskitler bu çevrede çok değerli izler bırakmıştır. Şehrin 50 kilometre uzağında bulunan Esik Kurganı isimli kurganda bu millete ait çok değerli eserler keşfedilmiştir. Altın ve gümüşten oluşan bir hazineye sahip olan kurganın en kıymetli parçalarından birisi üzerinde yüzlerce altın levha bulunan Altın Elbiseli Adam'dır. Orta Çağ'a doğru gelindiğinde Almatı, Çin'den Avrupa'ya uzanan İpek Yolu'nun en önemli şehirlerinden birisi olmuştur. Uzun yıllar ticaretin kalbi olan İpek Yolu'nun önemli bir duraklarından olmuştur. Ancak 15. yüzyıldan itibaren coğrafi keşifler etkisiyle dünya ticaretinin İpek Yolu'ndan kaymasıyla şehir de gözden düşmeye başlamıştır. Bu dönemden 1800'lerin ortalarına kadar Çin başta olmak üzere Asya devletleri bölgede hakimiyet kurmaya çalışmıştır. 1850'de Rusya şehri topraklarına katmıştır ve şehir uzun bir dönem Rus hakimiyetinde kalmıştır.
Üç tarafı dağlarla çevrili Almatı, büyüleyici bir tabiata sahiptir. Şehrin eski ismi Alma-ata, Kazakça’da elma atası anlamına gelmektedir. Şehir, geçmiş dönemlerden bu yana içinde barındırdığı uçsuz bucaksız elma bahçeleri ile ünlüdür. Günümüzde bu elma bahçelerinden birçoğu varlığını koruyamasa da, şehrin bazı bölgelerinde elma bahçelerine rastlamak mümkündür. Almatı, görülmeye değer doğal güzelliklerinin yanı sıra ilgi çekici mimari yapılara da ev sahipliği yapmaktadır. Şehir planında halen Rus etkilerinin görülebildiği Almatı’da, Sovyetler'den kalma binalar tüm cazibesiyle ziyaretçilerini büyülemektedir.
Orta Asya steplerinin ortasında Trans-İli Ala Dağları'yla çevrili Almatı, Orta Asya'nın en gelişmiş ve modern şehirlerinden birisidir. Ülkenin en büyük havalimanı olan Almatı Uluslararası Havalimanı aynı zamanda Asya'nın en büyüklerinden birisidir ve Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki uçuşların transit noktalarından birisidir. 1929-1991 yılları arasında Sovyet döneminde Kazakistan'a başkentlik yapan şehir bu statüsünü 1997'ye kadar korumuştur. 1997'de Astana başkent olarak seçilse de ülkenin en kalabalık şehri olmaya devam etmiştir. 1991'de Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle Kazakistan Batı dünyasına açılmıştır ve her anlamda Batı'ya yönelmeye başlamıştır. Buna paralel olarak da Almatı hızlı bir şekilde gelişmiştir. Ülkenin ekonomi, ticaret ve kültür açılarından en gelişmiş şehri haline gelmiştir. Uluslararası kuruluşların etkinliklerine de ev sahipliği yapmaya başlayan şehir Dünya Sağlık Örgütü'nün Alma Ata Deklarasyonu ile ünlüdür. Şehrin hızlı gelişimine bağlı olarak da yöneticiler Almatı'da iyi bir şehir planlaması uygulamışlardır. Şehirdeki bütün caddeler dikey ve yatay olarak planlanmıştır. Buna bağlı olarak şehir içi ulaşım da gelişmiştir ve şehirde bir adresi bulup gitmek oldukça kolaydır.
Kazakistan nüfusunun %10'unu barındıran şehir kuzeydoğuda bulunan başkent Astana'ya kıyasla "Güney'in başkenti" olarak da anılmaktadır. Dünyanın en büyük uranyum rezervine sahip olan Kazakistan aynı zamanda çok geniş petrol ve doğalgaz rezervlerine de sahiptir. Ülkenin ekonomisi bu yer altı zenginliklerinin de etkisiyle gelişmiştir ve Almatı da ülkenin yükselen yıldızı olmuştur. Sovyetler döneminde de belli bir oranda Rus nüfusa sahip olan şehrin, 1990'larda hızlı gelişmesine bağlı olarak Rus nüfusu artmıştır. Ayrıca Ukrayna ve Asya ülkelerinden pek çok insan da iş imkanları için Almatı'ya göç etmiştir.
Sert bir karasal iklimin görüldüğü Kazakistan'ın güneyinde bulunan Almatı şehrinde iklim nispeten daha ılımandır. Ancak kış ayları yine de sert geçmektedir. İklime bağlı olarak da şehrin mutfağı şekillenmiştir. Geniş steplerinde buğday tarımı ve hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Mutfağında da et yemekleri ve hamur işleri ağır basmaktadır. Ülkenin en gelişmiş şehri olmasının da etkisiyle gece hayatı oldukça hareketlidir. Etrafı yüksek dağlarla çevrili olan Almatı'da kayak turizmi de çok gelişmiştir. Çimbulak bölgesi önemli kayak destinasyonlarından birisidir.
Tanıtım Videosu: