Johannesburg Gezilecek Yerler


Altın şehir Johannesburg’un tarihî geçmişi; çok fazla toplumsal olan olduğundan ve tarihi dönüşümlerde yer aldığından oldukça önemlidir. Bu şehirde Güney Afrika’nın çektiği acıları, verdikleri yaşam mücadelelerini ve tarihi şu an nasıl yaşadıklarını yakından incelemek oldukça heyecan verici olacaktır.

Johannesburg Gezilecek Yerler

Altın madenleriyle ve geçmişin izleriyle donanmış Johannesburg’da gezilip görülecek yerler hakkında ayrıntılı bilgileri rehberimizin devamında bulabilirsiniz.

Öncelikle bu şehirde görmeniz gereken yerlerin başında Soweto gelir. Burada tanık olacağınız yaşam biçimi, Afrika insanının yıllar boyunca verdiği yaşam mücadelesini anlatır. Daha sonra, Nelson Mandela Meydanı’na da gittiğinizde orada bulunan müzeleri gezerek şehrin tarihine tanıklık edebilir, Apartheid Müzesi’ne gittiğinizde bu şehrin ırkçı tarihini gözlemleyebilirsiniz. Tarihi geçmişi kadar doğal yaşamıyla da ünlü bu şehirde, Lion Park’a gidip aslanları ziyaret edebilir, safari yolculuğuna çıkabilirsiniz. Şehrin merkezindeki Gold Reef City parkına gidip şehrin kültürünü anlayabilir, Johannesburg Botanik Bahçesi’ne gidip doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca, Top of Afrika denilen, Afrika Kıtası’nın en yüksek binasının tepesine çıkabilir, şehri baştan sona gözlemleyebilirsiniz. Şehrin en ünlü sanatçılarının eserlerini inceleyebileceğiniz Goodman Gallery’e gittikten sonra insanlık tarihinin beşiği olarak bilinen Sterkfontain Mağaraları’nı ziyaret edebilirsiniz.

Listede adı geçen yerlerle ilgili bilgiler aşağıda mevcuttur.

Soweto

Bu şehirde en çok görülmesi gereken yerlerin başında Soweto köyü gelir. Burada insanların yaşayış biçimleri yıllar boyunca Güney Afrika İnsanının nasıl yaşadığı ve nelerle mücadele ettiğinin resmidir. Şehrin beyaz hâkimiyetinden, zengin ve lüks yaşamından uzak olan bu köy, Afrika insanının ekonomik buhranlarını ortaya koyar. Güney Afrika için gerçekten çok büyük bir öneme sahip olan, ırkçılıkla mücadelenin simgesi haline gelen Nelson Mandela’nın ailesinin evi Soweto’da yer alır. Günümüzde müze haline getirilen bu evde, ziyaretçiler evi gezebilir, fotoğraf ve görsellerle geçmişi net bir şekilde görebilirler. Mandela House’u haftanın her günü ziyaret etmek mümkün. Saat sabah 9.00’dan akşam saat 17.00’a kadar açık olan bu ev, yetişkinler için 60 rand olup çocuklara 20 rand şeklinde ücretlendirilir.

Nelson Mandela Meydanı

Nelson Mandela Meydanı şehirde beyazların rahatça dolaşabildiği tek alan sayılabilir. Bu meydan hem güvenlik açısından daha korunaklı olduğu gibi hem de etrafında çok fazla sayıda restoran ve alışveriş merkezleri barındırdığı için sadece turistlerin değil, yerli halkında sıkça uğradığı bir meydandır. Bu meydanda devasa büyüklükte Nelson Mandela heykeli bulunmaktadır. Adını bu heykelden alan meydanın içerisinde birçok müze de barınmaktadır. Roodepoort Müzesi ve Hector Pieterson Müzesi görülmeye değer niteliktedir. 16 Haziran 1976’da öğrenci ayaklanması sırasında Hector Pieterson’un vurularak öldürüldüğü sokağın hemen yanına kurulmuş olan bu müze, Hector’un anısına düzenlenmiştir. 1976 ayaklanmasının ruhunu anlatan müzede, ırkçılıkla mücadelede öğrencilerin önemini yansıtan resimlere, belgelere ve görsel aktivitelere yer verilir.
 

Apartheid Museum (Irkçılık Müzesi)

2001 yılında ziyarete açılan bu müzede Güney Afrika’nın ırkçılıkla olan mücadelesine çok yakından şahit olabilirsiniz. Ülkenin geçmiş tarihindeki kaos yapısını, verilen mücadeleleri ve şimdiki yaşamına nasıl ulaştığı konusunda insanları bilgilendirmeyi amaçlayan bu müzede, birçok belgelere, belgesellere, resimlere ve birçok eserlere yer verilmiştir. Irk ayrımı ile olan mücadeleyi gözlemleyebileceğiniz gibi, müze sizlere ırk kavramını da anlatır. Burun genişliği, saç kıvrımları, cilt yapısı gibi özelliklerle ırksal ayrımın nasıl detaylandığını ortaya çıkararak kendi ırkınızı bulmanızı sağlar. Resmî tatiller dışında haftanın her günü ziyaretçi kabul eden bu müze sabah saat 09.00’da açılarak akşam saat 17.00’de kapanır. Giriş ücretinin 70 rand olduğu Irkçılık Müzesi’nde 5 rand fazla vererek, rehber eşliğinde müzeyi gezebilir, ıstırap dolu tarihin detaylarını öğrenebilirsiniz.

Lion Park

Güney Afrika’daki aslanlar için koruma altına alınmış olan bu park, 600 hektarlık bir yaban hayatı sunmaktadır. Johannesburg şehrine biraz uzakta konumlanan bu park, Lanseria Havaalanı’na yakındır. Bu safari parkında çok fazla sayıda Afrika’ya özgü yırtıcı hayvan bulunmaktadır. İçerisinde az sayıda beyaz aslan bulabileceğiniz bu parkta, Güney Afrika çitası, vahşi köpekler, sırtlanlar ve çakallar dahil olmak üzere 80’den fazla aslan çeşidine ev sahipliği yapmaktadır. İçerisinde zebra ve impalanın da bulunduğu bu safari parkında, otoburlar ve etoburların bölgeleri ayrı ayrıdır. Parkın kurulma amacı, içerisinde barındırdığı hayvan türlerini koruyarak, doğal yaşamın devamlılığını sağlamaktır. Bu parkı ziyaretiniz sırasında oldukça dikkatli olmalı ve belirlenmiş kurallara kesin bir şekilde uymanız gerekmektedir.

Gold Reef City

19. yüzyılda altın madeni olarak kullanılan bölgeye kurulmuş olup, çeşitli eğlence aktivitelerinin yanında Güney Afrika kültürünü de yansıtan bu tema parkı şehir merkezinde yer alır. Gold Reef City’de yapacağınız gezi sırasında kendinizi farklı bir dünyaya geçiş yapmış gibi hissedebilirsiniz. Zaman tüneline binip geçmişe gidildiği izlenimini barındıran bu parkta, farklı çağların havasını soluyup otantik doğasının tadını çıkarabilirsiniz. Bu parktaki gezi daha çok yetişkin kesime hitap etmekle birlikte içerisinde çocuklar için de ayrı oyun alanları barındırmaktadır. Geziniz sırasında parkın içerisinde düzenlenen turlara katılıp rehber eşliğinde tarihe yolculuk yapabilir, altın madenini birlikte inceleyebilirsiniz. Girişler için kişi başı 165 rand ödeyeceğiniz bu parkta, rehber eşliğinde tur yapmak isterseniz 60 rand fazladan ödemeniz gerekmektedir.
 

Johannesburg Botanik Bahçesi


Şehir merkezinden az bir uzaklıkta, Emmarentia bölgesinde yer alan Johannesburg Botanik Bahçesi, 1964 yılında ilk kurulduğu zamanlarda yalnızca gül bahçesi olarak kurulmuştu. Daha sonra genişletilerek yaklaşık 125 hektarlık bir mesafeyi alan bu botanik bahçesi, Johannesburg Şehir Parkları’nın yönetim alanına girmiştir. İçerisinde 10.000’den fazla birbirinden farklı gül çeşidi barındıran bu park ayrıca Emmarentia Barajı’na ev sahipliği yapmaktadır. Barajın çevresinde çeşitli kuş türlerini de görebileceğiniz bu bahçe Johannesburg kentinin en ünlü parklarından biri sayılır. Geniş, güvenli ve temiz olmasından dolayı turistlerin sıkça ziyaret ettiği Johannesburg Botanik Bahçesi, içerisinde barındırdığı gölün çevresinde bisiklete binmek, piknik yapmak gibi alternatifler de sunmaktadır.

Top Of Africa

Afrika kıtasının en yüksek binası olan Carlton Center’ın 50. katına çıkarak, Johannesburg şehrinin manzarasını çıkarabilirsiniz. Carlton Center 50 katlı bir gökdelen olup bu ofis binası yer altına da uzanmaktadır ve burada alışveriş merkezi ve otel barındırmaktadır. Amerikalı mimarlar tarafından tasarlanan binanın yapımı 7 yıl sürmüş olup New York kentindeki One Seneca Tower’a benzemektedir. 223 metre uzunluğunda olan bu binada, çeşitli organizasyonlar ile birlikte pazar günleri 50. kat pikniği yapılır. Şehrin halk pazarından sepetlerine yiyecek ve içecek dolduran halk, bu binanın 50. katına çıkarak hem şehrin manzarasının tadını çıkarır hem de iş günlerinin yorgunluğunu birlikte atar.
 

Sterkfontein Mağaraları

1999 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınan ve bir dünya mirası haline gelen Sterkfontein Mağaraları, uluslararası kaynaklarda “insanlığın beşiği” olarak kabul edilir. Bu ismi almasının nedeni ise 1947 yılında antropolog Robinson tarafından yapılan keşif sırasında 2 milyon 300 bin yaşında bir fosilin bulunmasından sonra yapılan çalışmalarda üç buçuk milyon yaşında dahi pek çok fosil bulunmuş olmasıdır. İnsansı fosillerin neredeyse yarısının bu mağarada bulunması, bölgeye olan ilginin artmasına neden olmuştur. Hâlâ yapılan çalışmalar devam etmekte ve bu mağara önemini her gecen gün daha da artırmaktadır. Mağarayı hafta içi her gün 09.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilir ve insanlığın tarihine tanıklık edebilirsiniz.
 

The Old Fort

Diğer adı Constitution Hill olan ve Anayasa Tepesi anlamına gelen bu yapı, Güney Afrika Anayasa Mahkemesi’ni barındırır. Burası eskiden hapishane olarak kullanılan bir kale idi. 1892 yılında beyaz erkek suçlular için yapılan bu kalenin etrafına, daha sonraları İngiliz istilasından korunabilmesi için Anayasa Mahkemesi inşa edilmiştir. İçerisinde 5 farklı bölümden oluşan hücreler barındıran bu hapishaneye daha sonraları kadın bölümü de eklenmiştir. Daha sonraları birçok ırkçılık üzerine işlenen suçlular için de bölümler açılan bu hapishanede Nelson Mandela, Mahatma Gandhi gibi ünlü isimler de hapsedilmiştir. 1983 yılında hapishane kapatıldıktan sonra 2004 yılında müze haline getirilmiştir. Müze ziyaretinde hücreleri gezebilir, Anayasa Mahkemesi’nin eserlerini inceleyebilirsiniz.