Rotterdam’da Gezilecek Yerler

Rotterdam, İkinci Dünya Savaşı sonrası tamamen yıkılıp tekrardan inşa edilen bir şehir olduğundan dolayı şehirde özellikle modern yapılar ilgi çekmektedir. Erasmus Köprüsü, Kübik Evler gibi oldukça ilginç yapılar şehrin sembolü durumuna gelmiştir. Şehirde aslında her yapı, her sokak insana keyif verecek türdendir. Özellikle Nieuwe Binnenweg, The van Oldenbarneveltstraat ve Witte de Withstraat sokakları şehrin en hareketli ve popüler sokaklarındadır. Şehrin müzeleri ve sergileri de Rotterdam’ı ziyaret etmek için başlı başına birer nedendir. Şehirde sanat müzelerinden mimarlık müzelerine, tarihi müzelerden denizcilikle ilgili müzelere kadar birçok müze bulunur. Tüm bunların yanında şehir modernleşirken yeşil alanlarını kaybetmemiş ve ev sahipliği yaptığı birçok parkla ziyaretçilere keyifli dakikalar yaşatmaktadır.

Erasmus Köprüsü

1996 yılında tamamlanan köprü Ben van Berkel tarafından tasarlanmıştır. Şehrin, Nieuwe Mass Nehri ile ayrılmış kuzey ve güney yakasını birbirine bağlamaktadır. Köprü adını Hümanizm akımının en önemli temsilcilerinden olan Desiderius Erasmus’tan almıştır. Mimari şeklinde yalnızca tek sütun bulunmasından dolayı halk arasında ‘The Swan (Kuğu)’ olarak da adlandırılmaktadır.

Köprünün en güney kısmı baskül köprü kategorisine girmektedir. Bu kısım ile Batı Avrupa’nın en ağır ve geniş baskül köprüsüdür. Ayrıcan dünyada baskül köprü kategorisinde en geniş panele sahip olan köprüdür.

Köprünün tarihi fazla gerilere dayanmasa da tarih içerisinde dünyaca ünlü filmlere, etkinliklere, konserlere ev sahipliği yapmıştır. Tamamlandıktan yalnızca iki sene sonra ‘Who Am I?’ isimli Jackie Chan filminde yer almıştır. Dünyaca ünlü DJ Tiesto’nun 2005 senesindeki performansında köprü arka plan olarak kullanılmış, tüm gece eğlenceye, havai fişek ve su gösterilerine tanıklık etmiştir. 2010 yılında ise Tour de France yarışında, yarışın başlama noktası olmuştur. Köprü şuan şehrin dünya çapında sembollerinden biri haline gelmiştir. Köprü üzerinde kaldırımla birlikte bisiklet, araç ve tramvay yolları da bulunmaktadır. Altında ise bar, restoran, hediyelik eşyalar satan bir dükkan ve otopark vardır. Rotterdam’da mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. Özellikle gece ışıklandırmalarında köprüden yürüyerek geçerek şehrin muhteşem manzarasını izlemek unutulmaz bir deneyim olacaktır.

Şehir merkezinin bulunduğu yakadaysanız köprüye metro ile Leuvehan, karşı yakadaysanız Wilhelminaplein duraklarında inerek ulaşabilirsiniz. Tramvay ile ulaşım ise şehir merkezinden 7 numaralı tramvayla Willemsplein, karşı taraftan 20, 23, 25 numaralı tramvaylar ile Wilhelminaplein durağında inerek sağlanabilir.

Kübik Evler

İkinci Dünya Savaşı sırasındaki bombalamalarda şehrin neredeyse tamamı yok olmuş ve şehir kelimenin tam anlamıyla yeniden yaratılmıştır. Bu durum Rotterdam mimarisinin fazlasıyla modern ve ilginç olmasına neden açmış. İnsanın içinde şehri gezerken kocaman bir modern mimari müzesi geziyormuş hissi uyanmaması neredeyse imkansız. Kübik Evler de bu mimarinin en önemli ve ilgi çekici yapılarından.

1970 yılında şehir belediyesi, ünlü Hollandalı mimar Piet Blom’dan üzerinde evlerin olduğu bir yaya köprüsü tasarlamasını istemiştir. Blom bunun üzerine Floransa’da bulunan Ponte Vecchio Köprüsü’nden ilham alarak bir plan oluşturur. Tasarımda 78 küp ev bulunur ve her evin bir ağaca ve birleşimlerinin bir ormana benzeyeceği bir kompleks oluşturma fikri yatar. İlk 3 ev test evleri olarak 1975 yılında Helmond’da inşa edilmiş, 1977 yılında ise 18 tane daha eklenmiştir. Rotterdam kübik evleri ise maddi sıkıntılardan dolayı ancak 1982 yılında 38 bitişik ve 2 büyük küp ev olarak oluşturulabilmiştir.

Evler 3 kattan oluşur. Üçgen şeklindeki ilk katta oturma odası, ikinci katta yatak odası ve banyo bulunmaktadır. En üst kat yine üçgen şeklindedir ve 3 taraflı piramit şeklindeki tüm tavan camlardan oluşur. Günümüzde evlerden birisi tamamen döşenmiş şekilde müze olarak kullanılıyor. Ziyaret etmek için 1 numaralı tramvay, 32 ve 49 numaralı otobüs ile Station Blaak durağında ya da metro ile Rotterdam Blaak durağında inerek ulaşabilirsiniz. Haftanın her günü 11.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücreti 2.50 Euro’dur.

Boijmans Van Beuningen Müzesi

Museumpark_02.JPG

Hollanda’nın en büyük ikinci şehri Rotterdam, müzeleri ile de oldukça ünlü bir şehir. Şehir, bu anlamda sanat düşkünleri için baş döndürü olabilir. Boijmans Van Beuningen isimli sanat müzesi ise şehrin en ilgi çekici ve mutlaka görülmesi gereken müzelerinden bir tanesidir. 2013 senesinde 292,711 ziyaretçi tarafından ziyaret edilerek Hollanda’da en çok ziyaret edilen 14. müze olmuştur.

Müze, şehrin en eski müzelerindendir. 1849 yılında Frans Jacob Otto Boijmans’ın eserlerine ev sahipliği yapan bir koleksiyon ile Museum Boymans ismiyle açılmıştır. 1958 yılında Daniel George van Beuningen’in koleksiyonu da müzeye dahil edilmiş ve müzenin ismi Museum Boijmans Van Beuningen olarak değiştirilmiştir. Müzenin şuanki kocaman binası ise 1935 yılında inşa edilmiştir.

Müze, Ortaçağ dönemi sanat eserlerinden modern dönem sanat eserlerine kadar 140.00 parçadan fazla sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Ancak müzenin binasına tüm eserler sığmadığı için koleksiyonlarda ve sergilerde sürekli değişime gidilerek farklı eserler sergileniyor. Çizim ve resimlerin olduğu bölüm dünyanın en iyileri arasında sayılmaktadır. Monet, Van Gogh, Mondriaan, Dali gibi birbirinden değerli sanatçıların eserlerini görmek mümkündür. Eliasson, Cattelan gibi daha genç sanatçıların geçmişten günümüze kalan günlük objeler üzerinde yarattıkları değişimler ve modern sanata dair birçok eser de müzenin farklı bir kısmını oluşturur. Müzenin dış tarafında ise bir heykel bahçesi bulunmaktadır. Bunların yanında müzede sürekli değişen sergiler olmaktadır.

Boijmans Van Beuningen Müzesi, Rotterdam Centrum bölgesinde Museumpark içerisinde yer alıyor. Müzeye Rotterdam Tren İstasyonu’ndan 7 numaralı tramvaydan Museumpark, 4 numaralı tramvaydan Eendrachtsplein durağında inerek ulaşmak mümkün. Metro ile de A, B, C hatlarından birine binerek Eendrachtsplein durağında inebilirsiniz. Yürüyerek ise yalnızca 15 dakikada ulaşabilirsiniz. Müze, Pazartesi günleri hariç haftanın her günü 11.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Normal giriş ücreti 18.50 Euro’dur ancak öğrencilere, gruplara ve müze kart sahiplerine indirim yapılmaktadır.

Euromast Gözlem Kulesi

Rotterdam_euromast.jpg

Euromast, H.A Maaskent tarafından tasarlanmış ve yapı 1960 yılında inşa edilmiştir. ‘Euro’ şehrin Avrupa ticaret bölgesinin kalbinde olmasını temsil ederken ‘mast (kule)’ Hollandaca ve farklı dillerde aynı kullanımlara sahip olduğu için önceden düşünülen ‘tower’ kelimesi yerine tercih edilmiştir. Günümüzde şehrin en önemli sembollerinden ve en turistik noktalarından birisi haline gelmiştir.

1960 yıllarında 101 metre uzunluğunda olan kule, şehrin en uzun kulesiydi ancak sene içerisinde yapılan yeni kulelerin uzunluğu Euromast’ı geçmiştir. 1970 yılında kuleye ‘Uzay Kulesi’ eklenerek 85 metre daha uzatılmış ve tekrardan Rotterdam’ın en uzun kulesi olmuştur.

Euromast, konumu ve yüksekliği ile muhteşem manzaralar sunuyor. Yüksek hızlı asansörler ile kulenin terasına kısa sürede çıkmak mümkün. Özellikle havanın açık olduğu zamanlarda 30 km ilerisini, çevredeki şehirleri görmek bile mümkün. Kulede 32 metrede kaptan köşkü olarak dizayn edilmiş bir oda bulunuyor. İçerisinde navigasyonlu aletler ve bir de harita kamarası var. Burada gemi sürme deneyimi yaşamanız mümkün. 100 metrede ise muhteşem manzaranın tadını çıkararak yemek yiyebileceğiniz ya da bir şeyler içebileceğiniz iki restoran bulunmakta. Ayrıca eşsiz bir konaklama deneyimi isteyenler için kulede 100 metrenin üzerinde Gökyüzü ve Yıldız isimli iki de suit bulunmakta. Macera severler içinse kulenin 100. metresinden aşağıya kablolar yardımıyla hızlı bir iniş yapma imkanı bulunuyor.

Kule, Nisan-Eylül dönemi 09.30-22.00; Ekim-Mart dönemi 10.00-22.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Kuleye, şehir merkezinden yürüyerek ulaşabileceğiniz gibi 8 numaralı tramvay ile Euromast durağında inerek de ulaşabilirsiniz. Metro ile ulaşım ise Beurs durağında aktarma yaparak Coolhaven ya da Dijkzigt durağında inip sağlanabilmektedir. Giriş ücreti 9.75 Euro’dur. Kulede bulunan diğer aktiviteler hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz aşağıdaki internet adresinden ulaşabilirsiniz:

http://www.euromast.nl/en/

St. Laurenskerk Kilisesi

St. Lurenskerk ya da The Luarenskerk olarak bilinen kilise şehirde Ortaçağ zamanlarından kalan tek yapıdır. Aynı zamanda şehrin en eski binasıdır. Sahip olduğu klasik Ortaçağ mimarisinin gotik unsurları ile şehrin ekstra moden mimarisi oldukça ilginç bir görsel çatışmaya neden olmaktadır.

Kilise 1525 senesinde inşa edilmiş ve 1621 senesinde kiliseye Hendrick de Keyser tarafından tasarlanan bir kule eklenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalardan oldukça hasar gören yapı sonradan birçok tadilat geçirerek şuanki haline getirilmiş ve şehrin en önemli sembollerinden biri olmuştur.Kilisenin iç tasarımı da oldukça ilgi çekicidir. İçeride Hollandalı denizciler anısına bir anıt mezar bulunur. İtalyan heykeltraş Giacomo Manzu’nun tasarımı girişte bulunan bronz kapı ve görkemli avizeler de görülmeye değerdir. Kilisenin önünde Erasmus’un bronz heykeli bulunur. Şehrin en eski bronz heykeli olan bu heykel 1622 yılında yapılmıştır.

Kilise günümüzde birçok konsere, sergiye, konferansa ve farklı dini aktivitelere ev sahipliği yapmaktadır. Bunlara katılabileceğiniz gibi kilisenin 65 metre yüksekliğindeki kulesine çıkarak büyüleyici Rotterdam manzarasının tadını çıkarmanız da mümkündür.

Şehir merkezinde Grotekerkpelin caddesi üzerinde bulunan kiliseye metro veya tren ile Blaak durağında inerek ulaşmak mümkündür. Giriş ücretleri sergilere, kuleye çıkıp çıkmayacağınıza ve ya tur seçeneklerine bağlı olarak 5.00-7.00 Euro arası değişmektedir. Kiliseyi Pazar ve Pazartesi günleri hariç haftanın her günü 11.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.