Pisa Gezilecek Yerler

Pisa Katedrali, Pisa’nın 1063’te Palermo açıklarındaki bir deniz savaşında bir Arap donanmasını yenilgiye uğratmasıyla, kazandığı zaferi kutlamak amacıyla mimar Buscheto tarafından inşa edilmiştir. Buscheto aynı zamanda katedralin yapıldığı Pisan Romanesk tarzının da kurucusudur.

Pisa Katedrali, Toscana’nın en büyük dinsel yapısı olarak bilinmektedir. Eğik Pisa Kulesi kadar üne kavuşamamış olsa da şehirdeki en önemli üç yapıdan biridir ve kuleye çıktıktan sonraki ziyaret noktasıdır. Hem dışı hem de içi Gotik mimari ürünüdür.
Resim ve kabartmalarla bezenen katedral, yapıldığı dönemin zengin işlemelerini barındırır. Yapımında renkli mermerler kullanılan katedralin dış cepheleri oldukça görkemlidir. Üç büyük giriş kapısına sahip olan katedralin üstünde birbirine kemerlerle bağlanmış sütunlu galeri vardır. Girişin üstünde yer alan dört sıradaki açık galeriye bakan ziyaretçiler, Mağribi mimarisine ait tipik bir özellik olan birkaç küçük yuvarlak kemer bulabilirler. İç kısımda ise Bizans etkileri görülmektedir. Dünyanın en etkileyici katedrallerinden biridir.

Katedral içinde en dikkat çekici sanat eseri muhtemelen yangından kurtulan, özenle oyulmuş kürsüdür. Giovani Pisano tarafından yapılan kürsü, ortaçağ heykellerinin ustalıklarından biri olarak kabul edilmektedir.
Katedral ayrıca önemli kişilerin bazı mezarlarını da barındırmaktadır. Bunlardan biri, Pisa'nın koruyucu azizi ve tüm gezginlerin koruyucu azizi sayılan St. Ranierius’tur. Kutsal Roma İmparatoru VII. Henry'nin mezarı da katedralde bulunmaktadır. Papa VIII. Gregory de katedrale gömülmüştür; ancak 1600'de çıkan yangın mezarı tahrip etmiştir.

Giriş Ücreti: 5 Euro'dur
 

Pisa Vaftizhanesi, Pisa Kulesi ve Pisa Katedrali ile birlikte meydanda yer alan üç önemli yapıdan biridir. İtalya’daki Roma mimarisi ürünü olan Katolik vaftizhanesi 1152 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. Binanın içinde bulunan sütunlardan birinin verdiği bilgiye göre yapının inşasına, "Diotisalvi" olarak bilinen bir mimar başlamıştır. Diotisalvi aynı zamanda Pisa'nın merkezinde bulunan Santo Sepolcro Kilisesini inşa eden kişidir. Fakat, Diotisalvi’nin vaftizhanenin yapımı sırasında vefat etmesi üzerine, vaftizhaneyi Nicola Pisano tamamlamıştır. Nicola Pisano, Diotisalvi’nin tarzından uzaklaşarak yapıyı daha Gotik bir tarz haline getirmiştir.

1363 yılında tamamlanan Vaftizhane Mucizeler Meydanı’ndaki görülmesi gereken önemli üç eserden biridir. İtalyadaki en büyük Vaftizhane olarak anılan yapı, 55 metre yüksekliğe, 34 metre çapa sahiptir. Ünlü İtalyan fizikçi, matematikçi, astronom ve filozof olan Galileo Galilei, Pisa Vaftizhanesi’nde vaftiz edilmiştir. 
 
Piazza dei Miracoli'deki diğer yapıların çoğunda olduğu gibi vaftizhanenin inşaatı da beklenenden daha uzun sürmüştür. Birkaç olayın inşaat aşamasını kesintiye uğratmasından dolayı Vaftizhane, 14. yüzyılın ortalarında bitmiştir.
 
Vaftizhanenin dış kısmı çeşitli süslemeler ve heykeller ile süslenmiştir. Ana portal kabartma ile kaplı iki klasik sütun tarafından çevrelenmiştir. Vaftizhanenin dış görünüşü oldukça dekoratif ve gösterişli olmakla birlikte, iç kısım hakkında da aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Dış görüntüsünün aksine içi şaşırtıcı derecede sadedir.
Pisa Vaftizhanesi de Pisa Kulesi gibi yumuşak toprak nedeni ile 0.6 derece yan yatmıştır.

• Giriş: 5 Euro'dur

Camposanto'nun çok uzun ve ilginç bir geçmişi vardır. Camposanto'nun 12. yüzyılda Dördüncü Haçlı Seferi döneminde Golgotha’dan Pisa'ya getirilen kutsal bir toprağın etrafına inşa edildiği söylenmektedir. Sağ kapının yakınında bulunan bir yazıt bize, Camposanto'nun yapımına 1277 yılında başlandığını ve 15. yüzyılın sonlarında bittiğini bildirmektedir.

Camposanto'nun ana mimarı, daha sonraki aşamalarda Pisa Kulesi'nin de mimarı olan Giovanni di Simone’dur. Camposanto inşa edildiği dönemde hızla Pisa’nın üst sınıfının mezarlığı haline geldi ve birkaç yüzyıl boyunca böyle kaldı. Camposanto'nun tamamlanması katedral meydanındaki dördüncü ve son yapının da tamamlandığı anlamına geliyordu. Bununla birlikte, bugün bildiğimiz Piazza dei Miracoli tamamlanmış oldu.

Camposanto'nun bilinen gerçeklerinden biri birçok fresko içerdiğidir. Bu freskoların birçoğu 1944 yıında İkinci Dünya Savaşı sırasında ateşli bombalar ve müttefiklerin hava saldırısı sonucunda trajik bir şekilde tahrip edilmiş veya hasar görmüştür. Yine saldırılar sonucunda yanan ahşap kirişler, çatının kurşununun erimesine neden olmuştur. Erimiş kurşun, mezarlığın içindeki her şeye ciddi hasar vererek, heykellerin çoğunu ve lahitler ile fresklerin çoğunu yok etmiştir. II. Dünya Savaşı sona erdikten sonra büyük restorasyon projesi başlamıştır. Tavan, savaş öncesi görünüşüne mümkün olduğunca yakın bir şekilde restore edilmiş ve freskolar restore edilecek olan duvarlardan ayrılmıştır. Freskler kaldırıldıktan sonra, "sinopie" olarak adlandırılan ön çizimler de kaldırılmıştır. Bu çizimler artık Sinopie Müzesi'nde, Meydanın karşı tarafında sergilenmektedir.
 

Piazza dei Cavalieri (Şövalyeler Meydanı), İtalya'nın önemli bir simgesi olup, Pisa meydanlarından biridir. Meydan, eskiden Şövalyelerin Düzeni'nin merkezi olması nedeniyle önem taşımaktadır. Stephen Şövalyeleri bu topluluğu 16. yüzyılın ortalarında inşa etmişlerdir. Zamanının siyasi merkezi olan meydan, 1140'tan sonra farklı belediyelere ve yöneticilere ait birçok kilise ve bina inşaatı görmüştür.

Şehrin Mucizeler Meydanı’ndan sonraki büyük meydanı olan Şövalyeler Meydanı’nda Carovana Sarayı, saray önünde bir heykel, eski bir hapishane ve görülmeye değer bir kilise bulunmaktadır. Carovana Sarayı; İtalyanca ismi ile Palazzo Della Carovana; bir Giorgio Vasari eseri ve bir ortaçağ yapısıdır. 1810 itibariyle Pisa Üniversitesi Merkez Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Öğrencilerini zorlu sınavlar sonucunda eleyerek seçen üniversite, mimarisinin yanında, aynı zamanda şehir için önemli bir eğitim kurumudur. Yapının önünde Pietro Francavilla’ya ait Cosimo heykeli bulunmaktadır. Ve daha sonra Ortaçağ hapishanesi Palazza Dell Orologio gelmektedir.

Hapishane olarak kullanıldığı dönemde belediye başkanı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Kont Ugolino Della Gherardesca ve 4 oğlu bu kule hapishaneye kapatılmış ve kapı üzerlerine kilitlenerek anahtarı Arno Nehri’ne atılmıştır. Kendi kaderleriyle baş başa bırakılan baba ve oğulları zamanla açlıktan ölmeye başlamıştır. Çocuklarının konta “Baba eğer önce biz ölürsek bizi yiyebilirsin biz bu yüzden acı çekmeyeceğiz.” dediği ve kontun açlıktan teker teker ölen çocuklarını yemek zorunda kaldığı şeklinde bir rivayet vardır. Yine de sonunda baba da ölmüştür.

Bu hikayenin yaşandığı iddia edilen hapishane, günümüzde kütüphane olarak kullanılıyor. Meydanda ilerlerken karşımıza son olarak Santo Stefano Kilisesi çıkıyor. Kilise 1565 nisanında inşa edilmeye başlanmış ve 1572 yılında tamamlanmış önemli bir yapıdır.

Diğer Gezilmesi Gereken Yerler

• Opera Del Duomo Müzesi
• Saat Sarayı
• Garibaldi Meydanı

​