Osaka Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Osaka, Tokyo’dan sonra Japonya’nın en büyük ikinci şehridir. “Milletin mutfağı” olarak anılan Osaka için Japon mutfağının başkenti diyebiliriz. Dünya çapında gurme kenti olarak bilinen Osaka, turistlerin gözde şehirlerinden bir tanesidir.

Japonya’nın en büyük adası olan Honşu Adası’nın Kansai bölgesinde yer alan Osaka, Japonya’nın en büyük ikinci şehridir. Şehir, Osaka Körfezi’ne dökülen Yodo Nehri’nin ucunda yer alır. Japonya’nın tarihteki ticaret merkezi olan Osaka dünyanın en büyük 9. Metropol alanı olan Osaka-Kobe- Kyoto bölgesinin kalbidir.

Osaka kelimesi “Büyük Tepe” ya da “Büyük Bayır” anlamına gelmektedir. Şehrin isminin geçtiği en eski kaynak 15. yüzyıla dayanır. 1496’da Ishıyama Hongan-ji’nin kuruluşu hakkında yazılmış bir yazıda bölgeden Osaka olarak bahsedilmektedir. Şehir verimli bir arazi üzerinde olduğundan tarih boyunca ideal bir yerleşim alanı olarak görülmüştür. Osaka’da en eski yerleşim izleri M.Ö 5. yüzyıla dayanmaktadır. Morinomiya Kalıntıları’nda yer alan deniz istiridyeleri ve yanmış insan iskeletleri bina kalıntılarının içinde bulunmuştur. M.Ö 5.-6. yüzyıla ait olduğu düşünülen bu kalıntılar, Osaka’daki yerleşimin ilk izleri olarak kabul edilmektedir.

Verimli toprakları dolayısıyla şehirdeki en köklü geçim kaynağı tarımdır. Yayoi döneminde ovalardaki kalıcı yerleşim alanları pirinç tarımına bağlı olarak büyümüştür. İyi bir gelir kaynağı olan pirinç tarımı bölgede yerleşimin artmasının en önemli nedenidir. Kofun Dönemi’nde ise Osaka sadece tarım bölgesi değil önemli bir ulaşım merkezi de olmuştur. Bu dönemde bölgeyi Japonya’nın batı kısmına bağlayan yollar Osaka’dan geçer olmuştur.

645 yılında İmparator Kotoku, Osaka’ya bir saray yaptırarak kendi imparatorluğuna başkent yapmıştır. Osaka’ya da “Naniwa-kyo” adını vermiştir. Günümüzde sarayın olduğu alan hala Naniwa ve Namba olarak anılmaktadır. İmparator 655 yılında başkenti Asuka’ya taşımıştır. Fakat bu durum Osaka’nın önemini azaltmamıştır. Dönemdeki adıyla Naniwa; Kore ve Çin arasında kara ve denizden önemli bir bağlantı noktasıydı.

774 yılında İmparator Shomu Naniwa’ı bir kez daha başkent olarak seçmiştir. Fakat ikinci başkentlik uzun sürmemiş ve bir yıl sonra imparatorluk sarayının Heijo-kyo’ya taşınmasıyla son bulmuştur. Bu dönemde bölgedeki liman faaliyetleri yavaşlasa da hala Kore ve Çin ile olan kara taşımacılığında önemli bir noktaydı. 16. yüzyılın başlarında bölge Budist tarikatlarının dikkatini çekmeye başlamıştır. Jodo Shinshu adlı Budist tarikatı eski Naniwa imparatorluk sarayının olduğu bölgeye tapınak inşa etmeye başlamıştı. İmparatorluğun anısına saygısızlık olarak görülen bu girişim çatışmaya dönüşmüştür. 1580 yılında keşişler tapınak inşa etmekten vazgeçip teslim oldular. Bunun ardından tapınağın inşa edilen kısımları yıkıldı ve Toyotomi Hideyoshi o alana Osaka Kalesi’ni yaptırdı.

Osaka, bulunduğu konum itibariyle ticari bir merkezdi. Nüfusunun büyük çoğunluğunu tüccarların oluşturduğu Osaka, uzunca bir süre Japonya’nın en önemli ticaret merkezi oldu ve ülke ekonomisinin büyük bir gelir kaynağıydı. Osaka’nın büyüyüp gelişmesi Edo Dönemi’nde hız kazandı. 1603-1867 yılları arasına tekabül eden bu dönemde şehir hızla büyüdü. Liman ticaretindeki canlılığına yeniden kavuştu. Ekonomik gelişmelerin yanı sıra imar ve kültürel alanda da gelişmeler yaşandı. Şehir ticaretle zenginleşirken yeni yapılar inşa edildi ve işlek bir eğlence ve sanat merkezi haline gelmeye başladı. Fakat bu durum şehirdeki gelir eşitsizliğinin büyümesine yol açmıştır. 1837 yılında Oshio Heihachiro adındaki bir samuray düşük gelirli nüfusa ekonomik destek sağlanmadığı ve bu nüfusun yaşadığı bölgelere yatırım yapılmadığı gerekçesiyle bir ayaklanma başlattı. Bu ayaklanmanın bastırılması sırasında Osaka’nın büyük bir bölümü tahrip edildi ve şehir büyük ölçüde hasar gördü. Bu ayaklanmanın getirdiği yıkımın ardından şehirde imar çalışmaları hız kazanmıştır.

Çok kısa bir sürede büyük bir gelişme gösteren Osaka, Japonya’nın en önemli şehirlerinden biri haline gelmeyi başarmıştır. Meiji Dönemi’nde şehirdeki endüstriyel girişimlerin önü açılmıştır. Dönemin önde gelen endüstri merkezi Manchester’la boy ölçüşebilir hale gelen Osaka, büyük bir sanayi atılımı yaşamıştır.

Osaka kendine özgü birtakım özellikleri ile de Japonya’nın diğer şehirlerinden ayrılır. Her ne kadar Japonya’nın tamamında çok zengin bir yemek kültürü olsa da Osaka bu konuda Japonya’nın diğer şehirlerinden çok daha öndedir. Japonya’da “milletin mutfağı” olarak anılan şehir dünya çapında “gurme kent” olarak biliniyor. Bu durumda, yemek yeme eyleminin adeta bir ritüel olarak görülmesi etkilidir. Görselliğin ön planda olduğu Osaka mutfağında, yemekler tam bir görsel şölenle sunuluyor. Bu konuda Çin’de yaygın olarak kullanılan bir deyim de var. Bu Çin deyimine göre “Japon yemeklerine bakmalı, Batı yemeklerini koklamalı, Çin yemeklerini yemelisiniz. Osaka’da geçirdiğiniz sürece boyunca restoranların vitrinlerinde yer alan örnek sunum tabaklarını sıkça göreceksiniz. Osaka’nın hemen hemen her restoranında olan bu durum özellikle turistlerin çok fazla ilgisini çekmektedir. Menülerinde olan yiyeceklerin birer örneklerini vitrinlerde sergileyen restoranlar müşterilerini önce görsellikle cezbetmektedir. Örnek olarak hazırlanan bu sunum tabakları, plastik yiyeceklerle hazırlamaktadır. Gerçeğinden ayırt etmekte zorlanılan bu plastik yiyecekler, Osaka’da bir sektör oluşturmuş durumdadır. Şehirde restoranların örnek sunumları için hazırlanan plastik yiyecek üretiminde çok sayıda işçi çalışmaktadır.

Osaka’daki pek çok restoranın kapısında kimonolu kadın rehberler ziyaretçileri karşılıyor. Yemek yemenin ciddi bir iş olarak algılandığı Osaka’da bu restoranlara girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız istenebilir. Bu durumla geleneksel Japon yemek düzenine göre dekore edilen restoranlarda karşılaşmak mümkün. Osaka restoranlarında yemekten önce ikram edilen Oşibori adlı nemli havluya ellerinizi sildikten sonra muntazam bir şekilde rulo yaparak yerine koymalısınız. Tüm bu Japon yemek geleneklerinin uygulandığı ve lezzetli yemeklerin yapıldığı restoranların sayısı oldukça fazladır. Osaka, yemeğe verdiği önemle gurme kent unvanını sonuna kadar hak ediyor.

Osaka, geleneksel ve modern çizgilerin bir arada olduğu bir şehirdir. Osaka sokaklarında dolaşırken bir yandan modern Japon mimarisinin bir yandan da geleneksel Japon mimarisinin örnekleriyle karşılaşacaksınız. Özgün ve geleneksel unsurlarla inşa edilen tapınaklarla modern gökdelenler iç içedir. Japonya’nın önemli ticaret ve kültür merkezi olan Osaka, her alanda ziyaretçilerine görsel bir şölen yaşatmaktadır. Osaka, muhteşem doğası, geleneksel mimarisi, müzeleri ve kültürel etkinlikleri ile her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.