Dünyanın yedi harikasından Keops Piramidi'ne ev sahipliği yapan şehir, Mısır’ın başkentidir. Ülkenin en gezilmeye değer kenti diyebileceğimiz yer aynı zamanda Afrika ve Arap dünyasının en büyük şehridir. 16 milyonu aşan nüfusuyla şehir gerçek anlamda bir metropoldür. Arapça ‘Mısrü’, Mısır Arapçasında ‘Masr’ olarak adlandırılan Kahire’nin kelime anlamı ‘muzaffer’ yani ‘galip gelen’dir.
Çok farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve çoğu alanda ülkenin merkezi konumunda olan şehir birçok önemli devlet dairesi, hükümet binası bulunduruyor. Oldukça kalabalık nüfusuna ek olarak neredeyse her mevsim turist çeken bir yerdir Kahire. Hayatınızda mutlaka görmeniz gereken şehirler listelerinin başında gelen, piramitlere ev sahipliği yapan, akla hemen tarihsel yapıların ve mumyacılığın geldiği kent, ilginizi çekecek pek çok yapı ve mekana sahiptir.
Dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Mısır medeniyetinin en önemli şehri olan Kahire'de tarihin akışını kuş bakışı olarak gözlemlemek mümkündür. Her kurulan devlet önceki devletin yaptığı yapıların yanına kendi yapılarını yaparak şehri genişletmiştir. Böylece şehrin tarihi eski şehir kısmından başlayarak Özgürlük Meydanı'na doğru akmaktadır. Kahire metropolü tarihi gelişime ve gelir durumlarına göre pek çok mahalleye ayrılmıştır. Eski Kahire, Heliopolis, Nasr gibi birçok bölgesi bulunur.
Antik Mısır döneminde Kahire çevresindeki Memfis kentinde yerleşim yapılmıştır. Kahire şehir merkezi ancak 4. yüzyılda Romalıların Babil Kalesi'ni kurmasıyla başlamıştır. Roma kilisesiyle anlaşmazlığa düşen Kıpti ortodokslar eski şehir olarak bilinen kısma yerleşmiştir. Günümüzde Kıpti'lerin kurduğu Meryem Ana Kıpti Ortodoks Kilisesi gibi çok eski yapılar halen ayaktadır. Roma İmparatorluğu'nun dağılmasıyla beraber Bizans İmparatorluğu şehirde hakimiyet kurmuştur. Kahire'nin önemi 641'de Müslümanların şehri fethetmesiyle artmıştır. Zaman içerisinde el-Fustat, Ktai gibi mahalleler kurularak şehir genişlemiştir. Eyyubiler, Fatimiler ve Memlükler sırayla Kahire üzerinde hakimiyet kurmuşlardır. Bu dönemlerde Baharat Yolu üzerinde bulunan şehir Akdeniz havzasının en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. 15. yüzyılın son dönemlerinde Ümit Burnu'nun keşfedilmesiyle şehrin ticari önemi belli bir ölçüde azalmıştır. Bu dönemde, 1517'de, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı Osmanlı topraklarına katmasıyla şehir Mısır eyaletinin başkenti olmuştur. 1798'de Napoleon Bonapart'ın fethine kadar da şehir Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Daha sonra Mısır İngiliz sömürgesi olmuştur ve 1952'de bağımsızlığını kazanmasıyla Kahire günümüz Mısır Arap Cumhuriyeti'nin başkenti olmuştur.
Tarih boyunca çeşitli devletlerin hakimiyeti altında Kahire zengin bir tarihi ve kültürel birikime sahip olmuştur. Kahire'de piramitlerden Mısır Müzesi'ne, El Ezher Camisi'nden Meryem Ana Kıpti Ortodoks Kilisesi'ne pek çok gezilecek yer bulunur. Tarihi yapıları ve tarihi objelerin sergilendiği müzeleri sayesinde şehir her yıl turistlerin akınına uğramaktadır. Nil Nehri şehrin ortasından geçer ve ziyaretçilerine eşsiz manzaralar sunar. Kahire'de ayrıca büyük pazarlar da kurulur. Han el-Halili Çarşısı şehrin en eski ve en meşhur çarşısıdır. Kumaşlardan takılara zengin bir vitrine sahip olan şehirde alışveriş yapmak turistlerin ilgisini oldukça çeker. Tüm bu aktivitelerin gerçekleştirmek için metroyu kullanmak mümkündür. Şehrin gelişmiş metro ağıyla önemli noktalara ulaşım kolaylaşmıştır.
Mısır mutfağı zengin bir mutfaktır ve Kahire'de yemek yemek için yüzlerce seçenek bulunur. Diğer Ortadoğu mutfaklarıyla benzerlik gösteren Mısır mutfağında musakka, fuul, fetyeer gibi çeşit çeşit yemek bulunur. Yerel yemekler dışında da çoğu restoran ve fast food zincirinin Kahire'de şubesi bulunur. Aynı zamanda Kahire'de akşam yemeği yemek ve hareketli bir gece hayatı yaşamak da mümkündür.
Akdeniz ve çöl iklimlerinin etkilerinin görüldüğü şehirde sıcaklıklar da buna bağlı olarak yüksektir. Ancak geniş Nil Nehri'nden gelen esintiler şehrin havasını biraz olsun serinletmektedir. Şehrin iklimi günlük yaşamı da pek çok yönden etkilemektedir. Çöl kumunun tozu alışıla gelmiş şehirde trafik düzensizliği ile dikkatinizi çekecektir. Gündüzler çok sıcak olduğundan trafik geceleri daha yoğundur ve neredeyse taşıtların hepsi eski modellerdir. Kentin binaları da genellikle bakımsızdır fakat şehir tarihsel bir zenginliği taşıyabilecek güçte ayakta durmakta ve çok farklı anılarınızın olacağı bir görülesi şehir olarak sizi beklemektedir.
Tanıtıcı Video: