Pamukkale Gezilecek Yerler

1

Pamukkale, doğanın mucizevi oluşumlarının yanı sıra hayranlık uyandırıcı bir tarihe de ev sahipliği yapıyor. Denizli'nin 18 km kuzeyinde yer alan ve jeolojik aktiviteler sonucu oluşmuş Pamukkale'de muhteşem manzaralara tanık olacaksınız. 2300 yıldır sağlık ve şifa merkezi olan Pamukkale'nin birbirinden etkileyici gezilecek yerlerini keşfettikten sonra, dilerseniz yamaç paraşütü ve ya balon turu da yapabilirsiniz.

Pamukkale'de Gezilecek Yerler

Pamukkale'nin yüzyıllarca yıllık tarihi ve doğal güzelliklerini keşfe çıkacağınız Denizli seyahatinizde görmeniz gereken yerler; elbetteki öncelikle travertenler... Travertenlerin de içinde bulunduğu Hierapolis Antik Kenti Kalıntıları, Antik Havuz veya Kleopatra Havuzu, Karahayıt Kaplıcaları, St. Philippe Martyrion Kilisesi, Natural Park, Laodikya Antik Kenti, Kaklık Mağarası ve Yeşildere Şelalesi gezilecek yerlerin başında gelir. Bahsi geçen bu yerlerle ilgili detaylı bilgilere aşağıda ulaşabilirsiniz. 

Pamukkale Travertenleri

Pamukkale Travertenleri, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen doğal bir varlıktır. UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilen Pamukkale Travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti, Denizli kentinin sembolü niteliğindedir. Çaldağı’nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içerikli suların meydana getirmiş olduğu bembeyaz travertenler eşi bulunmayan bir doğal oluşumdur. Travertenler, Menderes Nehri Vadisi’nde yer almaktadır. Üzerinde birçok su kaynağı ve büyüklü küçüklü havuzun bulunduğu travertenler, bölgede bulunan kayaların çökmesi ve sıcak suların kayalara akması ile meydana gelmiştir. Travertenlerin beyaz renkte olma sebebi ise termal suyun içinde bulunan minerallerin oksijen ile buluşup çökelmesidir.

35’ten 100 dereceye kadar sıcaklıklara sahip 17 adet sıcak su kaynağına sahip Pamukkale Travertenleri, sunduğu görsel zenginliğin yanı sıra şifa da dağıtmaktadır. Kalp rahatsızlıkları, romatizma, sindirim, solunum, dolaşım ve deri rahatsızlıklarına iyi gelen sular, tahminen 2.300 yıldır şifa dağıtmaktadır. 14 bin yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip şifalı su kaynaklarının yamacına kurulmuş Hierapolis Antik Kenti ise “kutsal kent” olarak adlandırılan, birçok tapınak ve dinsel yapının bulunduğu tarihî bir yerleşimdir. Geç Helenistik ve Erken Hıristiyanlık döneminden birçok varlığı bünyesinde barındıran Hierapolis, deprem kuşağı üzerinde yer almasından dolayı zarar görmüş ardından tekrar inşa edilmiştir. İnsanlığın kültürel tarihi açısından birçok unsuru günümüze kadar taşımış olan Hierapolis Antik Kenti, oldukça önemli bir insanlık mirasıdır.

Devamını Oku

Antik Havuz- Kleopatra Havuzu

Hierapolis Antik Kenti içindeki Antik Havuz, MS 7. yüzyılda meydana gelen bir deprem sonucu sütunların yıkılıp içine termal suyun dolduğu bir çukura dönüşmesiyle oluşmuştur. O dönemden beri çeşitli hastalıklar için şifa arayanların uğrak yeri olan havuz, günümüzde de yaz-kış ziyaretçi kabul eder. Havuzun güzelliği ve şifası o kadar meşhurdur ki Kleopatra'nın da bu havuzu ziyaret ettiği söylenir. Zaten bu yüzden Kleopatra Havuzu olarak da anılır. Termal suyun altında yatan yüzlerce yıllık tarihi kalıntılar içinde yüzmek adeta yüzyıllar önceye yolculuk etmek gibidir. Antik Havuz'u görmek için Hierapolis, travertenlar ve havuzun bulunduğu alana giriş yapmanız yeterli. Bu üç gezilecek yer, aynı alanda bulunuyor ve Müzekart ile giriş yapabiliyorsunuz. Ancak havuzda yüzmek isterseniz havuz girişinde kişi başı 32 TL ücret ödemeniz gerekiyor. Travertenlerin ve Antik Havuz'un açık olduğu saatler ise mevsimden mevsime değişiyor. Sabah saat 8.00'de açılan alan, nisan-ekim ayları arası 21.00, ekim-mart ayları arası ise 17.00'de kapanıyor. 

Hierapolis Antik Kenti

M.Ö. II. yüzyıl başlarında Bergama kralı II. Eumenes tarafından kurulduğu bilinen Hierapolis Antik Kenti, içinde pek çok dini yapı barındırmasından dolayı, arkeoloji dünyasında “Kutsal Kent” olarak tanınıyor. Pamukkale Travertenleri ile birlikte Dünya Mirası listesinde bulunan Hierapolis’te görülmeye değer başlıca yapılar şunlar: Frontinus Caddesi, agora, Kuzey Bizans Kapısı, Güney Bizans Kapısı, gymnasium, tritonlu çeşme binası, tiyatro, surlar, Apollon Kutsal Alanı ve su kanalları. Hierapolis Antik Kenti içerisinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sırasında “Ploutonium Kutsal Alanı” yani “Cehennem Kapısı” keşfedilmiştir. Diğer bir deyişle antik dünyada “ölüler ülkesine geçiş kapısı” olan mağaranın girişi gün yüzüne çıkarılmıştır. Hierapolis Kenti’nin kutsal sayılmasındaki en önemli nedenlerden biri de içinden termal suların ve kendisine yaklaşan canlıların ölümüne neden olan gazın çıktığı bu mağaranın mevcudiyetinden gelmektedir. Bu özelliklerinden dolayı mağaranın, Tanrı Plouton ve eşi Persophone’nin hüküm sürdüğü yeraltı dünyasının girişi sanıldığı düşünülmektedir.

Natural Park

Pamukkale manzarasını uzaktan izlemek, gezmeye ara vererek biraz dinlenmek ve eğlenmek isteyenleri ağırlayan Natural Park, Pamukkale örenyeri içinde bulunuyor. Saatler süren Hierapolis kalıntıları, antik havuz ve traverten ziyaretleri sonrası bir şeyler atıştırmak, havuzda serinlemek ve bölgede zaman geçirmek için oluşturulmuş Natural Park, ailecek keyifli vakit geçirebileceğiniz bir alandır. Ayrıca Natural Park, Denizli'de düğün, nişan, kına gibi özel gecelerinizi düzenleyebileceğiniz bir mekandır. Düğün organizasyonlarında havuzbaşı konsepti ile misafirlerini ağırlayan Natural Park, yaz-kış hizmet vermektedir. Göl Kafe'de isterseniz özel günlerininizi ve ya haftasonlarınızı bembeyaz pamukkale manzarasını seyrederek geçirebilirsiniz. Natural Park havuzlarında ayrıca şifalı çamurlardan da yararlanabilirsiniz. Müze Kart kullanarak Park'a girebileceğinizi hatırlatmakta fayda var.

St. Philippe Martyrion Kilisesi

Pamukkale’nin en eski tarihi kalıntıları arasında olan St. Philippe Martyrion Kilisesi, Hierapolis Antik Kenti’nin biraz kuzeyinde yer alır. M.S. IV. veya V. Yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilen kiliseye adını veren kişi, İsa’nin 12 havarisinden biridir.  M.S. 80 yılında Hıristiyanlığı yaymak için bölgeye gelen St. Philippe, amacına ulaşamadan öldürülmüştür. Ölümünden sonra (M.S. 4. yüzyılın sonu 5. yüzyılın başlarında) Aziz Philippe’in anısına Martyrion’un inşa edildiği düşünülmektedir. St. Philippe’in mezarının da burada bulunduğu tahmin ediliyor. St. Philippe Martyrion Kilisesi, Pamukkale ören yeri içindeki Hierapolis antik yerleşim alanında görülmesi gereken en önemli kalıntılardan biridir. Hierapolis Kenti'nin tarihi ve önemi hakkında bize oldukça önemli bilgiler sağlar.

Karahayıt Kaplıcaları

Pamukkale’nin termal kaplıcalarının bir parçası olan Karahayıt Kaplıcalarıçeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği gibi içme suyu olarak da kullanılıyor. Demir minerali yoğunluğundan dolayı döküldüğü yerleri kırmızıya boyadığı için “Kızıl Su” olarak da anılıyor. Burası Pamukkale'nin aksine kızıl rengin hakim olduğu çökeltilerden oluşuyor. Karahayıt suyunun bileşimi, Pamukkale termal sularına benzemektedir ancak sıcaklığı daha yüksek olup, serbest karbondioksit oranı daha azdır. Bu sular üç kaynaktan çıkar ve bu kaynakların sıcaklıkları 420, 500 ve 560 derecedir. Pek çok derde şifa arayan ziyaretçiler tarafından Karahayıt kırmızı suyu ve termal çamuru oldukça ilgi görmektedir. Etrafında pek çok kaplıca otellerinin bulunduğu Karahayıt, sindirim sistemi, mide, bağırsak, karaciğer ve safra yollarına şifa arayanlar tarafından sıklıkla ziyaret ediliyor.

Kaklık Mağarası

 

Denizli'nin Honaz ilçesinde bulunan Kaklık Mağarası, Pamukkale çevresindeki gezilecek yerlerden en önemlileri arasındadır. Damlataş, sarkıt ve dikitlerle oldukça ilgi çeken bir mağaradır. Mağaranın içinde de termal su ve travertenler bulunur. İçindeki su berrak, renksiz ve kükürtlüdür. Kükürt içerikli olan termal suyun bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Bu özellikleriyle eşine az rastlanır olan Kaklık Mağarası, "Küçük Pamukkale" veya "Mağara Pamukkale" adı ile de anılır. Kaklık Mağarası 2002 yılından itibaren turizme açılmış; o tarihten bu yana yüzme havuzu, küçük bir amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyelerle ziyaretçilerini ağırlamaktadır. 

Laodikya Antik Kenti

 

“Lykos'un kıyısındaki Laodikeia” adıyla anılan Laodikya Antik Kenti, MÖ 260'lı yıllarda kurulmuştur. Laodikya, MÖ. I. yüzyılda Anadolu'nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. Romalılar da Laodikeia'ya özel bir önem vermişler ve Kıbyra Conventus'unun merkezi haline getirmişlerdir. MS. 60 yılında meydana gelen çok büyük bir depremle yıkılan kentten geriye; Tiyatrolar, Stadyum, Gimnazyum, Anıtsal Çeşme ve Kiliseler kalmıştır. Burası Denizli'ye 5 km mesafede olup oldukça etkileyici bir antik kenttir.  Anadolu’nun en büyük stadyumu, 2 tiyatrosu, 4 hamam kompleksi, 5 agorası, 5 nymphaeumu, 2 anıtsal giriş kapısı, Bouleuterionu, tapınakları, Peristylli evleri, Latrina, kiliseleri ve anıtsal caddeleri Laodikya'nın zenginliklerini gözler önüne serer. Kentin dört tarafı nekropol alanları çevrilidir. Hıristiyanlık dünyasının en eski ve en önemli kutsal yapılarından biri olma özelliğini taşıyan Laodikya Kilisesi ise ayrıca bir hac kilisesidir.

Yeşildere Şelalesi

Pamukkale çevresindeki gezilecek yerlerin bir doğa harikalar diyarından oluştuğunun adeta kanıtı olan Yeşildere Şelalesi, Çal ilçesine bağlı Sakızcılar Köyü'nde yer alır.  Şelaleye iki farklı yoldan ulaşmak mümkündür. Yenicekent üzerindeki yol daha kısa ve kolay olup bu yolda yön tabelalarına dikkat etmek gerekiyor, yoksa şelalenin bulunduğu vadiyi baştan başa dolaşmak zorunda kalabilirsiniz. Birinci derece SİT alanı olan şelale, doğal güzelliğiyle görülmeye değer. Su, yeşil bir kadife görünümü veren yosun örtüsüyle nefis bir görüntü oluşturuyor. Çevresi piknik alanları ve alabalık restoranı ile çevrili olan şelalede, 30 metreden fazla yükseklikten sular dökülür. Bol oksijenli bu alanın etrafını yüzyıllık çınarlar kaplarken, yosun kaplı kayalar ve köpüklü sular insana huzur verir. Pamukkale gezinize mutlaka eklemeniz gereken şey; Yeşildere Şelalesi etrafında bir piknik olmalıdır.