Braşov’da Gezilecek Yerler

Braşov, Romanya’nın neredeyse tam ortasında ve Transilvanya (Erdel) bölgesinde kalan küçük bir şehir. Yaklaşık 300 bin nüfusu olan şehir, aynı zamanda ülkenin en büyük 7. şehridir. Turizm anlamında ise dünya üzerinde oldukça büyük bir üne sahiptir. Çünkü burada başta Kont Drakula’nın yaşadığına inanılan Bran Şatosu ve çeşitli şatolar (kaleler) bulunmaktadır. Bu nedenle Romanya’ya gelen turistlerin çoğunlukla ziyaret ettiği bir şehirdir.

Braşov, Romanya’da bir ildir ve merkezi ise aynı isme sahip Braşov ilçesidir. Drakula’nın şatosu Bran ilçesinde yer almaktadır. Bran ilçesi, Braşov ilçesine 30 kilometre uzaklıkta ve Drakula’nın yaşadığı şato burada kalıyor. Braşov’dan Bran’a ulaşabilmek için taksi, şoför ile birlikte özel araç kiralayarak ya da toplu taşıma ile gelmek mümkün.

Eğer toplu taşımayla gelmek isterseniz önce Braşov şehir merkezinde bulunan Livada Postei adlı otobüs durağına gelerek, bu duraktan 12 Numaralı otobüse binmek gerekmekte. Bileti durakların arka tarafında bulunan bilet gişesinden alabilirsiniz. Fiyatı 2 Lei (1.50 TL). 12 Numaralı belediye otobüsüyle yaklaşık 2.5 kilometre giderek Autogara 2 isimli otogara ulaşacaksınız. İndikten sonra burada gördüğünüz ilk kişiye “Bran Castle” diye sorduğunuz zaman size oraya giden (daha doğrusu oradan geçen) otobüsü göstereceklerdir. Burada bulunan otobüsler belediye otobüsleri değil, o yüzden hat numaraları yok. Otobüslerin ön camlarında geçtikleri yerler yazıyor ama zaten kimse sorsanız gösterecektir. Bu otobüsün biletini şoförden alacaksınız. Braşov – Bran arası otobüs bileti fiyatı ise 7 Lei (5 TL).

Otobüsle yaklaşık 27 kilometre yol gidiliyor. Kaleye geldiğinizde öncelikle dönüşte sıkıntı yaşamamak için indiğiniz durağın karşısında ki duraktan otobüs saatlerine bakmanızı tavsiye ederiz. Dönüşte ona göre kendinizi ayalarsınız (çünkü otobüs seferleri çok sık değil). Kalenin önünde ise hediyelik eşya satan yerler bulunmakta. Çok ilginç ve ilgi çekici şeyler bulacağınız için gider gitmez değil, kaleyi gezdikten sonra (otobüsünüzü beklerken) bakmanızı öneririz. Kaleye giriş ücreti 25 Lei (17 TL).

Bran Kalesi, 1377 yılında halk tarafından taştan inşaa edilmiş ve 1438-1442 yılları arasında Osmanlılara karşı savunma amaçlı kullanılmış. Nam-ı diğer Drakula’nın yani Vlad Tepes’in (Kazıklı Voyvoda) bu bölgede bulunan ve Transilvanya Alplerini geçmeyi sağlayan Bran Geçidinden geçerken birkaç defa bu kaleye gelip konakladığı tahmin ediliyor. Ancak bu kale ile herhangi bir ilgisi olup olmadığı kanıtlanamamış. Kale yıllar içerisinde askeri olarak önemli bir rol üstlenmiş (sığınak, depo vb.).

II. Dünya Savaşında Romanya Kralı I. Ferdinand, Almanlar’ın gücüne inanmasına karşılık İtilaf devletlerine katılmış ve Avusturya’ya savaş açmış. Bunun üzerine İttifak Devletleri başta Almanya olmak üzere Bükreş’i işgal etmiş. Bu savaşa Osmanlı Devleti 6. Kolordu ile destek vermiş ve 19.100 şehit vermişiz. Bükreş’te şu anda Türk Şehitliği bulunmakta.

Bükreş’in işgalinin ardından 1920 yılında Bran Kalesi, Romanya Kraliyetinin yazlık ikamet yeri olmuş. Kral Ferdinand’ın karısı Kraliçe Mary (1875-1938) burada sıkça zaman geçirmiş. Kendisi Kral Ferdinand’ın çekingen ve kararsız biri olmasından dolayı devlet işleri üzerinde önemli bir rol oynamış. Aynı zamanda Romanya’nın son kraliçesiymiş.

Drakula’nın Kalesi denilince insanın aklına ister istemez içeride tabut, işkence aletleri, kazıklar vb. göreceği geliyor ancak burada Romanya Kraliyetine ait şeyler bulunmakta. Mary ve Ferdinand burayı 1920 yılında yeniletip, tekrar tasarlatmış. İçeride Kraliçe Mary’nin yatak odası, kullandığı eşyalar, yemek odası, büyük salon, müzik odası, kütüphane, Ferdinand’ın yatak odası, tacı ve şövalye kıyafetleri bulunmakta.

Braşov, Romanya’da bir ildir ve merkezi ise aynı isme sahip Braşov ilçesi. İlçe olan Braşov tipik bir Ortaçağ şehri. Burada cilalı taş devrine ait yaşam izlerine rastlanmış ve arkeologlar 1950’den bu yana halen çalışmaya devam ediyorlar. Ancak ilk olarak Saksonlar tarafından (Cermenler) 1211 yılında yerleşim yeri olarak kullanıldığı biliniyor. Şehir o dönemde Güney Karpat dağlarının ortasında kurulmuş. Braşov ilçesinin merkezi günümüzde oldukça şirin, arnavut kaldırımlı ve renki küçük evleri olan bir yer. Burada dikkatinizi çekecek ilk şeyse bir tepenin üzerinde yazan Hollywood tarzı Braşov tabelası.

Braşov eski şehir bölgesi oldukça küçük ve turistik olduğu için restoranlardaki fiyatlar diğer Romanya şehirlerine göre biraz daha pahalı. Bu nedenle restoran seçerken önünde bulunan fiyat listesini kontrol etmekte fayda var.

Braşov’un eski şehrinin tam merkezinde görülmesi gereken başlıca detay Kara Kilise. Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları sırasında, Habsburg istilacıları tarafından 1689 yılında yakıldığı için bu ismi almış. Türkçesi Halat Caddesi anlamına gelen Strada Sforii 17. yüzyılda itfaiyecilerin geçmesi için yapılmış olan ve dünyanın “en dar” sokaklarından biri namına sahip olan bir sokak. 1.32 metre genişliğinde ve 83 metre uzunluğunda. Bu da tarihi merkezde yer alıyor.

Şehir meydanı oldukça geniş: “Piața Sfatului” adını almış bu meydan. Saat kulesiyle tam göbeğe inşa edilmiş Meclis Binası’nın hemen yanına pazar pazar çadırları kurulmuş. Yirmiye yakın tezgahta köylüler ürünlerini sergiliyor. Bölgenin geleneksel lezzetlerini tatmak için tek tek hepsini gezin. Yöresel peynirler, ballar, reçeller, çörekler, tatlılar… Eğer yolunuz buralara düşerse, bir yolunu bulup peynirlerin tadına bakmalısınız.

Raşnov, Braşov ve Bran arasında kalıyor. Zaten Bran’a giderken buradan geçecek ve kaleyi göreceksiniz. Uzaktan bakıldığında çok heybetli gözüken kaleyi gezmek için toplu taşıma da kullanabilirsiniz.

Kale hizasında bir durakta indikten sonra yaklaşık 2 kilometre yürüyüş yapmanız gerekecek ardından kalenin önüne geleceksiniz. Buradan kaleye yürüyerek ya da aşağıda bulunan traktör ile çıkılabiliyor. Traktörle kişi başı 4 Lei (2.50 TL) ödeyerek kaleye 5 dakika içerisinde çıkabilirsiniz. Kaleye giriş ücreti ise 10 Lei (7 TL).

Raşnov Kalesi’nin ilk olarak yapıldığı tarih bilinmiyor ancak 14. yüzyılda (1331 civarı) yazılan belgelerde adı geçiyormuş. Yapılış ve kullanım amacı o dönemde kale civarında yaşayan halkın herhangi bir saldırı durumunda kaleye sığınmalarını sağlayarak, hem halkı hem de şehri korumakmış. İçerisinde de gözetleme kuleleri ve top atışı için yapılan oyuklar bulunmakta. Halk zor durumda kalarak kaleye sığındığında hayatlarını devam ettirebilmeleri için kale içerisine evler, okullar, hastane ve kilise de yapılmış.

Kale yüksek bir tepede kurulduğu için en büyük sorun yaşanan su sıkıntısıymış. Yani kalenin su ihtiyacını karşılamak için sürekli aşağıya inilip, buradan kaleye su taşınırmış. Kuşatma dönemlerinde ise epey sıkıntılar yaşanırmış. Bu konuda kaleyle ilgili bir efsane bulunuyor. 1623 yılında, kalenin idaresinden sorumlu I. Gheorghe Rakoczi’ye iki Osmanlı askeri esir düşmüş ve burada bir zindana atılmışlar.

Rakoczi’nin askerleri serbest bırakmaya niyeti olmadığı için “eğer bu kale içerisinden su çıkarırsanız, özgürlüğünüze kavuşursunuz” demiş. Askerler böyle yüksek bir tepeyi kazarak su çıkaramayacaklarını söylemişler ancak ömür boyu burada esir olarak kalacakları için başka çareleri de yokmuş ve teklifi kabul ederek kazmaya başlamışlar. İlk başlarda toprağı kazdıkları için hızlı ilerlemişler ancak kayalara geldikleri zaman işleri oldukça zorlaşmış.

Aradan aylar, hatta yıllar geçmiş ve iki asker yılmayarak kazmaya devam devam etmişler. Her yıl 7 metre kazmışlar. İlk kazmayı vurmanın ardından tam 17 sene geçmiş ve sonunda iki asker burada 146 metre derinliğinde su çıkarmayı başarmışlar. Ardından Rakoczi’ye giderek haber vermişler. Su sıkıntısı çekilen kalenin altından çıkarılan bu su tüm sıkıntıları gidermiş ancak Rakoczi iki Osmanlı askerini serbest bırakmamış. Her ne kadar akıbetleri belli olmasa da, kale içerisinde iki adet iskelet bulunuyor ve bunların iki Osmanlı askerine ait olduğu düşünülmekte. Kuyu ise halen orada.

Raşnov Kalesi, Osmanlı tarafından fethedildikten sonra bu bölgede yerli halk yaşadığı ve içerisinde ibadet yeri (kilise) olduğu için karışılmamış ve halk özgürce yaşamaya devam etmiş.

Şu an surları, kapıları ve gözetleme kuleleri haricinde içerisinde bulunan evler yıkılmış durumda. Çok yüksekte kurulduğu için panoramik bir manzaraya sahip. Yolunuz düşer ve zamanınız olursa gitmenizi tavsiye ederiz

Aziz Nikolas Kilisesi, Şehir Müzesi, Hayvanat Bahçesi, Sanat Müzesi.