Karadeniz Bölgesi’nin doğusunda 6.575 kilometrekarelik yüzölçümünde 146.353 kişilik nüfusu barındıran Gümüşhane, doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili bir şehirdir. Hem zengin tarihi ve kalıntıları hem de Harşit Çayı’nın iki yakasında, vadi boyunca uzanan doğal güzelliğiyle dikkat çekmektedir.
Binlerce yıllık tarihinde sahip olduğu gümüş madenlerinin zenginliğiyle öne çıkan Gümüşhane, adını da Türkçe "gümüş" ve Farsça "hane" sözcüklerinin birleşiminden almıştır. Şehre, Romalılar döneminde "gümüş yeri" anlamına gelen "Arjiopolis" denirken, Evliya Çelebi ise burayı "Gümüşşehri" olarak anlatmıştır. Şehrin geçmişin önemli ticaret yolu olan İpek Yolu üzerinde bulunması da, tarih boyunca önemli bir merkez olmasını sağlamıştır. Örneğin, eski Gümüşhane'de bulunan darphanelerde imparatorluk hazinesinin 1/6'sını temin eden gümüş ve altın sikkeler basılmıştır. Hatta kentin kendi adına sikke basma yetkisi alması bir başka ayrıcalığıdır. Tarih boyunca Asurlular, Urartular, Medler, Pers Krallığı, Makedonlar, Pontus Krallığı, Roma İmparatorluğu, Emeviler ve Selçuklular gibi pek çok kültürün hüküm sürdüğü Gümüşhane, Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon-Pontus Rum Devleti'ni yıktığı 1461’de Türklerin hâkimiyetine geçmiştir.
Bu çok kültürlülüğün etkisiyle günümüz Gümüşhanesi'nde; antik kent, köprü, hamam, manastır ya da kilise gibi 391 adet tescilli taşınmaz kültür varlığı görülmektedir.
Gümüşhane bölgesi yayla turizmi ile bir cazibe merkezidir. Kadırga Yaylaları, Güvende Yaylaları, Kazıkbeli Yayları, Erikbeli Yaylaları, Taşköprü Yaylası adeta birer doğa harikasıdır. Bu yaylalarda her yıl yaz aylarında şenlikler düzenlenmekte geniş pazar yerleri kurulmakta ve çeşitli eğlenceler organize edilmektedir. Gümüşhane, Karadeniz Bölgesi'ndeki yayla kültürünün en yoğun yaşandığı yörelerden biridir. Bu yaylalar, hem çevresinde bulunan obaları birleştirme özelliği hem de tarihe mal olmuş bir şahsın ya da bir objenin konu olduğu yerler olması bakımından kültürel bir değer de taşır.
Gümüşhane tarihte stratejik bir öneme sahip olduğu için hem savunma hem de gözlem kulesi amacıyla inşa edilen pek çok kale mevcuttur. Canca Kalesi, Kov, Aşut Köyü, Edire Köyü, Kalecik, Akçakale, Krom Vadisi, Kürtün, Keçi, Övündü, Gümüşkaya ve Gümüştuğ Kalesi Gümüşhane sınırları içinde hâkim tepelere yapılan kalelerdir. Bu kalelerde Bizans dönemine ait sikkeler ve daha eski dönemlere ait tapınak kalıntıları mevcuttur.
Gümüşhâne yüz ölçümünün yaklaşık yarısı çayır ve meralarla, geri kalan ekili dikili yerler ve ormanlarla kaplıdır. İlin kuzeyi bitki örtüsü yönünden oldukça zengindir olup Harşit Vâdisi 1.500 metre yüksekliğe kadar yapraklı ağaçlardan meydana gelen ormanlarla kaplıdır. Gümüşhane'nin 2.100 metre rakımı çam, köknar, ladin, mazı, meşe, özbek kavağı, büyük yapraklı ıhlamur, dağ akça ağacı, aksöğüt, ceviz, sakallı kızılağaç, kiraz, yaban elması, mahlep, sarıçam, katran ardıcı, bodur ardıç, boyacı sumağı, erik ılgın, yabani fındık, kuşburnu, alıç gibi ağaç türleri ile kaplıdır. Gümüşhane’nin el değmemiş çayırlıklarında ablak otu gibi pek çok endemik bitki türü de bulunmaktadır.
Gümüşhane'den yapmadan dönmemeniz gereken pek çok şey var. Taşköprü Yaylası'nda piknik yapmadan, Santa Harabeleri'ni fotoğraflamadan, Zigana Dağı'nda mangal yapmadan, yeme-içme tesislerinde alabalık yemeden, yöresel yemeklerden tatmadan dönmemelisiniz. Gümüşhane'ye adını veren gümüşten yapılma objelerden hatıra alabilir, kan yapan dut pekmezi ve sağlık deposu kuşburnu marmeladını hediye edebilirsiniz.