Rodos Hakkında Bilinmesi Gerekenler

rhodes.jpg
 

Yunanistan’ın çok önemli bir parçası olan On İki Adalar’ın başkenti, Rodos Adası’dır. Rodos Adası, stratejik konumu nedeniyle antik çağlardan beri önem taşımaktadır. Yapımı M.Ö. 407 yılında başlayan Rodos Antik Kenti, antik kent plancısı Miletus’tur. Rodos Antik Kenti, şehir planlama sistemine göre dizayn edilmiştir.

Rodos, zaman içinde Doğu Akdeniz’in en önemli denizyolu ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Rodos Adası önce Roma İmparatorluğu’nun, daha sonra da Bizans İmparatorluğunun hakimiyetine girmiştir. 1309’da Aziz Şövalyeleri Rodos Adası’nı fethetmiştir. Osmanlı İmparatorluğu ise 1523 yılında Rodos’a girmiştir. Bu tarihten sonra Yunan halkı adadaki surların dışında yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu dönemde adaya birçok cami ve hamam inşa edilmiştir. 1912 yılında İtalyanların eline geçen On İki Adalar, 1948 yılında resmi olarak Yunanistan’ın bir parçası haline gelmiştir. 1988’de Rodos Antik Kenti, UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesi’ne eklenmiştir.

Rodos’un Eski Kent bölgesi çok farklı kültür ve uygarlığın bir parçasını taşımaktadır. Ortaçağ’dan kalma tarihi binaları, duvarları görme fırsatı neredeyse dünyanın hiçbir yerinde bulunamamaktadır. Büyüleyici Ortaçağ kalesi, burçlar, duvarlar, kapılar, dar sokaklar, minareler, eski evler, çeşmeler, büyük ve sakin meydanlar ziyaretçileri oldukça etkilemektedir. Büyük Üstadlar Sarayı, Eski Kent bölgesine gidildiğinde kesinlikle görülmesi gereken yapıların başında gelmektedir. M.S. 7. yüzyılın sonlarında inşa edilen Büyük Üstadlar Sarayı, restore edildikten sonra bir müze olarak kullanılmaya başlandı. Şövalyeler Sokağı ise Avrupa’nın en iyi korunmuş Ortaçağ caddelerinden biri olarak gösterilmektedir. Sokak, askerlerin konuklaması için yapılmış evlerle doludur. Sokağın sonunda, Ortaçağ’da bir şövalye hastanesi olarak kullanılan bir bina bulunur. Bina, bugün Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Şövalyeler kenti işgal ettiğinde Rodos Ortodoks Kilisesi ise şimdi Bizans Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Eski Kent’in duvarlarının dışında, muhteşem Neo-klasik ve modern tarzdaki binalarıyla Yeni Şehir bulunmaktadır. Adanın Yeni Kent bölgesinde İtalyan döneminin izleri net bir şekilde görülmektedir. Bunlardan bazıları Evangelismos Kilisesi, Belediye Binası, Ulusal Tiyatro Binası ve İtalyan Sarayı’dır. Mandraki Meydanı’nda bulunan geyik heykelleri ve çevresindeki yel değirmenleri ile küçük marina, kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Rodos’un çok kültürlü yapısı adanın bu kesiminde çok daha belirgindir. Burada Osmanlı Dönemi’nde kalma minaresiyle dikkat çeken Murat Reis Camii de bulunmaktadır.

Modern otellerle kaplı Rodos’un kuzeyindeki Elli Plajı oldukça ünlüdür. Elli Plajı’ndaki tarihi bina Grande Albergo delle Rose, bugün casino olarak faaliyet göstermektedir. Yunanistan’ın en önemli deniz araştırma merkezlerinden biri olan Akvaryum da kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerler arasındadır. Sualtı mağarasını anımsatan yeraltı akvaryumunda Ege Denizi’nde yaşan birçok canlı türü görülebilmektedir.

Adanın doğu kıyısına doğru gidildiğinde görülmesi gereken ilk yer Kallithea’dır. Kallithea’da görülmesi gereken yerlerin başında Roma hamamları gelmektedir. 1929’da mimarisi biraz değiştirilmiş Roma hamamları turistlerin ilgisini çok fazla çekmektedir. Rodos Adası’nın yerel geleneklerini hakkında daha çok şey görüp öğrenmek isterseniz de Koskinou köyünü ziyaret edebilirsiniz. Eski Rodos’un olimpiyat şampiyonu olan Diagoras’ın yaşadığı ve bu sayede ünlenen Trianda, bugün Rodos’un popüler bir beldesidir. Plajı, rüzgar sörfü ve yelken sevenler için oldukça uygun bir bölgedir. Trianda’da aynı zamanda Meryem Ana Manastırı ve eski bir akropolisin kalıntıları bulunur. Yeşil çam ağaçları ve selvi ağaçları ile kaplı olan yamacından Trianda’da çok güzel bir manzara izleyebilirsiniz. Meryem Ana Kilisesi’nin önünde Zeus ve Athena’nın 3.yüzyıldan kalma tapınakları bulunmaktadır.

Şehrin diğer tarafında büyük bir park olan Rodini Parkı bulunmaktadır. Selvi ağaçları, akarsuları, yeşillikleriyle Rodos’un cenneti olarak kabul edilen Rodini Parkı kesinlikle görülmeye değerdir. Saint Stefanos Tepesi aynı zamanda Monte Smith olarak da isimlendirilmektedir. Saint Stefanos Tepesi, eski zamanlarda Rodos’ta ibadet ve eğitim merkezi idi. Tepenin yukarısında Helenistik bir stadyumun kalıntısı bulunmaktadır.

Afandou plajının yemyeşil alanında, görkemli kumsallarda güneşlenebilir ya da yıl boyu açık olan modern bir golf sahasında, golf oynayabilirsiniz. Sahilin az ilerisinde bulunan ormanın arka tarafında Archipoli, Kremasti, Paradisi ve Theologos köyleri bulunmaktadır. Yürüyüş ve bisiktlet sürmek için ideal bir bölgedir.

Rodos’un en yüksek dağı olan Mt. Atlıviros, kayalık zirvesi ve yemyeşil yamaçları ile adanın heybetli bir parçasıdır. Muhteşem manzarası ile insanları büyüleyen Atlıviros dağcıların gözdesidir. Aynı bölgede bulunan Embonas köyü, üzüm bağlarıyla kaplı, dağın üzerinden kurulmuş ve mükemmel şarapları ile ünlüdür.


Tanıtım Videosu: