Belize’nin Dangriga kentine San Pedro’dan Belize City aktarmalı olarak uçuyoruz. Tabii ki yine ufak uçaklarla... Hatta Belize’den Dangriga yönüne 13 kişilik uçakta 5 kişiyiz. Sanki özel uçak tutmuş gibi rahat rahat gidiyoruz Dangriga’ya.
Diğer Belize yazılarımda da bahsettiğim gibi dünyadaki en uzun mercan resiflerinden biri Belize’de. Bu mercan resifleri açık denizden gelen dalgaların Belize kıyılarına ulaşmadan mercan kayalıkları sırasında kırılmasını sağlıyor. Böylelikle Belize kıyılarında deniz oldukça sakin. Bunu neden belirttim? Çünkü San Pedro-Belize City arası uçak yolculuğumuzda mercan sırasının nerede olduğunu, açık denizden bir çizgi gibi nasıl ayrıldığını havadan net bir şekilde görebiliyorsunuz.
Belize City’den Dangriga’ya uçarken ise meşhur Belize Nehri’ni fotoğraflayabilirsiniz.
Belize topraklarının çok verimli olduğundan da bahsetmiştim. Havadan tarım yapılan alanları ve ne kadar düzenli olduğuna şahit olabilirsiniz.
Dangriga Havaalanı, San Pedro’dakinden de ufak. Burada ilk olarak deniz kenarındaki Pelikan Beach Otel’e gideceğiz. Otele giderken şehrin içinden geçiyoruz. Ama şehir dediğime bakmayın. Burası şehirden çok bir köy havasında. Her yerde tek ya da iki katlı ahşap evler var. Yolların çok azı beton, genelde seyahat toprak yolda yapılıyor.
Buradaki evlerin büyük çoğunluğu ahşap bacaklar üzerine inşa edilmiş. Bunun sebebini rehberimiz şöyle açıklıyor: Dangriga, Orta Amerika’da meydana gelen kasırgalardan en fazla etkilenen yerlerden biriymiş. Bu nedenle kasırga döneminde çok yağış olur, su basar diye evleri biraz daha yükseltmek için bu ahşap bacakların üzerine inşa etmişler.
Otel lüksü olmayan ama tertemiz bir işletme. Yeri çok güzel. Bembeyaz kumsal üzerinde ve palmiyelerin arasında…
Hiç vakit kaybetmeden biraz deniz keyfi yaptık.
Tam bu sırada biraz yağmur yağdı ve arkasından çıkan gökkuşağı günün sürprizi oldu.
Akşam yemeğinde Belize’ye has bir balık yanında yine Belize usulü fasulyeli pilav ve püre yedik. Burada tüm diğer Orta Amerika ülkeleri gibi Hindistan cevizi oldukça yoğun kullanılıyor. Yemekte tatlı olarak hindistancevizli pasta vardı. Hindistan cevizine bayılırım. Tam da denk geldi çünkü o gün benim doğum günümdü. Bu nedenle gezinin ilk günü Altun Ha’ya giderken yoldaki seyyar satıcıdan aldığımız Kaju şaraplarını da içtik. Grubumuzun hediyesi de beni çok mutlu etti. Gezimizin başlangıcında Orlando’da Kennedy Uzay Merkezi’ne gitmiştik. Oradan bana t-shirt almışlar : ) Süperdi : )
Ertesi sabah Dangrigia’yı gezmeye başladık. Belize’deki her günümüzde olduğu gibi yine Lasel bize eşlik ediyor.
Yaklaşık 9.200 kişinin yaşadığı Dangriga’da nüfusun çoğunluğunu Afrika kökenli Garifuna etnik grubu oluşturuyor. Bu kentin en önemli özelliklerinden biri zamanında köle olarak buraya Afrika’dan getirilmiş olan yerlilerin bu bölgeye adapte olup, buradaki kültürü ve dili kendi müziklerine ve dinlerine de uyumlamış olmaları. Kentin meydanındaki bu 3 vurmalı çalgıya baba, oğul ve kutsal ruh da diyorlar.
Dangriga bölgesi Belize’deki hatta Karayip kıyısındaki müziğin merkezi kabul ediliyor. Buradaki popüler müzik Punta Rock.
Tabii ki biz de burada Punta Rock yapan ve de aynı zamanda ressam olan Pen Cayetano’nun stüdyosuna gittik.
Burası aslında çiftin kendi evi. Ama evlerinin bir bölümünü stüdyoya çevirmişler. Bir bölümünde ise müzik aletleri var ve Pen arada grubu ile toplanıp burada müzik yapıyor. Bahçelerinde ise zaman zaman resim ve müzik workshopları düzenliyorlar.
Burada gördüğüm en farklı müzik aleti farklı boylarda kaplumbağa kabuklarından yapılmış olandı.
Pen’in eşi Alman. Yıllar önce buraya seyahat için gelmişler. Ama bu bölgeyi o kadar çok sevmişler ki yerleşmeye karar vermişler. Bir dönem çocuklarının okulu için yeniden Almanya’ya yerleşmiş ama dayanamayıp yine Dangriga’ya geri dönmüşler.
Bu sanat atölyesinde zaman zaman yerel festivallerde kullandıkları maskeler de sergileniyor. Bu maske Orta Amerika’ya gelen Avrupalı beyaz adam ile dalga geçmek için kullanılıyormuş.
Kendi kızları ise Amerika’da yaşıyor ve o da çocuk kitapları çiziyormuş. 2 oğulları ise müzik ile uğraşıyor. Yani tüm aile sanatçı. Biz de hep birlikte bir fotoğraf çektirerek buradan ayrılıyoruz.
Ardından Dangriga’da bir okul görüyoruz. Aslında bu okulun bir özelliği yok. Ama dış duvarına boyadıkları figürler Belize hakkında kısaca bilgi veriyor.
Okulun dış duvarında sırasıyla ülkenin ulusal ağacı Mahogany, bayrağı, ulusal hayvanı Tapir ve ulusal bitkisi siyah orkide resmedilmiş.
Mahogany ağacı mobilya yapımında yaygın olarak kullanılıyor.
Belize bayrağı, dünyada üzerinde insan resmi olan tek bayrak.
Bu siyah orkidenin asıl rengi siyah değil mor…
Okulun bahçe duvarında ise dev bir çarpım tablosu vardı. Aslında öğrencilerin bilinçaltına yerleştirmek için güzel. Her an bu çarpım tablosunu görebiliyorlar.
Biraz daha ilerlediğimizde Dangrigalılar’ın Garifuna etnik grubunun babası kabul ettikleri Thomas Vincent Ramos adına yaptırdıkları büstü görüyoruz.
Ardından bir kiliseye giriyoruz. Dışarıdan oldukça sade görünen kilisenin içi de oldukça sade.
Kiliseye iki kenardan da girilebiliyor. Hatta kilise içine bisikletle giren bile var. Buradaki rahip ise günün belli saatlerinde vaaz veriyor. Biz gittiğimizde bize de “Haydi vaaz başlıyor. Siz de kalın” diye epey ısrar etti. Rahip aslen Boston doğumlu. Ama Amerika’dan buraya gelmiş ve misyonerlik çalışmalarına devam ediyordu.
Biz şöyle bir ortamı gözlemleyip bir sonraki noktamıza Blue Hole’a doğru yola çıktık…
Yorumlar