Ah Prag, şehirlerin anası denmiş sana Avrupa’nın kalbi denmiş, sonra doksanların sol bankası olmuşsun, İkinci Dünya Savaşı'nda yerle bir edilmişsin, binlerce insanın ölmüş, binaların yıkılmış Vltava Nehri'ne karşı ağlamışsın, yeri gelmiş, Nazım Hikmet’e yoldaş olmuşsun… Aklımda türlü düşüncelerle uçağa bindim gezi yazılarında okuduğum Prag, Tarihi Prag ve Nazım’ın şiirlerinde ki Prag. Sanki üç ayrı şehri gezmek gibi olacaktı seni tanımak, seni gezmek.
Uçaktan inip pasaport kontrolüne giderken büyük bir pasaport kuyruğu karşıladı beni, Uzak Doğulu, Amerika’lı, Avrupa’lı bir çok milletten bir çok insan kuyrukta bekliyorduk, ancak sıra çok çabuk geçti ve belki de bir Avrupa ülkesine girerken ilk defa bu kadar kolay giriş yaptım bir ülkeye, Havaalanından şehir merkezine gitmek için toplu taşımayı tercih ettim, hemen dışarı çıkar çıkmaz kalkan otobüslere binip şehir merkezine yakın bir metro istasyonunda inip taksiye ödeme yapmadan şehir merkezine rahatça ulaşabilirsiniz. Prag’da taksinin oldukça pahalı olduğunu belirtmek isterim. Eğer yanınızda Çek Kronu yoksa havaalanında az bir tutar Euro bozdurun ciddi komisyon alıyorlar ve yaklaşık yüzde 10 değer kaybı yaşayabilirsiniz. Seyyar satıcılar dışında her yerde kredi kartı geçtiğinden ödemelerinizi kredi kartı ile yapmanızı tavsiye ederim. Bu şekilde bir komisyon ödemeden işlem yapabilirisiniz.
Prag’da ulaşım oldukça kolay, tramvay ve metro ile şehrin her tarafınıza ulaşabilirsiniz ve bol bol yürüyerek şehri daha yakından tanıyabilirsiniz, ben genelde yürümeyi tercih ettim ve şehri tanırken çok keyif aldım. Ben bir çok gezginin aksine ilk olarak Nazım Hikmet’in şiirlerini yazdığı ve bazı şiirlerinde de bahsettiği Slavia Kahvesine giderek başladım şehri gezmeye, Vitava nehrine karşı kahvemi yudumlarken sadece Nazım’ın değil, Kafka’nın, Milan Kundera’nın ve daha bir çok edebiyat devinin zaman zaman bu kahveyi mesken tuttuğunu öğrendim, gelen bütün yazarların fotoğraflarını inceledim ve kahvemden biraz daha keyif aldım edebiyat dolu anıları düşünürken.
Prag gezmek için çok ideal bir şehir, çünkü hem küçük hem de gezilecek yerlerin hemen hepsi yürüme mesafesinde, o yüzden tam şehir merkezinde konaklamak zorunda değilsiniz, şehrin hemen dışında daha uygun konaklayabilirsiniz. Ben Prag’ın diplomasi bölgesinde şehir merkezine 10 dakika mesafede Prag 6’da konakladım, gayet güzel ve sakin bir bölgeyi tavsiye ederim. Prag’da Old Town Meydanı'nda yer alan Astronomik Saat şehrin en çok turist çeken bölgesi, günün her saati yoğun turist çeken saat ortaçağdan kalmış bir yapı ve üzerindeki çeşitli figürler dikkat çekiyor. İnanışa göre Saat ustası Hanus tarafından yapılan saat oldukça beğenilir ve zamanın hükümdarı dünyanın hiçbir yerinde böyle saat olmasın diye Hanus’un gözlerini kör eder. Görünce çok beğenebilirsiniz yada hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz bu ne gördüğünüz yada ne umduğunuzla ilgili.
Prag’da yine gidilmezse olmazsa olmaz olan Karl Köprüsü 1400 yılından beri faaliyette, üzerinde 30 tane heykel olan köprüde Azin John Nepomuk Heykeli en ünlü olanı, hatta bu heykelde ki bazı noktaların turistler tarafından ellenmesinden dolayı renk değişikliğine uğradığını göreceksiniz, bu heykelin ellenmesinin uğur getirdiğine inanılıyor. Köprünün üzerinde bir çok seyyar satıcıdan bir çok hediyelik eşya da alabilirsiniz yada bir çok sokak ressamına bir portrenizi çizdirebilirsiniz.
Karl Köprüsü'nün hemen ilersinde John Lennon duvarı yine kesinlikle görülmesi gereken önemli bir yapı Prag’da, 1980 yılında John Lennon öldürülmesi ile duvarda lennon ile ilgili grafitiler yapılmaya başlamış ve bu garfitiler hala yapılıyor, yani birkaç sene sonra göreceğiniz duvar şimdiki ile farklı olacak, kesinlikle John Lennon anısına ziyaret edilmeli. Prag Kalesi ise 9. yüzyılda inşa edilmiş ve Guiness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en büyük antik kalesidir, gerçekten kaleden şehri izlemek tadına doyum olmayan bir seyir keyfi veriyor. Kalenin hemen içinde yer alan Vitus bazilikası ve Georgios bazilikası kesinlkele görülmesi gereken yerler arasında, her iki yapıyı da dikkatlice gezmenizi tavsiye ederim.
Aziz Vitus Katedrali'nde Aziz Vitus dışında bir çok Aziz’in kemikleri bulunmaktadır. Birçok kral ve kraliçenin taç giyme töreni de yine bu katedralde yapılmıştır. Prag’da Old Town dışında Vaclav Meydanı da yine alışveriş için cazip bir yerdir, dünyaca ünlü markaların mağazaları dışında bir çok seyyar satıcıdan da alışveriş yapabilirsiniz. Prag’da birçok yerde sokak satıcılarını göreceksiniz, domuz çevirme çok yaygın olarak sokaklarda satılmakta, bunun yanı sıra hemen her yerde Trdelnik tatlısını göreceksiniz, genelde kömür ateşinde yapılan bu kamur tatlısının üstüne şeker serpilip, içine dondurma, çikolatalı sos, meyve püresi gibi eklemelerle tadabilirsiniz. Ben bol nutellalı tercih ettim ve memnun kaldım, özellikle kömür ateşinde pişen yerlerden almanızı tavsiye ederim, Paskalya çöreğini andıran ama sıcak yenen bir tatlı, bazı yerlerde bekleyen yada soğuyan tatlıları satmaya çalışabilirler bunlara aldanmayın ve mutlaka sıcak yemeyi tercih edin.
Prag gezmek için küçük bir şehir ve 3 günlük gezi Prag’da belli başlı yerleri gezmek için yeterli olacaktır. Ah Prag ben de sana 3 gün geldim, 3 keyifli gün yaşadım, tatlılarını yedim, sokalarında ıslandım, Nazım Hikmet’e seninle birlikte yoldaşlık ettim. Bir gün yine seninle karşılacağız diyerek senden ayrıldım. Yeni misafirlerin sana gelmeye devam edecekler ve seni onlar da sevecekler…