Başlıksız Kartalkaya

Kartalkaya´dan sesleniyorum ama pistlerden değil, Kaya Palazzo´nun kırmızı koltuklu lobisinden:( Şu anda aslında Kartalkaya´nın güzel pistlerinde board yapmak varken Sibel ve Buket ile yaptığım 3 günlük Kartalkaya seyahatimiz ile ilgili yazı yazmaya odaklanmaya çalışıyorum… Haftasonu günübirlik gezilerimiz haricinde bu yıl nedense kayak tatili planımız daha yılın başından sekteye uğramıştı. Geçen yılki gibi Bansko yapalım dedik, toparlanamadık, hadi değişiklik olsun Avrupa kayak merkezlerinden birine gidelim dedik, buna da organize olamadık… Hadi hiçbirini yapamıyoruz, en azından 3 günlüğüne Kartalkaya yapalım dedik. Ama dedim ya, bu yıl nedense organizatör ruhumuza nazar değmiş olmalı sanki her zaman kaldığımız Doruk Otel´de yer bulmayarak başladı maceramız. İzinler alınmıştı artık, hem daha yüksek fiyatlı olmasına hem de Pazartesi ve Salı günleri için 1 metre kar yağacağı ve tipi/sis/rüzgar hepsinin bir arada olacağını bilmemize rağmen biz ne yaptık… Tabiki Kartalkaya´ya geldik…

Pazar günü muhteşem bir hava vardı, masmavi bir gökyüzü, mis gibi pistler, çok uzun kuyruklar beklemeden zirveye çıkabildiğin telesiyej… Herşey mükemmeldi… Ertesi gün bunu nasıl arayacağımızı bilemiyorduk o anda tabi… Derler ya hayatta ‘keşke’lerin yerine ‘iyiki’lerin olsun bol bol, işte Pazar günü ‘keşke’ listeme bir adet daha eklenmiş oldu berrak havada, karlar üzerinde ‘golden girls’ fotoğrafımız olmadan. Demekki neymiş… Asla hiçbirşeyi sonraya ertelemiyormuşuz, hayat çok kısa, ve ‘keşke’lerle zaman kaybetmeyecek kadar da değerli.

Pazartesi ve Salı kayamayınca neler mi yaptık? İşte size zaman bolluğunda yazdığımız bir şiir. Şiir yazma safhasına da şöyle bir konuşmanın ardından geldik, anlatmadan geçemeyeceğim:) Küçükken elime kağıt ve kalem alıp şiir yazmaya heveslenirdim, ama tek bir mısra yazamadan masadan kalkardım, ilham bir türlü gelemezdi, hep üzülürdüm neden şiir yazamıyorum diye:)

Ve ardından yıllar sonra Sibel ve Buket´in yaratıcılıklarıyla aşağıdaki şiir ortaya çıktı… 

Kayamadık
Ama
Restoranda güzel anlar yaşadık
Tatlılar, yemekler en çok da suşi
Ayranla da gitmiyormus biz anladik ki
Lafımız restorana degil havaya
Kayamadık onun yüzünden bir daha
Attık kendimizi hamama saunaya
Yetmedi girdik masaja spaya
Akmmıyor zaman ne yapsan da…

Yazarlar: Sibel Nal, Buket Şerefli, Işıl Ataker

Özetle, bol dinlenmeli ve bol yemekli geçen kayak tatili maceramız kayamadan son bulmuş oldu, dönüş yolundaki çile de cabası oldu…

Kartalkaya´ya gitmek isterseniz, Snowboardtürk´ü kesinlikle tavsiye ederim, Ulusoy otobüsleri ile rahat bir yolculuk yapabiliyorsunuz. İçini bildiğim oteller Doruk Otel ile Kaya Palazzo. Kaya Palazzo gereksiz çok pahalı ve kayak tatili için de gereksiz ihtişamlı dizayn edilmiş bir otel, yer bulduğunuz takdirde Doruk Otel´den şaşmayın derim. Özellikle Cumartesi akşamları, akşam yemeği sırasında aşçıların ellerinde meşaleler ile halay çekerek salona getirdikleri leziz dev dondurmalı pasta ise kesinlikle hem izlemeye hem de yemeye değer :) Kalori hesabı yapanlardansanız da bütün gün kayarak yaktığınız kaloriyi düşünün ve bence çekinmeden o güzel dondurmayı afiyetle, vicdan azabı çekmeden yiyin.

Bu yıl kış uzun süreceğe benziyor, yeter ki sağlığımız bizimle olsun diyorum ve hepinize bol karlı, rüzgarsız ve tipisiz havalar diliyorum.

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he