2010 yılı yazını Work and Travel programı kapsamında ABD de geçirdim ve WAT yapmayı düşünen arkadaşlarıma bazı tavsiyeler vereceğim. YAPMAYIN! Kısa ve öz oldu sanırım. :)
Neyse WAT yapanların yüzde 90'ının yaşadığı olayları ve WAT yalanını size anlatmakla başlayayım işe. Arkadaşlar sizi WAT programına yollayan yurt dışı eğitim danışmanları self programlar için 700 dolar normal program için 1500 dolar para alıyorlar. Bu paranın içine dahil olanları söyleyeyim: Size 'amelelik' yapacağınız bir iş bulmak, Amerika'da bu işle ilgili bir sorun yaşadığınızda Türkiye'den anında çözüm sunmak, sizi Amerika'da havalanında karşılayıp en güzel otellere yerleştirmek, sevis kaydını social security işlerini Amerika'da sizinle beraber halletmek, sizi sosyalleştirmek vs.. Tabi ki bunların hepsi o 1500 doları alana kadar. Parayı verdiğiniz an işler değişiyor. İsterseniz adım adım WAT yalanına başlayalım. 1.Adım: Amerikada Şöyle Eğlendik Böyle Partiledik Diyenlerin Yalanlarına Kanmak
Amerika'ya giden arkadaşlarınızın anılarını dinlediniz, her türlü amerikan gençlik filmi izleyip ordaki partilerde olduğunuzun hayalini kurdunuz, hatta abartıp gezi planlarınızı bile şimdiden çıkardınız, ailenizi ikna ettiniz ve başladınız yurt dışı eğitim şirketlerini gezmeye. Girdiğiniz aslında bir ofis değil ikna odası. Yoğun bir şekilde görsel bombardumanına tutuluyorsunuz. Önceki WATçıların (çoğu şirket çalışanı) çılgın anıları anlatılıyor size. Holywood yazısının önünde, Özgürlük Heykeli'nde, Vegas'ta çekilen bir sürü fotoğraf gösteriliyor ve aklınız çeliniyor. Büyülenmiş bir şekilde ailenize anlatıyorsunuz bunları. (Tabi ki gezme kısmını kısa, bu deneyimin İngilizce seviyenize olan yararlarını uzun tutatak) Aileniz de tam anlamıyla ikna olduktan sonra, ilk ödemeyi yapıyorsunuz. Yeni yeni gerçeklerin farkına varıp "Aa ben bir de çalışcaktım ya," diyorsunuz ve şirketle iş için konuşmaya başlıyorsunuz. Şirkettekiler "Sakın kötü düşünme sen artık bizim sorumluluğumuzdasın, ayağın taşa takılsa bizi arıyosun biz senin için işten izin alıyoruz, ne ordayken ne burdayken hiçbir sorunla seni başbaşa bırakmıyoruz herşeyi biz çözüyoruz.." diye yalanlarını sıralamaya başlyorlar. Ee sen de inanıcaksın tabii, bir ton para bayılmışsın onlara. :)
2.Adım: "Ben Sadece Cankurtaran Olurum" dan "Nereyi Sileyim Abi?" ye Geçiş
İşler artık ciddileşti, Amerika'da geçireceğiniz sürenin en az yüzde 70'inde çalışıyor olacağınız gerçeğiyle yüzyüzesiniz. "Aaa biz çalışcaktık di mi?" diyosunuz ve başlıyosunuz başkalarından arta kalan işleri seçmeye. Ofise girmeden önce ben cankurtaranlıktan aşağı iş yapmam arkadaş, garson olurum günde 30 dolar tip alırım gibi en kıyak işleri yaptığınız görüntüleriniz gözünüzde canlanırken bir de bakıyosunuz dediğiniz işler çoktaaan kapılmış. İşten beklentileriniz listenin sonuna geldikçe iyice düşüyor ve listenin sonuna geldiğinizde "-Ne iş olsa yaparım abi nereyi siliyoruz? - Ben çok iyi bulaşık yıkarım, - Pedicap mi? Benim dedem faytoncuymuş en kralını ben yaparım." cümleleri istemsizce ağzınızdan dökülüyor. En sonunda kör topal bir iş buldunuz yarım yamalak İngilizcenizle skype görüşmenizi geçtiniz. Siz artık bir restaurant attendent'sınız.Bu da demek oluyor ki Amerika'ya gidip işinizin ilk günü kapıdan içeri girince patron kendi isteği doğrultusunda sizi garson da yapabilir, kasiyer de bulaşıkçı da. Tabi ki siz hala rüyada olduğunuz için bu gerçeklerle oraya gidene kadar yüzleşemiyorsunuz
3.Adım: Amerika'ya Gidemeyecek Miyim Abi?
İşiniz hazır, hayaller kuruyorsunuz önünüzde tek bir engel var o da Amerikan konsolosluğundan J1 vizesi almak. Şirketinizin bütün tavsiyelerine uydunuz belgeleriniz hazır, orada konuşcaklarınızı hatim indirdiniz, şunu sorarsa bunu söylerim diye 1000 tekrar yaptınız hatta pinpirikliyseniz uçak biletinizi bile aldınız şimdi her şey bir konsolosluk çalışanın iki dudağının arasında. Konsolosluktan randevuyu aldınız, randevu saatinden önce girdiniz kale gibi konsolosluğa. Labirent şeklindeki yolda dön babam dön banka gibi bir yere girdiniz, oturdunuz sıranın size gelmesini bekliyorsunuz. Bu arada da ister istemez sizden öncekilerin yaptıkları vize görüşmelerini izliyorsunuz, güveniniz yerine geliyor. "Bu çocuk bu İngilizceyle vize alıyorsa ben ohoo kaptım vizeyi" diyosunuz. Vize sırası size geliyor. Eğer kafa bir görevliye denk geldiyseniz yaşadınız. Başladınız görüşmeye ne uçak biletinin ne otel rezarvasyonunun istenmediğini görünce ben bunca süre ne diye boşu boşuna uğraştım bunlarla diye aklınızdan geçirdiniz. Amerika'da yapacağınız işi anlattınız, nerde kalacağınızı ailenizin ne iş yaptığını biraz da sohbet muhabbet kaptınız vizeyi, mutlu mesut evin yolunu tuttunuz.
4.Adım:Macera Dolu Amerika
İçinde onca uğraş sonucu aldığınız amerikan J1 vizesi olan pasaportunuz evinize ulaştı. Artık yapacağınız tek şey yolculuk gününü beklemek. Son günler aileye bir hüzün çöktü. İnanılmaz bir ilgi var üstünüzde, bir dediğiniz iki edilmiyor. Ve o gün geldi çattı. Havalimanında ağlamalar zırlamalar son bir "gitmiyom ben ya" saçmalamasının ardından uçağınızdaki yerinizi aldınız. Burda iki türlü senaryo var. Eğer cimrilik yapıp aktarmalı uçuş aldıysanız sizin daha çoook yolunuz var, ama ben paraya kıyarım arkadaş rahatım önemli deyip direk uçuş aldıysanız rahatsınız paşam .Direk uçuş alan arkadaşlar rahaaat rahat yemeklerini yiyip Amerika'ya indiler bile peki biz cimriler olarak naptık? Aktarma havalimanında mahsur kaldık. Normalde 2 saat beklememiz gerekirken Rome-Nyc uçağımız arıza yaptığından ötürü 8 saat Rome Fiumicino havalimanında 5 Türk yarı uykulu şekilde bekledik. Hayatımın en kötü 8 saati diyebilirim. Minicik havalimanı 20 defa adım adım gezince sadece 1 saat geçiyor deneyimledim. .Neyse diyeceğim o ki aktarmalı bilet almayın. Uçakta uyku sersemi domuzlu pizzayı yiyerek ilk domuz deneyimimizi istemeden de olsa yaşamış olduk.
5.Adım: Hani Beni Hula Hula Kızları Karşılıcaktı Limuzinle malikaneme gidecektim?
Havalimanı gümrüğünden girdiniz. Türkiye'deki polislerin görüntülerinden çoook uzak bir şekilde kaslı kolu dövmeli polis abimizin karşısına geçtiniz. Pasaportunuzu uzattınız göz taramanız yapıldı, küçük bir sorgunun ardından artık ABD sınırları içine ilk adımınızı attınız, vatana millete hayırlı olsun! Tabi bir de şu versiyonu var bu işin; kuzenime olduğu gibi , 2. WAT'ınız olduğu için sorgusuz sualsiz bir odaya götürüldünüz. Sandalyeye oturtuldunuz ve 10 dakika boyunca hiç kimse yanınıza gelmedi. Bu sırada hareketleriniz inceleniyor ama tabi ki siz o korkuyla bunun farkında değilsiniz. En sonunda bir görevli geliyor ve neden 2. kez ABD ye geldiğinizi ve neden hala akıllanmadığınızı soruyor. Başlıyorsunuz anlatmaya... Sonra geçmenize izin veriliyor. Dışarı çıktığınızda şirketin söz verdikleri gibi yetkili göndermediğini görüyorsunuz ve ilk şoku o anda yaşıyorsunuz. Gerçek WAT'ınızla yüzleşmeniz hayırlı olsun. Kendi işimi kendim hallederim arkadaş düşüncesiyle New York için uzuun ve aktarmalı metro yolculuğundan sonra NY sokaklarına ilk adımınızı atıyorsunuz.
6.Adım: Hani Hani Nerdeler?
New York sokaklarında biraz dolaştıktan sonra çalışacağınız şehre doğru yola koyuluyosunuz. Biz New Jersey eyaletinin Atlantic City şehrindeydik. Nerde o paraları bayıldığınız şirket yetkilileri? Neyse atladınız otobüse/trene gittiniz şehrinize. Cebinizde her ihtimale karşı aldığınız 1000 dolar var. "Bunu idareli kullanıcam, Türkiye'ye 7000 dolarla dönücem" düşünceniz ağır basıyor ve hayatınızda kaldığınız en kötü otele gidiyorsunuz.Şimdi herşeyi unutun ve Amerika'daki ilk gecenizi sağlam bir uyku çekerek geçirin.
7.Adım: Aman Sabahlar Olmasın
Amerika'daki ilk sabahınıza uyandınız. Yapacak bir ton iş var. Sevis kaydınız yapılcak ve otobüsle 1 saat uzaklıktaki Social security'e gidilecek kayıt yaptırılacak. Size dinlenmek haram. Bu işlemleri yaptıktan sonra Ssn'ınızın elinize gelmesini bekliyorsunuz işe başlamak için. E tabi bu sırada cebinizdeki para da harcandıkça harcanıyor. 1 hafta boyunca deniz, kum, güneş, party yemek, içki vs. derken kaldı mı cebinizde azcık bir para? :s
8.Adım: Neden Geldim Amerika'ya??
Ssn kartınız geldi, sevis kaydınız oldu ve artık işinize başlayabilirsiniz. Kendi işini yaptığım için maaşlı çalışanlar hakkında söyleyeceklerim sadece arkadaşlarımın tecrübesini size aktarmak olacaktır. Çalıştığım iş Chairrideda. Faytona benzeyen oturakları arkadan ittiriyorsunuz. Bu yaptığınız insanlık dışı iş sayesinde para kazanıyorsunuz. Benim gibi o güne kadar zorluk görmemiş, el bebek gül bebek büyütülen çocukların yüzde 90'ı 2. günden işi bırakıp türkiyeye döndü. Ancak ben kendini kendime ispatlama çabasından olacağından pes etmedim ve son günüme kadar çalıştım. Ara ara "annemi özledim ben yaaa" diye isyanlardaydım ama bırakmadan çalıştım.
9.Adım: Money Money Money
New York'ta pedicap işine giden bir kız arkadaşım ilk günden bıraktı işini ve dönüş uçağına kadar hiç çalışmayarak gezdi. Söylediğine göre epey bir para harcamış. 2012 yazında otel görevlisi olarak çalışan iki arkadaşım da işlerini bırakmadan çalıştılar ancak Work and Travel'ın mantığına uygun hareket edip ABD'nin hem doğu hem batısını gezerek ciddi bir masrafın altına girdiler. Onların haricinde hem çalışıp hem gezmeyi tercih eden arkadaşlarım Türkiye'den ek olarak binlerce dolar gönderttiler .Ben de haftada 350 dolara yakın para kazanmama karşılık gezilerimde babamın kredi kartını kullandım ve gelmeden önce hesapladığımdan kat be kat fazla masrafım oldu. Amerika'ya gelmeden önce 5000 Tl ile Türkiye'ye dönerim düşüncesi ne kadar az batarsam o kadar iyi kafasına döndü.
10.Adım: Seçimini Yap Work mü Travel mı?
Work and Taravel ismi tamamiyle bir kandırmaca. Benim gibi kendi işinizi yapıyorsanız travel yaptığınız zamanlarda iş yapmamış oluyorsunuz. Bu da hem o gün kazanacağınız paranızdan olmanıza hem de travel sırasında harcadığınız paranın bütcenizde sıkıntılara yol açmasına sebep oluyor. Eğer maaşlı bir işte çalışıyorsanız iş bitimine kadar sadece haftasonları tatilde olacağınızdan sadece bulunduğunuz yere yakın yerleri gezebilirsiniz. Büyük gezilerinizi iş bitimine saklarsınız. Yani hem work hem travel olmuyor. Bir çok arkadaşım hiç bir yeri gezmeden sadece paraya odaklandı. Ve en sonunda Türkiye'ye dönerken yanında götürdükleri para da anca masraflarını karşılamış, belki şanslılarsa bir fotoğraf makinesi de almış kadardı. Bütün bu eziyeti hiç bir yeri gezmeden sadece çalışmak için mi çektiler? Bence saçma ama tabi herkesin kendi seçimi. Ben hem çalışıp hem doğu yakasının büyük bölümünü gezmeyi tercih ettim. Eğer gezmeseydim WAT bittikten sonra değerlendirme yaptığımda, neden ben en güzel yazımı bedavaya çalışmak için harcadım diyecektim.
11.Adım: Wat alternatifi
Wat tecrübesi olan bir çok arkadaşım var. Onlarla olan görüşmelerim ve kendi tecrübelerime dayanarak şunu söylüyorum ki WAT yapmayın arkadaşlar. Şirkete verdiğiniz 1700 doları çıkarmak için 1 aydan uzun bir süre çalışmanız gerekecektir. Neden bir hiç uğruna yazınızın 1 ayını çalışarak geçiresiniz? Şirkete vereceğiniz 1700 dolarla o 1 ay çalışmak yerine Amerikanın bütün doğu kıyısını gezin. Sonra da WAT yapmadan önce yanınıza aldığınız 1000 dolar ve WAT sırasında gezerken harcadığını 1000-1500 doları da diğer ay batı kıyısını gezerek harcayın. Hesap sonucu WAT yapsanız da yapmasanız da 2 buçuk ay boyunca amerikada bulunmuş oluyorsunuz. 2 ay çalışacağınıza bütün Amerika'yı gezmiş oluyorsunuz. Belki de harcadığınız para WAT yaparken harcıyacağınız paraya eşit olmuş oluyor. Söylediklerim Alaska WAT için geçerli değildir ama şöyle bir gerçek var Alaskada WAT yasaklandı. Ek olarak şunu söylemeliyim; şirketlere verdiğiniz 1700 dolar kapsamında neler var? Size havalimanından karşılanacağınızı, evi kendilerinin bulacağını, her sorununuzda yanınızda ilk kendilerini bulacağınızı, işte sorun yaşadığınız an sorgusuz sualsiz yeni iş bulacaklarınız söylediler. Gerçekte olan; havalimanına indiğinizde kimse yoktu, her şeyi kendiniz hallettiniz, sizinle aynı seviyede çalışanlar tarafından ezildiniz (Mc Donalds'ta çalışan bir arkadaşımın başına geldi) onların işini de yapmaya zorlandınız, leş gibi hotellerde kaldınız...
12.Adım: Bir Başkadır Benim Memleketim
Orada yaşadığınız kötü günlerin ardından tek isteğiniz ülkenize dönüp huzurlu bir uyku çekmek. Eski günlerdeki gibi ailenizle saatlerce Türkçe konuşarak bir yemek yemek. Maaşlı işlerde çalışan çoğu kişi uçak tarihinden 15 gün önce işini bırakır ve büyük(!) gezi turuna başlar. O güne kadar yemeğinden eğlencesinden kıstığı paralarla turunu yapar. Cebinde 100-200 dolarla vatanına geri döner. (Dipnot:Dönerken cebimde sadece 21 dolar vardı.) Artık WAT maceranız bitti ve evinizdesiniz. Geriye dönüp baktığınızda WAT'ın harcanan binlerce dolar, 3-5 parça kıyafet, bir kaç parça elektronik eşya ve yaptığınız o zor işlerden başka birşey olmadığının farkına varacaksınız. Keşke harcadığım bu paraları şirkete yedirmeden kendi zevkim için bütün Amerikayı gezerken harcasaydım diyeceksiniz...