Bodrum’un en güzel yerinin Kumbahçe olduğunu biliyor musunuz? 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan sözleşme sonucu zorunlu göç yapıldı. İlber Ortaylı’nın bir yazısında okumuştum. İlber Hocamız, “Çok sıkıntılı bir süreçtir mübadele... Sanatlar yok olur, kabiliyetler yok olur” der. İşte Kumbahçe bu yıllarda Kos ve Girit adalarından gelenlerin yerleşim alanıdır. Bodrumlular, Kumbahçe’yi Giritli Mahallesi olarak bilirler. Sokaklarında dolaşırken Giritli adında birçok bakkal ve mekân görebilirsiniz.
Kumbahçe Barlar Sokağı’nda bulunan Azmakbaşı’nda başlar, Paşalimanı’ndan İçmeler kadar devam eder. Denizi çok güzeldir. Kumbahçe’de Kültür ve Turizm Bakanlığı 6 Haziran 2019’da Tavşan Burnu’nda halk plajı açtı. Kumbahçe halk plajlarında şezlonglar ve şemsiyeler ücretsiz olmasına rağmen Kültür Bakanlığı halk plajında otopark, şemsiye, şezlong ücretlidir.
"Şimdi Uzaklardasın" Şarkısını Söyleyerek Dolaşıyorum
Zeki Müren’in sağlığı için tercih ettiği mahalle olan Kumbahçe’deki evi, ölümünden sonra müze olarak kullanılmaktadır. Her gün evinin önünden geçerken, “Şimdi Uzaklardasın” şarkısını mırıldanırım. “Yalan dünya, her şey bomboş” demek için geçiyorum sanki o sokaklardan. Merkezdeki mavi bayraklı tek plaj burada. Kumbahçe plajında engellilerin denize girebileceği düzenleme mevcut. Zeki Müren’in evinin önünde bulunan koya, Zeki Müren Koyu da denilmektedir. Azmakbaşı’ndan sonra Barlar Sokağı’nda çay, kahve içip, yemek yiyebileceğiniz kafe ve restoranlar vardır. Sevdiklerinize hediye almak istiyorsanız, dükkânlara uğrayın. Ayrıca sahilde sıralanmış küçük barakalardan el emeği göz nuru kadınların yaptığı oyalar, kolyeler, küpeler de seçebilirsiniz. Gün batımını palmiyeler altında izlemek için muhteşem bir yer. Günün her saati sahilde yürüyüş yapmak için ideal bir yol var. Akşam olunca yatlar, tekneler dinlenmek için demirliyorlar. Onlar mı bizi izliyor, biz mi onları, belli değil. Bir gerçek var ki, dolunay hem bizi hem de tekneleri ve yatları izliyor. Kumbahçe’den “Tekne turu yapmadan dönmem” diyenler, günübirlik seçilmiş güzel koylar sizleri bekliyor.
Bir buçuk yıl önce yerleştim Kumabahçe’ye. Girtili Mahallesi de denildiği için Bodrum Belediyesi ve Kumbahçe Muhtarlığı, geçmişi geleceğe taşımak amacıyla “Halikarnassos İki Yaka Kültür Festivali” adı ile içeriği dopdolu bir festivalin altına imza attı. Bu yıl nisan ayında festival günü demirleyen cruise gemisi ile binlerce insan Kumbahçe sokaklarında festivali coşku ile kutladı. İki yakanın kültürü birlik ve dostluk mesajı verdi.
Kumbahçe’de akşamlar bir başkadır. Sevdiklerinizle sahilde ister yürüyüş yapın, isterseniz yalnızlığınızla birlikte dalga sesini dinleyerek kumlarda oturun, yıldızların altındaki yatları izleyin.
Sanat Güneşi’ni Ziyaret Etmeden Olmaz
Kumbahçe’ye gelip, Zeki Müren Müzesi’ne uğramadan gidilmez. Sanat Güneşimizin evi Zeki Müren Caddesi’ndedir.Zeki Müren, Türk sanat müziğini sevmemi sağlayan kişidir. “Sanat Güneşi” olarak dünyadan göçüp giderken sesini sonsuzluğa bırakan Türkiye’nin en büyük değerinin müzesini buyurunuz hep birlikte gezelim. 20. Yüzyılın ortalarında sahne davranışı, kostümleri ve hitabıyla halkın ilgisini üzerine çeken ışığımıza, “İyi ki dünyaya gelmişsin” diyoruz.
Zeki Müren Kimdir?
Müren, 6 Aralık 1931 tarihinde Bursa'da dünyaya geldi. İlk müzik eğitimini dedesi Müezzin Bıçkıcı Mehmet Efendi’den alan Zeki Müren üç yaşında şarkı söylemeyi öğrendi.
İlkokulu Bursa Osmangazi İlkokulu’nda okudu. İlkokul öğretmeni tarafından yeteneği keşfedildi. Müzikli okul piyesinde Çoban rolüyle başrol oynadı. 11 yaşında ortaokula başladı.
Ortaokulu birincilikle bitirdikten sonra ileriyi gören çocuk, babasına İstanbul'a gitmek istediğini açıkladı ve babasının onayıyla 1946 yılında İstanbul Boğaziçi Lisesi’ne yazıldı. Her okulda olduğu gibi liseyi de birincilikle bitirdi. O dönmede yapılan “Olgunluk” imtihanlarını pekiyi dereceyle kazanıp İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, “Yüksek Süsleme Bölümü”nden mezun oldu.
Zeki Müren, İlk bestesini 1949’da yaptı. 1950 yılında,186 aday içinde TRT İstanbul Radyosu sınavında birinci seçildi.
Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar'ın “Bir Muhabbet Kuşu” şarkısıdır. “Manolyam” adlı şarkısıyla 1955’te Altın Plak Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçildi.
Kumbahçe Zeki Müren Sanat Müzesi
Hayatının son yıllarını geçirdiği Bodrum’daki evi 2000 yılından beri müze. Sanatçının anısına yakışır şekilde düzenlenmiş. Her köşesi ilham veriyor. Ziyaretçiler fondaki Zeki Müren’den şarkılarla müzik ziyafeti çekiyor. Yaşadığı yuvasına her yaştan insanlar akın akın ziyarete geliyor. Sanatçıyı genç kuşaklara tanıtmak için güzel bir müze. Her yıl, Bodrum Belediyesi'nin destekleriyle, Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen "Zeki Müren'i Anma Etkinlikleri" kapsamında kendi adını taşıyan cadde üzerindeki, ölümünden sonra müzeye dönüştürülen evi önünde mevlit okutulup lokma dağıtılıyor.
Zeki Müren'in birbirinden güzel şarkıları eşliğinde müzeyi gezmek oldukça keyifli.
Alt katta, Zeki Müren'in oturma odası, yatak odası ve mutfağı bulunuyor. Üst katta ise kendisinin yaptığı resimler, sahne kostümleri, plakları, ödülleri, hayranlarının yolladığı mektuplar ve çizimlerin sergilendiği müzeyi, Zeki Müren'in birbirinden güzel şarkıları eşliğinde gezmek oldukça keyifli. Üzerinden ışıl ışıl pullar dökülen göz alıcı sahne kıyafetlerinden askerlik terhis belgesine, kullandığı gramofondan sürdüğü arabaya kadar her eşyasını canlı görebilme imkânı buluyorsunuz. Sanki bir odadan çıkıp “Merhaba” diyecek gibi bir hissiyatla dolaşıyorsunuz. Nostaljik bir hatıra geçidi sunuyor. Hiç susmayan, eski müzik setinden fonda çalan şarkıları sizi eski günlere götürüyor. Gençliğiniz, hatıralarınız canlanıyor. Şarkılarını dinlerken, “şu şarkı da bitsin, öyle giderim” diye diye, o küçücük evi bir kaç kere galoşla turlarsınız. Mükemmel ses, mükemmel yorumları insanın dinledikçe dinleyesi geliyor.
Bahçesindeki cam bölmede 1976 model spor araba sergileniyor. Ayrıca çiçekler canlı canlı onu bekliyor. Müzekart ile ücretsiz, müze kartsız 7 TL'ye gezebiliyorsunuz.
Anılarından…
Meydan Larousse’da ismi geçtiğinde hissettiği gururu gülümseyen gözlerle herkese anlatırmış.
Anıları arasında Atatürk’ü anlatan bir anı var ki paylaşmadan geçemeyeceğim. “Atatürk’ün huzurunda şarkı söylemek ister miydiniz?” sorusu karşısında "Estağfurullah" diyerek yanıtlıyor, gözlerinin önündeki hayalin büyüklüğü karşısında boynunu bükerek söze devam ediyor: "Lütufların o kadarını istemeye bilmem hakkım mı var efendim? Sadece döneminde şarkı söylemek isterdim.”
Dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın izlediği bir performansında, o meşhur kostümünü giydiği geceye dair ise şunları anlatmış:
"Mini etek giyerek sahneye çıktığım yıldı. ‘Mini etek’ ismiyle anılır ama gerçekte bir gladyatör kostümüydü. Arkası pelerinliydi. Kuliste gazino sahibinden şöyle bir ikaz geldi bana: “Bu gece gazinomuzda Sayın Cumhurbaşkanımız var. Acaba o kostümü bu gece için giymeseniz olmaz mı?” Ben de dedim ki, “Büyük insanlar toleranslıdır. Sanatçıya hak verirler. Ben kınayacağını veya yadırgayacağını sanmıyorum.” Sonunda tüm çabalarım sonucu o kostümle çıktım, şarkılarımı okudum ve... Bir de ne göreyim? İlk alkış Sayın Sunay Paşa’dan gelmez mi? Meğer protokolde alkış olmazmış. Fakat Sunay Paşa bu protokolün bu yasağına aldırmadılar. Beni içinden geldiğince doyasıya alkışladılar. Ve nasıl göğsüm kabardı o gece, anlatamam.”
Zeki Müren’in Bilinmeyen Yönleri
4 takım elbisesi, 11 smokin ve frakı, 23 gömleği, 17 çift bağsız ve makosen ayakkabısı,182 kravatından en pahalısı 75 TL en ucuzu 25 TL olduğunu, yaz-kış duş almadan yatağa girmediğini, daima sakal tıraşını evde kendisi olduğunu, ayak numarasının 38, gözlük camı astigmat 1.50 olduğunu, sabah kahvaltısı yapmadığını, sadece bir bardak meyve suyu içip, dört saat uyuduğunu, soğuk yiyecek yiyemediğini, 1949-1956 yılları arasında, yedi sene boyunca hiç dondurma yemediğini, derdini anlatacak kadar Almanca bildiğini, hayatında maydanoz tatmadığını, gök gürlemesi ile çakan şimşekten zevk aldığını, kimseyi kıskanmadığını, taksi olsun, hususi olsun, arabanın daima ön tarafında oturduğunu, sevdikleriyle konuşurken "hayatım, şekerim, tatlım" tabirlerini çok kullandığını, sevmedikleriyle konuşmadığını, dünyada en çok Rio'yu ve Kanarya Adaları'nı beğendiğini biliyor muydunuz?
Hayatındaki En Önemli Üç Atasözü
Taklitler aslını yaşatır. Yıldırımlar yüksek tepelere düşerler. Meyve veren ağaçlar taşlanır.
O’nun hayatından geçmek için, müze ziyaretine geç kalmayın.
Zeki Müren hayatı boyunca hiç evlenmedi. Kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı nedeniyle hayatının özellikle son 6 yılında sahne hayatından ve medyadan uzaklaştı. Bodrum'daki evinde inzivaya çekildi. TRT İzmir Televizyonu’nda kendisi için düzenlenen törende, 45 yıl önce radyoda dinleyicilerine seslendiği mikrofon armağan edildi. Tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu 24 Eylül 1996’da saat 20.59’da hayata gözlerini yumdu. Bursa Emir Sultan Mezarlığı'na defnedildi. Bir hayat da burada bitti.
Vasiyetinde tüm mal varlığını Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na bıraktı. Zeki Müren’in müze olarak kullanılan evi Kumbahçe’dedir. İnanılmaz bir rakam ama müzeyi yılda ortalama 80 bin kişi ziyaret ediyor.
Kumbahçe Bodrum’un en büyük, en güzel mahallesi. Evime çok yakın. Her gün onu görür gibiyim. Görün, gezin, ruhuna dua edin...
“Elbet bir gün buluşacağız” şarkısını Zeki Müren gibi okuyan çıkmadı, çıkamaz da…
Sanat Güneş’imiz hiç ölmeseydin, hep söyleseydin…
600’ü aşkın plak ve kasetin sahibi ruhun şad olsun. Işıklar içinde yat…