Bozcaada Yolcusu Kalmasın!

Nasıl Gidilir?

Bozcaada Türkiye'nin ikinci büyük adası, 2 bin 700 kişilik nüfusuyla Çanakkale'ye bağlı bir ilçe aynı zamanda. Ulaşım İstanbullular için 400 km'lik (yaklaşık 5 saatlik) bir serüven. İstanbul’dan karayoluyla Eceabat’a, oradan boğaz geçişi sonrasında 50 dk araba yolculuğuyla Geyikli İskelesi'ne ve yine arabalı vapur geçişiyle yarım saatte Büyükada'ya varabiliyorsunuz. Vapurda gidiş dönüş araç ücreti 70 TL. 

Ada'ya varırken sizi resimdeki güzeller güzeli Bozcaada Kalesi karşılıyor..

İstanbul’dan gidecekler için yol üstünde kahvaltı edilecek; kebaplar, köfteler yenilecek çokça durak mevcut. Biz erken saatte yola koyulacağımız için sabah sabah bir düzine sandviç hazırladım. Daha yolculuğun başında hepsi kapan kapış bitti, devamında da bir güzel cağ kebabı yedik ki sormayın... Yol bu acıktırır, hazırlıksız çıkmayın derim :)

Nerede Konaklanır?

Ada’da konaklama için bir çok seçenek mevcut.. Ulaşım imkanınıza göre bölge tercihi yapılması ve kahvaltı dahil bir konaklama olması şartlarını atlamamak şartıyla; Ada hayatıyla iç içe olmak isterseniz gecelik fiyatı 150/450TL arası değişen merkezdeki şirin pansiyonlarda konaklayabilir; denizle, güneşle, kuş böcek sesiyle iç içe olalım, keyif yapalım, ada hayatına daha geç karışalım derseniz de, merkezin birkaç km dışındaki gecelik fiyatı 300/1200TL arası değişen denize sıfır butik otellerde kalabilirsiniz. Tek ve en favori önerim üst fotoğraftaki Habbele koyunda yer alan Bertiz Hotel... Hele ki deniz manzaralı bir oda seçerseniz, Ada’dan asla dönmek istemezsiniz..

Çocuklu aileler için önerebileceğim konforlu otellerden biri de Pelagos Hotel (foto sahibi @ozlembal). 

Neler Yapılır?

Eğer günübirlik gitmiyorsanız, (ki umarım ayıracağınız en az 2 geceniz olur) Ada’ya vardığınızda hemen merkezi gezmek gibi bir derdiniz olmasın. Ada merkezi küçük olduğundan her sokak aynı meydana çıkıyor. Bir de gündüzün bunaltıcı sıcağıyla boşuna yorulmayın derim. Otelinize yerleşin, bikinileri giyin ve sahile inin. 

Ada içi otellerde kalanlar ya da araçla gelmeyenler için o güzelim plajlara minibüsler kalktığını, hatta scooter, bisiklet vb araç kiralanarak gidilebildiğini de öğrendik. Bilginiz olsun.

Kalacağı otelin plajı olanlar zaten hiç durmasın. Vakit kaybetmeden kendini de, zihnini de o masmavi, buz gibi Ege'ye teslim etsin. (Foto sahibi @sedefmineyuka)

Ege’yi o kadar çok seviyorum ki... Serin ve berrak suyu asla hayal kırıklığı yaratmıyor, her daim hayal ettiğim gibi..

Ada fazlasıyla huzurlu ve cıvıl cıvıl. Arnavut kaldırımlı sokakları, duvarlardaki çizimlerle ve rengarenk çiçeklerle süsleniyor. Belli bir kapasitesi olduğundan hınca hınç bir doluluk, bunaltıcı bir kalabalık olmuyor. Eğer bayram seyran günlerinde gitmezseniz, Ada'da keyiflice vakit geçirebilirsiniz..   

Benim turistik seyahat anlayışım şehri turlayıp direkt yeme-içme işine girmek olduğu için, adanın tarihinden, savaşlardan, kalıntılardan ve müzelerden çok bahsedemeyeceğim (ki fazlasıyla değerli biliyorum) ama nerede ne yenir kısmıyla ilgili seve seve yardımcı olmaya çalışacağım :) 

Ne Yenir?

Gündüz tadımlıkları için çok popüler olan Veli Dede ve Çiçek Fırın'ı önerebilirim. İkisi de hemen adanın girişinde yer alıyor. Veli Dede’den yukarıdaki enfes bademli damla sakızlı kurabiyelerden kesinlikle tadın, evinize dönerken acukasından alın. Çiçek Fırın'ın da tahinli çörekleri ve dondurmalı kavunu harikaydı, tatmanızı öneririm. Sıcak havada mis gibi serinletti. 

Lale Restoran'da 57 kök bitkiden üretilen Lalen Kahvesi ve yanında ikram edilen vişne liköründen ya da etrafta çokça bulunan damla sakızlı muhallebi ve dondurmadan tadabilirsiniz. 

Otelimizin kahvaltısı fazlasıyla tatminkar olduğu için hiç ihtiyaç duymasak da kahvaltısının lezzetli olduğunu duyduğum Rengigül Konuk Evi ve Maya'ya da uğrayabilirsiniz. 

Ayrıca gün bitmeden resimdeki Polente Feneri'nden romantik gün batımı manzarasını da seyretmenizi öneririm. Gidenler pek memnun kalmışlar, öyle diyorlar :)

Akşamları yemek için en leziz önerim Rum Mahallesi girişinde bulunan resimdeki Sandal Restoran. Mezeleri gerçekten harikaydı, bayıldık. Fiyatlar İstanbul fiyatları, rakı severler içmeyi büyüklerinden öğrenmişse kişi başı 130/150TL arası hesap geliyor :) Gidemediğimiz Hasan Tefik Zeytinyağı & Lokantası ve deniz kenarındaki Cabalı Meyhane’nin de adını çok duydum, gayet lezizmiş, uğrayabilirsiniz.

"Yemeği yedik karnımız doydu, şimdi ne yapacağız?" diyorsanız, şimdi sıra 3-5 dk yürüyüşle varacağınız pub/barlara geliyor.. Önerim Fuska ve Polente. Üst resimdeki Fuska sahil kenarında enfes bir konumda yer alıyor, Polente ise meydandaki boşluğa konumlandırılmış. Konseptleri farklı ama ikisinin de ortamı güzel, herkes rahat ve mutlu.

Ne Alınır?

Hediyelik götürmek isteyenlere önerim magnet, anahtarlık ya da Çamlıbağ ve Corvus şarapları. Yunatçılar Şarapçılık'tan dördüncü nesil şarapçı Haşim Yunatçı Bey ile keyifli bir sohbet ettik. Güzel şaraplar aldık. Bu arada satın alınan şarapları taşımıyorsunuz. Ücretsiz adresinize kargolanıyor. (Haşim Bey'in fotoğraftaki asık suratına aldanmayın, haberi yokken çektim :)

Bozcaada macerasını noktalamadan önce Ada için önemli bir kaç şey ileteyim:

  • Kuzey Ege geceleri serin oluyor, yanınızda kot, ceket vb. bir kurtarıcınız olsun, gitmeden hava durumunu kesinlikle kontrol edin.
  • Bayanlar o çivi topuklu ayakkabılarımız bu ada için değil, Arnavut kaldırımlı sokakları ya düz ya da dolgu topuklu ayakkabılarınızla arşınlayın.
  • Yemek yiyeceğiniz yerler için kesinlikle birkaç gün önceden rezervasyon yaptırın. Bir de, kredi kartı restoranlarda geçse de ufak işletmelerde geçmiyor; adada birkaç tane ATM olsa da yanınızda nakit bulunsa iyi olur.

Tüm takıntılardan, enerjimi alan insanlardan, boş hırslardan arındım diye midir; çok sevip mutlu olmakta sınır tanımadığım için midir bilemedim ama çok şükür ki her tatilim ayrı keyifli geçiyor.

Hala nefes alıyorken vaktimizin tadını keyifle çıkartalım... Tabii ki bize değer verenlerle...

Şimdiden herkese iyi seyahatler dilerim.