Cennet Ada Mauritus: Port Louis

İstanbul’dan 4 saatlik bir uçuş sonrası Dubai’deyiz. Kısa bir bekleme ardından Emirates Havayolları ile 6 saatlik bir uçuş daha gerçekleştirerek Mauritus’un başkenti Port Luis’e varıyoruz. Port Luis’te dinlenmek üzere havaalanından doğruca Hilton otel’e yerleşiyoruz.

Mauritus’ta toplam 1.200.000 kişi yaşıyor. Nüfusun 640 bini Hindu, 160 bini Müslüman, 30 bini Çinli, 8 bini Beyaz ve 300 bini Kreol. “Kreol”, Fransızların, yerli Afrikalılar ile karışımından olan melez ırka verilen isim.

Mauritus adası 65 km uzunluğunda ve 45 km genişliğinde oldukça küçük bir ada ülkesi. Toplam yüzölçümü sadece 2.042 kilometrekare. Turizme çok önem veriyorlar.

Bu adaya özgü “Sega” denilen bir dansları var. Dans sırasında kadınlar çok renkli, çiçekli, büzgülü etek giyiyorlar. Eteklerinin uçları fırfırlı. Eteğin aynı kumaşından bir de şalları var. Erkekler ise uyumu sürdürmek adına aynı kumaştan bir gömlek ve uzun şort giyiyorlar.

Dans ederlerken belden yukarısı dümdüz, kıpırdamıyor. Ama belden aşağısı kıpır kıpır, kalçalar bir sağa bir sola sallanıyor. Neşeli ve ritimli bir müzikleri var.

Mauritus parlamenter cumhuriyet ile yönetiliyor. 16. Yy’da önce Araplar, ardından Hollandalılar, 1710 senesinde Fransızlar ve 1810 senesinde İngilizler işgal etmiş bu toprakları. 1968’de bağımsızlığını ilan etmiş ve 1992 senesinde Cumhuriyet’i kurmuşlar.

En baskın dinler Hinduizm (%48), Hristiyanlık (%30) ve Müslümanlık (%20). Geri kalanı ise Budist. Halk çok eğitimli. Eğitimde kullanılan dil İngilizce. Yardımcı dil olarak mutlaka Fransızca da öğreniyorlar. Hal böyle olunca halkın bir kısmı 3, bir kısmı ise 5 yabancı dili ana dili gibi konuşabiliyor.

Kullandıkları para birimi Mauritus Rupisi. Bir dolar karşılığında ise 30 Mauritus Rupisi alabiliyorsunuz. Ana geçim kaynaklarını şeker üretimi, turizm ve tekstil oluşturuyor.

Türklere vize uygulanmayan bu ülkede, sıcaklık yıl boyunca 30 – 33 derece seviyesinde. Yani her mevsim seçebileceğiniz bir rota.

Kreol mutfağı dünya literatürüne girmiş bir mutfak. Balık seviyorsanız mutlaka denenmesi gereken bir mutfak. Balık, pirinç, bol miktarda zencefil ve çeşitli baharatlar bu mutfağın olmazsa olmazları.

En önemli özelliği ise buradaki canlıların %95’inin endemik olması yani burada yetişen canlıların %95’i başka yerde yok. Ekvatora da yakın olmasından dolayı yılın her ayında güneş 6 da doğup, gece 6’da batıyor. Mütemadiyen gece ve gündüz eşit.

Kaldığımız Hilton oteli deniz kenarında, oldukça geniş bir alana yayılmış ve yeşillikler içerisinde bir oteldi.

Mauritus adasının etrafı çember şeklinde mercan resifleri ile çevrili. Okyanus dalgaları bu resiflere takılarak kırılıyorlar ve adanın çevresinde bembeyaz bir çember oluşturuyorlar. Resiflerin bu şekilde adayı çepeçevre sarması aynı zamanda köpekbalıklarınında girmesini engelliyormuş.

Otelin her köşesinde ahşap oyma eşya ve objeler var. Bahçe ise adeta bir cennet… Tropikal çiçekler, coconat ağaçları, palmiyeler, dallarından tekrar kök oluşturan banyan ağaçları, kırmızı, sarı, turuncu, yeşil serçe türündeki çeşit çeşit renkteki kuşlar ve kuş sesleri… Havuzun içerisinde ise yine rengarenk balıklar var.

Otel çok keyifli olduğundan sahile gidip, denize girdik. Mercan kırıklarında oluşan bembeyaz kumsalla turkuaz renkli denizin dansına eşlik etmek tamamen huzur verici bir deneyimdi.

Mercan resiflerine kadar yaklaşık 500 metre boyunca deniz oldukça sığ. Pırıl pırıl denizin dibinde mercan parçalarını, deniz kestanelerini, deniz yıldızlarını ve adını bilmediğim bir çok deniz canlısını tüm ayrıntılarına kadar görebilmek, bu ortamı şnorkel ile seyretmek çok keyif vericiydi. Ama dalgıçlar için bu deneyimin eşsiz bir rüya gibi olduğunu tahmin ediyorum.

Hindistan cevizi sularımızı içerek, bembeyaz kumsalın üzerinde güneşin batışını seyrettik. Tam gün batımında sahilde at üzerinde 8-10 kişilik bir grup gezinti yapıyordu. İşte bu manzara müthişti. Akşam üzeri deniz bayağı çekildi. Geceyi ise mum ışıkları eşliğinde kumların üzerinde özenle hazırlanmış bir atmosferde deniz ürünleri ağırlıklı yemeğimizi yiyerek noktaladık.

Mauritus’un sembolü Dodo kuşları. Ancak maalesef yiye yiye nesli tüketilmiş durumda.

Mauritus, genel anlamıyla her bir köşesi gezilmeye değer bir yer. Bembeyaz kumsallar, turkuaz rengi deniz, mercan resiflerinde kırılan dalgalar, gün batımı manzaraları, Sega dansı, rengarenk kuşları, 7 renkli toprakları, Sir Seewoosapun Rampoolan botanik bahçesi ve buradaki endemik palmiyeler, nilüferler, Port Luis ve Camdan Waterfront bu geziyi aklınızdan çıkartamayacağınız hale getiriyorlar.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.