La Digue Adası, Şeyseller’deki 115 adadan en önemli ilk 3 ada arasında yer alıyor. Diğer önemli adalar ise Mahe ve Praslin adaları.
Biz La Digue’ye deniz oldukça dalgalı olmasına rağmen Mahe adasından katamaranlar ile geçtik.
Bu küçük adayı gezmek için üç alternatif mevcut. İlki at arabasına benzer öküz arabaları. Öküzlerin arkasına kamyonet gibi bir şey bağlamışlar. En önemli ulaşım araçlarından biri bu öküz arabaları. Diğer alternatif bisiklet, bir diğeri de yürümek. Biz tercihimizi yürümekten yana yaptık.
İlk olarak dev granit kayaların dibinde yaşayan dev kaplumbağaları görmeye gittik.
Daha önce de Mauritus’da dev kaplumbağalar görmüştük ancak buradakiler çok daha büyüktü.
Bu adada turizm çok önemli olduğundan küçücük bir ada olmasına rağmen helikopter pisti bile yapılmış.
Yol boyunca vanilya ağaçları arasından, mis gibi vanilya kokusunu içimize çekerek yürüyoruz. Bu yol bizi doğruca bembeyaz kumsala ulaştırdı.
Turkuaz denizi pırıl pırıl, bembeyaz kumsallar ile muazzam bir bütünlük sağlıyor. Denizin içinde büyük granit kayalar var. En cezbedici özelliği ise bembeyaz kumsaldan denize doğru uzanmış Hindistan cevizi ağaçları. Manzara nefis.
Burada biraz deniz ve güneş keyfi yapıyoruz. Maske ve şnorkel ile denize girdiğimizde su altının da ne kadar renkli olduğuna şahit oluyoruz. Hatta su altını izlemek için denizaltı yürüyüş turları organize etmişler. Nasıl mı? Kafanıza camdan bir fanus geçiriyorsunuz ve bir grup lideri ile birlikte denizin altında yürüyüşe çıkıyorsunuz. Muhteşem bir deneyim oldu bizim için de.
Deniz sonrası dinlenmek için kumsalda bu huzur verici görüntüyü izlerken Hindistan cevizi suyu ile hazırlanmış kokteyllerimizi içiyoruz.
Çevrede çok sayıda seyyar satıcı bulunuyor. Daha çok pareo, havlu, toka gibi ürünler satıyorlar. Sadece ürün satmakla kalmıyorlar, aynı zamanda bembeyaz kumsallara ayrı bir renk ve güzellik katıyorlar.
La Digue adasında konaklayabileceğiniz Rising Sun Guesthouse ve Le Domaine de L'Orangeraie Resort and Spa gibi oteller mevcut.