Biblo Şehir: Bratislava

Nasıl Gidilir?

Bratislava’ya Viyana’a üzerinden geçtik. Twin City Liner hızlı feribotları ile Tuna Nehri'nde 75 dakikalık keyifli bir yolculuğun ardından Bratislava’ya ulaştık.

Viyana’dan Eurobus otobüsleri ile de geçmek mümkün. 60 km’lik yol yaklaşık bir saat sürüyor. Tuna Nehri üzerindeki bu yolculuğu hava şartları müsait ise terasında güneşlenerek ve çevreyi gözlemleyerek yapın.

Nehir kenarında dizilmiş bir çok minik ahşap evler var. Hepsi su yükselip alçaldığı için tahta bacaklar üzerine inşa edilmiş. Evlerin önünde balık tutanların, hamakta sallananların keyfi sizin keyfinize ekleniyor sanki. Bratislava’ya yaklaşınca Slovakların tepedeki eski surlarının nehre yansıması da tam fotoğraflık bir görüntü oluşturuyor.

Küçük bir Avrupa ülkesi olan Slovakya’nın nüfusu 5,5 milyon civarında. Başkent Bratislava’da ise 450.000 kişi yaşıyor.

İlk olarak ana meydan ile St Michael kapısına yakın konumdaki Old City Otel'e gidiyoruz. Bratislava da 1 gece kalacağız. Otel çok merkezi ancak odaları temiz olsa da bakımsız. Gecelik oda fiyatı 60 Euro ödedik.

City Bus ile Şehir Turu

Viyana’dan günü birlik gelirseniz, feribottan indiğiniz gibi sizi küçük city buslar karşılıyor olacak. Bu tur, 1,5 saati araç içinde şehir turu ve 30 dakikası yürüyüş ile rehberlik hizmeti olmak üzere toplam 2 saat sürüyor. Kişi başı yaklaşık 20 Euro.

Başkanlık Sarayı

İlk olarak 18.yy’da inşa edilmiş olan Başkanlık Sarayı'nı görüyoruz. Önünde bir su havuzu var ve içinde de bir dünya heykeli. Barışı simgeliyormuş. Diğer adı ise Grassalkovich Sarayı.

Bu bina 18.yy’da birçok politikacıya, içlerinde Joseph Haydn’ın da yer aldığı sanatçılara ev sahipliği yapmış. Şu an bu sarayın bahçeleri Bratislava’nın yerlilerinin gelip sosyalleştikleri bir alan olmuş.

St. Martin Katedrali

Buradan St. Martin Katedrali’ne gidiyoruz. İçinde birçok şapel barındıran bu katedral ilk olarak 1452’de yapılmış. 11 farklı Macar kralı ve 8 farklı kraliçe taçlandıran bu katedralin kulesi 85 metre. Ve bu katedralde bir de büyük bir taç var. Bu taç 1 metre yüksekliğinde ve 300 kg ağırlığında olup Macaristan Kraliyet tacının bir replikası gibi yapılmış.

Trinity Kilisesi

Eski şehrin girişindeki yuvarlak meydanda sizi Trinity Kilisesi karşılayacak. Asıl adı, “Church of Saint John of Matha and Saint Felix of Valois” olarak biliniyor. Barok tarzında olan bu kilise, 1529 senesinde Osmanlıların saldırısı sırasında yıkılan St. Michael kilisesi yerine yapılmış. Kilisenin onarımına 1717’de başlanmış, 1727’de bitirilmiştir. Ama içinin bitirilmesi 18.yy’ın ortalarını bulmuştur. İç dizaynında Viyana’daki St. Peter's Kilisesinden etkilenilmiştir. Duvarlarda ve tavanda oldukça güzel freskler yer almaktadır.

Michael Kapısı

Kiliseyi biraz geçtikten sonra Michael’s Gate (Michael Kapısı)’e ulaşıyorsunuz. Bu kapı eski şehre giriş kapısıymış. Aslında döneminde bunun gibi 4 tane kapı varmış ancak şimdi sadece burası kalmış. Bu kapının ilk yapılışı 14.yy’ın ilk yarısına rastlıyor. Tabii o zamanlar giriş ahşapmış, 1927’de betona çevrilmiş. Bu gotik kapının üst tarafı da aynı zamanda kare bir kule.

1753-1758 senelerinde bu kilisenin kulesini 51 metre yüksekliğinde olmak üzere inşa ediyorlar. Bu kulenin giriş kapısında 16.yy’da yapılmış 3 tane askeri simge var. Üzerinde haç olanı Macaristan’ı, 3 kapı işareti olanı Bratislava şehrini, ortadaki ise Macaristan’ı hizaya getiren Polonya kralı Jagelov’u temsil ediyormuş. 1960-1961’deki renovasyondan sonra bu kule silah müzesi olarak kullanılmaya başlanmış.

Şehir Merkezi Turu

Tekrar eski şehir merkezinin içindeyiz. Burayı devasa bir avlu gibi düşünebilirsiniz. 4 tarafında farklı dönemlere ait mimari yapılar ve evler. Evlerin her birinin altı restoran ya da kafeye çevrilmiş durumda. Her damak tadına uygun yiyecek bulmak mümkün.

Hiçbir şey yemeseniz bile bu meydanda 45 dakika – 1 saat kadar mola verip, bir bira eşliğinde etrafınızı gözlemleyin. Slovakların yerel biraları meşhur. En popüler markaları: Bazant, Zlaty, Topvar, Saris, Smadny mnich. Fiyatları makul. Ya da gündüz vakti, güneşte var, çarpmasın şimdi diyorsanız, doğru tercih Kofola olacaktır. Kofola, kola gibi asitli ama daha az şekerli ve kafeinli bir içecek. Ben bir Cola light bağımlısı olarak bu içeceğe 10 üzerinden 8 rahat veririm. 2 notu da sadece tatlandırıcı yerine şeker kullandıkları için kırdım. Güzel, deneyin.

Bir diğer kendi kolasını yapan millet de Perululardı. Şimdi anımsadım... Inca Cola, sarı renk ama inanılmaz lezzetli bir içecek.

Eski şehir meydanında çok düzenli şekilde sıralanmış minik ahşap kulübecikler var. Her biri Slovakya’ya özgü yerel bir şeyler satıyor. Magnetler, el işlemeleri, tablolar, süs eşyaları... Etraf cıvıl cıvıl.

Bu meydandaki merkezileşme 15.yy’ın ilk yarısında Büyük Jacob’un buraya gelip yerleşmesi ile başlamış. Bu meydan Hlavne Namestie Meydanı olarak da biliniyor. Meydanın tam ortasında 1572 senesinde yapılmış olan Maximilian Çeşmesi var. Çeşme deyince, bizde köylerde kızların gidip saatlerce çeşme başında zaman geçirdikleri ve köyün delikanlıları ile uzaktan uzağa flört ettikleri çeşmelerden değil. Bayağı kocaman havuzlu bir kaynak burası. Ama şurası da kesin... Burası bir buluşma noktası.

Kışın ise bu meydanda “christmas market”leri kuruluyormuş. Bu meydanda bir de banka dayanmış bronz bir Napolyon heykeli var. Bratislava’da neredeyse her sokakta farklı farklı bronz heykeller var. Bunlardan en önemlisi ise “Cumil”. Logar kapağından çıkan sadece kolları ve kafası görünen bu bronz heykel 1997 senesinde yapılmış. “Cumil”in sembolik anlamı ise; 1805 senesindeki istilayı hatırlatmak ve bu istila sonrası Korzon’un yani eski şehrin yeniden inşasını anlatmakmış.

Bu sokak üzerinde ilerlerken köşede duran paparazzi heykelini görüyoruz. Sırayla önünde yakalanmış pozları vererek yolumuza devam ediyoruz. Bu sokak bizi Tiyatro Binası'nın olduğu diğer meydana çıkartıyor.

Tiyatro Binası

Tiyatro Binası 1884-1886 senelerinde Viyanalı mimarlar Ferdinand Fellner ve Hermann Helmer tarafından yapılmış. 1920’den bu yana da tiyatro binası olarak hizmet veriyormuş. Birçok opera, tiyatro ve sahne sanatları burada yapılıyor. Tiyatro binasının girişinde üst tarafında yuvarlaklar içerisinde Schubart, Mozart ve Shakespeare’in büstleri var. Tiyatro binasının hemen önünde ise Ganymede Çeşmesi yani havuzu yer alıyor. Bu havuz ise 1888’de yapılmış.

Tiyatro binasına sırtınızı döndüğünüzde sol tarafta Slovakların en ünlü şairinin heykeli elinde bir çiçekle birlikte size bakıyor. Sağ tarafta ise kafeler ve küçük ahşap kulübelerin içinde hediyelik eşya satanlar hoş bir görüntü oluşturuyor.

Sevimli Konsolosluk Binaları

Eski şehir meydanına geri döndüğümüzde sağ tarafınıza kiliseyi alarak, arkanızda çeşmeyi bırakarak, en sol köşedeki sokaktan girin. Bu sokak kısa, küçük ama çok sevimli bir sokak. Tüm kapı ve çerçeveler ahşap. Bu sokağın sonunda pembe boyalı, kahverengi ahşap pencereli bir yapı göreceksiniz. Bu yapı Macaristan’ın hediyesiymiş. Şu an ise Macaristan Konsolosluğu olarak kullanılıyor. Bu yapının karşı çaprazında açık yeşil renkli başka bir sevimli bina var. Bu yapı ise Avusturya konsolosluğu. Sanırım en sevimli konsolosluk binaları bu şehirde yer alıyor. Biblo bir şehir gibi.

St. Elizabeth Kilisesi

Sağınıza Avusturya konsolosluğunu, solunuza Macaristan Konsolosluğunu alarak dümdüz yürüdüğünüzde karşınıza meşhur Mavili Kilise çıkıyor. Mavili Kilise deyince etrafta Mavi renkte bir kilise bakınmayın çünkü içi mavi ama dışı bembeyaz. Diğer adı ise St. Elizabeth Kilisesi. İçerideki mavi renkli mozaikler St. Elizabeth’in mucizelerini temsil ediyormuş. Bu kilisenin ufak modeli ise Brüksel’deki Mini-Europa’da ziyaretçilere sergileniyor.

Bu biblo şehre en az 1 tam gününüzü ayırmanızı öneririm.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni