Chiang Mai – Tayland'ın Bohem Kuzeylisi

5 gün süren güney Tayland gezimizi Phuket - Chiang Mai arasındaki 1,5 saatlik uçuş ile sonlandırıp deniz ve kumu geride bırakıp yağmur ormanları arasındaki sakin kente kendimizi bırakıyoruz. Tayland’a gidecek her gezginin uğramadan dönmemesi gereken bohem Chiang Mai daha uçaktan inişimizle bizi etkisi altına alıyor. Havalimanı şehir merkezine çok yakın. Havalimanı içerisindeki taksi gişesinden İngilizce bilen çalışanlar aracılığı ile gideceğimiz otelin adını verip, ödeme yapacağımız tutarı öğrenip, taksi biniş kartımızı alıyoruz. Taksi 10 dk sonra bizi butik otelimize bırakıyor. Gece vardığımız için hemen dinlenmek üzere odamıza çekiliyoruz. Ertesi sabah bu aile işletmesi gerçek Tayland kahvaltısı ile tanışmamıza vesile oluyor. Biz gittiğimiz ülkelerin kültürlerini, hayata bakışlarını deneyimlemek için lokal yerlerde kalmak ve yemek konusunda özen gösteririz. Bu işletme sayesinde continental’den farklı bir deneyim yaşadık. Kahvaltımız, haşlanmış pirinç üstüne omlet veya erişte üzerine füme somondu :) Bu bile artık gerçek Tayland’a karışmış olduğumuz hissini pekiştirdi.

Şehrin etrafı surlar ile çevrili. Sosyal hayat surlar ile çevrili bu kısımda yoğunlaşmış. Dolayısıyla ilk olarak ünlü tapınakları keşfetmek üzere yürüyerek şehri dolaşmaya başlıyoruz. Budist tapınakların dışları da içleri de ayrı süslü.

Özellikle tapınakların içinde dikkatimizi çeken o tapınağa çok emek vermiş rahiplerin adeta gerçekmiş gibi duran balmumundan heykellerinin tapınaklar içine konulmuş olması.

Tapınakların içindeki altın renkli Buda heykelleri, onlara dua eden insanlar, kumbaralara bozuk para atarak ibadet eden insanlar, rahiplere isteklerini mektup ile iletip para veya hediye sunarak hayır duası alan insanlar, hepsi  maneviyat çevresinde buluşuyor. Farklı dinler, farklı inanışlar, farklı tapınmalar... Seyahatlerimizde bize farklı pencereler açan başka bir konu da bu; insanların maneviyatları. Bu arada Buda’nın saksı vb. obje olarak kullanılması veya dövme yapılması saygısızlık olarak kabul ediliyor. Bu durum havalimanlarından başlayarak tapınaklara kadar her yerde turistlere duyuruluyor.

Wat Chedi Luang’ın avlusuna kadınların şort veya kolsuz tişört ile girmesi yasaktı. İçeri girerken turist kadınlara yerel kıyafetlerinin eteğini sunuyorlar. Hatta avludaki bir tapınağa kadınların girmesine dahi izin verilmiyor. Avluda rahipler ile turistlerin sohbet edebileceği yuvarlak masalar yapmışlardı. Bu masalara karışıp sohbete başlıyoruz. Rahibin bazı soruları komik, bazı yanıtları ise zihin açıcı oluyor. Tabi şu bağış ile yapılan dualar ve kadınların bazı alanlara alınmaması konuları da soru listemizde :) Rahibin bu sorumuza yanıtı: Dinin yanlış uygulamalarının kültüre karışımı. Rahibimiz ABD’ye yerleşmek ve Avrupa turu yapmak istiyor, Türkiye’de pirinç yetişiyor mu diye soruyor (çünkü pilavsız öğünler ile karnı doymuyormuş:)). Bize cennet ve cehennemi bizim dünyada yaşadığımızı ve dünya algımızın önemini anlatıyor.

6 büyük tapınağı dolaştığımız turumuzun ardından Çin Yeni Yılı için süslenmiş sokaklar içerinde Chiang Mai’ın kafelerine yöneliyoruz. Tayland’ın her yerinde olduğu gibi burada da yemek için önceliğimiz yol üzerindeki seyyar büfelerdi. Leziz mango smoothieler ve banana-nutella pancakelerin tadı damağımızda kaldı. Ayrıca kafelerde de leziz yerel üretim kahveler ve ona eşlik eden atıştırmalıkları bulmak mümkün. Sadece Durian için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Durian buraya özgü bir meyve ve kokusu o kadar iğrenç ki kapalı alanlarda yenilmesi yasak. Kafelerin bulunduğu sokaklarda doğal malzemeler ile yapılmış çok güzel tasarım takılar, kıyafetler, çantalar da bulmanız mümkün.

Akşam yaklaşırken şehri çevreleyen surların yanındaki akarsuyun manzarasında fotoğraf çekilmeden olmazdı.

Tabi Tayland denince bir de akıllara akşam pazarı geliyor. Chiang Mai’ın da kuzeyin en büyük şehri olmasına layık büyük bir akşam pazarı var. Akşam pazarında tasarım objeleri değil ama tişört, yazlık keten pantalonlar, süs objeleri, terlikler vb. aklınıza gelebilecek envai çeşit eşyayı 10 TL’nin altında fiyatlara bulmanız mümkün. Meydanlarda müzik yapılıyor, danslar ediliyor. Biz de bir kafede canlı müziğin tadını çıkarıyoruz.

Chiang Mai’da geçirdiğimiz 3 günün ilkini şehir turu ile tamamlamış olduk. Diğer iki günümüzü eğlenceli yağmur ormanı aktivitesi zipline ve fil safarili trekking’e ayırdık. Bu iki turumuzu da detaylı olarak diğer yazılarımızda anlatacağız. Bu bohem kenti bir tuktuk ile terk ediyor, geride bir miktar turistik fotoğraf bırakıyoruz:)

Not: Yazının bol fotoğraflı halini https://yoldaikigezgin.com/ adresinde bulabilirsiniz.