Çin Seyahatimde Sevdiklerim / Sevmediklerim

Beni tanıyan arkadaşlarım “Uçakla 9 saatlik keyifli bir yolculuktan sonra güzel şehir Pekin’e vardık, havaalanından otobüslere binip şirin otelimize yerleştikten sonra…” gibi bir cümle kurmayacağımı bilir.. Benim tarzım daha çok ‘kısa ve net’.. O yüzden Çin seyahatimle ilgili bana enteresan gelen, sevdiğim ve sevmediğim noktaları kısa notlar halinde sizinle paylaşacağım:

•THY ile ve özel bir turla gittik, tek başınıza gidilecek bir ülke değil ve bunu macerayı seven biri olarak söylüyorum, sözümü dikkate alın.

•Çinliler, Çin’in geçmişi Xian, bugünü Pekin, geleceği ise Shanghai diyorlar. Shanghai tam bir gökdelen cenneti, şehirde 3000’in üstünde gökdelen var. Şehir ışıl ışıl olmaya devam etsin diye akşam saat 7’den 11’e kadar olan elektriği devlet karşıladığı için gece inanılmaz güzel bir manzara var.

•Pudong bölgesindeki Pearl Tower TV Kulesine (468 mt) asansörle çıkılan manzara terasının (263 mt) yerleri cam, hem bu kadar yüksekte olup hem de ayaklarınızın altının bomboş olması hissi korkunç ama güzel..•Bambaşka bir kültür.. Şimdiye kadar bildiğiniz, alıştığınız herşeyi unutun..

•Sayıları elleriyle farklı işaretlerle gösteriyorlar. http://poliperspective.files.wordpress.com/2011/08/chinese-number-gestures.jpg?w=580 Havaalanında kaybolduğumuzda 7 nolu terminali bu işaretler sayesinde bulduk.
•Fotoğraf çekmeyi cok seviyorlar, onlara farklı geldiğimiz için bizim de bir sürü fotoğrafımızı çektiler.. Ben de poz vermeyi seven biri olarak hepsine poz verdim tabii ki.
•Çin’de kadınlı, erkekli herkes yere tükürüyor.. Ve bildiğiniz haaak tuu şeklinde.. Hadi erkeklere bir nebze alışkınız ama kadınları görünce cidden şok olduk..

•Kusura bakmasınlar ama Çinliler kaba insanlar, yürürken size çarpıp sırada lönk diye önünüze geçebiliyorlar.. Bu arada Forbes’un anketine göre en kaba ülkeler arasında Çin 5. olmuş.. Birinci Fransızlarmış, bana göre Fransızlar Çinlilerin yanında melek kalır!
•Sırtı güneşe bakan herşeyi yiyorlar.. Bana enteresan gelenler kozası içinde kızartılmış ipek böceği, akrep (canlı canlı kızgın ateşe atılıyor, bir kız karşımızda yerken ağzından sarkan kuyruğu hala oynuyordu), şişe geçirilmiş kırkayak ve köpek beyni!
•İkinci bir şok, erkek çocuklarının hepsinin pantolonlarının arkası yırtık (rehberimize sorduğumuzda tuvaletlerini yapmaları için kolaylık olduğunu söyledi), Kasım’da gittik ve hava oldukça soğuktu, bütün garibanların poposu soğuktan kıpkırmızıydı..

•Çin’de yabancılarla iş yapan herkesin ikinci bir ismi var, bizim daha kolay telaffuz edebildiğimiz Kevin, John, Lucy gibi.. İngilizce konuşmuyorlar, o yüzden yanınızda mutlaka Çinli bir rehber olsun..

•Hayatımda bu kadar sıkı pazarlık yapan bir ırk görmedim.. 5 liralık bir mal icin 1000 liradan indirmeye başlıyorsunuz.. Ve kolay kolay bırakmıyorlar, iki taraftan kolunuzdan tutup çekiyorlar, başlı başına bir macera..
•Dans etmeyi çok seviyorlar, sabahın köründe sokaklarda, parklarda, köprü altlarında çiftli dans ediyorlar.. yolun kenarında bir adet eski model teyp ve etrafında 7-8 orta yaşlı çift.. cidden farklı bir kültür..

•Sabah çok erken saatlerde parklarda spor yapıyorlar, uyum içinde yaptıkları tai chi; rahatlatıcı ve insana huzur veriyor..
•Ben Çin yemeklerini sevdiğim için yemeklerle ilgili problem yaşamadım, burada yediğimiz Çin yemekleri Türk damak zevkine göre adapte edilmiş, Çin’deki yemekler daha yoğun ve bol aromalı..

•Pekin Ördeği Çin’in milli yemeği olarak kabul edilmekte; inanılmaz lezzetli, yağlı bir eti var..
•Evde kafes içinde çekirge besliyorlar, eskiden çekirge dövüşü de yapılırmış..
•Çin’in dev pandaları dünyada en çok soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvan türlerinden biri; Çin’de şu an 1600 adet kalmış. Hayvanat Bahçesinde gördüğüm pandalara Elmyra gibi sımsıkı sarılmak istedim..
•Çin’de herşeyin sahtesi var.. Pizza Huh, Dolce & Banana ve favorim Pekin’de yanimdan geçen araba: Volov!
•Bu arada sonradan duyduğum kopyalama hadisesi artık yuuh dedirtecek cinsten; Unesco’nun dünya mirası listesindeki Avusturya’nın Hallstatt köyünün  birebir aynısını Guangdong şehrine inşa ediyorlarmış.
•Yangzte, Nil ve Amazon’dan sonra 6385 km uzunluğuyla dünyanın üçüncü büyük nehri. 3 gün bu nehirde cruise yaptık ve sisler içindeki dağ manzaraları cidden çok etkileyici..

•Üç Boğazlar barajını da ziyaret ettik, dünyanın en büyük hidroelektrik santralı, mutlaka görün demem ama adamlar yapmış hem de bu seferki orijinal, hiçbir barajı kopyalamamışlar.
•Ge Zhouba’da geminin içinde havuzlar sistemi ile baraj seviyesine yükselmesini yaşamak çok güzel bir deneyimdi.. 8 büyük gemi dip dibe havuza giriyor, kapılar kapandıktan sonra alttan su verilmeye başlanıyor, ve gemiler hızla yukarı yükseliyor, 5-6 dk içinde bir üst kata çıkmış oluyorsunuz, böyle 5 kat çıktık, oldukça farklı ve eğlenceliydi..

•Dünyanın son yıllardaki en önemli ve en görkemli arkeolojik keşiflerinden birisi Xian’daki Terracotta Savaşçıları. 39 yaşında ilk Çin imparatoru olan Shihuan kendisini öbür dünyada korumak için 8000 heykelden oluşan yer altı ordusu yaptırmış, biri diğerine benzemeyen bu terracota askerlerinin rütbeleri bile var. Askerler ellerinde bronz yaylar ve kargılarla, atlı savaş arabalarında zırhlı üniformaları ile yer alıyor. Tüm çukurlarda bulunan heykel sayısı 8000, bunların 6000‘i asker 2000‘i ise at heykeli. Kazılar hala devam ediyor.. Bu mezar ve heykeller 1987 yılında Unesco tarafından Dünya Kültür Mirasları listesine alınmış. Bu arada toprağı kazarken şans eseri askerleri bulan köylüyü de orada kitap imzalarken görebiliyorsunuz!

•Dünyanın en büyük meydanı Tiananmen Meydanı’nın (aynı anda 500 bin kişi alabiliyormuş, neredeyse 9 tane Türk Telekom Stadı) kuzeyinde her gün sabah ve akşam Çin Milli bayrağının göndere çekilmesi ve indirilmesi töreni yapılıyor.. must see..•Ve tabii ki Çin’in sembolü olan ve Dünyanın 7 Harikasından biri olarak kabul edilen Çin Seddi.. Denizden başlayarak Sincan bölgesindeki çöle kadar uzanıyor. M.Ö. 9. yüzyılda askeri savunma amacı ile yapılan bu duvarın toplam uzunluğu 8815 km, 9 metre yükseklikte ve 6 metre genişlikte duvarın ve 12 metre yükseklikteki kulelerin yapımında 1 milyon kişi çalışmış. Hatta ölenlerin kemikleri de yapımda harc olarak kullanılmış diyorlar.. Her 2.5 kilometrede bir kule, her beş kilometrede nöbetçi karakolu, her 15 kilometrede garnizon bulunuyor. Yukarı çıkmak oldukça yorucu, merdivenlerin boyutu birbirinden farklı, biri 30 santim, biri 40 santim, biri 20 santim, çocuk gibi birer birer adımla çıkmak gerekiyor, bazı yerlerde çok daralıyor yol. Tam tepede bir yerde fotoğrafınızı çektirip ‘Hero Card’ alabiliyorsunuz. Üzerinde fotoğrafınız, tarih, isminiz ve arka planda Çin Seddi var. Hero Card denmesinin nedeni ise Çin geleneklerine göre ‘Çin Seddi’ne çıkmayanlar, gerçek adam sayılmazmış.

ŞEBNEM SAĞEL

Yazar Hakkında

ŞEBNEM SAĞEL

Şebnem Sağel Karlıtepe, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.