Cruise ile Dünyanın Keşfi : Güney Karayipler 1. Bölüm

Yeni bir seyahat anısı ile yine sizlerle birlikteyim. Bu seferimizde New York’tan başlayarak 15 gün boyunca Cruise ile 8 adet Karayip gezecek ve keşfedecek, tekrar New York’a dönerek cruise gezimizi sonlandıracağız. Norwegian Breakaway gemisi ile yaptığımız bu seyahatimizin gemi detaylarını ve uğradığımız limanların gezilecek noktalarını sizlere anlatacağım. Eğer beni takip ederseniz, ilave gemiden tur almadan, bir sürü para harcamadan kendi başınıza buraları gezebilir ve en ucuz şekilde tatilinizin keyfine varabilirsiniz. Unutmayın, gezmek keşfetmektir, keşfetmek için ise kaybolmak gerekir.

Adanalı kuzenim Haluk Çağlı, tatil anlayışında radikal değişiklikler yapmak istemektedir. Paranın pul, sıhhatin altın olduğunu, seyahat ve dünyayı tanımanın ise bilgelik olduğuna inandıktan sonra, yıllardır düşünü kurduğu gemi seyahatinin, sağlığı yerindeyken artık ben de cruise seyahatinin tadına bakmalıyım diye programladığı 2 sene önceki ilk cruise denemesi öncesi ayağının kırılması sonucu alçıya alınması ile sekteye uğramasının ardından, artık bu isteğinden hiç vazgeçemeyeceğini anlamıştı. Eşi ise gemiye binmekten  çekiniyor, sallantı ve baş dönmesine karşı hassas olduğundan bu seyahatlere pek sıcak bakmıyordu.

Bir gün Kuzeni İzmir'li gezgin ve cruise yazarı (yani bu kişi ben oluyorum) Oğuz'dan aldığı telefon, hayallerini kurduğu seyahati gerçekleştirme umudunu içinde yeşertti. Oğuz, eşi ile beraber 20 günlük bir Karayipler seyahatine çıkıyordu. Haluk’a onlara katılıp katılmayacaklarını sordu. Yıllardır içini kemiren deniz aşkı, sevinçli bir heyecana dönüştü ve karnındaki kıpırdamalar başlayınca da aldı onu bir endişe. Denizden ve gemiden korkan karısını bu seyahate gelmeye nasıl ikna edecekti.  Kadınları ikna etmenin bir tek yolu vardı - ALIŞVERİŞ . Ayrıca eşi Hacer, ya gemi sallanırsa, ya fırtına koparsa, ya gemi Karayip korsanları tarafından kaçırılırsa, ya sen orada kaybolursan, ya hastalanırsak ben ne yaparım gibi gri bulutları tepesinden hiç eksik etmiyordu. Tüm bu karamsarlık bir tarafta, gitme arzusu ve mavi okyanuslara açılma isteği, diğer tarafta da kuzeninin sunduğu pembe bulutlar arasındaki düşlerle gelip gitmelerdeydi. Gezinin cazibesi ve en önemlisi tecrübeli rehber kuzeninin (yani bu kişi ben oluyorum) onları orada yalnız bırakmayacağı ve eğlenme garantisi vermesi, ne kadar inandırıcı olabilirdi ki! Üstelik bu 19 günlük Amerika seyahatinde 3 gece New York'da Yılbaşı kutlanacak, 14 gece gemi ile 8 adet Karayip adasına gidilecek, dönüşte de 1 günlük NY ve gece Paris üzerinden ver elini İstanbul. O hoooo bu programın uygulanması zor gibi. (Bak işte gri bulut) Hımmmmm bir taraftan da cazibesi var, fiyatı da uygun. Nerelere gidilecek? San Juan/Porto Rico - St.Thomas/US Virgin Islands - Tortola - St.Maarten - Roseau/Dominica adası - Barbados - Martinique ve St.John/Antigua adaları.

Hımmmmmm! 700€ gemi her şey dahil + 500€ uçak NY gidiş dönüş+ NY gezmesi. Sonunda o gri bulutlara rağmen geç de olsa kuzenine güvendi ve kabuğunu kırarak EVET GİDİYORUZ kararını verdi.. Her gün kuzenini 2, 3 defa aramalar, şu nasıl olacak, bu nasıl olacak, ya olmazsa , ya kar yağarsa, ya dünya tersine dönerse vs.vs. Oğuz büyük bir sabır ve metanetle hepsine cevap veriyor, zaten dünyanın ters duran öbür tarafına gidiyoruz, orası düz merak etme düşmeyiz diye onları ikna etmeye çalışıyordu.

Böyle endişeler içersinde son güne gelindi ve Adana’dan İstanbul'a uçuldu.  Uçuldu uçulmasına da kuzen Oğuz ve Zerrin yılın son günü olmuş hala İzmir'deydi ve kar yağışı yoğunlaşmış, uçak seferleri iptal edilmeye başlamıştı bile. Oğuz arandı sen gelmezsen ben de gitmeyeceğim diye şom ağızlılığa devam edildi. Oğuz ise tüm pembe bulutları bu sefer İstanbul'a gönderdi ve programa uygun İzmir’den gelerek, o gece nihayet buluşulup, soğuk bir İstanbul kış akşamında sıcak birer yayla çorbası içilerek ya bismillah diyerek havaalanına gidildi. Uçak, 1 saat buzdan dolayı rötarlı kalkınca, bu sefer de 'Roma aktarmalı olan uçuş, ya yetişemezsek?  Ne olacak şimdi?' diyen Haluk şom ağzını yine açtı. Ama artık geri dönüş yoktu Alitalia Roma uçuşu ile yolculuk başlamıştı bile.

Tabii ki Roma'ya geç ulaşılmasından dolayı aktarma yapacağımız New York uçağı kalkış saati geçmişti. Oğuz’un pembe bulutları yine burada devreye girdi. Alitalia yetkilileri İstanbul yolcularını (6 kişi) uçaktan alıp bizim için bekletilen NY uçağına hemen bindirdiler. Valizlerimiz de yüklendikten sonra o koca uçak havalandı ve ohh 1.etap sorunsuz atlatılmıştı. Şimdi servis, sonra da iyi bir uyku zamanı.

Tabii ki Haluk hala düşünüyordu. Aldı içini bir sıkıntı. Karısına alışveriş sözü vermişti. Adalardan ve gemiden mücevherler, New York'tan Woodbury Outletinden ve Uniqlo'dan kürkler, mantolar ve daha hanım ne isterse alınacak. Rolex bile istenebilir. Her şeye rağmen bu gemi sevdasına değer deyip, boşveriyor ve inşallah şu olmaz, bu olmaz maaşallah böyle olur inşallah diye diye yolculuk geçiyor.

Bunları size neden anlatıyorum ki? İki nedenle, eğer gemiden korkan birisi endişelerinden sıyrılır ve gemi seyahatinin keyfini çıkarırsa, dönüşte “bir daha cruise’a ne zaman gidiyoruz?” sorusunu sorar. İkincisi ise, şom ağzınızı açmayacaksınız devamlı pozitif düşünüp, işleri oluruna bırakacaksınız. Göreceksiniz ki bu seyahatte olduğu gibi her şey güzel olacak.

JFK havalimanına planlandığı gibi inildi, internetten ayırtılan araba 3 günlüğüne kiralandı ve yılbaşı kutlamaları için Manhattan’a doğru yola çıkıldı.

Şimdi artık detaylara girebilir ve programı anlatabilirim. New York’da yılbaşı 2.Bölümde..

H. OĞUZ ESEN

Yazar Hakkında

H. OĞUZ ESEN

İş güç ve çoluk çocuk işlerini bitirdikten sonra emeklik günlerimi tadında geçirmek için, sıhhat ve akıl fikir yerinde iken gezmeyi seçenlerdenim.