Ecdat Şehri Budapeşte

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var; yaşadın mı, yoğunluğuyla yaşayacaksın bir şeyi… Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar… Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın…

Ne de güzel söylemiş üstat Ataol Behramoğlu…

Bunca zaman yeni yerler görebilme merakımı geçen yaz sonunda “2013 Yazında” gerçekleştirebildim. Budapeşte, Prag, Viyana, Bratislava ve Dresden yani Orta Avrupa gezisi için 4 arkadaş yola çıktık. Malum işin içinde hukukçuluk var; öyle olunca da detaylı soruşturma, araştırma ve eksiksiz olma titizliği ile neredeyse internetteki tüm blog sayfalarını okudum. Sağ olsun herkes sayfaları ile hem bilgilendirdi hem de yeni yerler görme hevesimi fazlasıyla arttırdı.

Evet, Budapeşte… Tarihimizde önemli yeri olan, bir zamanlar ecdadımızın fethettiği Tuna Nehri kenarındaki, Avrupa’nın en büyük nehrinin ikiye ayırdığı güzel şehir. Zamanında Osmanlı’nın, Avusturya İmparatorluğu’nun, Sovyetler Birliği’nin egemenliği altında kalan Macaristan’ın 2 milyon nüfuslu başkenti. Biraz hala doğu bloğu kenti havasını devam ettiren, biraz da Avrupa ruhunu koruyup geliştiren şehir.

Budapeşte Gezilecek Yerler

Budapeşte’ye gidince mutlaka görülmesi gereken yerler konusunda hemen herkesin hem fikir olduğu noktaları ben de söylemek isterim. Öncelikle şehrin Buda tarafında yer alan Matyas Kilisesi ve çevresinin görülmesini tavsiye ederim. Kilise yüksek bir tepenin üzerinde olduğu için inanılmaz güzel bir Budapeşte manzarasına sahip.

Parlamento Binası

Budapeşte’nin en görkemli binalarından biri. Arkadaşlarımla içini gezmeyi de çok istedik fakat hem tadilat olduğu için hem de zamanımız kısıtlı olduğu için görmek fırsatımız olmadı. Parlamento Binası için 20 Euro giriş ücreti alınıyor, ayrıca farklı dillerde tercüme edilmiş kulaklık imkânı da mevcut fakat Türkçe yoktu, bunca sene Macaristan ile olan tarihi ilişkilerimize rağmen bir sürü dilin arasında Türkçenin olmamasını doğrusu biraz yadırgadık. Parlamento Binası şehrin Buda yakasında bulunan ve şehrin pek çok noktasından rahatlıkla görülebilen görsel anlamda son derece etkileyici bir yapı bu yüzden en az bir yarım saatinizi ayırmanızı tavsiye ederim.

Budapeşte Metrosu

Budapeşte 3 ayrı hattan oluşan temiz ve gayet kolay bir metroya ulaşım ağına sahip, ayrıca şehrin hemen hemen her yerine giden tramvay hatları da var, bu sebeple ulaşım anlamında sıkıntılı bir şehir değil. Yalnızca Viyana veya Prag’dan farklı olarak metro girişlerinde Macarlar çok sıkı bilet kontrolü yapıyorlar, hatta metronun tren girişinde bile Macar görevliler bilet soruyorlar, sakın bilet almasam ne olur demeyin, 60 Euro cezayı ödemek zorunda kalabilirsiniz.

Tek kullanımlık biletler 3 TL’ye, 24 saatlik ve bütün ulaşım araçlarının kullanılabildiği biletler ise 15 TL’ye denk gelen fiyatlarda. Metrolar 00.00’a kadar çalışıyor. Sanırım daha geç saatlere kadar çalışan tramvay hatları da var.

Tuna Nehri

Budapeşte akşamları ile ilgili sayısız güzel şeyler okumuştum ama elbette görmek bambaşka. Dünyada ışıklandırması ile ödül almış bir şehir burası. Hava karardıktan sonra tüm şehir rengârenk. Tuna Nehri kıyısı boyunca hemen hemen her yerden tekne turları düzenleniyor 10 Euro’dan başlayan fiyatlarla akşam keyifli Tuna Nehri turu yapabilirsiniz. Bu arada tarihi binaları tanıtmak amacıyla kulaklık da dağıtıyorlar ama maalesef yine o kadar dilin arasında Türkçe yoktu. Bizler de mevcut İngilizcemizle idare ettik.

Bu arada Macarlar gerçekten keyifli insanlar turistlere de alışmışlar, çok fazla İngilizce bilen yok gibi geldi bana ama adres sorduğunuzda ellerinden geldiğince turistlere yardımcı oluyorlar. Bu anlamda rahat olun, ulaşımı ve gezilmesi gayet kolay bir şehir.

Akşamları Budapeşteliler süs havuzları kenarında veya Tuna çevresinde zaman geçiriyorlar. Herkesin elinde çeşit çeşit içkiler, kimse kimseye karışmıyor ve kimseyi huzursuz etmiyor. Bir zamanlar burası bizimdi diye düşündüğümüzden midir bilmem ama yüksek sesle Türkçe sohbet ederken bile çevremizde hiç kimse başını çevirip, kim bu yabancılar diye bakmadı. Bizim ülkemizde kimi yerlerde bu özgürlüğü çok kolay bulamadığımızı düşününce Budapeştelileri ayrıca sevdim.

Margit Adası

Buda ve Peşte'nin ortasında Tuna Nehri üzerinde, Macarların dinlenme ve eğlence adası olarak tasarladıkları, üzerinde büyük süs havuzlarının, yemyeşil çiçek bahçelerinin olduğu farklı bir yerden bahsetmek istiyorum. Margit Adası, Parlamento Binası’ndan neredeyse yürüyerek gidilecek kadar yakın, köprü bağlantısı ile otobüs ve tramvay ulaşımının olduğu görülmesini şiddetle tavsiye edeceğim bir park ya da park kompleksi. Adayı elektronik araba veya dört kişilik bisiklet kiralayarak gezebiliyorsunuz. Bisiklet ve araç fiyatları gayet hesaplı. Ada, Ağustos sıcağında ayrı bir vaha ve keyifli bir eğlence noktası.

Margit Adası’nın keyfi bisikletle çıkar dediler, öyle yaptık...

Gellert Tepesi

Margit Adası’nın dinlendirici yapısından sonra şehrin Buda yakasında bulunan ve hemen hemen şehrin pek çok noktasından görülen Gellert Tepesi’ne gitmeye karar verdik. Gellert tepelik bir bölge olduğu için toplu taşımalar bir noktaya kadar var akabinde tabana kuvvet ile yolculuğumuza devam ettik, biraz yorucu oldu ama inanın gördüğünüz manzaraya değiyor.

Tramvay ile şehrin Gellert bölgesine ulaştıktan sonra dik bir tepeyi dinlenerek çıktık. Gellert Tepesi’nden tüm şehir ayaklarınızın altında, bu şehri bu kadar çok sevmemin sebebi Gellert Tepesi’ndeki muhteşem manzara olsa gerek… 

Gellert Tepesi’nden Budapeşte manzarası görülmeye değer…

Vaci Utca Caddesi

Devamında kenti sayısız köprülerinden en bilinmiş olanı ve en güzeli Zincirli Köprü ya da diğer adı ile Aslanlı Köprü'den yürüyerek Vaci Utca Caddesi’ni görmek için yola çıktık. Budapeşte’nin en lüks ve trafiğe kapalı Vaci Utca Caddesi şehrin Tuna Nehri kenarında çok yakın ve Peşte yakasında bulunan son derece temiz bir cadde. Cadde üzerindeki kafelerden birinde kahve içip kalabalığı seyir keyfini tatmanızı tavsiye ederim.

Cadde üzerinde pek çok avm var açıkçası mağaza gezmek için vakit harcanmayacak kadar tarihi bir şehir burası, o yüzden Vaci Utca’da fazla kalamadık. Yine yemeğimizi Burger King’ten yedik çünkü domuz eti sürprizi ile karşılaşmak istemedik.


Zincirli Köprü, Budapeşte

Kahramanlar Meydanı

Her ülkenin bir tarihi ve tarihsel liderleri vardır. Bence Macarlar, tarih boyunca Avusturya İmparatorluğu’ndan, Ruslardan o kadar çok zulüm görmüşler ki yaşadıkları acılarını unutmamak için Kahramanlar Meydanı yapmışlar. Bu meydan şehrin merkezi noktalarına yakın yine metro istasyon güzergahına da uzak olmayan bir kavşakta bulunuyor. Macarların tüm liderlerinin heykellerine yer verildiği genişçe bir alana yayılmış tarihsel bir alan, görmenizi tavsiye ederim.


Kahramanlar Meydanı, Budapeşte

Andrassy Caddesi

Kahramanlar Meydanı’ndan aşağıya doğru yani Tuna Nehri boyuna yürüdünüz mü Budapeşte’deki bütün elçiliklerin bulunduğu gayet düzgün Andrassy Caddesi’ne ulaşıyorsunuz. Cadde gayet geniş ve sağlı sollu tarihi bina dolu. Ayrıca bizim elçilik binamızda o cadde üzerinde bulunuyor. Andrassy Caddesi biraz uzun bir cadde ama yol boyunca pek çok yerde kafeler mevcut, kahve molası vermenizi ve dinlenmenizi tavsiye ederim. Andrassy Caddesi’nin devamında kendine has görkemi ile Macaristan Opera Binası karşınıza çıkıyor. Vaktiniz varsa opera izlemenizi tavsiye ederim, 20 Euro idi fiyatları. Bu arada opera binası dıştan ayrı etkileyici, içten ayrı…


Opera binasından kareler, Budapeşte

Budapeşte’de bizim hemen her semtimizde olan ufak marketlerden var, daha öncede bahsettiğim gibi pahalı bir şehir değil, özellikle şarapları çok hesaplı ve gerçekten güzel. 5 TL’den başlayan fiyatlarda şaraplar bile var, tecrübeyle sabittir.

Macaristan Tarih Müzesi

Bu ata şehri gezilip görülmesi, detaylı incelenmesi gereken bir şehir. Bizim gibi 3 günlüğüne gelmiş iseniz ister istemez her yeri görebilmek mümkün olmuyor. Kahramanlar Meydanı’nın hemen aşağısı daha önce belirttiğim gibi Andrassy Caddesi’ne açılıyor fakat Kahramanlar Meydanı’nın hemen yukarısında Macaristan Tarih Müzesi bulunuyor. İçinde kilise ve çeşitli tarihi binaların olduğu, geniş bir ormanlık alanda, dört bir tarafı heykellerle çevrili harika bir müze kompleksi. Hatta içinde ufak bir göl bile var. Biz arkadaşlarımla kısa bir vakit ayırdık, görmenizi tavsiye ederim.


Macaristan Tarih Müzesi alanından bir kare

Cumhurbaşkanlığı Sarayı

Tatilimizin son gününü şehrin hali vakti yerinde insanların yaşadığı ve daha ziyade villa tarzı evlerden oluşan Buda yakasında bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı gezmeye ayırdık. Yüksek bir tepe üzerinde bulunan saray, aslında basit bir tarifle Gellert Tepesi ile Matyas Kilisesi’nin ortasından bulunuyor ve Tuna Nehri kenarından gayet heybetli görünüyor.

Metro ile karşıya tarafa yani Peşte’den, Buda’ya geçtikten sonra yine taban kuvveti ile saraya çıktık. Görmenizi tavsiye ediyorum. Görsel şehir manzarası ve sarayın kendisi gerçekten çok güzel.

Her güzel şey gibi tatil bitti ve son günümüzde tıpkı Pazartesi sendromu yaşar gibi “tatil bitti” sendromu yaşadık. Bütün gün neredeyse yürüyerek şehri gezmemize rağmen inanın yorgunluğunuzu anlamıyorsunuz, çünkü hak ediyor bu fedakârlığı Budapeşte.

Havalimanı şehrin 30 km dışında olduğu için zamanınızı ona göre ayarlarsanız sıkıntı yaşamazsınız. Genel olarak hesaplı bir şehir, maddi anlamda abartmadığınız sürece keyifli birkaç gün geçirebilirsiniz. Tuna’nın nazlı kentine vakit ayırmalarını gezgincilere şiddetle tavsiye ederim. Güvenlik anlamında ise bizler şehri epeyce gezdik çok şükür bir sıkıntı yaşamadık yine de dikkatli olmakta fayda var.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
Egemen ÇINAR

Yazar Hakkında

Egemen ÇINAR

Nereye kadar iş dediğim noktada, gezmeyi, gözlem yapmayı çok sevdiğimi ve bu sayede yenilendiğimi fark ettiğim andan itibaren acaba gözlemlerimi ifade edebilir miyim düşüncesiyle yazı yazmaya başla