Ertesi gün Perugia’ya 12 km uzaklıkta, deniz seviyesinden 424 metre yüksekte, Umbria’nın kalbinde, bir tepe üzerinde bir sanat hazinesi ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde küçük bir kasaba olan Assisi’ye doğru yola çıkıyoruz. Kasabaya yaklaşırken yukarı baktığımızda müthiş yapıların yoldan bizlere verdiği fotoğraflar yukarıda nelerle karşılaşacağımızın habercisi adeta… Yine balkonlarından sarkan müthiş çiçekler içindeki tarihi taş binaların dizildiği ağaçlar altında, sevimli dar sokaklardan yürümeye başlıyoruz.
Her sokak diğerinden güzel sanki, mistik bir koku var havada. Acelemiz yok, bu güzel kasabayı biraz daha keyifli yaşamak için aşağıdaki yemyeşil vadiyi ayaklar altına seren bir kafede bir kahvenin tam da zamanı…
Gezilecek-görülecek, içerisinde harika freskler bulunan 7-8 kilise var; S. Francesco Bazilikası Rocca Maggiore (şehrin iki tarihi kalesinden büyük olanı), S. Pietro ve S. Rufino Katedralleri, S. Chiara Bazilikası bunların en ünlüleri. Kasaba asırlar boyu büyük bir sanat merkezi olmuş ve ünlü birçok sanat eserine ev sahipliği yapıyor. Ünlü ressamlar Pietro Lorenzetti ve Simone Martini burada omuz omuza çalışmış ve birçok değerli eser bırakmışlar.
Tarihteki en popüler katolik aziz olan St. Francis’in de doğum yeri olan kasaba; sevimliliği ile insanı sarveren, küçük ama kısa sürede gezilemeyecek kadar da büyük. Bu bölgeye gelirseniz en azından 1 gece kalmanızı tavsiye ederim, kasaba sizi içine çekiyor adeta, ben de tekrar gelecek olursam; Roma kalıntıları, Ortaçağ’ı yaşatan sokaklar, kutsal yapıların sihiriyle dolu bu güzel kasabada kalmak ve her sokağında yürümek, her kafesinde oturmak, meydanda bir kadeh şarapla soluklanmak ve tekrar yürümek isterim.