Göbeklitepe, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik köyü yakınlarında bulunan tapınaktır.

Deniz seviyesinden 760 metre yüksekte yer alan arkeolojik alan, konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı ile Neolitik Dönem’e dair yeni değerlendirilmelerin yapılmasına kapı açmıştır.

Göbeklitepe’den kuzey ve doğu yönüne bakıldığında Toros Dağları ve Karaca Dağ etekleri, batıya bakıldığında Şanlıurfa platosu ile Fırat Ovası’nı ayıran sıra dağlar, güneye bakıldığında ise Suriye sınırına kadar Harran Ovası izlenebilmektedir. Günümüze kadar nasıl sağlam şekilde geldiği bir sır olan Göbeklitepe taşları devasa boyutta ve kilodadır. Taşların üzerindeki işlemeler ve figürler arkeologların uzun zaman araştırma yapmalarına ve dünyanın pek çok akademisyeninin gözünü buraya çevirmesine neden olmuştur.

Şanlıurfa’nın en önemli yeri diyebileceğimiz Göbeklitepe turizme can veren bir yer konumundadır. Uzun bir süre çalışmalar sebebi ile kapalı tutulan yapılar bütününün günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce inşa ettiği tahmin edilir. Taşların benzerlerini ya da bölgeden alınan bazı parçaları görmek isterseniz Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’ni de gezebilirsiniz. Pek çok özelliği dikkat çeken dünyanın eski tapınağı Türkiye’de görmeniz gereken yerlerin başında geliyor diyebiliriz.

Göbeklitepe Hakkında Bilgi

Tarihi Cilalı Taş Devri’ne dek dayanan Göbeklitepe ve efsanesinin yıllar sonra ortaya çıkması, 1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün kazı çalışmaları sayesinde olmuştur. Dünyanın ilk tapınağı unvanına sahip büyüleyici site, aynı zamanda insan eli ile yapılan en büyük dini yapılar olarak kayda geçmiştir. Tepinin oluşması için yaklaşık 300 metre çapında bir alan insan gücüyle doldurulmuştur. Böylece 15 metre yükseklikte bir tepe oluşturulmuştur.

Tarihi mirasın araştırılmasına sebep olan faktör ise, bir çiftçinin tarlasını sürdüğü sırada bir taş bulup, onu müzeye götürmesiyle ortaya çıkmıştır. Uzun zaman süren araştırmaların ve kazıların sonucunda Göbeklitepe’nin tapınma amaçlı törensel bir alan olduğu anlaşılmıştır.

Milattan önce 11000 yılına kadar giden oluşum Neolitik Çağ’ın en büyük tapınak merkezi olarak belirlenmiştir. Yuvarlak şekilli alanda birbirine çok benzeyen 20 adet taş sütun vardır. Devasa taşların altındaki zemin terrazzodur. Bu taban sıvıyı tutabilme özelliğine sahip olduğundan alanın özel bir hizmet için inşa edildiği anlaşılır. Bu zemin türünden de sıvıda arınma, kurban verme gibi ayinlerin ya da ritüellerin uygulandığı tahmin edilir. Yapıların tamamında zemin doğu yönüne doğru hafif eğimlidir. Gün yüzüne çıkan ve bira fıçısı olduğu bilinen taş küvetler burada törensel tapınmalar olduğuna işaret eder.

Alandaki T biçimli taşların boyu 3 ile 6 metre arasında değişir. Dev taşlar alanın ortasında simetrik halde, diğer taşlar ise çevresinde dik halde durur. Taşların T şeklinde olması insanı tasvir etmesi ile ilgilidir. Hatta benzer şekilli taşlara Nevali Çöri’de de rastlanmıştır. Taşların öne eğik gibi bir açıyla yapılmasının sebebi ise netlik kazanmamıştır.

 Heykellerin ilgi çekici özelliklerinden bir diğeri ise dirsek kısımlarından gönye şeklinde bükülen kolların göbek hizasında eller ile birleşmesidir. Bu duruşa Antik Mısır’da ve İslamiyet’te namazda da rastlanır. Ellerin bu formu aynı zamanda insanın iç güçlerini harekete geçirmesi anlamına da gelir.

Göbeklitepe’de oyulan taşların olduğu alan, Meksika’daki Chicken İtza mabedinden 9200 sene, Stonehedge’deki megalitlerden ve Mısır’daki Keops piramitlerinden 7500 sene, Malta’daki mabetlerden ise 6400 sene daha önce inşa edilmiştir.

Heykel kabartmalarında yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve bitki kabartmaları vardır. Tüm bu kalıntılar dönem içerisinde yaşamış insanların yaşam tarzları, sanatla ilişkileri hakkında bizlere bilgi verir. Bir toplumun yaşadığı ve yok olduğu alan başka yaşanmışlıklarla tekrar günyüzüne çıkmıştır.

Göbeklitepe bu ilgi çekici hali ile UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alıyordu ama artık kalıcı listeye alındı. Ayrıca, Göbeklitepe National Geographic ekibinin yoğun ilgisini görmüştür. Ekip site hakkında bir belgesel çekerek ciddi bir çalışma ile sırlarla dolu mitleri dünyanın gündemine taşımışlardır.


Göbeklitepe Efsanesi

Binlerce yıl öncesinde akıl almaz şekilde inşa edilen Göbeklitepe’nin üstü kapalı şekilde çıkması ve mimari bir harika olması sebebi ile yok oluşuna ilişkin efsaneler üretiliyor. Teorilerden bir tanesi günümüzden 13 bin yıl önce Dünya’ya kuruklu yıldız çarptığı yönünde.

Biliminsanlarının bu sonuca varmalarının bir sebebi de taşlardaki oymaları incelemeleri. Yine efsaneye göre dünyaya bu kuyruklu yıldız çarptıktan sonra, dünyada 1000 yıl süren bir buzul çağı yaşanıyor. Peki, geçen zamanın sonunda Göbeklitepe neden gömüldü diye soracak olursanız, bu sorunun cevabı günümüzde tam olarak bilinemiyor. Ancak yapılan kazılar sonucunda Taş Devri insanları tarafından taş, tortu gibi maddelerle kapatıldığı anlaşılıyor.

Göbeklitepe Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti

Ziyaret Saatleri: Yaz dönemi (1 Nisan-31 Ekim): 08.00-19.00

Kış dönemi (31 Ekim-1 Nisan): 08.00-17.00

Giriş ücreti: 36 Türk Lirası

Ören yerini Müzekartınız varsa yılda 2 kere, Müzekart+’ınız varsa sınırsız olarak ücretsiz gezebilirsiniz.

*Fiyatlar ve saatler Eylül 2019 tarihinde güncellenmiştir.

Göbeklitepe’ye Nasıl Gidilir? 

Göbeklitepe’ye özel araç veya tur otobüsleri vasıtasıyla ulaşmak mümkündür. Şanlıurfa’ya hava yolu ile ulaşımın ardından taksiyle bölgeye ulaşım sağlanabilmektedir fakat bu yol biraz pahalıya mal olmaktadır.

Telefon: +90 (414) 312 53 32