Guatemala'nın Başkenti: Guatemala City

Guatemala City: Dev Kabartma Harita

Guatemala’da Flores sonrası durağımız; ülke ile aynı adı taşıyan başkent Guatemala City. Flores’ten Guatemala City’ye 1 saat 5 dakika süren uçuş sonrası ulaştık. Uçuş sırasında Tikal civarından geçerken Maya Antik Kenti’nin ne kadar büyük olduğu daha net bir şekilde gözler önüne seriliyor. Daha gün yüzüne çıkarılamamış piramit tapınaklar, orman kaplı kubbeler gibi görünüyor uçaktan. Her ne kadar sis olsa da oldukça etkileyici bir görüntüydü.

Ben biraz bu görüntüyü Filipinler'de yer alan Bohol Adası’ndaki Çikolata Tepeleri’ne (Chocolate Hills) de benzettim. Manzara eşliğindeki uçuş sonrası başkente ulaştık. 
Nüfusu yaklaşık 3 milyon olan Guatemala City, ülkenin hem en büyük kenti hem de en modern ve gelişmiş şehri. Ermita Vadisi (Valle de la Ermita), üzerinde yer alan kent eski bir Maya yerleşimi olan Kaminaljuyu adındaki şehrin üzerine kurulmuştur. Tarihi 9 bin sene öncesine kadar uzanan kentte hava hep 20 derece civarında seyreder. Yine de mart ve nisan en sıcak dönemleri. Mayıs-eylül arası ise en yağışlı dönemi.
 
Guatemala’nın eski başkenti Antigua kenti imiş. Ancak 1773 senesinde gerçekleşen deprem sonrasında kentin tamamı yerle bir olmuş. Bu nedenle başkent, Antigua’dan Guatemala City’e taşınmış.
 
Biz kente ilk indiğimizde buradaki yerel rehberimiz bizi doğruca “Mapa en Relieve”e yani Guatemala ülkesinin kabartma haritasına götürüyor.

Bu haritayı yapan kişi ise Francisco Vela Arango. Francisco Vela Arango, 23 Temmuz 1859’da Quetzaltenango’da dünyaya gelmiş. Teknik okulda eğitim alan Francisco topoğrafya mühendisi olarak mezun olmuş. İşte bu teknik bilgisi ona burada gördüğümüz dev kabartma haritayı yapmada çok yardımcı olmuş.

19 Nisan 1904 senesinde yapımına başladığı çalışmayı 28 Ekim 1905 senesinde bitirmiş. Bu da kendisinin hayatı boyunca yaptığı en önemli projesi olmuş. Francisco Vela Arango’nun bu eseri gerçeği ile % 99,99 oranda benzerlik gösteriyormuş.

“Mapa en Relieve”yi çevreleyen duvarlar ise 1905 senesinde Antonio Doninelly şirketi tarafından yaptırılmış. Bu duvarlarda ise ulusal arma, Orta Amerika arması, ulusal kuşları Quetzal, ulusal ağaçları La Ceiba, refahı temsil eden bir figür ve eski ve yeni dünyayı temsil eden iki karasal küre resmedilmiş.

Bu kabartma haritanın CuchumatanesDağları tarafında, alt kısımda 60 metreküplük bir su deposu yer alıyor. Çünkü bu harita üzerinde denizler, göller ve nehirler de işaretlenmiş. 750 tane ufak boru bu sistemi çalıştırmak için kullanılmış. Ancak günümüzde bu sistem ile sadece bir nehir çalışıyormuş.
Bu alanın hemen girişinde ise Guatemalalı heykeltıraş Rafael Rodriguez Padilla tarafından yapılmış olan Francisco Vela Arango’nun büstünü görebiliyorsunuz. 50 yaşındayken 1909 senesinde Chiquimula’da vefat etmiş.

Buranın hemen karşısında ise Sonoro Ormanı yer alıyor. En önemli özelliği buradaki ağaçların dallarının ulusal müzik enstrümanları olan "marimba" yapımında kullanılması. Bu ağacı ise kültür ve barışın ağacı olarak tasvir ediyorlar. Şunu da belirtmekte fayda var; bu bölge aynı zamanda kentin önemli sayfiye yerlerinden.

Kent Merkezini Keşif 

Ardından kentin merkezine doğru ilerliyoruz. Yollardaki rengârenk grafitiler oldukça dikkat çekici.

Kentin merkezine yaklaşırken gördüğümüz yapılar hep tek ya da iki katlı.

Guatemala, volkanik bir bölge. Ülkede 37,5 tane volkan var. Bir volkan tam Meksika sınırında olduğu için onu yarım olarak hesaplıyorlar. Guatemala City çevresinde ise ikisi halen aktif olan toplam 4 tane volkan var. Bu nedenle bölgede sürekli bir hareketlilik olduğundan binaları yüksek yapmıyorlar. 
Kent merkezindeki en popüler yerlerden biri birbiri ile iç içe geçmiş olan Central Market ve Craft Market. Burada modern ve geleneksel el işi ürünleri, tekstil ürünlerini pazarın alt katında bulabilirsiniz. El işleri, kumaşlar, zümrüt işlemeler, deri ürünler, seramikler ve sepetler oldukça uygun fiyatlara alınabilir.

Üst katta ise klasik meyve sebze pazarı yer alıyor. Biz buradan akşam otelde tatmak için farklı çeşitte bol miktarda meyve aldık.

Yine bu pazar içinde ayrı bir alanda dini figürler satılıyor ve tabii bir de şapel var. Gün içinde kiliseye gitmeden ibadet etmek isteyenler hemen bu şapele geliyor. Şapel en kalabalık saatlerini ise sabah erken yaşıyor. Çünkü o günün bol kazançlı geçmesini isteyen esnaf, tezgâhını açmadan önce buraya gelip dua ediyormuş.

Burada gördüğüm bir diğer ilginçlik şey ise yeni yaş ve evlilik tebriği için satılan ürünlerdi.
 
Guatemala’da her genç kız 15 yaşına girişini büyük bir parti ile kutluyormuş. Bu parti öyle hadi pasta alalım mum üfleyelim gibi değil, oldukça maliyetli ve kapsamlı organizasyonlar. 15 yaşına giren kızlar için de işte parti mekânına bu ürünler asılıyormuş.

Evlenenler için ise tören mekânına girişte büyük bir çan asılıyor.  Köpükten yapılmış bu çan içine ise bazen şeker ya da renkli kâğıtlar koyuyorlarmış. Evlenmek isteyen bekâr kadınlar ise bu çanın altında dilek tutarlarmış.

Pazardan sonra kentin ana meydanına gitmek üzere yürümeye başladık. Tam karşıdan karşıya geçmek için beklerken aniden bir genç çocuk, babamın boyuna elini geçirip boynundaki altın kolyeyi koparıp kaçtı. O an neye uğradığımızı şaşırdık. Her şey o kadar çabuk oldu ki…
 
Hemen kesik ya da çizik falan var mı diye babamın boynuna baktık. Neyse ki kimsenin canına zarar gelmedi. Kolyeyi kaptırdığımız ile kaldık.
 
Bu nedenle görünmez diye düşünseniz bile Guatemala’da hiçbir şekilde üzerinizde değerli bir şey bulundurmayın. Bu olay olduktan sonra daha da dikkatimi çeken şey kimsenin bu çevrede cep telefonu kullanmaması oldu. Bu konuda rehberimiz Nadia’nın açıklaması ise telefon ile konuşurken çok fazla hırsızlık olduğu. Bu nedenle konuşmak isteyen kişi daha güvenilir bir bölge bulduğunda konuşmayı tercih ediyormuş.
 
Guatemala City, suç oranının çok yüksek olduğu bir şehir. Bu nedenle şehirde alışveriş yaparken, gece dışarıda dolaşırken, telefonla konuşurken, ATM’den para çekerken ya da sadece dururken bile çok dikkatli olmanız gerekiyor. Maalesef biz deneyerek tecrübe ettik.
 
Kent deniz seviyesinden yaklaşık 1500 metre yüksekte kurulmuş. O nedenle alışık olmayanlarda biraz baş ağrısı gibi etkileri olabilir. Ama biz yükseklik nedeni ile herhangi bir problem yaşamadık.
 
Kent merkezindeki ana meydanın 4 tarafında da İspanyollar döneminden kalma kolonyal binalar yer alıyor. Burası aynı zamanda Zona 1 denilen kentin tarihi bölgesi. Burada Parque Central, kolonyal dönemden kalan binalar, saray, müze ve kiliseler gezilebilir.

Burada hükümet binası ve katedral en fazla göze çarpan yapılar. Zaten genel olarak İspanyolların kurduğu kentlerde bir ana meydan çevresinde bir tarafta ana yönetim binası, bir tarafta katedral ya da kilise, bir tarafta ticaretin yapılabileceği dükkânlar ve diğer tarafta diğer yönetime dair binalar yer alır.

Bu meydanın tam ortasında ise çok büyük olmayan bir bağımsızlık anıtı yer alıyor. Bu anıt 15 Eylül 1821 senesinde Orta Amerika’nın bağımsızlığı anısına yapılmıştır.

Tabii bağımsızlıklarında en büyük rolü oynayan lider Simon Bolivar. 47 yaşına kadar yaşamış olan Simon Bolivar (DT: 1783 – ÖT: 1830) Kolombiya, Venezuela, Ekvator ve Peru’nun bağımsızlığını sağlamış. O nedenle kendisine kurtarıcı anlamına gelen El Liberatör adı verilmiştir.
 
Simon Bolivar adı ise Orta ve Güney Amerika’daki pek çok ülkede ana meydan ve bulvarlara verilmiştir. Başkent Guatemala City’yi çevreleyen bulvarın adı da Simon Bolivar Bulvarı.

Burada pasajın içinde yer alan çok popüler bir bar var. Nadia bizi direkt oraya götürdü. Pasajın içinde sağlı sollu kuyumcular arasından geçtik. Tabii az önce kolyeyi çaldırdığımız için de bir yandan gözümüz çevrede çalan çocuğu arıyor. Tabii ki göremedik ve bara girdik.

Bu barın özelliği Che Guevara’nın da zamanında Guatemala’ya geldiğinde sürekli buraya gelip gitmiş olması.

Bu bölgeye yürüme mesafesinde olan Zona 4 ise pek çok ürünü bir arada bulabileceğiniz bir Pazar alanı. Zona 9 ve Zona 10 ise kentin lüks kesimi. Bu bölümde çok sayıda bar, restoran ve otel var. Aynı zamanda burada pek çok uluslararası fastfood zincirini de görebilirsiniz. Tikal Fütura isimli alışveriş merkezi ise Zona 1’de yer alıyor.
 
Kent içinde ortalama bir mesafeye taksi ile 40-50 Quetzal'a gitmek mümkünken, aynı mesafeye otobüs sadece 1 Quetzal tutuyor. (1 $ yaklaşık 7,5 Quetzales)

Daha sonra Maya kültürünün anlatıldığı Ixchel Müzesi’ne gittik. Ardından ise doğal tarih müzesi olan Popol Vuh Müzesi’ne gittik. Burada da Maya yaşantısı anlatılıyor. Müzede benim en fazla dikkatimi çeken konu törpülenmiş dişlere sahip kafatasları oldu.


Müzenin hemen çıkışında ise sergilenen Maya kıyafetlerini görüyoruz.

Burada bir de para birimine adını veren ve de özgürlüğün simgesi olan Quetzal kuşunun doldurulmuş halini görüyoruz.

Kentte diğer görülebilecek yerler ise Zoologico Nacional La Aurora (hayvanat bahçesi), Palacio Nacional (tarih müzesi), arkeoloji müzesi, şehrin sembolik kulesi, kültür sarayı, botanik bahçesi olarak sıralanabilir.
 
Guatemala City’de yaklaşık 400 civarında gecekondu mahallesi var. Biz de bunlar arasından geçip otele gitmeden önce bir restoranda duruyoruz.

Guatemala City’de dünya mutfağından seçenekler sunan birçok restoran ve kafe bulabilirsiniz. Ancak biz kendilerine has lezzetleri tatmak için açık büfe yerel bir restorana gittik.
 
Çorba olarak Kac Ic dedikleri bir çeşit otlu hindi çorbasını deneyebilirsiniz. Genel olarak et çok fazla tüketiliyor ve de çok lezzetli.

Hem etin hem de farklı bir yemeğin yanında guacamole denilen acı biber, domates, soğan gibi sebze ve baharatlarla pişirilen avokadoyu asla eksik etmiyorlar.
 
Yanında biz portakal suyu içtik ama dilerseniz Quetzalteca isimli sert içkilerini, Bravha ya da Gallo birasını tercih edebilirsiniz.
 Tabii ki üstüne de kahve… En önemli ihraç ürünü kahve olan Guatemala’da ne acıdır ki kahve ticareti yabancıların elinde. Keyifli yemek sonrası bir sonraki güne hazırlanmak üzere otelimize geçiyoruz.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni