Lüksemburg ülke midir, şehir midir yoksa kasaba mıdır hala anlayamıyorum. Ülke; Belçika, Almanya ve Fransa arasına sıkışmıştır. Denize kıyısı bulunmaz. Toplam nüfus 500 binin altındadır ve halk coğrafi konumundan da anlaşılacağı gibi Lüksemburgça, Almanca ve Fransızca konuşmaktadır.
Krallık ile yönetilen bu minik bölge dünyada kişi başı milli gelirin en yüksek olduğu ülkedir. Aynı şekilde yaşanabilirlik bakımından da zirveye yakındır. Skype, eBay ve Jajah gibi firmaların merkezlerinin burada bulunması da ekonomik yapının iyi olduğunun bir göstergesidir. Bana tuhaf gelen tüm bunların nasıl bir araya gelerek doğal konum olarak bir artısı bulunmayan bir ülkenin böyle yükseklerde olmasıdır.
Belval Eski Çelik Fabrikası
Başkenti gezmek maksimum bir gününüzü alır. Ben de birkaç saat için uğradığım yerde Am14 adlı lokal bir restoranda harika organik yemek yedim. Tadı damağımda kaldı. Müzeleri gezme fırsatım olmadı. Alışveriş caddesi kalabalıktı. Özellikle bir örneği de Antalya’da olan ve kitap kapaklarına resim olan Şemsiyeli Sokak oldukça yoğundu.
Şemsiyeli Alışveriş Caddesi
Şehrin içinden geçen Petrus Vadisi güzel havalarda yürüyebileceğiniz, küçük otobüslerle gezebileceğiniz veya dinlenebileceğiniz sakin bir vadidir. Anayasa meydanından bakarken veya vadide yürürken kenti bağlayan köprüler sizi büyüler. Büyük kale duvarları ve dar sokaklarıyla tipik bir Avrupa mimarisi kenti çevreler.
Gezdiğim sayılı saatlerde şunu gördüm; AB, NATO ve Birleşmiş Milletler in kurucusu bu ülkeye gezmeye gelmeyin ama yaşama imkanınız varsa kaçırmayın.