Ren ve Mosel Nehri - Gemi ile Seyahat - Lüksemburg (16. Bölüm)

Schengen’e 28 kilometre mesafede yer alan Lüksemburg, Avrupa’nın en küçük ülkelerinden. Avrupa’nın en küçük ülkelerinden olan Lüksemburg aynı zamanda Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri. Hatta kişi başına düşen milli gelir ortalamasında Katar ile yarış halinde.

Resmi adı ile Lüksemburg Büyük Dukalığı olarak anılan ülke, günümüzdeki tek ve en büyük dukalıktır. Başkenti Lüksemburg şehri olan ülkenin toplam nüfusu 410.000 kişi civarında.

Bundan yaklaşık 4 sene önce Lüksemburg’a bir seyahatim olmuştu. O zaman Paris Meydanı’na yakın konumdaki bir otelde kalmıştık. Bu kez Lüksemburg’u günü birlik gezeceğiz. Zaten bu zaman da kenti dolaşmak için yeterli bir vakit.

Lüksemburg’da otel tavsiyesine gelecek olursak, biraz pahalı bir şehir olduğunu söylemek gerekiyor. Bu oteller arasında eski kent merkezinde bulunan Hotel Maho Rive droite tercih edilebilecek güzel bir otel. Konum olarak da şehir merkezinde yer alıyor ve birçok turistik mekana yakın. Bu otele alternatif olarak da ekonomik bir konaklama düşünenler için Key Inn Appart Hotel Belair oteli düşünülebilir.  Lüksemburg'un merkezindeki Place Guillaume'de, belediye binası ve Büyük Dukalık Sarayı'nın karşısında yer alan Hotel Vauban’I da listenize ekleyebilirsiniz. Eğer daha fazla otel seçeneklerine göz atmak isterseniz de buradan booking.com’a girebilir, isterseniz rezervasyon’da yapabilirsiniz.

Tek dezavantajımız yağan yağmur. İlk olarak Schengen’den buraya bizi taşıyan otobüs Constitution Meydanı’nda duruyor. Burası zaten kentin buluşma noktalarından biri. Bir diğer özelliği ise kentin üzerine kurulu olduğu meşhur Petrus Vadisi’ni ve Adolf Köprüsü’nü en güzel fotoğraflayabileceğiniz yer olması.

Bu meydandan turistik trenlere binerek Petrus Vadisi’nin içine doğru bir seyahate başlıyoruz.

Vadinin içine doğru indikçe Ortaçağ’da bir seyahate çıkmış hissi oluşuyor insanda. Taş kaplı sokaklar, tarihi yapılar, kiliseler, sessiz sakin bir ortam…

Vadinin tam orta yerinden Petruse Nehri geçiyor. Bu nehir çevresi de aslında kentin en yeşil alanı. Dolaysıyla bu bölge Lüksemburg’un akciğeri olarak da anılıyor.

Buradan da yukarıya doğru tırmanırken gördüğümüz gösterişli köprüler çok etkileyici.

Avrupa’nın en eski ve en geniş kemerli köprülerinden biri olan Adolf Köprüsü, Liberty Caddesi ile Kraliyet Bulvarı’nı birbirine bağlıyor.

Vadiden tepedeki kent bölgesine çıktığımızda ilk olarak ana katedrale gidiyoruz. Bu katedral özellikle vitrayları ile adından söz ettiriyor.

Bir de katedral içerisinde boydan boya duvarlara asılmış asırlık goblenler görülmeye değer.

Katedral çıkışında 50 metre kadar sonra sola döndüğümüzde karşımıza Büyük Dukalık Sarayı çıkıyor.

Halen önemli toplantılar bu sarayda yapılıyor. Ziyarete gelen devlet başkanları bu sarayda ağırlanıyormuş. Önündeki nöbetçiler ise bu sarayı 24 saat koruyorlar.

Büyük Dukalık Sarayı’nın karşısında çok büyük olmasa da çevresinde birkaç kafenin bulunduğu keyifli bir meydan var.

Diğer meydan ise burası ile kıyaslandığında biraz daha geniş. Bu meydan daha çok konser ve diğer pek çok etkinlik için de tercih ediliyor. Meydanın bir tarafında ise opera binası yer alıyor.

4 sene önce buraya geldiğimde bu meydanda New Orleans’tan gelen Amerikalı bir grup konser veriyordu. Bu kez de bir antika pazarı kurulmuştu. Bu hareketli meydanda zaman geçirmek oldukça keyifli.

Biraz dinlenmek üzere bu meydandaki kafelerden birine oturduk. Lüksemburg’da restoranların ve barların, daha doğrusu hayatın pahalı olduğunu söylemem gerek.

Bu bölgede istiridye çokça tüketiliyor. Biz de bir deneyelim dedik. Fiyatları ise el yakan cinsten. İstiridyenin boyutuna göre değişmekle birlikte 65 adet servis edilen porsiyonların fiyatları 21 Euro ile 170 Euro arasında değişiyor.

Yanında Bofferding, Diekirch, Grimbergen ya da Hoegaarden marka biraları deneyebilirsiniz.

Eğlenmek için en popüler cadde ise Rue Large. Burada çok sayıda bar ve kafe var. Çoğu ise saat 17.00 sonrası servis veriyor.

Lüksemburglular deniz ürünlerini tercih etse de şehirde yemek açısından çok çeşitli mutfak bulmak mümkün. Çünkü burası finans ve borsa merkezi. Üstelik Avrupa’nın tam ortasında… Şehirde çok sayıda yabancı çalışan olmakla birlikte, çevre ülkelerden buraya günübirlik çalışmaya gelenler de var.

Burası çok dilli ve çok kültürlü bir ülke. Lüksemburgca (konuşma), Fransızca (resmi yazışmalar) ve Almanca olarak 3 resmi dili var. Gazetelerin büyük çoğunluğu da 3 dilde basılıyor. Eğitimde de bu 3 dil karşımıza çıkıyor. Ortaöğretimden mezun olmanın bir şartı da bu 3 dilde de yeterlilik sınavını geçebilmek.

Kelt kökenli olan yerel halk zaman içinde Fransızlar ve Almanlar ile karışmışlar.

Bu bölgeden buluşma noktamıza doğru ilerlerken artık pek çok kentte görmeye alışkın olduğumuz şemsiyeli sokak ile karşılaşıyoruz.

Bu medeni kentten ayrılacağımız noktada 2. Dünya Savaşı’nda ölen askerler anısına dikilmiş olan anıtı görüyor ve Lüksemburg’daki son kareyi de tamamlayarak bir sonraki destinasyona doğru hareket ediyoruz.

*** “REN VE MOSEL NEHRİ - GEMİ İLE SEYAHAT” bir yazı dizisidir. Yazı dizisinin diğer bölümlerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-moselde-gemi-ile-seyahat-amsterdam-1-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-zaanse-schanse-ve-marken-2bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-volendam-ve-schoonhoven-3-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-brugge-4bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-gent-5-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-antwerp-6-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-nijmegen-7-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-dusseldorf-8-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-koln-9-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-koblenz-10-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-romantik-ren-11-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-rudesheim-12-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-cochem-13-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-bernkastel-kues-14-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-remich-ve-schengen-15-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-trier-17-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-bruksel-18-bolum

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni