Ren ve Mosel Nehri - Gemi ile Seyahat - Cochem (13. Bölüm)

Muhteşem manzaralar eşliğinde Rhineland-Palatinate eyaletinde yer alan Cochem’e ulaştık. Cochem bana göre Mosel Nehri üzerinde yer alan en güzel yerleşimlerden biri. Eifel ve Hunsrück arasındaki Mosel Vadisi’ndeki şehir, tam fotoğraflık manzaralar sunuyor.

Mosel Nehri, Fransa’da doğup Koblenz’de Ren Nehri ile birleşiyor. Almanya sınırları içerisindeki toplam uzunluğu 200 kilometre civarında. Alplerin kuzeyindeki en iyi korunmuş Roma kentlerinden olan Trier’den Koblenz’e doğru derin bir vadi içinden akıyor.

Gemimiz yanaşırken heyecanlanıyor ve hemen fotoğraf makinasına sarılıyorum. O kadar güzel manzaralar var ki… Her anı kaydetme çabasındayım.

Herkes terasta toplanmış etrafı izliyor. Bugün sanki her günden daha sessiz gemi… Sanırım yolcular manzaranın güzelliği karşısında büyülendiler. Kimseden ses çıkmıyor, herkes keyifle etrafı seyrediyor.

Gemimiz yanaştığı gibi kendimizi dışarıya atıyoruz hemen bu güzel şehrin sokaklarına kavuşmak için. Karşımızda rengârenk evler ve nehre yansıyan siluetleri… Kent merkezine gitmek üzere nehrin üzerindeki köprüden geçiyoruz. Karşımızda tüm ihtişamıyla Reichsburg Kalesi.

Biz kaleyi, kent merkezini gezdikten sonra dolaşacağız. 
Cochem, Mosel şarap ticaretinin merkezi konumunda. Burada üretilen şarapların % 81’i beyaz. Bu bölgede en çok rastlanan üzüm türleri ise Riesling % 22, Müler-Thurgau % 23, Silvaner % 7 ve Kemer % 7.

Buradan şarap yapmak için üzüm fidesi bile almak mümkün. Fiyatları 5,5 Euro ile 7,5 Euro arasında değişiyor.

Kent merkezine doğru ilerliyoruz. Ahşap ağırlıklı tertemiz evler süslüyor sokakları. Bunların çoğu ise hediyelik eşya dükkânı…

Tabii buradan ne almalı diye düşünürseniz cevap kesinlikle şarap ya da şarabı çağrıştıran dekoratif ürünler… Mesela ben şu mumluğu çok beğendim.

Cochem’de likör de oldukça yaygın. Mağazalarda ise likörlerin sunumu harika… Dev şişeler içinde rengârenk duran likörler çok davetkâr : )

Burada likör satın almak isterseniz süreç şöyle işliyor. Önce denemek istediklerinizi görevliye gösteriyorsunuz. Size ufak plastik bardaklara birer yudumluk hazırlıyor. Beğendiğinizden almak istediğiniz miktarı söylüyorsunuz. Mesela 500 ml, görevli istediğiniz ölçüye uygun olabilecek şişeleri gösteriyor. Buradan istediğiniz modeli seçiyor ve doldurtuyorsunuz.

Bu bölge aynı zamanda şampanyaları ile de ünlü. Ama Almanlar şampanyaya “şampanya” diyemiyorlar. Bunun sebebi ise “Şampanya” adının Versailles Anlaşması ile sadece Fransız üreticilere verilen bir hak olması. Bu nedenle Alman şampanyaları “sekt” adıyla anılıyor.
 
Alman şampanyaları arasında çok kaliteli olanları varken, bazıları ise büyük boy kola ile neredeyse aynı fiyata satılıyor.
 
Yaklaşık 6.000 kişilik nüfusa sahip şehirdeki en hareketli meydan, belediye binasına da ev sahipliği yapan alan.

Bu meydanın ortasında ise üzerinde atlı bir heykelin bulunduğu bir çeşme yer alıyor.

Ardından nehir kenarı tarafına doğru yöneliyoruz. Burası aslında nehir boyunca yer alan otellerin, restoranların, barların ve kafelerin olduğu genişçe bir bulvar.

Cochem’de otel tavsiyelerine gelecek olursak, Pazar meydanında bulunan Hotel am Markt’i tercih edebileceğiniz ilk oteller arasına koyabilirsiniz. Otel konum olarak şehir merkezinde yer alıyor ve imkan olarak da gayet uygun. Bu otele alternatif olarak nehir kıyısında ki ekonomik otellerden biri olan Beim Weinbauer otelini düşünebilirsiniz. İmkan olarak Hotel am Markt ile hemen hemen aynı. Bu iki otele ek ek olarak nehrin diğer kıyısında bulunan ve Moselbrück Köprüsü ile eski kent merkezine yürüme mesafesinde olan Hotel Moselflair’i de tercih listenize ekleyebilirsiniz. Cochem’de ki diğer oteller için buradan booking.com’a girerek göz atabilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.

Tüm restoranlar ve oteller o kadar ilgi çekici ki… Hatta burada başıma komik bir olay geldi. Babam ile birlikte restoranlara, kafelere, bu mekânların dekorlarına bakarak yürüyoruz. Bir yerde hemen girişte iki tane karşılıklı duran şövalye zırhı ilgimizi çekiyor içeriye doğru yöneliyoruz. Duvarlarda ve cam ile korunmuş bölmelerde ise antika eşyalar, bir de rengârenk valizler… Babama dönüp, “bu kadar şık bir antika dükkânına bu valizler yakışmış mı yani, bari valiz satmasaymış” derken bir grup insan gelip valizleri alıyor.

Meğerse burası antikacı falan değil, bir butik otelmiş. Burada kalmak kesinlikle çok keyifli olurdu : ) Ama bizim keyfimiz de son derece yerinde. Gemide her gece bir aktivite : )
 
Buradan sonra meşhur bir dondurmacıya gittik. Rehberimizin söylediğine göre bu dondurmacı dünyanın en güzel 25 dondurmacısı içerisinde yer alıyormuş. Gelateria Fratelli Bortolot isimli bu dondurmacı 1896 senesinden bu yana hizmet veriyor.

Çok çeşitli ve farklı dondurma çeşitleri var. Hayatımda ilk kez parmesan peynirli dondurma yedim, çok güzeldi. Grubun genel beğenisi ise limonlu fesleğenliden tarafaydı.
 
Buradan sonra bizi meşhur Cochem Kalesi’ne diğer adı ile Reichsburg Kalesi’ne götürecek olan turistik araçlara bineceğimiz noktaya doğru ilerliyoruz.
 
Tam meydana yakın bir duvar üzerinde yıllar içerisindeki su taşkınlarını ve seviyelerini gösteren bir duvarı görüyoruz.

En son taşkın 23 Aralık 1993 tarihinde gerçekleşmiş ve kente epeyce hasar vermiş.
 
Ardından tam köprünün ayağında farklı renklerde seramik parçaları ile kaplanmış bir duvar görüyoruz. Bu duvar üzerinde her bir seramik parçasının üzerinde kent tarihinde gerçekleşmiş önemli olaylar anlatılmış.

Sıradaki durak muhteşem güzellikteki Reichsburg Kalesi. Bu kale nehir seviyesinden yaklaşık 100 metre yükseklikte ve Neo-Gotik tarzda yapılmış. Yaklaşık 1000 senelik geçmişe sahip olan ve 1020’li yıllarda yapılan bu kale yüzyıllar içinde çok kez el değiştirmiş. Kale 1688’de Fransızlar tarafından ele geçirilmiş ve 1689’da yakılıp yıkılmış.

1874-1877 yılları arasında Berlinli mimar Hermann Ende’nin planlarına göre yeniden yaptırılmış. Mosel Nehri neredeyse tüm şatonun etrafını dolanıyor.
 
Günümüzde müze olarak hizmet veren kalenin girişindeki en etkileyici yapılardan biri cadı kulesi.

Yavaş yavaş kalenin içine doğru ilerliyoruz. Ancak burada hummalı bir çalışma var. Meğerse akşam saatlerinde kalede çok özel bir davet varmış ve bunun çalışmaları yapılıyormuş.
 
Kalenin içinde her şey çok özel. Kaleyi ilk yaptıran kişi aslında burayı kendinden yaşça çok çok küçük eşi için yaptırmış. O zamanlar 17 yaşındaki eş, kale yapıldıktan sonra başka birine sevdalanmış. Evi yaptıran kişi ise vefat etmiş. Hikâyesi böyle… Bunlar da evin ilk sahipleri…

Kalenin içinde sırasıyla yemek odasını, misafir odasını, gizli geçitli odaları geziyoruz.

Ardından ise av odasına geçiyoruz. Buradaki av odası ve gerçek hayvan maketleri hem çok gösterişli hem de biraz üzücüydü. Avlanmak o zamanın en popüler sosyalleşme aktivitelerinden biriymiş.

Ardından meşhur terastan Cochem’i izliyoruz. Şarap bağları arasından Cochem’in manzarası müthiş.

Ama en müthiş manzara kalenin dış terasından… Tam bu noktada Kurbağa Kral Heykeli’ni görüyoruz. İşte bu manzara sadece Cochem’i değil tüm Romantik Ren Parkuru’nu anlatan kartpostalların olmazsa olmaz parçası.

Burası belki de tüm Almanya’nın en etkileyici şatosu. Almanya’da toplam 10.000 şato olduğu söyleniyor.
 
Buradan sonra sırada şarap mahzeni turumuz var. Öncelikle hepimiz bu şarap mahzeni içerisine giriyor yerlerimize oturuyoruz. Ardından rehberimiz bize bu bölgedeki şarap üretimi ve şarapçılığın tarihçesi ile ilgili bilgiler veriyor.

Ardından 4 çeşit olmak üzere beyaz şarap tadımı yapıyoruz. Bu bölgede de tüm Ren Parkuru’nda olduğu gibi beyaz şarap açık ara ön planda. Kesinlikle Riesling almanızı tavsiye ederim. Şişesi 2,4 Euro ile kalitesine göre 35 Euro arasında değişiyor. Mahzenin dışı da içi kadar keyifli.

Cochem’de gezilecek yerler arasında; Harabe WinneburgKalesi, Aziz Roch Veba Şapeli, Sehler Dom St. Antonius Abbas, 3 Haç Şapeli, St. Martin Kilisesi ve Aziz Remaclus Cemaat Kilisesi de sayılabilir.
 Artık bu limandan da demir alma vakti geldi. Saat 19.00 oluyor ve gemimiz nehirde bir sonraki liman için harekete başlıyor.

*** “REN VE MOSEL NEHRİ - GEMİ İLE SEYAHAT” bir yazı dizisidir. Yazı dizisinin diğer bölümlerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-moselde-gemi-ile-seyahat-amsterdam-1-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-zaanse-schanse-ve-marken-2bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-volendam-ve-schoonhoven-3-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-brugge-4bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-gent-5-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-antwerp-6-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-nijmegen-7-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-dusseldorf-8-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-koln-9-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-koblenz-10-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-romantik-ren-11-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-rudesheim-12-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-bernkastel-kues-14-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-remich-ve-schengen-15-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-luksemburg-16-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-trier-17-bolum

http://gezimanya.com/GeziNotlari/ren-ve-mosel-nehri-gemi-ile-seyahat-bruksel-18-bolum

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni