Katar’daki yaşam bulguları MÖ 4. yy’a kadar dayanıyor. Yunan tarihçi Herodotus 5.yy’da denizci Kenanilerin Katar’ın ana halkı olduğunu belirtmiş. İslam dini ile tanışmaları ise 7. yy’da oluyor ve burada bir Arap Halifeliği oluşturuluyor.
15. yy’da Arap Yarımadasının Osmanlıların hâkimiyeti altına girmesinin ardından ara ara İran safevileri de bölgede üstünlük sağlamış. 16.yy’da Katarlılar Türklerin yardımı ile burada bulunan Portekizlileri kovmuşlar. Çünkü 16 e 17. yy’da Portekizliler körfez bölgesinde üstünlük sağlamış durumdalarmış. 18.yy’da bölge Suudi arabistan’daki Wanhabis’lerin eline geçmiş. Ülkede fiilî Türk egemenliği ilk olarak 1852'de, daha sonra 1871'de Muhammed al Sani'nin daveti üzerine başlamış. Birinci Dünya Savaşından sonra Osmanlı hakimiyeti sona erince Katarlılar 1916 senesinde İngiltere ile himaye antlaşması imzalamış. Bu antlaşma ile Katar dış işlerinde İngiltereye bağımlı iç işlerinde serbest bir ülke olmuştur. On sekizinci yüzyıl başlarında Katar Al-Thani Ailesi tarafından yönetilmekteydi. Bu aile Thani ismini Katar’ı On dokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar yöneten Şeyh Mohammad Bin Thani’nin babasından almış. Bu aile ise ilk olarak 18. yy başında Katar’ın kuzeyindeki Zubara bölgesine taşınmış.
Katar, İngilizler’den bağımsızlığını ise 3 Eylül 1971’de kazanmış ve 1972’de bağımsızlığını ilan etmiştir.
1980’lerin sonu 1990’ların başında ülkeyi yöneten emir tüm benzin rezervini alınca ülke ekonomisi düşüş yaşamış. Bunun üzerine Emir, oğlu ve ülkenin mevcut emiri olan Hamad bin Khalifa al-Thani tarafından 1995 yılında kanlı bir askeri darbe ile devrilmiş ve yerine oğlu geçmiştir. 2001 senesinde Katar, Bayreyn ve Suudi Arabistan ile arasındaki sınır sorununu da çözümlemiştir.
1940 senesinden sonra Petrol rezervlerinin keşfedilmesiyle, balıkçılık ve inci avcılığı yapan Katarlıların hayatında değişim başlamış. Şu anda Katar, rusya Azerbaycan’dan sonra dünyanın üçüncü büyük doğalgaz rezervine sahip. Kuzey Alanı olarak bilinen dünyanın en büyük doğal gaz alanlarından biri 1980'lerin sonunda Katar sularda keşfedilmiş. Petrokimya üretimiyle ise Ortadoğu’da üçüncü sırada yer alıyor. Büyük bölümü çöl ve kum tepelerinden oluşan Katar’da akarsu ve göl de bulunmuyor. Ancak petrolün varlığı ülkede gübre ve çimento sanayinin gelişmesine de katkıda bulunmuş ve artık bazı tarım ürünlerini üretir hale gelmişler. Ülkedeki en önemli ticaret alanları; petrol üretimi ve rafinerisi, petrokimya, demir işlemeciliği, çimento ve ticari gemi üretimidir. İhrâcâtın % 95’ini ham petrol, geri kalanın büyük kısmını ise doğal gaz oluşturuyor. İthal ettikleri ürünler arasında ise başı gıda maddeleri ve motorlu araçlar çekiyor.
Katar mutlak monarşi ile yönetilen bir emirlik. Ama tüm güç emirin elinde. Emir tarafından atanan kabine ise idari işleri yürütüyor. 29 Nisan 2003’de Kadınlar seçme ve seçilme haklarına sahip olmuş. Yönetim babadan oğla geçiyor. Son haline getirilen anayasa 9 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş. Ülkede İslam hukuk kuralları ve halkın benimsediği halk kanunları hukuk sistemini oluştursa da son söz yine de Emir’e ait. Halk Kanunları da önemli bir yer tutuyor.
Eğitime verdikleri önem çok büyük. Hatta başkanlığını 1995 senesinden bu yana Katar Emiri'nin eşi Şeyha Mooza'nın yaptığı Katar Vakfı tarafından oluşturulan Eğitim Şehri içerisinde birçok ABD üniversitesinin kampüsleri var. Katar’da eğitim ücretsiz. Yurtdışında eğitim gören Katarlı öğrenci sayısı ise 2.000 kişi civarında.
Aynı zaman da sağlık sistemleri de oldukça düzenli ve büyük ölçüde yatırım yapılıyor. Katarlılara sağlık hizmeti de aynı eğitim gibi bedava. Hatta bir de çocuğunuz olursa devlet size direkt olarak maaş bağlıyor.Ülke içinde telefon konuşması yapmak ve elektrikte bedava. Hatta maddi gücü olmayanlara devlet kendisi klima dağıtıyor. Çünkü Ekim – Şubat dönemi dışında dışarıda yürümek tam bir kabus.
Doha’da nüfusun yarısından fazlası yaşıyor. Zaten ülkenin geri kalanı çöl ve kum tepelerinden oluşuyor.
Katarlılar Spor’a çok büyük yatırım yapıyorlar. Bunu da en net 2006’da 15. Asya Olimpiyatlari`na ev sahipligi yaparak göstermişti. Su Sporlarında ise her sene Nisan ayında Erkekler Su Kayagi ve Wakeboard Dünya Kupasi Finalleri’ne ev sahipliği yapıyor. Katar Rallisi de artık neredeyse herkes tarafında bilinir durumda. Bir diğer konu ise Golf. Her sene ocak ayında yapılan Golf turnuvasında kazanana 2 milyon dolarlık ödül verilmesi de bu ilgiyi daha çok arttırıyor.
2011’de yapımı bitecek olan Pearl Island (İnci Adası) projesi de zenginliğin bir diğer göstergesi. Doha’ya yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta 400 hektarlık bir alanda ve 40 bin konuta ev sahipliği yapacak yapay ada projesi Doha Borsası’nda halka arz edilmiş ve yabancılara serbest yatırım imkanı sağlıyormuş.
Diğer önemli projeleri ise 20.000 kişilik lüks iş merkezleri ve 10.000 kişilik lüks konut ile enerji sektörüne hitap edecek olan Lusail Projesi.
Doha’nın dışında, Doha’nın 57 km kuzeyinde yer alan Al-Khor ise 2. büyük şehri ve çok güzel sahillere sahip olan doğal bir liman şehri. Burada balıkçılık önemli. Yine Al-kor’da yer alan tarihi kule de turistler tarafından ziyaret edilen önemli noktalardan biri.
Umm Said şehri ise Katar sanayisinin kalbi durumunda. Doha’ya 37 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Ticari bir limanı ve petrol ihraç limanına sahip. Umm Said’de aynı zamanda rafineriler ve diğer sanayi kuruluşları da var.
Diğer önemli şehirleri ise; Al Wakra, Khor Al Udaid, Madinat Al-Shamal, Al Ruwais, Al Zubara ve Dukhan
Şu an yapımı sürmekte olan Bahreyn ile dostluk köprüsü bittiği takdirde toplam 40 km olacak ve Dünya’daki en uzun serbest gümrük bölgesi haline gelmiş olacak.
Şu an bu köprü olmadığı için biz uçak ile 35-40 dakika sürecek olan Bahreyn’e yolculuğumuzu gerçekleştirmek üzere Nefes kesen Katar’a veda ederek Havaalanının yolunu tutuyoruz.
Doha'da ulaşımı kolay, harika kahvaltısı ile Zubarah Hotel ve Shangri-La Hotel Doha otelleri konaklamak için tercih edilebilir.