Lhasa’dan Kathmandu’ya uçmak üzere Lhasa havaalanına geldik. Çok ilginç ki sabah 09:30 olmasına rağmen havaalanı kapalı. Nasıl mı? Havaalanının ana giriş kapısında kocaman bir asma kilit var. Kapıda yaklaşık 25-30 dakika bekledik. Daha sonra görevli gelip kilidi açtı ve içeriye girdik. Hayatımda ilk defa kapısı kilitli bir havaalanına rastladım. Meğerse sabah 10:00’dan önce Havaalanı bile açılmıyormuş. Çok ilginçti.
Neyse içeri girdik, tüm işlemlerimizi halletttik ve uçağa geçtik. Uçağın içinde yaklaşık 1,5 saat havalanmayı bekledikten sonra yapılan bir anons ile Himalayalar’da fırtına olduğunu ve uçağın kalkmasının mümkün olmadığını öğreniyoruz. Herkesi uçaktan indirip tekrar alana yönlendiriyorlar.
Tabii Tibet’te özel izin problemi olduğundan hava koşulları düzelene kadar, bu alanda beklemeye mecburuz. Lhasa havaalanı belli ki, böyle durumlara alışkın. Alanda tüm yolculara yiyecek ve içecek dağıtıldı. Neyse ki şanslıydık ve 4 saat bekleme sonrası hava şartlarının iyileştiği söyleyerek tekrar yolcuları uçağa aldılar.
Lhasa - Katmandu uçuşu dünyanın en zor uçuşlarından biri imiş. Himalayar üzerinden uçuş yapıldığı için, hava şartları çok çetin. Bu nedenle bağlantılı uçuşlara dikkat etmek gerekli. Biz maalesef Kathmandu’dan Delhi’ye olan uçuşumuzu kaçırdık. Ancak Jet Air, bağlantılı uçuşunu kaçıran tüm yolcuların 1 gece Kathmandu’da Airport otelde konaklamasını ve akşam yemeklerini karşıladı. Aslında isabette oldu. Çünkü Kathmandu tam bir alışveriş cenneti.
Biz de otele yerleştiğimiz gibi hemen Thamel meydanında alışverişe çıktık. Dükkânlar gece saat 21:30 – 22:00’ye kadar açık. Tabii döviz büroları da.
Saat 21:30’a kadar çevrede alışveriş yapıp ardından Nepal yöresel dans gösterilerinizi izleyeceğimiz ve yöresel tatları deneyeceğimiz restorana gittik.
Burası Nepal’in en eski geleneksel restoranıymış. İlk olarak kilden yapılma minik kaselere ibrikle Nepal ev yapımı şarap ile yanında patlamış mısır ikramı yaptılar. Bu servis şov boyunca devam etti. Şovlar yer minderlerinde oturularak ve yer sofralarına kurularak izleniyor. Garson kızlar izleyicilerin her birinin alnına klasik Hindistan geleneği kırmızı nokta yani Tika sürdüler.
Burada Nepal’in farklı bölgelerine özgü danslarını izledik ve bir alt kata akşam yemeğimizi yemek üzere indik. Bu yemek sırasında da ibrikle yapılan pirinç şarabı ikramı da devam etti. Bu şova mutlaka katılmanızı öneririm.
Ertesi sabah uçak saatimize kadar olan vaktimizi Kathmandu Durbar Meydanı’na (Hanuman Doka Durbar) giderek değerlendirmeye karar verdik. Burası eski şehrin kalbi olarak tanımlanıyor. 12. Yüzyıl ila 18. Yüzyıldan kalma binalar, bu binalardaki dantel gibi ahşap oymalar görülmeye değer.
Yaşayan tanrıça Kumari’nin evi de burada. Belli saatlerde Kumari avludaki camdan dışarı bakıp halkı selamlıyor. Şanslıydık ki, Kumari’yi de gördük. Ancak Kumari’nin fotoğrafını çekmek kesinlikle yasak.
Yaşayan Tanrıça olarak kabul edilen Kumari’nin evi 1757’de yapılmış, 1966’da renavasyon görmüş. Evin girişinde kapının sağ ve solunda biri erkek, diğeri dişi olmak üzere iki aslan figürü evi koruyor.
Bu bölgedeki en önemli yapılar Akash Bhairav Tapınağı ve Bhagawati Tapınağı. Ancak bunların yanısıra bu meydanda pek çok irili ufaklı tapınak mevcut. Kuşlar, köpekler, inekler, insanlar, sokak çalgıcıları, Sadular’ı ile burası çok renkli bir mekân.
Bu bölgedeki Lord Krishna’ya adanmış olan 3 katlı oktagonal biçimli tapınağın önünde yer alan Tanrı Krishna’nın heykeli önünde adaklarını sunan halk ise izlemeye değer. Tanrı Krishna’nın öfkesini dindirebilmek için sürekli kendisine çiçek, yiyecek gibi şeyler sunup, hayvan kurban ediyorlar.
1960’lı yıllarda hippilerinin mekânı olan bu meydanda şimdilerde geniş bir yerel Pazar kuruluyor. Bu pazar yeri de, çok renkli ve fiyatlar çok makul. Tabii biz de bu durumdan yararlanarak bir miktar daha alışveriş yaparak uçağımızı kaçırmamak üzere havaalanına doğru gidiyoruz.