Asya'da yaptığımız ilk seyahat olan Nepal, Avrupa’dan sonra bizim için oldukça şok edici bir deneyim oldu. Fakirliğin çok yüksek olmasına, günde sadece birkaç saat elektriğin olmasına ve benzin için uzun kuyruklar beklenilmesine rağmen Nepal’in tüm kentleri oldukça güvenli geldi.
Nepal’in başkenti Katmandu ve bu şehir, üç ayrı merkezden oluşuyor: Katmandu, Bhaktapur ve Patan. Biz Katmandu ve Bhaktapur’da vakit geçirdik.
Katmandu’nun merkez bölgesi Thamel. Birçok otel, restoran ve alışveriş merkezleri burada bulunuyor. Eski şehir merkezi ise Durbar Meydanı ve çevresi. Yabancılar için 1000 Rupi (~27 TL)’lik bir giriş ücreti bulunuyor. Nepal standartlarında bu, oldukça pahalı sayılabilir. Bu meydan Nisan 2015’te meydana gelen 7.8 ve 8.1 şiddetindeki depremlerden oldukça etkilenmiş. Birçok anıt ya tamamen yıkılmış ya da ciddi zarar görmüş.
Halk gerçekten çok fakir; ancak buna rağmen bizden çok daha mutlu gözüküyorlar. Özellikle elektriğin olmaması nedeniyle et, balık, tavuk gibi birçok şey açıkta satılıyor. Bu nedenle yemek menüsünde bunların çok fazla bulunmamasında fayda var. Nepallilerin en çok gurur duydukları şeylerden birisi de Gurka Askerleri. Oradaki rehberimizle Gurkalar mı yoksa Türk askeri mi daha iyi konusunda sıkı bir tartışmaya tutuştuk :)
Dünyanın en büyük Stupa (Budist Tapınağı)’sı Katmandu’da bulunan Boudhanath Stupa. Ne yazık ki depremden zarar gördüğü için biz gittiğimizde tadilat halindeydi. Bu Stupa’nın çevresinde birçok ufak budist ibadet yerleri de bulunuyor. Biz de budistleri ibadet halinde izleyebilme ve devasa boyutlardaki dua çarklarını çevirme imkanı bulduk.
Katmandu’daki önemli tapınaklardan bir tanesi de Swayambhunath; namı diğer Monkey Temple. Böyle denmesinin sebebi tahmin edebileceğiniz gibi her tarafını maymunların işgal etmiş olması. O nedenle de açık bir alan olsa da kesif bir koku var.
Katmandu’daki en etkileyici yerlerden bir tanesi ise Pashupatinath Tapınağı. Sebebi ise buranın ölü yakma törenlerinin yapıldığı yer olması. Her ne kadar turistik bir yer gibi gözükse de aslında insanların sevdiklerine veda ettikleri bir yer olması açısından oldukça etkileyici bir yer. Tapınağın belli bölümlerine sadece Hindular girebiliyorlar ancak ölü yakılan yere tüm herkes girebiliyor.
Tapınağın girişinde Hinduların Yok Edici Tanrısı Şiva’nın bir heykeli var. Bunun haricinde hint fakiri de denilen Sadular köşebaşlarını tutmuşlar. Tapınağın ölü yakılan yerinde büyük bir kalabalık var. O bölüme yaklaştıkça havadaki koku ağırlaşıyor ve insan yanığı kokusunun nasıl bir şey olduğunu tecrübe ediyoruz.
Biz şansımıza VIP bir ölü yakım törenine denk geldik. Bunu da hem ölü yakımı yapılan yerin konumuna göre hem de çok fazla sayıda izleyicinin olmasından anladık. Ölü yakım töreninde, ölen kişinin ayakları öncelikle Bagmati Nehri’ne sokuluyor. Sonrasında yakımın yapılacağı yere yerleştiriliyor. Ardındansa altına ve üstüne odunlar konuluyor. Bizim izlediğimiz törende ölen kişinin oğlu naaşın çevresinde üç kez dolandıktan sonra elindeki yanan çırayı ölünün ağzına bıraktı. Böylece ateşe verme tamamlanmış oluyor. Naaş tamamen küle döndükten sonra, külleri Bagmati nehrine bırakılıyor. Bu nehrin Hindular için kutsal sayılan Ganj nehrine bağlantısı olduğuna inanılıyor ve bu nedenle de işlem burada gerçekleştiriliyor.
Katmandu’nun bir diğer merkezi olan Bhaktapur, Katmandu merkezine arabayla yaklaşık 30-40 dakika mesafede. Tabii ki hiçbir yerde trafik ışığının olmadığını ve trafik kuralı diye bir şeyin olmadığını düşününce bu yolun nasıl geçtiğini tahmin edebilirsiniz: Adrenalin dolu... Ancak Bhaktapur buna kesinlikle değiyor.
Bhaktapur özellikle çömlekleriyle meşhur ve bu nedenle her yerde çömlekçiler var. Aynı zamanda Nepal’in en yüksek tapınağı olan beş katlı Nyatapola Tapınağı da burada bulunuyor. Ne yazık ki Bhaktapur Durbar Meydanı da depremden hayli zarar görmüş ve birçok yapı bugün artık yok. Ancak kalan yapılar bile, bu bölgenin zamanında ne kadar ihtişamlı olduğunu anlamak için yeterli oluyor.