Bu, Amerika’dan başlayıp Orta Amerika’yı kapsayan gezimizdeki en kısa bacak oldu Miami. Tabii en başında planlanan bu değildi. Ancak Türkiye’den New York aktarmalı Orlando’ya uçacakken kasırga nedeni ile Orlando uçağımız iptal olunca mecburen Miami seyahatimiz de kısalmak durumunda kaldı.

Orlando uçuşumuz iptal olunca ince kıyafetler ile New York’un kara kışına maruz kaldık. Bir gece New York konaklaması ardından ertesi gün Washington aktarmalı Tampa’ya uçtuk. Tampa’dan araba kiralayarak Orlando’ya geçtik ve seyahat başladı.

Orlando’daki Disneyland, Universal Studio ve Kennedy Uzay Merkezi’ne (buralarda yaşadığımız tecrübeleri Orlando yazılarımda paylaştım) yaptığımız seyahatler sonrası araba ile Miami’ye doğru yola çıktık.

Kennedy Uzay Merkezi’nden Miami merkezi yaklaşık 355 kilometre. Eğer yolda trafik olmaz ise 3,5 saatte rahatlıkla Miami’ye ulaşırız. Ama maalesef öyle olmuyor. Kennedy Uzay Merkezi’nden saat 16.00 civarında ayrılıyoruz. Ama Miami’ye varışımız saat 22.00’yi buluyor.

Yıllardır araba kullanıyorum ama hiç bu kadar yoğun yağış altında araba kullandığımı hatırlamıyorum. Bir metre ötemi bile zor görüyordum. Yağış şimdi bitti bitecek diye kendimi avuturken 2 saat boyunca durmadan yağdı. Miami’ye vardığımızda tüm sırt kaslarım tutulmuştu.

Malum hava şartları Miami’ye geç saatlerde ulaştık ama bu bizi engelleyecek miydi? Hayır.

Miami'de otel tercihinizi limana ve gezip görülecek yerlere yakın yapmak gezinizi kolaylaştıracaktır. Havaalanına ve mutlaka görülmesi gereken yerlerden Venetian Pool Şelaleleri ile mağaralarına yalnızca birkaç km. mesafede olan EB Hotel Miami Airport önerebileceğimiz otellerden bir tanesi. European Guesthouse oteli ise kıyıya ve eğlence mekanlarına yakın bir konumda yer alıyor. Miami Beach'e ise araçla15 dakika kadar uzaklıkta. The Clay Hotel gece kulüplerinin olduğu Espanola Way'de bulunuyor ve gece geç saatlere kalsanız bile yürüyerek otelinize dönebileceğiniz bir konumda. Ayrıca okyanusada 5 dakikalık bir mesafede. Eğer ekonomik bir otel arıyorsanız Aventura'da bulunan Courtyard by Marriott Miami'de ki güzel ve ucuz otellerden bir tanesidir. Ayrıca birçok alışveriş merkezinede oldukça yakın. Tercihiniz lüksten yana ise Miami Beach'te bulunan 5 yıldızlı 1 Hotel South Beach otelini tercih edebilirsiniz. Ayrıca isterseniz buraya tıklayarak daha birçok otele bakabilirsiniz.

Otele yerleşip duş aldığımız gibi hemen dışarı fırladık. Ama tabii otelimiz çevresinden çok uzaklaşmadık. Otelimizin adı The Clay Otel ve South Beach bölgesinde yani Miami’nin kalbinde. Eğer otel konusunda tavsiye vermem gerekirse otel tercihinizi limana ve gezip görülecek yerlere yakın yapmak gezinizi kolaylaştıracaktır. Havaalanına ve mutlaka görülmesi gereken yerlerden Venetian Pool Şelaleleri ile mağaralarına yalnızca birkaç km. mesafede olan EB Hotel Miami Airportönerebileceğim otellerden bir tanesi. European Guesthouse oteli ise kıyıya ve eğlence mekanlarına yakın bir konumda yer alıyor. Miami Beach'e ise araçla15 dakika kadar uzaklıkta. The Clay Hotel gece kulüplerinin olduğu Espanola Way'de bulunuyor ve gece geç saatlere kalsanız bile yürüyerek otelinize dönebileceğiniz bir konumda. Ayrıca okyanusada 5 dakikalık bir mesafede.

Eğer ekonomik bir otel arıyorsanız Aventura'da bulunan Courtyard by MarriottMiami'de ki güzel ve ucuz otellerden bir tanesidir. Ayrıca birçok alışveriş merkezinede oldukça yakın. Tercihiniz lüksten yana ise Miami Beach'te bulunan 5 yıldızlı 1 Hotel South Beachotelini tercih edebilirsiniz. Ayrıca isterseniz buraya tıklayarak daha birçok otele bakabilirsiniz.

Bilmiyorum Miami’ye gidenler de benimle aynı şeyi hissetti mi? Ama ben Miami’de bir Küba havası sezinledim. Hem havası ile hem konuşulan dil ile hem de insanlardaki rahatlık ile bana Küba’yı anımsattı.

Burada sanki resmi dil İspanyolca. Neredeyse İngilizce konuşulmuyor. Her yerde çok sayıda Kübalı da var. Bu kişiler zamanın da Küba’dan buraya gelen göçmenlermiş. Bu bölgede kendi mahallelerini kurmuşlar. Miami’de Amerikan eğlencesinden çok Latin Amerika eğlencesi var. Gece kulüplerinden daha çok yine Latin ezgileri yükseliyor. Küba’ya has eski otomobiller de sokakları süslüyor.

Gece hayatının en cıvıl cıvıl olduğu yerlerden biri de Espanola Way. Bu bölgede birçok yerde gece saatlerinde yollar trafiğe kapatılıyor. Böylelikle gelenler çok rahat eğlenebiliyorlar.

South Beach bölgesinde kısa bir yürüyüş sonrası uyuyor ve ertesi sabah saat 06.00 civarında ayaklanıyoruz.

İlk istikamet olarak gündüz gözü kumsalı görmek için South Beach’e gittik.

Gün daha neredeyse yeni aydınlanıyordu. Ama Miamililer sabah sporuna sabahın erken saatlerinde başlamıştı bile : )

Burada sahil kesintisiz devam ediyor. Sahil üzerinde sıralanmış büyük otel kompleksleri de bu sahilin ayrılmaz bir parçası.

Ancak sahil bölgesinde çok sayıda evsiz kişinin olması dikkatimi çekiyor.

Buradan sonra arabamıza binerek deniz tarafını upuzun palmiyelerin, kara tarafını 2-3 katlı eski rengârenk binaların süslediği meşhur Ocean Drive yolu boyunca devam ediyoruz.

Buradaki renkli binaların neredeyse tamamı restoran, kafe ya da gece kulübü olarak hizmet veriyor.

Buradan araç ile Miami sokaklarında turluyoruz. Sahil bölgesindeki 2-3 katlı renkli binalar bir yana kentin finans kesiminde de çok sayıda gökdelen, iş merkezleri ve lüks oteller yükseliyor.

Miami aynı zamanda büyük cruise gemilerinin de uğradığı en işlek limanlardan biri.

Limanda her zaman büyük bir cruise gemisi görmek mümkün.

Eğer araba ile dolaşmıyorsanız kentte turistik noktaları gezmek için en ideal seçeneklerden biri ücretsiz olan troleybüsü kullanmak. Bu troleybüs belli rota üzerinde turistleri dolaştırıyor. Araçlar her 20 dakikada bir geliyor. Bu araçlardan birine binerek tam bir tur yaparak önemli noktaları olan Sears mağazası, Coral Way, Coconut Grove, Brikell, Downtown ve Port Miami’yi görebilirsiniz.

Little Havana ise Küba’dan gelen göçmenlerin oluşturduğu mahalle. Burada Kübalılar kendi geleneklerine göre yaşıyorlar. Bu bölgede çok sayıda puro ve rom satan mağazaya rastlayabilirsiniz. Gomez Parkı da yine bu bölgede görülmesi gereken bir nokta.

Bayside tekne gezisi yapmak da bir diğer etkinlik. Bu tekne turunu yaparsanız ünlü Hollywood yıldızlarının, beysbol ve basketbol oyuncularının villalarını ve Key Biscayne körfezini görebilirsiniz. Bu arada Bayside bölgesinde meşhur Miami Arena’yı da fotoğraflayabilirsiniz. Özellikle NBA maçı olduğunda burası inanılmaz kalabalık oluyormuş.

Miami Outlet turları ile de çok popüler bir yer. İster kendiniz gelin ister tur ile gelin size mutlaka outlet turu satmaya çalışacaklardır. Sadece Miami’nin değil tüm Florida bölgesinin en büyük outleti havaalanının da bulunduğu Ft. Lauderdale civarındaki Sawgrass Mills Outlet Mall. Eğer vaktiniz olursa ziyaret etmenizi öneririm.

Miami çevresinde ziyaret edebileceğiniz diğer bir önemli nokta ise Amerika kıtasının en büyük subtropikal vahşi hayat alanı ve de en büyük üçüncü ulusal doğal parkı olan Everglades. Dünya Mirasları Listesi’nde de yerini alan bu park 610.000 kilometrekarelik alanı kaplıyor (sadece 6.100 kilometrekaresi karasal alan). Burada görebilecekleriniz arasında ise 350 çeşit kuş, Amerikan timsahı, manati denilen denizineği, 200’ün üzerinde tuzlu su balığı, Florida panteri,  çok sayıda sürüngen ve memeli hayvan görebilirsiniz. Bu parktaki doğal yaşamı airboatlar ile sazlıkların üzerinde giderek daha yakından deneyimleyebiliyorsunuz.

Tabii bu sefer bizim vaktimiz olmadığı için aklımız kalarak Everglades turunu bir sonraki Miami seyahatimize bırakıyor ve doğruca Orta Amerika’daki ilk durağımız olan Belize City’ye uçmak üzere havaalanına gidiyoruz.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni