Masallar Şehri Prag'da Yeni Yıl Coşkusu

Avrupa’nın en iyi korunmuş şehirlerinden olan Prag, bu özelliğini 2. Dünya Savaşı’nda hiç zarar görmemesine borçlu. Hitler’in de bu güzel şehre “kıyamadığı” söylenir. Prag; katedralleri, sivri kuleleri, köprüleri ve tarih kokan sokaklarıyla her sahnesinden ayrı bir kartpostal çıkaracak güzellikte.

Prag, Çek Cumhuriyeti’nin başkentidir. Vltava Nehri’nin etrafına kurulu olan kent, sahip olduğu birbirinden güzel mimari esintileri ile tam bir Ortaçağ kent havasına sahiptir. Şehrin tarihi kent meydanı UNESCO listesinde yer almaktadır.

Biz Prag gezimize turizim firması ile kadıldık. Aslına bakarsanız tek başınıza gidebileceğiniz ve karış karış gezebileceğiniz bir şehir Prag. Ulaşım hiç karışık değil. Otelinizi merkezi konumda seçmeniz durumunda çok daha rahat edersiniz. Unutmadan siz siz olun havanın sıcak olduğu zaman gidin : ) Prag soğuk havada insanı delirtebiliyor : ) Ne kadar çok üşümüş olursak olalım kış tatillerine alışkın olduğumuz için çok isyan etmedik Aralık ayında. Yılbaşı tatilimizi geçirmek için oldukça soğuk bir ülke seçmişiz. Ne kadar üşürsek üşüyelim yılbaşı gecesinin daha çılgınca kutlandığı bir yer var mıdır bilmiyorum : ) Dünyanın dört bir yanından sadece yılbaşı kutlaması için insan akınına uğruyormuş Prag... İlerleyen satırlarda bu çılgınlıklara değineceğim : )

Sabahın ilk ışıkları ile şehrimize giriş yapıyoruz ve ilk durağımız; Prag Kalesi. Otobüsümüzden iner inmez insanın kemiklerini donduran bir soğuk hava çarpıyor.

Prag Kalesi

Prag kalesi ve arkada panoramik Prag manzarası

Dünyadaki en büyük tarihi kaledir. Bohemia kralları, kutsal Roma İmparatorları, Çekoslavakya ve Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarının çalışma odaları buradadır. Bohemian değerli mücevherleri, kale içerisinde gizli bir odada tutulmaktadır. Yaklaşık 70.000 metrekarelik bir alan üstüne kurulan Prag Kalesi, 570 metre uzunluğunda ve 130 metre genişliğindedir.

Birçok yıkım ve yangına rağmen kale zamanla mimari açıdan daha da gelişmiştir. Kale içerisinde gotik Saint Vitus Katedrali, bir manastır, birçok kule ve sarayın kanatları bulunmaktadır.

Old Town Meydanı

Eski Şehir Meydanı, yani Prag’daki en eski ve en önemli meydan olan Old Town, 10. yüzyılda kurulmuştur. Meydan, birçok tarihi yapıyla çevrilidir.

Tyn Kilisesi, Prag’daki en bilinen kilisedir. Bu gotik kilisenin inşası 14. yüzyılda başlamış fakat 1511 yılında bitirilebilmiştir.

Eski Yahudi Mezarlığı 

Dünyadaki en eski Yahudi mezarlığıdır. 15. yüzyıldan kalmadır. 1787 yılına kadar kullanılmıştır. En eski mezar; 1439 tarihli, Avigdor Kara, en yenisi ise 1787 tarihli Mozes Bacek’e aittir. Mezarlıktaki en ünlü mezar ise Rabi Low ya da gerçek adıyla, Jehuda ben Becalel’e aittir. 1975 yılında, çok sıkı bir çalışma ile tüm mezar taşları restore edilmiştir. Yahudiler, getto dışına gömülemediklerinden; 100 bine yakın ceset, yer yer 12 kat üst üste, buraya gömülmüş.

Eski şehrin sokaklarında sürekli rastlanan sokak çalgıcıları da birbirinden ilginç ve güzel gösteriler sunuyor. 

Dünyanın En Dar Sokağı

İki bina arasına sıkışmış sokakta karşılıklı geçiş mümkün değil. Bu nedenle sokağın iki ucuna kırmızı ve yeşil ışık konularak yaya trafiği düzenlenmiş. Sokağa birisi girdiğinde öbür uçtaki kırmızı ışık yanıyor ve karşı taraf beklemeye geçiyor.

Saint Vitus Katedrali

Kalenin içinde Saint Vitus Katedrali, bir manastır ve bir kaç kule ve müze var. Gotik mimarinin başarılı örneklerinden olan katedral, Prag'ın simgelerinden biri. Katedralin ilk kısmını gezmek ücretsiz. Tamamı için ise bilet almak gerekiyor.

 

Astronomik Saat

1410 yılında yapılan bu saat için şehrin simgesi desek yanlış olmaz. Hz. İsa’nın arkadaşlarını temsil eden 12 havarisi her saat başı gösteri yapar ve horoz ötene kadar bu gösteri devam eder. Çok güzel bir bina ama mimarının çok dokunaklı bir hikayesi var. Öyle güzel yapmış ki bu saati, bir benzerini daha yapamasın diye gözlerini oymuşlar. O da saatin önemli bir parçasını alarak çalışmasını yüzyıllarca engellemiş.

Her saat başı iki pencere önünden geçen İsa ve 12 Havarisi’ni temsil eden bebekler... Bir iskelet aynı esnada zil çalıyor, hemen yanında da kavuklu bir de Osmanlı var. 

Charles Köprüsü (Karl Köprüsü)

Nihayet kentin en önemli simgelerinden olan Charles Köprüsü'ndeyiz. Vltava Nehri üzerindeki köprü, 14. yüzyılda inşa edilmiş.

Köprü tüm ihtişamına ve gücüne rağmen, aradan geçen yaklaşık 650 yıl boyunca Vltava Nehri tarafından defalarca sel suları ve taşkınlarla test edilmiş ve bu sellere dayanamayan iki ayağı yıkılarak 1890 yılında yenilenmiştir. Araç trafiğine kapalı olan 516 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğindeki köprü, toplamda 16 kolon ile desteklenmiştir.

Her iki tarafında bulunan kuleler, bir zamanlar gözetleme amacı ile kurulmuş olup, aslında köprünün bir zamanlar hem geçiş hem savunma amaçlı kullanıldığının da bir göstergesidir.

Üzerinde 30'a yakın heykel var. Bu heykeller arasında iki adet Osmanlı devlet görevlisine ait heykel de bulunuyor. Osmanlı’nın belinde kuşağı, kılıcı ve arkasına tuttuğu elinde kırbacı bulunuyor. Bu heykeldeki insanlara ve Osmanlı zat’ına karşı anlatılan efsanevi hikâyeler var. Anlatıldığına göre; “Prag ileri gelenleri, Osmanlılar şehrimize geldiğinde, Hristiyanları, bizleri kelepçeleyip zindanlara atacak. Zindanların kapılarına ellerinde kılıç olan, kırbaç olan askerler ve yırtıcı hayvanlar koyacaklar” gibi bir söylem var. Halka bu olay anlatılmak için köprünün giriş bölümüne yakın bir yere bu olayı anlatan bir heykel yapılmış.

Heykelde o dönemde Osmanlı'ya karşı duyulan korku ve ön yargıları gösteriyor. Tesbih çeken Osmanlı gardiyanı neşeli şekilde zindanın kapısında beklerken, yukarıdaki üç Aziz içerideki Hristiyan esirleri kurtarmaya çalışır şekilde resmediliyor.

Old Town Meydanı'nda çok sayıda dinlenebileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz ve sıcak şarap içebileceğiniz yer var.

Kalenin içindeki saray ile Charles Köprüsü'nün ışıklarının nehre vurduğu Prag'da, Vltava'nın kenarında jazz müziği eşliğinde gezinti yapmak veya tekne turuna çıkmak mümkün. Nehirdeki tekne kafeler de akşam yemeği için çok uygun mekanlardan...

Vltava Nehri, Prag'da başlamaktadır daha sonra Elbe Nehri'ne akmaktadır. Uzunluğu 1,134 kilometredir.

Akşam, nehirdeki tekne tutumuza çıkıyoruz.

Tabii biz burada neden bekliyoruz bunu anlatmakta fayda var : ) Ben kara kara düşünüyorum nasıl olacak diye Güçlü de bana anlatmaya çalışıyor ısrarla :P

Nehirde yapay şelaleler var ve tekneler asansör sistemiyle şelaleleri geçebiliyor. Üst fotoğraflarda görebilirsiniz şelaleleri. Duvarda su seviyesini görebilirsiniz nereye kadar yükselmiş.. Bizim şu an bulunduğumuz seviyeyi ve yükseldikten sonraki seviyeyi görebilirsiniz.  Su doldurulmaya başlandıktan sonra ıslak seviyeye çıkana kadar kapılar kapalı kalıyor.

İlerleyen dakikalarda su seviyesi sızdırılan su ile yükseliyor ve içeriye su doluyor. Su seviyesi duvardaki ıslak noktaya kadar yükseliyor ve önümüzdeki kapı açılıyor..

Biz nehirle aynı seviyeye yükseldiğimizde kapıdan geçiyoruz. Tabii bu arada arkamızdaki kapı da kapalı aslında bi havuzun içindeyiz ve oraya su dolduruluyor. Bu sistem Süveyş, Panama gibi kanallarda da kullanılıyormuş.

Veeeee su yükseldi kapaklar açıldı biz çıkıyoruz

Gelelim yılbaşı gecesine, biz yılbaşında evden çıkmayı pek sevmeyiz. Özellikle İstanbul'da...

Charles Köprüsü üzerinde patlayan havai fişeklerin altında gerçekleştiriyorlar. Ortaya da tarifi zor bir ambiyans çıkmış oluyor. Prag’da son moda yeni yıl kutlamaları ise elinizde içki kadehleriniz ve atıştırmalıklarınızla tarihi sokaklarda dolaşarak kalabalığa karışmak. Sokaklarda adım attığımız yere bile bakmak zorunda kaldık. Havai fişekler, alkol şişeleri, çıılgınca eğlenen insanlar vs. Hatta bir görüntü çok ilgimizi çekti. Polisler kol kola girmiş önümüzü kesti ve karşıya geçirmedi : ) Ne oluyor diye anlamaya çalışırken bir tramvay geçti. Tramvay geçtikten sonra polisler gayet saygılı bir şekilde yolu açıp buydun dediler : ) Meğer herkes alkollü olduğu için bir kaza gerçekleşmesin diye sessizce yardımcı oluyorlar. Polislerin kafasına kutlama şapkalarından takıp fotoğraf çektiren insanlar da cabası : ) Bu arada şehir o kadar pislenmişti ki adım atacak yer yoktu. Biz gece 3.00'te otele dönerken, 1 haftada temizleyemezler dediğim sokaklar sabah 9.00'da kalktığımızda tertemizdi : )