Prag'da gezdiğim yerleri uzun uzun anlatabilirim. Hatta yazımın sonuna doğru size Prag'da gezilecek görülecek yerleri olabildiğince anlatmaya da çalıştım. Ama öncelikle ben Prag sokak lezzetlerinden ve Prag'daki şirin kafelerden başlamak istiyorum.
Baştan söyleyeyim, hani şunu da yedim tavsiye ederim nefisti diyebileceğim hiçbir şey olmadı maalesef Prag'da. Bir de zaten eti çok yağsız sevdiğim için sokaklarda, özellikle de Old Town Meydanında yapılan domuz eti çevirmelerinin kokusu bana çok ağır geldi.
Kahvaltılarımız harikaydı ama. Otel değil, evde kalıyor olmamızın da avantajını kullanarak Praglı gibi markete gidip alışveriş yaptım. Palladium'un içinde ve Palladium'un karşısında olmak üzere 2 büyük süpermarket vardı, Albert. Meyvemizi, peynirimizi, yumurtamızı, ekmeğimizi, bir kahvaltı için ne gerekiyorsa hepsini oradan aldım. Gerçekten çok keyif aldığım bir şeydi. Sanki ben orada yaşıyormuşum gibi geldi. Geceleri dönerken uğrayıp eve ekmek almak, sabahları evin içini taze kahve ve kızarmış ekmek kokusuyla doldurmak eşsiz. Yaşadığı her ana bir değer katmalı insan. Yoksa nedir ki gerisi! Hızla akıp gidiyor ellerimizden hayat.
Tabi benden söylemesi markete gitmeden yanınızda torba bulundurun. Torba vermiyorlar. Parayla satıyorlar. Kendileri file kullanıyor. Alışverişini yapan filesine doldurup gidiyor. Ben de ilk gün 2 tane torba aldım ve sonraki gidişlerimde hep o torbaları ve sırt çantalarımızı kullandım. Bir küçük ayrıntı daha milli içkileri olan Becherovka'nın fiyatını en uygun olduğu yer de Albert Marketleri aklınızda bulunsun.
Prag'da ne yenir?
Trdelnik
Macaristan'ın yöresel tatlısı olan Trdelnik, Prag'da hemen hemen her yerde satılıyor.
Trdelnik nedir? Trdelnik nasıl yapılır?
Mayalı hamuru şeker ve tarçına bulayıp kömür ateşinde makara şeklinde pişiriyorlar. Melike çok sevince birkaç değişik yerden aldık ancak en lezzetlisi Old Town Meydanı'nda yapılanlar.
Patates cipsleri
Bir diğer sokak lezzeti ise şirin patates cipsleri. Soyulmuş patatesi tahta çubuğa takıp kesme makinasında bir döndürüyorlar sonra şekildeki gibi açıp kızgın yağda kızartıyorlar. Ayak üstü çıtır çıtır yiyerek dolaşıyorsunuz.
Domuz çevirmesi ve domuz sosisi
Bir de bana göre hiç mi hiç lezzetli olmayan ama et severler özellikle domuz eti yiyen ve sevenlerin çok beğenerek yediği domuz çevirmesi ve sosisler var. Çok beğenerek yedikleri diyorum çünkü bütün gün başı kalabalık. Sürekli etleri yeniliyorlar. Yiyen yiyene.
Prag'ın Şirin Kafeleri
Gelelim Prag'ın cafelerine. Yoruldukça dinlenebileceğiniz keyifle kahvenizi ve biranızı yudumlayabileceğiz öyle çok şirin cafe var ki. Sizlere en sevdiklerimden bahsedeceğim.
Hard Rock Cafe
Biz ilk gün akşam üzeri vardığımız için bize en yakın ve en bilinen yer olan Hard Rock Cafe'yi tercih ettik. Hard Rock Cafe, Old Town Meydanında, Astronomik Saat'in hemen arkasındaki sokakta.Sonraki günlerde de epey uğrak yerimiz oldu yemek yemek için. Hem dizaynı hem de lezzetleri harikaydı. 3 kişilik bir akşam yemeği yaklaşık 1000-1200 Krone arasında tutuyor.
Kavarna Slavia Cafe
Bir diğer yer daha var ki mutlaka ve mutlaka uğrayın derim. Ulusal Müze'nin karşısında. Nazım Hikmet'in Prag'da yaşadığı yıllar arasında en çok gittiği ve şiirlerini yazdığı Cafe. Kavarna Slavia Cafe 1881 yılından beri aynı yerdeymiş üstelik.
Tkalcovsky Cafe
Kafka Müzesini gezdikten sonra ise tam karşısındaki Tkalcovsky'da dinlenebilirsiniz. Üst katta, dışarda oturduk biz ama içerisi de öyle zevkle döşenmiş ki kendinizi tarihin sayfalarında hissediyorsunuz. Bu arada da Becherovka denemeden ve almadan dönmeyin.
Becherovka; anoson tohumları, tarçın ve yaklaşık 32 farklı bitki özü ile hazırlanan bir çeşit likör. % 38 alkol içeriyor ve Çek Cumhuriyeti'nin Karlov Vary kasabasında üretiliyor. İçimi sert ama fena değil.
The Oldest Pub
Bir de gidemeyip içimde kalan bir yer var ki hala üzülüyorum. Eğer yanınızda çocuğunuz olmadan giderseniz mutlaka The Oldest Pub'a uğrayın. Zaten kaleye çıkarken mutlaka göreceksiniz. Bana gitmeden önce bir arkadaşım tavsiye etmişti hatta saat 3 - 4 civarlarında gidin akşam yer bulmanız çok zor demişti. Ama baktım ki pek de Melike ile girilebilecek bir yer değil. Neden derseniz içerisi Game Of Thrones'ta yaşar gibi. Taş duvarlar, ateş gösterileri, danslar...
Melike ile gidip Burger King'e uğramadan asla olmazdı. Prag'da da Burger King yedik yani. Bizimkinden farklı olarak gece menüleri var. Bir de içecek için yalnızca bardak alıyorsunuz. Sonra sınırsız.
Kafka Cafe
Kafka'nın doğduğu evin hemen girişinde. Yan duvarda ise "Franz Kafka 3 Temmuz 1883 'te Burada Doğdu" yazmaktadır.
Yeryüzündeki 38 yıllık yolculuğumdan sonra bir dönemeçte sana rastlıyorum ve bu geç gelen hiç beklemediğim karşılaşma sonrasında ne yapacağımı bilmez şaşırıp kalıyorum. İçimde fırtınalar kopamıyor, bağıramıyorum, çılgınlıklar yapamıyorum bu yüzden. Sadece diz çökmüş oturuyorum ve karşımda duran ayaklarınızı okşuyorum.
Bütün bu başımdan geçenlerde iyilik meleğim Milena’nın hep yanıbaşımda olduğunu biliyorum. hep böyle yanımda ol ne olur?
Diyordu Kafka, Milena'ya mektuplarında...
Ve 38 yıllık yolculuğumda şu ana kadar yaptığım en iyi yolculuktu Prag. 38. yaşımın bana getirdiği bütün güzellikler gibi. Geç kaldığım ama iyi ki farkına vardığım sevgiliyi tanımak gibi. Kollarında huzuru bulmak, tüm kelimelerin ötesinde, tüm zamanların üzerinde buluşmak gibi. Gerçek yaşamdan çalıp masal diyarına geçmek gibi.
Prag'a Nasıl Gidilir?
Pegasus Havayolları'nın İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, Türk Hava Yolları'nın ise İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Prag Vaclav Havel Havalanına hergün direk uçuşları mevcut. Bana göre bir şehri yaşamanın ve tanımanın en güzel yolu o şehirde toplu taşım araçlarını kullanmak. Bu sebeple biz havaalanından şehir merkezine ulaşım için otobüs ve metroyu tercih ettik. Havalimanından 32 krona ve 90 dk kullanımlık bilet alıp 119 numaralı otobüs ile metro ağına kolayca ulaşabilirsiniz. 119 numaralı otobüsün son durağı aynı zamanda A Metro istasyonu girişi. Aynı bileti metroda da kullanıyorsunuz ancak bir şart var biletinizi otobüse biner binmez otobüste bulunan makinalara okutmanız gerekiyor. Böylece biletinizin üzerine tarih, zaman ve bindiğiniz durak kaydediliyor. Zaman zaman kontroller yapılabiliyormuş ve biletiniz onaylatılmamışsa 1000 çek kronu cezası varmış. Şehirde A, B ve C olmak üzere 3 metro istasyonu var. Buradan belli duraklarda B ve C istasyonlarına da ulaşabilirsiniz. Bu arada 1 TL 10 Çek Koronu ve 1 EURO 27 Çek Kronu yapıyor. Şehirde EURO kullanamıyorsunuz bu yüzden her yerde Change ofisler var ancak kur inanılmaz değişken. Alış ve satışlar arasında uçurum var. Üstelik 0 komisyon yazmalarına rağmen komisyon alıyorlar.Benim tavsiyem, havaalanında şehir merkezine ulaşana kadar size yetecek miktarda para bozdurmanız. Ve şehir merkezinde paranızı bozdururken dikkatli davranmanız. Biz kaldığımız apartmanın resepsiyonundaki görevlinin tavsiye ettiği yerden bozdurduk ve gerçekten de paramızın tam karşılığını aldık.
7 yaşındaki kızımız ile seyahat edeceğimiz için apartmanda kalmayı tercih ettik. Ve gerçekten de doğru bir kararmış. Dairemiz Old Town Meydanı'nda Tyn Kilise'nin hemen yanında tarihi bir binanın 3. katında idi. Sanki o şehire aitmişiz gibi geçirdik günlerimizi Çek komşularımız ile. Apartman kapısının ise içerden bile anahtarla açılması epey dikkatimi çekti ve apartmanın tarihi olmasının yanı sıra dairede odalar İKEA'dan zevkle döşenmişti 3 büyük yatak odası, harika bir ısıtma sistemi ve her türlü elektronik eşya mevcuttu. Böylelikle uyanır uyanmaz evimdeymiş gibi kahvemi içebildim ve evimdeymiş gibi kahvaltılar hazırladım. Evde modem olduğu için Wi-Fi da mükemmeldi. Prag semtlere değil 20 bölgeye ayrılmış bir şehir olduğu için eğer Old Town Meydanı ve bir çok tarihi bölgeye yakın olmak istiyorsanız otelinizi ayarlarken Prag 1-4 arasını ama özellikle de Prag 1 'i tercih etmenizi öneririm. Biz Prag 1, Old Town Meydanı'nda olduğumuz için şehri yürüyerek gezebildik. Ama meşhur 22 no'lu tramvaya da bindik.
Prag'da Gezilecek Yerler
4 gün boyunca adım adım gezdim tüm sokaklarını. Sokak çalgıcılarının melodileriyle dans ettim kimi zaman, sonbahar yaprakları süzüldü üzerime, sonbaharın her tonunu seyrettim Petrin Tepesi'nde. Bir hafta sonu yeter Prag için dediler. 4 gün yetmedi bana. Prag'dan geçmedim ben, Prag'ı yaşadım. Yine gider misin deseler yine giderim. Yine yürürüm aynı yolları adım adım.
Çek Cumhuriyeti'nin başkenti olan Prag, Vltava Nehri'nin kıyısında kurulmuş, tam anlamıyla masalsı bir şehir. 2. Dünya Savaşı'nda da neredeyse hiç zarar görmediği için buram buram tarih dolu.
Prag Kalesi
Guinness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en büyük antik kalesi olan Prag Kalesi ise yüksek bir tepenin üzerine kurulu olduğu için hemen hemen baktığınız her açıdan sizi büyüleyen bir manzaraya sahip.
Charles Köprüsü'nden, eski kent meydanından, Petrin Tepesi'nden, ulusal müzeden, uzağından, yanından, yakınından her nereden bakarsanız sizi büyüleyen, muhteşem bir yapı. Özellikle 3. avludaki St. Vitus Katedrali ve üzerindeki canavar şeklindeki heykelcikler görülmeye değer.
Bir de kalede sabah 5 ile akşam 11 'e kadar nöbet değişimi töreni yapılmakta. Biz tam çıkarken denk geldik. Yeni başlıyordu. Melikoş Hanımın pek dikkatini çekti. Saat başlarına denk getirirseniz izlemenizi öneririm.
Tyn Klisesi
Old Town Meydanı'nda bulunan kilise 1385 yılında, Kral IV. Charles (Karl) tarafından yaptırılmış gotik mimarinin en güzel örneklerinden biridir. 80 metre yüksekliğindeki kulelerini seyrederken kendinizi bir masalın içinde hissediyorsunuz. Hem gece hem de gündüz görüntüsü kesinlikle görülmeye değer.
Astronomik Saat
Old Town Meydanı'nda bulunan ve Prag'ın en önemli sembollerinden biri olan Astronomik Saat her saat başı yoğun bir kalabalığa ev sahipliği yapıyor. Çünkü her saat başı 1 dk süren animasyonlar oluyor. Biz 3 kez denk geldik.
Charles Köprüsü
Köprüler ve kuleler şehri olan Prag'da Vltava Nehri üzerinde kurulu, şehri birleştiren tarihi köprüden geçerken muhteşem manzaralara ve köprü üzerindeki her biri farklı anlam ifade eden heykellere hayran olmamak mümkün değil. Üstelik köprü üzerindeki çalgıcılar da çok eğlenceli.
Kafka'nın İzini Süreceğiniz Adresler
Kafka'nın doğduğu ev Old Town Meydanında, U Radnice 5 'de St. Nicolas Kilisesi'nin hemen yanındadır. Binanın duvarında FRANZ KAFKA 3 TEMMUZ 1883'te BURADA DOĞDU yazan bir tabela var ve bina şu anda Kafka Cafe adında şirin mi şirin bir cafeye dönüştürülmüş. Erken saatlerde geçerseniz bir fincan kahve, öğleden sonra ise biranızı keyifle yudumlayabilirsiniz.
Kafka heykeli ise Parizska caddesinden hemen ilk sağa dönüp ilerleyince karşınıza çıkıyor. Bu arada Parizska caddesi, keyifle geeceğiniz, dünyanın en ünlü butiklerinin bulunduğu çok nezih bir cadde.
Kafka Müzesi ise Charles Köprüsü'nün hemen sağındaki sokaktan ilerleyince. Müzenin bahçesinde iki enteresan heykelcik Melikoş hanıma pek değişik geldi. Bütün gün söylenip durmuştu ne arıyoruz biz Kafka'da? Ne buldun sanki sen bu adamda? Ne yapmış bu adam sabahtır bizi dolaştırıyorsun yok doğduğu ev, yok heykeli yok müzesi diye söylenirken neyse ki heykelcikler pek hoşuna gitti.
Bu arada da mutlaka dünyanın en dar sokağından geçip, nehir kıyısına inin. Sokağın başında ve sonunda trafik ışığı mevcut. Basıyorsunuz ve size yeşil yanmasını bekliyorsunuz. Çünkü yalnızca bir kişi yürüyebiliyor.
Wenceslas Meydanı
Wenceslas Bulvarı, her iki tarafı da alışveriş merkezleri, oteller, gazinolar, Yves Rocher, Mango, Zara, H&M, Adidas gibi mağazaların bulunduğu her daim işlek ve rengarenk bir caddedir. Bulvarın üst bölümünde Aziz Wenceslas'ın at üzerinde heykeli ve bulvarın sonunda ise Ulusal Müze bulunmaktadır. Alışveriş ile ilgili de şunu söyleyebilirim fiyatlar, Yves Rocher, Mango, Zara gibi bilinen tüm mağazalarda Çek Koronu'nu TL'ye çevirdiğinizde hemen hemen aynı. Taşıdığınıza kesinlikle değmez.
Prag Belediye Binası
Bir de Municipal House (Belediye Binası) ve Powder Tower mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayrıca bu görkemli yapıların yanı sıra modern mimarinin örneklerini de göreceksiniz Prag'da. Bunun en ilginç örneği de dans eden ev.