Mosel ve Ren Nehirlerinin Kesiştiği Alman Köşesi: Koblenz

Gemimiz, Mosel Nehri kıyısında iskeleye yanaştı ve geziye buradan başladık. Mosel ve Ren Nehirlerinin kesiştiği köşeye yani Alman Köşesi’ne doğru yürümeye başladık. Önce büyük taş bloklardan koltuk gibi yapılmış anıtı gördük.

Daha sonra Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra buraya 1989’da getirilmiş 3 parça duvar taşının sergilendiği bölgeye geldik.

Ardından Ren Nehri ile Mosel Nehri’nin birleştiği köşeye geldik: “Deutschen Eck”.

Burada I. Wilhelm’in at üzerindeki görkemli heykeli bulunuyor.

Ancak heykelin replikası bu. Heykelin aslı 1888’de ölen I. Wilhelm anısına 1895’te yapılmış. II. Dünya Savaşı’nda aldığı bombardıman neticesi yıkılmış. 1993’te replikası yapılmış.

Anıtın tepesine çıkıp oradan bu köşenin fotoğrafı alınmalı. Çok güzel, gemi güvertesi gibi…

Burada Alman Hükümeti’nin eyaletlerine ait 16 adet bayrak dalgalanıyor. Aynı sırada biraz uzaktan Amerikan bayrağını da görebiliyorsunuz.

Alman Köşesi’nden yukarı doğru baktığınızda Almanların uzun yıllar cephanelik olarak kullandıkları tarihi Ehrenbreit-Stein Kalesi bulunuyor.

Bu kaleye teleferikle çıkarak panoramik görüntü almak çok iyi olacaktı ancak zamanımız kısıtlı olduğundan çıkamadık. Yürüyüşümüze Ren Nehri kenarından devam ederek teleferik istasyonunun önünden geçtik.

İstasyonun hemen yanında Rhein Museum yer alıyor ancak biz girmedik. Turizm Information ise müzenin hemen önünde, ancak saat 10.00’da açılıyor.

Yolumuza biraz devam ettiğimizde Prusya döneminde hükümet binası olarak inşa edilmiş Regierungsgebaude isimli 158 metre uzunluğundaki bina ile karşılaşıyoruz. Oldukça görkemli olan bu bina günümüzde kamu binası olarak hizmet veriyor.

Daha sonra nehir kenarından içe doğru yöneldiğimizde Josef Görres Meydanı’na geliyoruz. Burası Koblenz’in en önemli meydanı. Burada 10 metre yüksekliğinde Koblenz’in tarihini anlatan bronz çeşme görülmeye değer. 1992 yapımı olan çeşme, Koblenz’in 2000 yıllık tarihini anlatan figürlerle dolu…

Biraz ilerlediğimizde önceleri manastır olarak hizmet veren ama günümüzde okul olarak kullanılan binaya geliyoruz. Önünde Johannes Müller (1801-1858)’in heykeli var. Manastırın sağındaki bölüm ise otel olarak kullanılmakta.

Koblenz otelleri hakkında biraz bilgi vermek iyi olabilir. Şehirde bütçenize göre birçok otel bulunabiliyor. Bunlar arasında Hotel Brenner düşünülebilir.  Otel Ren Nehri kıyısına 600 metre uzaklıkta bulunuyor. Bu otele alternatif olarak Deutsches Eck parkına 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan ekonomik oteller arasında ki Trierer Hofotelinide düşünebilirsiniz. Bu iki otele ek olarak ise Ren ve Mosel Nehri’ne 250 metre mesafede bulunan Cizvit Manastırı yakının olan Altstadt Hotel Koblenz’I de seçenekler arasına koyabilirsiniz. Bu önerilerin dışında diğer Koblenz otellerine göz atmak için ise buradan booking.com’a girebilir ve isterseniz rezervasyon da yapabilirsiniz.

Şehri gezmeye devam ederek eski şehir merkezine geliyoruz. Eski pazar meydanında sebze satan kadın ve bir zabıta heykeli var. Hemen arkasında ise çok güzel bir zabıta konutu yer alıyor.

Hemen sağ tarafta Kunstbüdchen diye bilinen Ortaçağ’dan kalan binanın daracık koridorlarından L çizerek tekrar meydana geldik. Bu koridor Ortaçağ’ı anımsatmak için dizayn edilmiş.

Yolda sokak ressamlarını görerek yola devam ediyoruz. Biraz sonra karşımıza Altengraben ile Löhrstrasse’nin kesiştiği yerdeki kavşak çıkıyor. Aslında burası “4 kule” olarak adlandırılan bir nokta.

Ardından Koblenz’in en popüler yerlerinden birine, “Eierstock Haus” denilen 4 köşesinde de süslemeli binaların yer aldığı bölgeye geliyoruz. Buraya 4 kule adı da veriliyor. Binaların ön cephelerindeki mimari işlemeler 17. yüzyıla tarihleniyor.

Koblenz halkı için bir buluşma noktası olan 4 köşedeki bu evlerden Am Plan Meydanı’na doğru ilerliyoruz. Liebfrauen Kilisesi(The Church of Our Beloved Lady) de bu meydanda yer alıyor. Bu kilise yapılırken kentteki diğer iki kilise olan St. Castor ve St. Florin kiliselerinden etkilenilmiş.

Ardından Mosel Nehri’ne yakın bir yerde Florin Kilisesi’ni görüyoruz. Aslında burası Romanesk tarzda bir bazilika. Ancak içindeki şapel gotik mimari ürünü.

Artık nehre de vardığımıza göre geminin kalkma vakti gelmiş demektir. Gemimiz Koblenz’den 11.45’te hareket etti. Mosel Nehri’nden çıkarak Ren Nehri’ne geçtik. Rüdesheim’e doğru yola çıktık. Yaklaşık 4-4,5 saat süren Romantik Ren Parkuru seyahatimiz de böylelikle başladı…

HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.