Cebu Adası'nda Oslob Balina Köpekbalığı Dalışı

Bir gün önce gittiğimiz 3 saatlik yolu yeniden gitmek üzere bu kez daha da erken sabaha karşı saat 04.00’te çıkıyoruz yola. Bir gece önce Bohol’a gidemeyip yine Cebu’da kaldığımız için tekrar Mel’i arayarak bizi sabaha karşı 04.00’te otelden almasını rica etmiştik.

Cebu’da sabah-akşam trafikte Mel ile epey ahbap olduk. Mel 8 sene önce eşinden ayrılmış ve 22, 24 ve 26 yaşlarında 3 çocuğu var. Kendisi aslen Mindanao bölgesinden ama 6 sene önce Cebu’ya yerleşmiş. Halinden memnun ve çok beyefendi biri.

Yarı uyur yarı uyanık vaziyette saat 07.00 civarı varıyoruz Oslob’a. Oradaki görevli bizi tanıyor artık. 2 gün üst üste 3 saat gidiş, 3 saat dönüş 6 saat yol yapan nadir kişilerdenizdir sanırım. Bize “bu ne azim, yine gelmişsiniz” der gibi bakıyor.

Biz hazırız. Ama hemen öyle giremiyorsunuz. Önce yaklaşık 10 dakika süren bir brifing veriliyor.

Suyun altında ne yapmalı, ne yapmamalıyız konusunda uyarılıyoruz.

Bu balina köpekbalıklarının boyları 18 metreye kadar ulaşabiliyor ve ağırlıkları 3-4 tona kadar çıkabiliyormuş. Ancak bizim birlikte daldıklarımız sanırım 6-6,5 metre uzunluğundaydı.

Suya girerken kesinlikle üzerimizde güneş kremi olmamalı. Olanlardan önce duş almalarını istiyorlar.

Diğer bir koşul ise denize girdiğimizde bu canlıyı beslemeye çalışmamak ki zaten suyun altında kendisi ile göz göze gelince kimsenin buna cesaret edeceğini zannetmiyorum.

Bir diğeri bu canlıya başından kuyruğuna kadar 4 metreden fazla yaklaşmamak ki bu da maalesef pek mümkün değil. Çünkü sadece bir tane yok suyun altında, en az 5-6 tane vardı. Birine çarpmasanız diğerine çarpabiliyorsunuz ya da o sizi itekliyor.

Bir diğer kural ise çarparsanız panik olmamak, ben epey su yuttum baştan söyleyeyim. Bu canlı ile deniz içinde çarpışıp bir de panik olmamak pek kolay olmuyor.

Evet, kuralları anladık. Can yeleklerimizi giydik. Ama gittiğinizde can yeleklerini çıkartabiliyorsunuz.

İki tarafında dengeyi sağlamak için bambudan çubukları olan sandala biniyoruz. Sandalda; ben, Murat, sandalı kullanan görevli ve bir de bizimle birlikte dalıp fotoğrafları çekecek kişi var.

İlk atlayış…

Hem ürküyorum ama bir yandan çok da keyifli. Ben Murat’a göre daha tedirginim, Murat bayağı alıştı.

Balina köpekbalığının bir altına doğru yüzüyor, bir yanına doğru geçiyor. Ben sandaldan pek uzaklaşmadan konuya dâhil olmaya çalışıyordum başlarda, sonra ben de alıştım bıraktım kendimi suya.

Önce Murat çarpışıyor bu canlı ile… Bize brifingde demişlerdi ki çarparsanız hemen görevliye söyleyin, biz tabii hemen bildiriyoruz ama görevli, gayet rahat olun bir şey olmaz diyor.

Sürekli daha derine batmaya çalışıyorum. Gözüm balina köpekbalığında ancak batarken karşımdakine odaklandığımdan altımdan geçeni fark etmemişim.

Üstüne oturdum diyebilirim. Tabii işte o zaman son kuralı da bozdum. Nasıl panik olmam koca hayvanın üstüne oturdum. Hemen suyun yüzeyine çıkıp bizim sandalın bambu çubuğunun üzerine tünedim. Sanki beni mideye indirmek istese bambu onu engelleyecek : )

Ama panik işte… Ben kafamda şnorkel bambu çubuğunun üzerindeyim. Baktım peşimden gelmiyor tekrar suya daldım.

Yaklaşık 1 saate yakın bu canlılarla keyifli vakit geçirdik. Ardından tekrar sandala binip yüzümüzde kocaman bir gülümseme ile kıyıya çıktık.

Buradan hatıra olarak bir şey almak isterseniz magnet ya da tişörtleri tercih edebilirsiniz. Bizim için en güzel hatıra ise balina köpekbalığı ile suyun altında çektirdiğimiz fotoğraflar oldu.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni