Prag’ın büyüsüne kapılıp giderken bir de tepeden şehre dokunmak isteyenler için vazgeçilmez yerler arasındadır Petrin Hill. Doğayla iç içe, seyahatin en güzel dinlendirici noktalarından biri.
Petrin Hill, Prag’ın tamamını ayaklarınızın altına alıp doyasıya izleyebileceğiniz en muhteşem yer! Kaldığım günler içerisinde bir günümü tamamiyle Prag Kalesi’ne ayırmıştım. Kaleyi gezerken uzakta, tepelerin birindeki yapı çok dikkatimi çekmişti. Gezilecek listemde de yoktu üstelik. Aynı akşam, hostele gidince ufak bir araştırma yaptıktan sonra, sabah Petrin Hill’deydim.
Öncelikle gidilecek yol hakkında bilgi vereyim. Prag Kalesi’ni geçtikten sonra, yönlendirmelerle Petrin Hill’e ulaşabileceğim güzergaha gelmiş oldum. Tamamiyle ormanlık bir tepenin üzerinde kurulduğu için, yukarı doğru kıvrılan yolları kullandım. Sonradan füniküler olduğunu gördüm. Ama yürüyüş yapmayı çok sevdiğimden, benim için büyük bir keyifti ve her gidecek olana yürümesini öneririm. Doğayla iç içe kalıp, kendinizi dinleyebileceğiniz bir yol. Yaklaşık 35-40 dk sonra tepeye ulaşmıştım.
İtiraf edeyim, yorulmuştum ama buna değeceğini biliyordum. Piknik alanı tarzında geniş bir düzlüğe varmıştım. Kafe tarzında minik birkaç yer vardı. Gelen insanların çoğu yanında yiyeceğini de getirmişti. Ben de bir şeyler yedikten sonra, heyecanla Petrin Kulesi’ne gittim. Eiffel Kulesi’nin küçüğü olarak nitelendiriliyor bu kule.
Merdivenleri yavaşça çıkarken bir yandan da aşağıdaki manzaraya bakıyordum ve işte en tepedeydim! İnanılmaz güzellikte bir panorama karşımdaydı. Gezdiğim tüm yerler şimdi gözlerimin önündeydi; Prag Kalesi, Charles Köprüsü…
Ben girmedim fakat tepede Ayna Labirenti de bulunuyor. Aşağı indikten sonra birkaç hediyelik eşya alıp yukarıdayken gördüğüm, arka tarafta kalan bahçeye gittim. Bakımlı olduğu kadar her tarafı rengarenk çiçekler süslüyordu. Akşama doğru tepeden inerken Old Town Square’in yolunu tuttum. Sokak müzisyenlerini dinleyerek keyifli bir Prag gününü arkamda bırakmıştım.
Zizkov Televizyon Kulesi
Petrin Hill’de Prag’a tepeden baktıktan sonra bir de farklı bir açıdan panoramik bakmak isteyenler için ikinci tercih televizyon kulesi olabilir. Prag’da gezdiğim yerlere göre en az turistik olan bir bölgede olduğunu belirteyim. Ancak gezi yazılarımı yazıp, dinlenmem için benim için çok güzel bir yerdi.
Sabahın erken saatlerinde metroyla kısa sürede ulaştığımda, meydanda büyükçe bir pazarın kurulduğunu gördüm.
Haftasonu olduğundan dolayı insanların hepsi piknik örtülerini çimlere sermeye başlamıştı. Çok geçmeden pazar kuruldu ve ben de dolaşmaya başladım. Meyve, sebze, küçük kaplarda ev yapımı yoğurtlar,çeşitli peynirler,kahveye kadar her şey bulunuyordu. Gezdikçe acıktığım için uzunca bir sıranın arkasına girdim. Mangalda pişen etlerle yapılan sandviçler o kadar lezzetliydi ki! Sandviçimi aldığım gibi ben de çimlerin üzerine attım kendimi.
Şimdi sıra televizyon kulesine çıkmaya gelmişti. 216 metre olan kule, en yüksek yapılar arasında. Ayrıca dikkatli baktığınızda kulenin duvarlarında emekleyen bebek figürlerini göreceksiniz.
Ünlü tasarımcı David Cerny tarafından yapılmış hepsi.
Tepeye çıktığımda yine muhteşem bir manzara vardı önümde. Kulenin bir katında da restoran kısmı var. Kaldığınız günlerde akşamüstü yemek yemek için tercihiniz burası olabilir. Üstelik Prag ayaklarınızın altındayken, eminim çok keyifli olacaktır.
Keyifli gezmeler!