Sakız Adası, Yunanistan'ın beşinci büyük adası. İzmir - Çeşme'nin karşısına denk geliyor. Adada 64 köy var. Ada, adını içinde bulunan bulunan sakız ağaçlarından alıyor. Dünyaya damla sakızı buradan pazarlanıyor. Yunan adaları içinde ekonomik anlamda en zengin ada; denizcilik, balıkçılık, turizm gelişmiş.Denizcilik üzerine eğitim veren bir üniversite var. Adada ayrıca küçük de bir havaalanı bulunuyor.
Sakız Adası'nı (Chios) son zamanlarda hep merak ediyordum. Çeşme'ye tatile gitmişken adaya da geçeyim dedim. Çeşme'den Sakız Adası 45 dakika sürüyor. Sabah dokuzda Ulusoy Limanı'ndan hareket ettim. Adaya götüren birkaç firma var ben Turyol ile gittim. Adaya ayak basınca gümrük kuyruğuna giriyorsunuz, allahtan hızlı ilerliyor. Gümrükten çıkınca ilk sizi Kordon karşılıyor. Sahil boyunca kafeler, restoranlar dizilmiş. Buralarda nefis Yunan yemekleri yiyebilir; bira, frappe içebilirsiniz. Limandan çıkınca sağ sırada köşedeki Porto Cafe'de Türk kahvaltısı ve demleme çay bulunuyor. Kahvaltı yapmadıysanız burada yapabilirsiniz. Ben önce otele gidip eşyalarımı bıraktım sonra gezmeye başladım.
Sakız Adası'na gelince nereler gezilir, ilk onları anlatayım size. Ben ilk önce çarşıyı gezdim. Küçük bir çarşısı var. Adada Osmanlılar yıllarca hüküm sürdüğü için çok sayıda Osmanlı eseri mevcut. Aşağıda merkezdeki Mecidiye Camii'ni görebilirsiniz:
Kale içine girince eski bir mahalle göreceksiniz. Osmanlılardan kalma evlerin yanında mezarlık, hamam da var. Birkaç saatte çarşı, kale içi ve merkezi kapsayan geziyi bitirince adanın kuzeyine gittim. İlk önce Lagada ya da Langada adıyla bilinen köyü gezdim. Küçük bir koyda sahil boyunca kafeler ve restoranların dizildiği çok güzel bir yer. Burada sakızlı dondurma yedim, nefisti.
Köyü gezip dondurmamı yedikden sonra Neo Moni Manastırı'na çıktım. Ormanın içinde yaklaşık 40 dakika yolculuk yaptıktan sonra vardım. Nea Moni, UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer almaktadır. 11.yüzyıldan kalmadır. Provateio Oros Dağı'ndadır. Buradan manzara çok güzel denizi, adayı seyrebilirsiniz.
Buraları gezip tekrar aşağıya merkeze indim. Gece malum taverna vakti :) Pragka Taverna'yı seçtim. Sahil şeridindeki Kafelerin yanında, içerisi çok güzel dekore edilmiş bir yer burası. Yemekler ve Yunan müziği çok güzeldi. Zaten ben Yunan yemekleri olduğu kadar müziklerini de çok severim.
İkinci günü adanın güneyini, köylerini gezmeye ayırdım. İlk durak Mesta Köyü idi. Adada tarih boyunca birçok uygarlık hüküm sürmüş. Köy Ortaçağ'da inşa edilmiş. Bu yüzden evler Mesta'da birbirine çok yakın yapılmış, tünellerle birbirine bağlanmış. Köye büyük bir kapıdan giriş yapılıyor. İlginç ve güzel bir köydü. Adanın en büyük kilisesi de bu köyde.
İkinci durağım Pirgi Köyü idi. Burada da evler birbirine yakın ama üzerlerindeki geometrik şekiller bu köye ayrı bir hava vermiş. Bu şekiller kazıma yöntemiyle yapılıyor. Bu yönteme ksista (xysta) deniyor. Bu köyde bu yöntem Cenevizliler tarafından uygulanmış. Çatalla sıvayı kazıyarak bu şekilleri yapıyorlarmış.
Hediyeliklerimi nereden alayım ya da alışverişimi nerede yapayım derseniz işte tam yeri Pirgi Köyü. Köy sokaklarında birçok hediyelik eşya satan mağaza var. Magnet yanı sıra damlasakızı, sakız reçeli, sakızlı macun, sakızlı kurabiye (tavsiye ederim, nefisti), sakız likörü gibi birçok şey satın alabilirsiniz. Adadan alınacaklar arasında zeytinyağı, zeytinyağlı sabun, reçel gibi ürünler de var. Ben reçellerimi adada oldukç meşhur olan, Türkçe de bilen, birbirinden nefis reçelleri bulunan Reçelci Rena'dan aldım. Mandalina, fıstık, domates, ceviz aldığım reçellerden. 2,5 -3,5 Euro arasında fiyatları değişiyor. Sahilyolunun hemen bir üst yolunda (Venezeliou Caddesi) bulunuyor dükkan; kime sorsanız gösteriyorlar zaten. Birçok sakızlı ürün de burada bulunuyor.
Gezilebilecek bir diğer köy Armolia. Seramik eserler satan yerleri burada mutlaka görün. Seramikten birçok şey yapılmış, ben hepsine bayıldım.
Gelelim Sakız Adası'nda ne yenir, ne içilir sorusuna... İlk gün Yunanistan'a özgü bir dürüm çeşidi olan, pideye sarılmış tavuk ya da domuzdan yapılan dönere cacıki, mayonez, hardal gibi soslar, patates kızartması konularak hazırlanan dürümden yedim; tabii yanında adaya özgü bira olan Chios Beer ile birlikte. Dürümün adı Gyros. Fotoğrafı aşağıda; bunu adanın merkezinde sahildeki kafelerden Aella'da denedim, denize karşı yemek güzeldi.
Tabii Yunan adasına gelmişken deniz ürünü yemeden dönülmez. Hem çok lezzetli hem çok uygun fiyata yemeniz mümkün. Kalamar, karides, balık, midye, Yunan salatası, Yunanistan'a özgü bir peynir çeşidi olan ve bizdeki hellime benzeyen Mastello (aşağıdaki yuvarlak peynir), içi peynirli üzeri parmesanlı muska börekler, cacıki, fava denediklerim arasında idi. Uzo da tabii ki masada yerini aldı.
Ve tabii Sakız Adası'na gelmişken mutlaka sakızlı dondurma tadın, çok beğeneceğinize eminim. Bizimkilerden çok daha güzel.
Yazımın son fotoğrafı da bu sakız ağaçları olsun. Altlarının beyaz kireçli oluşu damlayan sakızları rahat toplamak için. Toprağa yapışmasın diye böyle bir uygulama yapıyorlarmış. Sabah erkenden güneş görüp erimeden dökülenleri topluyorlar.
Sakız Adası'nda çok güzel iki gün geçirdim. Beni büyüledi. Sakız ağaçlarını görmek, damla sakızlı ürünler almak, Yunan yemeklerini tatmak isterseniz mutlaka gidin derim.