Uzun yıllardır yazları güneşimiz Sakız'a karşı doğup, Sakız'a karşı batar.. Kadehimiz tıklasa da masaya hep bi Sakız'a karşıdır. Bir kez de o kadehi komşudan tıklatalım dedik.
Sakız Adası, Ege'nin kuzeydoğu bölgesinde, 840 metrekarelik yüzölçümüne sahip, Yunan adalarının büyüklük açısından 5. büyük adasıdır. 200 km'yi aşan sahil şeridi ile kendine bağlı Psara ve İnusses adlı iki küçük adadan oluşur. Sakız adasına hem deniz hem de havayolu ile ulaşabilirsiniz. Tabi İzmir'de yaşıyorsanız Çeşme Liman'ından feribot ile... Hem de sadece 40 dakikada. Ege Birlik veya Ertürk Lines'i tercih edebilirsiniz.
Gidiş-dönüş feribot 26 Euro 4-12 yaş ise % 50 indirimli. Feribot saatleri sabah 9:30 ve akşam 17:00. Dilerseniz Hi-Speed'de mevcut o da 32 Euro. yine 4- 12 yaş % 50 indirimli ama hergün hızlı feribot yok. Yazın güney ada turu, nefis koyları ve denizi için mutlaka kalmalı ama ilkbahar ve sonbahar aylarında günü birlik gidip gelebilirsiniz.
Adaya giriş için Schengen vizesi gerekiyor. Eğer Schengen vizeniz yoksa 55 Euro'ya kapı vizesi alabiliyorsunuz. (20 Euro başvuru ücreti olarak acenteye, 35 Euro ise Sakız gümrüğünde ödeniyor) 0-7 yaş ise başvuru ücreti olan 20 Euro. Bizim Schengen vizemiz olduğu için bu detaylar ile uğraşmak zorunda kalmadık.
Adadaki Korais kütüphanesi, ülkenin en önemli ve en büyük kütüphanelerinden birisidir. Sakız adalı önemli birçok kişinin de kitap kolleksiyonları burada bulunmaktadır. Bulundurduğu kitap kolleksiyonlarının birçoğu matbaanın ilk yüzyıllık dönemlerine ait basımlar olduğu için çok değerlidir.
Daracık, zarif sokaklarında gezmekten ayrı bir haz duyacak, her sokakta ayrı bir detay yakalayacak, tarihin gizemli sayfalarına gideceksiniz.
Hele o hayran olduğum kapıları... Her kapının başka bir hikayesi var gibi. Kimbilir kimler uğurlandı, kimler beklendi o kapılarda. Oturuldu önlerinde genç kızlık anıları paylaşıldı. Geceleri sevgililer evlerine bırakıldı. Bazen şiddetle kapatıldı, kızgınlıkların ardından. Heyecanla çıkıp sahile koşuldu belki.. Ama illaki ilk önce kapılar bildi her sırrımızı, onlar paylaştı eve gelen ilk anımızı ve onlar çizdi gayrıya sınırımızı. Özlemle sarılmalara da hiddetle ayrılmalara da heyecanlı karşılaşmalara da ilk ve son hep onlar şahittir.
Çan sesleri var bir de... Bedenim sokak aralarında, aklım kapıların ardındaki yaşanmışlıklarda ve yüreğim... Gözlerimin gülen yanındayken duyunca irkildiğim ve her duyduğumda bana şu dizeleri ve Ernest Hemingway'in "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" kitabını hatırlatan "Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor." John Donne
Tabi bütün bu gezintiyi yaparken bir yandan da alışverişinizi yapmalısınız çünkü siesta nedeniyle tüm dükkanlar saat 14:00 ve 18:00 arası kapalı. Marios hariç...
Yemek içinse Delfina'yı kesinlikle öneririm. Hani o ilk oturduğunuzda getirdikleri ekmek var ya ve yanında zeytin ezmesi.. Onun için bile değer. Benim minik kurabiyem bayıldı bu ekmeğe. Size bir küçük sır vereceğim. Ayrılırken bana o ekmekten bir tane verdiler. Bir de donut var, tatlı olarak getirdikleri. Benim gibi bir donut meraklısı için kesinlikle muhteşem bir sondu. Gümüş Balığı olarak bildiğimiz papalina'yı çok tavsiye ettiler denemeden olmaz dedim. Hani çok lezzetli mi yok. Çerez niyetine.. Ama kalamar ızgara harikaydı. Bir de mutlaka Greek salata ve Mastelo söylemelisiniz. Ben uzoyu sevmemiştim ama şimdi içmeden de olmaz dimi! Komşudan karşı kıyıya doğru masaya bi tıklatmalı... Rakının adabını komşuda yaşatmalı. Tavsiye ettikleri Stefos benim damak zevkime uygundu. Eğer ilk kez uzo içecekseniz mutlaka Stefos isteyin.
Melike Hanım balık yemek istemedi ve ona köfte söyledik. Azıcık tadına baktım kesinlikle yediğim en lezzetli köfteydi ve neredeyse 4 çocuk doyuracak kadar fazla.
Peki ne alınır Sakız'dan? Sakız likörü, damla sakızı, sakız reçeli... Bunlar en bilinenleri. Hem hediyelik hem de kendiniz için alabilirsiniz.
Ama benim gibi bir peynir severseniz mutlaka Marios'un dükkanını bulmalı ve çeşit çeşit peynirlerin tadına bakmalı ve damak tadınıza en uygunlarını almalısınız. Parmesan ve adanın meşhur peyniri mastelo benim için biçilmiş kaftan.Ben mastelo'nun hem inek hem de keçi sütünden yapılmış olanlarından ve parmesan aldım. Bir paket mastelo hemen hemen 400 gr. civarında ve 4 Euro'ya denk geliyor.
Benim gibi bir kahvekolik iseniz komşunun kahveleri size de sütlü kahve kıvamında gelecektir. Yok ama değilseniz sakızlı kahvelerini deneyin derim.