Belki birçok kitabını okuduğunuz, hakkında birçok özlü sözünü bildiğiniz Mevlana Celaleddin Rumi’nin öğrencisi Şems-i Tebrizi’nin memleketi, İpek Yolu’nun geçtiği şehir, İran’ın en önemli şairlerinden Şehriyar’ın memleketi; Tebriz. Şehir yaşadığı büyük depremler sonucunda birçok tarihi eserini yitirmesine karşın, tekrar kazandırma çabasında. Gece Doğubayazıt’taki Gürbulak sınır kapısından, İran topraklarına geçtim. Sınır 24 saat açık, kapıda İran polisinden hiçbir zorluk görmedim, aksine güler yüzünü eksik etmediler, sırt çantama da usulden baktılar. Kapıdan çıktığım gibi ayaklı dövizciler “Tümen - Dolar var abi” diye size yaklaşıyorlar. Tavsiyem paranızın az miktarını bozdurun, çünkü döviz ofisleri ile az da olsa kur farkı mevcut. Maku’dan son otobüsü kaçırdığım için gece kasabada kalmak istemedim ve taksi ile 100.000 Tümen’e (68 TL) anlaşıp 3 saatlik bir yolculukla Tebriz şehrine vardım. Dinlenmek için daha öncede planladığım Hotel Mashed’e geçtim. Hotele iki gece için 70.000 Tümen (48 TL) verdim. Otel fena değil ama uyku için yeterli : ) Güzel bir gece uykusundan sonra, İran’da ilk güne uyanışım…
Güne güzel başlamak için en sevdiğim zaman; kahvaltı zamanı : ) menü süper, Kapalıçarşı girişinde ayaküstü kahvaltıcısında 2.800 Tümen’e (2 TL) , ekmek (lavaş), haşlanmış yumurta, domates ve haşlanmış patates ve çay mönüsü ile ufak atıştırmadan sonra ilk durağım Tebriz Kapalı Çarşısı (Muzafferiye). 2011 yılında UNESCO Tarihi Eserler Listesi’ne “dünyanın en büyük kapalı çarşısı” unvanı ile girmiş. Yaklaşık 1 kilometre kare alanı kapladığı söylenmekte. Kapalıçarşı; arastalar, küçük çarşı, saralar, dükkanlar, koridorlar, camiler ve hamamlardan oluşuyor. Büyük kubbeye sahip Muzafferiye Çarşısı ise görülmesi gereken güzellikte. Bu çarşıyı gezmek için 1 saatinizi ayırmanız gerekir. Kapalıçarşı; Emir ve Gürcüler Çarşısı, Emir Arastası, Muzafferiye Çarşısı, Keffaşan (Ayakkabıcılar Çarşısı) ve Haremhae Pazarı, Rasta Bazar ve Masgeran (Bakırcılar Çarşısı) bölümlerinden oluşur. Burada gezintiden sonra sırada İmam Humeyni Caddesi’ndeki Ark-ı Tebriz (Tebriz Kalesi) var. Sadece ön surları ve giriş kapısı ayakta kalan kalenin surlarından geçmiş zamanlarda idam cezalıları atılırmış.
Buradan cadde üzerinde olan Azerbaycan Müzesi’ne giderken yolda yönümü şaşırınca bir İranlı kadına yol tarifini sormak için durdurdum (sormadan önce hiç düşünmedim, aslında ülkeye gelmeden önce yaptığım araştırmalarda herkes “kadınlarla göz göze gelmeyin!” gibi sözler söylüyordur. Bunun aklıma gelmesine rağmen yol tarifini sordum : ) İsminin Nefiseh olduğunu öğrendiğim hanımefendi sağ olsun nazik davrandı ve beni Azerbaycan Müzesi’ne kadar götürdü. Müzeye giriş 5.000 Tümen (3,5 TL). Müze gerçekten mükemmel, girişteki büyük mezarda yan yana yatan 2 aşıkların iskeletleri etkileyici. Müze alt katında rölyef ve heykeller görülmeye değer, özellikle Lao Tzu Heykeli görülmesi gereken güzellikte. En üst katta ise büyük Tebriz halıları ve eski tarih paraları mevcut. İranlı ama Türk kökenli rehberim olan Nefiseh bana Tebriz’i gezdirmek isteyince, hiç düşünmeden kabul ettim çünkü şehri bilen birinin gezdirmesi zaman olarak bana tasarruf sağlayacaktı. Buradan hemen yakınındaki Tebriz Belediye Binası, Saat kulesi ve Demirçağ Müzesi’ni ziyaret ettik. Buradan 5 dakika uzaklıktaki Gök Mescid Mavi cami)’i görmek için yürümeye başladık. Yolda giderken başörtülerini sormadan edemedim. Çünkü başlarına taktıkları şal saçlarının çok gerisinde, sanki zorla kapatılıyor gibi hissetmiştim, Nefiseh’in kısa ve net cevabı “Bugün zorlama olmasa kendi irademle başörtümü takmam, benim için bir şey ifade etmiyor” demesi birçok düşünceyi anlamama yardımcı oldu. Çünkü İranlı kadınların yüzlerine baktığımda çok fazla makyaj ve çok gördüğüm burun estetiğinden sonra başlarına taktıkları şalın zoraki olduğunu anlayabiliyorum.
Gök Mescid’in bahçesinde sütunların arasında kaybolmak inanılmaz bir duygu. Mimarisi gerçekten ihtişamını gösteriyor. Gök Mescit (Mavi Cami) diğer Farsça ismiyle Masjid-i Kabud; Karakoyunlular hükümdarı Cihan Şah tarafından 870 yılında yapılan bu mescid görülmeye değer güzellikte. Tebriz’e geldiğinizde mutlaka programınıza ekleyin. Yapının tamamen tuğladan ve dışının mavi renkli çiniler ile inşa edilmiş olması etkileyici. Mescid’in iç kısmında şu anda tadilat mevcut. Gök Mescid ’e girerken 10.000 Tümen (7 TL ) bilet parası veriyorsunuz. Buradan hemen yan bahçedeki Khagani Park’ı geziyoruz. Khagani 12. yüzyılda yaşamış ünlü Azeri şair.
Tebriz, İran’ın en büyük eyaletlerinden Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin en önemli şehri. Şehirde nerdeyse Azeri Türkçesi haricinde çok fazla dil konuşulmaz ve kendilerini Azeri Türk olarak kabul ettirmelerinin, kültürlerini yaşattırmalarının okullarında Azeri Türkçesi’nin okutulmasının istenildiği herkesin ortak isteği. Burayı gezdikten sonra Tebriz doğumlu İranlıların çok sevdiği şair Şehriyar’ın evini görmeye gittik. Şehriyar’ın evi müzeye döndürülmüş, öldüğü zamana kadar kullandığı eşyalar sergileniyor. Müzeye giriş ücretsiz. Burayı kısa ziyaretten sonra yemek için İmam Humeyni Caddesi üzerinde bulunan Azad Döner’e uğradım. Ustasının Türkiye’de uzun süre döner konusunda eğitim aldığını öğrendim, kesinlikle bizim et dönerimizden farkı yok. Ekmek arası et döner ve meşrubat 8.000 Tümen (5,5 TL). Akşam Shahram ile saat meydanında buluştuk. Shahram Türkçe’yi çok iyi konuşan, Türkiye ve İran arasında mekik dokuyan bir arkadaş. Sağ olsun gelmeden ülke hakkında tüm detaylı bilgileri verdi ve programımın kolaylılığı için fikir alışverişinde bulunduk. Bir taksiye binerek önce Abresan’a geçtik. Dolmuş taksi kişi başı 1.500 Tümen (1 TL) alıyor. Abresan’dan tekrar dolmuş taksi değiştirerek El Gölü ( Şah gölü ) ve Parkı’na geldik. Muhteşem bir yeşillik ile donatılmış insanların rahat nefes alıp yürüyüş yaptıkları harika bir park. Gölün içinde ise bir restoran mevcut. Ayrıca deniz bisikleti ile gölde keyifli zaman geçirebilirsiniz. İran, kuru topraklara sahip olmasına rağmen parklara ve yeşile verdikleri önemi görünce gerçekten etkilenmemek elde değil. Yarınki programım; sabah uyandıktan sonra Peribacaları şekli ile ülkemizdeki Kapadokya’ya benzeyen Kandovan Köyü’ne gitmek.
Sabah Kapalıçarşı etrafında bir kahvaltı dükkanın da atıştırmalık omlet çay kahvaltısı yaptım. Kahvaltı 3500 Tümen (2,5 TL). Bu arada İran’da omlet bize göre menemen, görünce tebessüm etmeye hazırlıklı olun isterim : ) Tebriz’den Kandovan’a gitmek için iki alternatif var birincisi minibüsler ile 60 dakikalık bir yolculukla Osku’ya minibüs kişi başı 1.500 Tümen (1 TL) oradan taksi ile Kandovan Köyü’ne taksi git-gel 7.000 Tümen istiyor ya da Tebriz’den direk taksi ile 45 dakikada varabilirsiniz. Taksi ile uzun pazarlıklar sonucu beni 2 saat köyde beklemesi ile beraber 40.000 Tümen’e (27,50 TL) anlaştık. Köye girişte 2.000 Tümen (1.35 TL) ayakbastı parası alıyorlar her araçtan : ) Kandovan Köyü, volkanik kayaların oluşumundan bir yamaca kurulmuş bir köyü andırıyor. Kapadokya ile tek farkı burada kayaların içinde yaşayan insanlar. Öğrendiğim kadarıyla kısa süre içinde insanların oradan tahliye edilerek turizme daha çok önem verileceği. Aslında iyi fikir. Volkanik kayalara doğru çıktıkça ağır bir koku gelmekte... Ama kesinlikle İran’a yolunuz düştüğünde görülmesi gereken yerlerden Kandovan Köyü. Kandovan’dan dönüş öğleden sonrayı bulduğu için zaman kaybetmeden Tebriz Sakaül İslam Caddesi’ndeki büyük parkın içine yer alan Makberetüş Şuara (Şairler Anıtı)’yı ziyaret etmeye… Şehriyar’ın mezarı ve müzesi de burada bulunmaktadır. İran Tebrizli birçok şaire sahip olmuş; Şehriyar, Esedi-i Tusi, Katran-ı Tebriz, Hümam-ı Tebrizi, Feleki Şirvani şehrin gurur kaynağı, en tanınmış şairleri. Şairler anıtını Tebriz’e gelince es geçmemenizi öneriyorum. Buradan şehri daha iyi görebileceğimiz Eynali Dağı’na çıktık yürüyerek. Dağa tırmanan genci yaşlısı, kadını erkeği onlarca insan göreceksiniz, İranlılar dağcılığı çok seviyor besbelli : ) Gece 23.30 otobüsü ile Tahran’a yolcuk, yaklaşık 6 saat sürecek yolculuğum ve 19.000 Tümen (13 TL) . İran’da otobüsler çok uygun fiyat olarak. Otobüs yolculuğunuzda Ham Safar, Seiro Safar ve Pmt firmaları ile yapmanızı öneririm. Bu firmalar VIP hizmet vermekteler ve koltukları çok geniş ve yatıyor. Otobüste yola çıkmadan önce size bir kutu içinde atıştırmalık veriliyor ve sonrası sular self servis çünkü otobüste muavin yok bilginize : )
Tebriz; gelişmeye, tarihi değerlerini yaşatmaya çalışan kültürümüze yakın güzel bir şehir. Şehirde trafik düzensiz ama akıcı, şehrin ulaşım ihtiyacını karşılayacak yer altı ve yer üstü metro çalışmaları devam etmekte. İnsanların konuştuğu nerdeyse tek dil; “Azeri Türkçesi”. İnsanları çok nazik ve Türk olduğunuzu hissettiklerinde size yardımcı olmak için elinden geleni yapıyorlar. Banka köşelerinde ve döviz büroları yakınlarında paranızı İran Riyali’ne (aslında tümen olarak biliniyor) çevireceğiniz “ayaklı dövizciler” çıkabilir; önerim döviz bürolarını kullanmanız. Şehirde sarı taksileri kullanmanızı öneririm ve mutlaka pazarlığınızı yapın, gideceğiniz yerin ederi 3.000 Tümen ise direkt 7.000-8.000 Tümen istiyorlar. Yemek konusunda yiyeceğiniz birçok çeşit mevcut. Ülkede tek dilenci olmayan şehrin Tebriz olması, beni çok etkiledi gerçekten. İran’ı görmek isterseniz ilk Tebriz’den başlamanızı öneririm. En iyi rota; ülkeyi kuzeyden güneye doğru keşfetmektir.
Blogumdaki diğer yazılar için www.gezgininayakizleri.com’u ziyaret edebilirsiniz.