Yıllar önce kardeşimle Portofino’ya yaptığımız ilk seyahatte ikimiz de bu küçük sahil kasabasından çok etkilenmiş ve büyüyünce aşık olduğumuz kişiyle buraya tekrar gelmeliyiz diye aramızda konuşmuştuk. Aradan yıllar geçti ve bu kez Murat'la birlikte Portofino’ya, bu romantizm dolu kasabaya geldik. Ben sözümü tuttum, sıra şimdi Gökçe’de :) İtalyanca anlamı “Son Liman” olan Portofino adı, Latince “yunusların limanı” anlamına gelen Portus Deflini’den türemiş. Kuzeybatı İtalya’da Ligurya bölgesinde yer alan Portofino, Cenova’nın yaklaşık 40 kilometre kadar güneydoğusunda, Rapallo’nun ise yaklaşık 9 kilometre güneyinde. Portofino’ya direkt trenle ulaşmak mümkün değil; ya deniz yoluyla ya da karayoluyla gitmelisiniz.
Cenova’dan, Rapallo’dan, Santa Margarita’dan ve Camogli’den her gün Portofino’ya feribot seferleri var. Eğer Cenova’dan gelecekseniz en pratik yol Portofino’ya 3-4 kilometre mesafedeki Santa Margarita Ligure’ye tren ile gelip buradan otobüse binmek; ya da Santa Margarita ile Portofino’yu bağlayan trekking yolundan yürüyerek gitmek. Ancak Santa Margarita Ligure’yi görünce öyle hemen otobüse binip Portofino’ya geçmek istemeyeceksiniz. Santa Margarita da başlı başına görülmeye değer bir belde. Biz de Rapallo’dan Portofino’ya kiraladığımız araçla giderken bu beldede durup biraz çevreyi dolaştık.
Pastel renklerdeki binaların sıralandığı sahili, butikleri, sanat atölyeleri, çiçekçileri ile çok çekici bir sahil kasabası. Portofino ile kıyaslandığında çok daha büyük ama Rapallo kadar da kalabalık değil.
Konaklama alternatifleri Portofino ile kıyaslandığında daha makul ama Rapallo’ya gore bir kademe daha pahalı. Bu durum yeme içme için de geçerli. Mesela bir bardak café latte’ye Rapallo’da 3 Euro öderken, Santa Margarita’da 4-4,5 Euro ödüyorsunuz. Ama bu fiyat Portofino’da 7-8 Euro’ları buluyor. İlla ki "ben bu manzaraya karşı bir yemek yiyeceğim" derseniz, önce girişteki menüden fiyatlara bakıp sonra belirlediğiniz restoranda “Gennovese” denilen yeşil renkli İtalyan usulü sebze çorbası ve deniz mahsülleri pizzasını öneririm.
"Bu kadar yüksek bütçeler ayırmak istemiyorum" derseniz, önerim merkez olarak bizim de yaptığımız gibi Rapallo’yu seçmeniz ve oradan çevre bölgeleri gezmeniz.
Portofino yaklaşık 600 kişinin -ki çoğu 65 yaş üstü- yerleşik olarak yaşadığı küçücük bir sahil kasabası. Yarım ay şeklindeki korunaklı koyun etrafına rengarenk sıra sıra dizilmiş evler ve bu koyda demirleyen lüks yatlar Portofino’nun simgesi.
Ortaçağ'da ufak bir balıkçı köyü olan Portofino, korunaklı limanı nedeniyle yıllarca yelkenlilere huzurlu bir liman olmuş. Asıl ününü ise 1950’lerde Vittorio Palentieri’nin “I find my love in Portofino” şarkısı sonrası elde etmiş. Günümüzün en pahalı tatil merkezlerinden biri. Gecelik oda fiyatı 10 bin Euro'ya kadar çıkabiliyor. Satılık ev ise neredeyse yok. Koya bakan tepelerde tarihi şatoları görebiliyorsunuz. Bu şatoların büyük kısmı restore edilmiş ve dünyaca ünlü zenginlere ait. Berlusconi’nin malikanesi de bunlardan sadece biri.
Koyu çevreleyen pastel renkli binaların altları ya bir butik ya bir hediyelik eşye dükkanı ya da restoran ve kafe. Buradaki hediyelik eşya dükkanlarında çok şık el yapımı sabunlar, zeytinyağı, şarap ve 18. yüzyıldan beri bu bölgede yapılan mekik işi dantellerden satılıyor.
Yarım ay şeklindeki limanın sağ tarafından sonuna kadar ilerlediğinizde dönüp de Portofino’yu fotoğraflamamak imkansız.
Burada fotoğraf çekmeye doyduktan sonra limanın sağ tarafındaki tepede yer alan Castello Brown, yani Kahverengi Kule’ye mutlaka uğramalısınız. 17. yüzyılda Cenevizliler tarafından savunma amacıyla yapılan kale, adını 1870’de burayı konut olarak sahiplenen Cenova'daki İngiliz konsülü Yeats Brown'dan alıyor. 1961 senesinden beri de kale, çeşitli davet ve sergilere ev sahipliği yapıyor. Hergün 10.00-19.00 arası ziyaretçilere açık olan kalenin giriş ücreti yaklaşık 5 Euro.
Botanik bahçesinin yanındaki yoldan yukarı çıkarak tepeden Portofino’yu izlemelisiniz.
Bu yol boyunca Pomodoro, Messina ve diğer çağdaş sanatçıların yapmış oldukları heykellere denk gelebilirsiniz.
Portofino’da görülmeye değer bir diğer yapı ise yine tepede yer alan ve köyü koruyan azize ithaf edilmiş olan San Giorgio Kilisesi ve Feneri. Yine bu tepeden de manzara muhteşem.
Ne yapın edin manzaraya karşı oturun. Belki bir kadeh bir içki ya da bir fincan espresso sipariş edin, kulaklıklarınızı takın, “I find my love in Portofino” şarkısını açın ve manzarayı seyre dalın.