Dev Bir Şehir: Singapur

Sonunda balayına gitme vakti geldi. Yolculuk günü o heyecanla sabah erken saatlerde kendimizi Atatürk Havalimanı'nda bulduk.

Geziyi planlama sürecinden kısaca bahsetmek gerekirse çok karşı olduğum halde hayatımda ilk defa bir acente ile çalışma ihtiyacı hissettim. Çünkü düğün öncesi kendinizi bitmek bilmeyen bir koşturmacanın içinde buluveriyorsunuz. Kafa patlatmak gereken o kadar çok şey var ki bir türlü konsantre olup balayı için bir organizasyon yapmayı beceremedim.

Anlaştığım acente genellikle Uzakdoğu turları düzenleyen bir acente. O yüzden tur paketlerinde çok fazla seçeneğiniz yok. Balayı turu için ödediğiniz pakete dahil olan hizmetler seyahat sağlık sigortası, uçak biletleri, oda-kahvaltı konaklama ve havalimanı transferleri. Eğer ki gideceğiniz noktada size rehberlik etmelerini isterseniz onlar ekstra oluyor. Yani tam istediğim gibi hem tüm seyahat boyunca şehir içinde kendi dilediğimiz gibi gezmiş olduk hem de konaklama ve uçak bileti işleri ile ben uğraşmamış oldum.

Uçuşumuz Singapur Havayolları ile İstanbul-Singapur ve Singapur-Bali şeklinde olacak. Yani anlayacağınız aslında aktarma için Singapur’dayız. Yazıyı okuduktan sonra kendinizi biraz yorgun hissederseniz şaşırmayın. Çünkü biz bu dev şehirde tek bir güne maksimum aktivite sığdırmak için tazı gibi koşturduk. Tabi ki Singapur benim bu yazıdan anlattıklarımdan daha fazlasına sahip. Fakat bu şehirde geçirdiğim 24 saatlik zaman dilimi içinde ''keşke şunu da yapsaydık'' dediğim hiçbir şey bırakmadığım için çok mutluyum.       

Singapur Havayolları ile ilk defa seyahat ettim ve beklediğimden çok daha memnun kaldım. Kabin ekibi inanılmaz derecede güler yüzlü ve sıcakkanlı insanlar. Balayı çifti olduğumuz için uçakta bize küçük bir sürpriz bile hazırlamışlar.  

Keyifli geçen uçuşumuzun ardından nihayet Changi Havalimanı’na iniş yapıyoruz. Uçuş süremiz yaklaşık 8 saat. Ülkeye giriş için uçakta size bir form dağıtılıyor ve bu formu pasaportunuz ile birlikte görevlilere veriyorsunuz. Vize işlemleri için terminalde ödeme yapacağımızı sanıyordum ama herhangi bir ödeme istemediler. Fakat ummadığımız bir sıkıntı ile karşılaştık. Pasaport memuru polis başka bir polise seslendi ve eşime diğer memuru takip etmesini söyledi. Sıkıntının ne olduğunu anlayamadığımız için huzursuz oldum. Herhangi bir açıklama da yapmıyorlar. Yalnızca 'eşiniz kısa süre içinde geri gelecek lütfen bekleyin' diyorlar. Bir süre bekledikten sonra bir polis memuru benim yanıma gelip eşime ait dönüş uçağı biletlerini görmek istediğini söyledi. Biletleri gösterdiğimde bir şeyleri not aldı ve birkaç dakika içinde giriş damgasını basıp eşimi de serbest bıraktılar. Yarım yamalak açıklamalarda anladığımız kadarı ile eşime ait pasaport gümrük kapısındaki bilgisayarda taranamamış. Bu sebepten pasaportu incelemeleri gerekiyormuş. Sadece Singapur için değil, gideceğiniz tüm yurtdışı destinasyonlarda yanınıza uçak bileti ve otel rezervasyonunuzu gösterir belgeler almayı sakın ihmal etmeyin mesajının önemini bu yaşadığımız olayla birlikte bir kez daha anlamış oldum.

Bu küçük sıkıntıyı atlattıktan sonra transfer için terminal çıkışında bizi bekleyen şoför tarafından karşılanıyoruz. Saat henüz 6. Gün daha yeni aydınlanıyor. Otelimiz Singapur’da görmeden dönmeyin listemde bulunan Orchard Road üzerinde. Somerset Metro istasyonu ise hemen otelimizin çıkışında. Otele ulaştığımızda henüz odamız hazır olmadığından en azından valizlerimizi koyabilecekleri bir yer olup olmadığını soruyoruz. Üzerimizi değiştirip valizleri resepsiyona bıraktıktan sonra ise metroya atlayıp ilk durağımız olan Merlion Park’ın yolunu tutuyoruz. 

Şehir ile ilgili hayat kurtarıcı birkaç bilgi vermek gerekli. Öncelikle Singapurda trafik bize göre tersten akıyor. Araç trafiğindeki bu terslik yaya trafiğine de yansımış durumda. Biz yürüyen merdivenlerin sağ tarafında dururken onlar sol tarafında duruyor. Ve bu konuda son derece titizler. O yüzden yürürken insanları rahatsız etmemek adına bu duruma dikkat edin.

İkinci olarak birçoğunuzun bildiği gibi Singapur’da sakız çiğnemek ve kafanıza göre yerlerde sigara içmek yasak. Sokakta sigaranızı yakıp tüttürerek yürüyemiyorsunuz yani. Bence gayet güzel bir uygulama. Bina girişlerinden en az 5 metre mesafede olmalısınız sigara yakabilmek için. Zaten yol kenarlarında çeşitli yerlerde kül tablaları mevcut. Onları gördüğünüz yerlerde ve onların yanında sigara içmeye özen gösterirseniz hiçbir sıkıntı yaşayacağınızı zannetmiyorum. Bunların dışında halk inanılmaz derecede saygılı ve yardımsever. Bir o kadar da güler yüzlüler. İhtiyacınız olduğu her anda yardımınıza koşacak birilerine mutlaka rastlayacağınızdan eminim.

Singapur'da Ulaşım

Metro araçlarında rezerve koltuklar var. Bu koltuklar engelliler, hamile kadınlar ve yaşlıların kullanımı için. Bunların dışında hiç kimse hiçbir koşulda bu koltuklara oturmuyorlar ve bu konuda çok katılar. Ağzına kadar dolu ve çoğunluğun ayakta olduğu vagonlarda bile bu koltuklar boş. Sizden de aynı özeni göstermenizi bekleyeceklerdir. 

Metro hattı başlangıçta karmaşık gibi görünse bile yolunuzu çok rahatlıkla bulabiliyorsunuz aslında. Bilet gişelerinin mesai saati 8’de başlıyor. İstanbul’daki toplu taşıma hatlarında gördüğümüz yükleme makinelerinden burada da mevcut hatta sadece nakit değil kredi kartı da geçerli. Ancak bunları kullanabilmek için elinizde yükleme yapabileceğiniz bir toplu taşıma kartınız olmalı. Mecburen gişelerin açılmasını bekliyoruz. Singapore Tourist Pass kartlarından birer tane satın alıyor ve bunları kredi kartı ile ödüyoruz. Toplu taşıma gişelerinde yalnızca Singapur Doları geçerli. Kredi kartı kullanmak isterseniz kullanacağınız kart Mastercard olmalı. Bu yüzden metroda bilet almadan önce paranızı Singapur Doları'na çevirmeyi unutmayın.

Singapore Tourist Pass ile şehirdeki metro ve otobüs hatlarını satın aldığınız süre boyunca kullanma hakkınız var (bazı hatlar hariç). Tek günlük, 2 günlük ve 3 günlük seçenekleri mevcut. Tek günlük için kart başı 20 Singapur Doları ödüyoruz. Ücretin yarısı depozito. Kartınızın kullanım süresi dolduğunda gişelere götürüp teslim ederseniz 10 Singapur doları depozitonuzu geri alıyorsunuz.  Kartınızı alırken size bir adet de kitapçık veriliyor. Bu kitapçık turistler için gayet güzel bir rehber. Alışveriş isteyene alışveriş, müze isteyene müze, yerel tat gurmeleri için restoran önerileri gibi pek çok konuda yol gösterici.

Somerset’ten NS kodlu kırmızı hat geçiyor. Bu hattan metroya binip Merlion Park için yola çıkıyoruz. Birkaç durak sonra Raffles Place durağında iniyoruz. Metrodan inip dışarı çıkmaya çabalarken geçtiğiniz koridorlar boyu alışveriş yapabileceğiniz dükkânlar ya da bir şeyler atıştırabileceğiniz büfeler var. Büfeler demişken önemli bir dipnot olarak belirtmem gerekiyor ki Singapur’da toplu taşıma araçlarında bir şeyler yemek de yasak. Turist bile olsanız ciddi para cezaları kesiliyor.

Bütün geceyi uçakta gözümüzü kırpmadan geçirdiğimiz için haliyle uykusuzluktan geberiyoruz. Merlion Park’tan önce metro çıkışından hemen sonra bulduğumuz bir Starbucks’ta birer kahve ile ayılmaya çalışıyoruz ve bir şeyler yiyerek yakıt ihtiyacımızı karşılıyoruz. Tabi ki Marina Bay Sands Otel ve Gardens by the Bay manzaralı olarak.

Merlion Heykeli

Gelelim Merlion’a. Merlion şehrin çeşitli yerlerinde irili ufaklı replikalarını görebileceğiniz Singapur’un sembolü denebilecek kadar popüler bir heykel. Marina Bay Sands Otel kendisinin karşı komşusu. Bir aslan kafası ve balık gövdesinin birleşmesi ile oluşmuş mitolojik bir varlık aslında. Denizkızı anlamına gelen ‘mermaid’ ve aslan anlamına gelen ‘lion’ kelimelerinin birleşiminden geliyor ismi. Adanın koruyucusu olduğu gibi bir inanç varmış. Hatta adanın isminin Malay dilinde ‘aslan şehri’ anlamına gelmesinin sebebi de bu mitolojik varlık. Singapur’a gelen ziyaretçilere ‘Hoşgeldiniz’ karşılaması yapmak amacıyla heykeli dikilmiş bu mitolojik varlığın. Resmi açılışı ise 15 Eylül 1972 yılında, Başbakan Lee Kuan Yew tarafından gerçekleştirilmiş.

Merlion Singapur’da iki önemli noktada sembol niteliğinde tüm heybetini sergiliyor. Bunların ilki anlattığım üzere Merlion Park. İkincisi ise Singapur’un eğlence parkları ile ünlü bölgesi olan Sentosa Adası. Heykeli karşıdan görebilecek şekilde inşa edilmiş olan platform turistten geçilmiyor. Herkes Merlion ile hatıra fotoğrafı çektirmek ya da onu en doğru açı ve ışıkla fotoğraflayabilmek için birbiri ile yarışıyor resmen. Daha da komiği aşağıda görmüş olduğunuz tuhaf pozu vermek için sıra bekleyen insanlar bile var. Biz mi? Tabi ki sıra beklemedik. Sadece en doğru açıyı yakaladık :D

Merlion Park

Merlion heykeline bakan platform da Marina Bay Sands’in de karşı komşusu. İnternet ya da diğer kaynaklarda gördüğünüz o muhteşem şehir manzarasının yakalanabileceği en mükemmel yer. 

Merlion Park

Singapur Botanik Bahçeleri

Singapur deyince herkesin aklına gelmese de benim aklıma bir peyzaj mimarı olarak botanik bahçeleri geliyor. Bu yüzden bu dev şehirdeki ikinci durağımız Singapore Botanic Gardens oluyor. 

Singapur Botanik Bahçeleri

Buraya da metro ile çok rahat şekilde ulaşabiliyorsunuz. Hava o kadar sıcak ki daha öğlen saati olmadan yapış yapış vaziyetteyiz. Üstüne bir de botanik bahçesi gibi nemin ve haşaratın bol olduğu bir bölgeye girince sıcak iyice çekilmez hale geldi. Bu sebepten buradaki gezintimizi biraz kısa tutmak durumunda kaldık. Tabi Singapur’da yalnızca bir günümüz olduğunu düşünecek olursak yapmamız gereken de maalesef bu. Zaman kısıtlamanız yok ise Singapur seyahatinizin bir gününü sadece bu bahçelere ayırmanızda fayda var. Bahçelere giriş yaptığınız andan itibaren sizi tropik bitkiler karşılıyor. Ve işte gerçekten Asya’da olduğunuzu o zaman anlıyorsunuz. 156 yıllık bu bahçeler 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmış ve dünyada listeye girme hakkı kazanmış üçüncü bahçe olma özelliğini de taşıyor. Burada aynı zamanda bilimsel çalışmalar da yapılıyor.

Singapur Botanik Bahçeleri

Singapur demek orkide demek. Bu yüzden botanik bahçesine giriş yaptıktan sonra yeşilliğin ve manzaranın tadını çıkararak Orkide bahçelerine doğru ilerliyoruz. Yılbaşı yaklaştığı için parkın içinde kafe ve hediyelik eşya dükkanlarının olduğu bölümlerde özel yılbaşı süslemeleri de yapmışlar. Botanik bahçelerine girerken bir ücret ödediğimizi hatırlamıyorum ama özel olarak orkide bahçelerine girmek istiyorsanız bunun için ücret ödemelisiniz. Binlerce orkide türü var bu bahçede. Hem renkleri hem de kokuları ile insanı oldukça cezbediyorlar. 

Orkide Bahçeleri

Artık sıcaktan ve nemden bayılacak hale geldiğimizde ufak ufak gezimizi tamamlayıp metro istasyonuna doğru ilerliyoruz. Buradan sonraki durağımız için henüz bir plan yapmadık. Metro istasyonu dışarıdaki sıcaktan sonra o kadar serin geldi ve ferahlattı ki gelen trene binmeyip bir süre istasyon içindeki banklarda oturmaya karar verdik. Bu esnada da metro haritamızı ve yapılacaklar listemizi çıkarıp bulunduğumuz yere en yakın olan noktayı bulmak için araştırma yapmaya başladık. Sonuç olarak bulunduğumuz yere en yakın istasyon olan Little India Bölgesi'ne gitmeye karar verdik. DT kodlu metro hattının 9. durağı Botanic Gardens. Little India ise 3 durak ileride sadece. 

Little India

Küçük Hindistan

Little India durağında indiğinizde artık Singapur’da değilmiş hissine kapıldım. Zaten bu bölgeye ‘Küçük Hindistan’ denmesinin sebebi de bu. Singapur’daki Hint toprakları resmen. Şehirde yaşayan Hintli nüfus bu bölgeye kendi geleneklerini, sokaklarını, tapınaklarını, yemeklerini, ticarethanelerini yani anlayacağınız kendi hayatlarını getirmişler. Singapur’da Little Indıa gibi başka milletten olup burada yaşayan kalabalık nüfusların yaşadığı başka bölgeler de var. Çin mahallesi, Arap mahallesi gibi. Fakat benim özellikle Little India diye tutturmuş olmamın sebebi yoga ve Hint kültürüne olan ilgim. Ayrıca yıllardır yaptığım Hindistan planını bir türlü gerçekleştirememiş olmamın da etkisi yok diyemiyorum.

Bu rengârenk mahallenin her yanından baharat kokusu yükseliyor. Eşime çok iştah açıcı gelmese de baharatlı yemekleri aşırı sevdiğim için benim iştahım kabarmaya başlıyor. Aslında yemeği burada yemek niyetindeydim ama eşim benimle aynı fikirde olmadığı için aç kalmasın diye Orchard’e dönüp yemeği orda yemeye karar veriyoruz. Orchard; Singapur’un lüks bölgesi. Tahmin edebileceğiniz gibi şehrin en pahalı kafeleri, lüks markaların mağazaları, zincir oteller hep bu bölgede. Singapur’da bilindiği üzere elektronik ürünler ülkemize oranla daha ucuz. Eşim bir süre cep telefonu ve laptop araştırması yapmak için gezmek istiyor. Fakat ne yazık ki sonuç alamıyoruz. Hazır Orchard’e gelmişken bari yemeği Hard Rock Cafe’de yiyelim dedik. 

Orchard

Hard Rock Cafe’ler yurtdışına çıktığımda eğer ki gittiğim şehirde varsa mutlaka uğradığım bir yer. Hem ambiansını ve yemeklerini çok seviyorum hem de shop’lardan drumstick koleksiyonum için bir parça satın alıyorum. Çünkü gezgin bir metalci olmak bunu gerektirir :D

Hard Rock Cafe Singapur

Singapur'da Mutlaka Yapılması Gereken Aktiviteler

Buradan sonraki durağımız artık birazcık dinlenmek için otelimiz oluyor. Konakladığımız otelde bir Marina Bay Sands Otel kadar görkemli olmasa da teras katında sonsuz havuz mevcut. Odamızda kısa bir süre uzandıktan sonra teras katına havuz keyfi yapmaya çıkıyoruz. Muhteşem şehir manzarasına karşı terasta havuz keyfi her zaman yakalayabileceğimiz bir fırsat olmadığı için bu gezide otelde geçirdiğimiz vakti bir kayıp olarak görmedim açıkçası. Marina Bay Sands biraz uzaktan da olsa bize göz kırpıyor.  

Hotel Jen Orchardgateway

Akşam saatleri yaklaşırken otelden çıkıp Gardens by the Bay’e gidiyoruz. Burayı akşam saatlerine bırakmak istememin sebebi ise buranın gündüz ayrı gece ayrı güzel görüntüye sahip olması. Her iki halini de görebilmek adına tam güneşin batmaya yakın olduğu bir saatte gelmek en mantıklı seçenekti. Aslında Gardens by the Bay de botanik bahçeleri gibi zaman ayrılarak gezilmesi gereken çok özel bir park. Ancak zaman kısıtlamamız sebebiyle biz sadece Supertrees kısmını görmeyi tercih ettik. Supertrees; Marina Bay Sands ve Merlion gibi Singapur’un ikonik yapılarından bir tanesi. Gardens by the Bay içinde yer alan devasa boyutlardaki bu ağaçların arasında kurulan köprüde ‘Skywalk’ yaparak mükemmel manzaranın tadını çıkarıyoruz. Bu devasa ağaçlar güneş battıktan sonra ışıklandırılıyor ve ortaya muazzam bir görüntü çıkarıyorlar. 

Gardens by the Bay

Gardens by the Bay dönem dönem çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Yılbaşı yaklaştığı için bizim gittiğimiz zaman diliminde ‘Christmas Wonderland’ isimli bir yeni yıl etkinliği düzenleniyordu dev ağaçların altında. Bilet kuyruğuna girdiğimizde bize bu etkinlik için bilet almamız gerektiğini söylediler. Biz Skywalk için bilet istediğimizi söylediğimizde ise bize Christmas Wonderland için bilet almadan alana giremeyeceğimizi ve dolayısıyla Skywalk yapamayacağımızı söylediler. Yani önce alana girmek için aslında katılmayacağımız bir etkinliğe bilet alıyoruz ardından alana girip asıl yapmak istediğimiz şey için yeniden bilet parası ödüyoruz. Epeyce can sıkıcı ve saçma bulduğum için itiraz ettim fakat sonuçta yapmak istediğimiz etkinlik bu olduğu için elimden bir şey gelmedi. Neticede önce Christmas Wonderland alanında ufak bir gezi yaptık. Daha sonra etkinlik alanındaki bilet gişelerinden Skywalk için yeniden bilet alıp dev ağaçların tepesine bu şekilde çıkabildik. Aslında düzenlenen yeni yıl etkinliği de hiç fena değildi ama turist olarak gelen insanlar için böyle bir zorunluluk getirip daha fazla para ödetmeleri çok sinir bozucu ve saçmaydı ama yapacak bir şey yok maalesef: D

Gardens by the Bay

Gardens by the Bay’den çıktıktan sonra Singapur’daki ilk ve son akşamımızı Boat Quay Caddesi'nde bir akşam yemeği ile değerlendirmeye kara veriyoruz. Yapılacaklar listemizda Singapore Sling tadımı yapmak da var. Bu yüzden restoranlara oturmadan önce bu içkinin menülerinde bu kokteylin olup olmadığını sormayı ihmal etmiyoruz. Singapur Nehri'nin kıyısındaki Boat Quay boyunca sıralanmış bir sürü şık kafe, bar ve pub mevcut. Charlie’s Tapas isimli bir mekana oturuyoruz. Masamız tam nehrin dibinde. Bu ambiansta ufaktan balayı çifti moduna giriyor, bir yandan içkilerimizi yudumlarken bir yandan muhteşem şehir manzarasının tadını çıkrıyoruz. 

Boat Quay

Kokteyl seviyorsanız Singapore Sling mutlaka denenmeli. İçerisinde çeşit çeşit meyve suyu olan cin ağırlıklı bir kokteyl. İlk olarak Raffles Otel’e ait Long Bar’da bir barmen tarafından yapılmış olan bu kokteyli Singapur’da herhangi bir barda içebileceğiniz gibi Raffles Otel’de de içebilirsiniz.

Singapore Sling

Keyifli geçen akşamımızın ardından saat biraz erken olmasına rağmen otelimize dönüyoruz. Ertesi sabah erken saatte Bali yolcusuyuz. Yazının devamında Bali maceraları ile yeniden buluşana kadar kendinize iyi bakın. Takipte kalın ;)

bir metalcinin gezi notları

Yazar Hakkında

bir metalcinin…

Sırt çantalı bir metalcinin gözünden...İstanbul...Türkiye...Bütün dünya