Zambiya’nın başkenti olan Lusaka, adını şehrin kurucusu "Lusaka"dan almıştır. Yaklaşık 1,8 milyon kişilik nüfusa sahip olan Lusaka, 1900’lerin başına kadar küçük bir yerli köyüymüş. Günümüzde ise Zambiya’nın en büyük şehri.
İngiliz sömürgesi olduğu dönemde, 1905 senesinde İngilizler burada demiryolu inşasına başladıktan sonra bölge hızla gelişmeye başlamış. Demiryolu’nun tamamlanmasıyla, ticaret yollarının üzerinde yer alan önemli bir uğrak noktası haline gelmiş.
1953 senesinde Güney ve Kuzey Rodezya'nın kurulmasıyla beraber, Lusaka’nın önemi artmış ve 1964'te kurulan bağımsız Zambiya'nın başkenti olmuştur.
1.300 metre yükseklikteki bir plato üzerine kurulu olan kent, ülkedeki tüm bölgeleri birbirine bağlayan önemli bir kavşakta yer alır. Bu özelliği ile Güney Afrika bölgesinin en hızlı gelişen kentlerinden biridir. Ülke gelişme gösterdiğinden çevre yerleşimlerden göç de almaktadır. Bu nedenle kozmopolit bir yapısı vardır. Ancak buna rağmen kente işsizlik oranı çok yüksektir. Neredeyse iki kişiden biri işsizdir. Bu da suç oranının yüksek olmasına neden olmaktadır. Yani kentte dolaşırken kap kaç olayına karşı dikkati olmak gerekmektedir.
Ülkede resmi dil İngilizce’dir Ancak İngilizce’nin yanı sıra Bantu dillerinden Nyanja ve Bemba dilleri de konuşulmaktadır.
Şehrin kalbinin attığı bölge Kahire Caddesi’dir. Bu caddenin batısı başta olmak üzere birçok yüksek yapı içermektedir. Lusaka’daki 5 yıldızlı otellerin büyük bölümü de bu bölgede yer alır. Minimum fiyatları gecelik 200$ civarındadır. Şehrin doğu tarafında ise Meclis ve Bakanlıklar yer almaktadır.
Kentte yer alan yüksek binalar ve kent pazarlarının bir arada olması Afrika’nın modern ve geleneksel yönünü bir arada sunmaktadır. Yeni Şehir Marketi ve Kamwala Marketi, merkezi ticari alanlardır.
Kentin kozmopolit yapısı buradaki restoranlara da yansımıştır. Pizza’dan Lübnan mutfağı’na, Çin yemeğinden Meksika yemeğine kadar pek çok alternatif bulunmaktadır.
Kentte çok sayıda bar ve eğlence mekanı da bulunmaktadır. Ancak alkolü fazla kaçıranlara karşı dikkatli olunmalı ve gece belli bir saatten sonra ara sokaklardan kaçınmak gerekir.
Lusaka, turistik açıdan her ne kadar Livingstone kadar cazip değilse de, kentte görülmeye değer pek çok yapıya sahiptir. Lusaka Ulusal Müzesi, Siyaset Müzesi, Zintu Toplum Müzesi ziyaret edilebilir. Kültürel yaşamı anlamak için en iyi adres Zintu Toplum Müzesi’dir.
Kentin en renkli yerlerinden biri Soweto Pazarı’dır. Burada fasulyeden tekstile, motor parçasından geleneksel ilaçlara kadar pek çok şey bulabilirsiniz. Ama en önemlisi hoş fotoğraflar çekebilirsiniz.
Özgürlük savaşçılarına adanmış olan Özgürlük Heykeli ise Bağımsızlık meydanında yer almaktadır. Buradan sonra Kutsal Hac Katedrali’ne gidebilirsiniz. İkisi birbirine oldukça yakındır. 1962 senesinde yapılmış olan katedral özellikle camları ile ilgi çekmektedir.
Zambiya’da çömlekçilik bir hayli gelişmiştir. Moore Çömlekçilik Fabrikası’na uğrayabilir, burada hem çömlek yapımını izleyebilir hem de alışveriş yapabilirsiniz. Ancak biz buna gitmedik ve halk pazarlarında gezmeyi tercih ettik. Bu arada mutlaka pazarlık etmek gerekiyor. Arcades ve Manda Hill ise batılı tarzdaki büyük alışveriş Merkezleri.
Kabwata Kültür Köyü, hem yerel yaşamı tanımak hem de yerel el ürünleri almak için en güzel yer. Ancak daha turistik olduğundan fiyatlar da ona göre.
Munda Wanga Çevre Parkı, ilk olarak 1956 senesinde geniş bir bahçe olarak hizmete açılmış. Günümüzde ise burada hem bir botanik bahçe, hem de fil, babun gibi hayvanları görebileceğiniz bir bölümü var. Bir de içerisinde Çevre eğitim merkezi yer alıyor. Burayı gezerken yorulursanız içerideki Terrace kafe oldukça temiz ve uygun fiyatlı bir alternatif.
Lusaka, ülkenin diğer bölgelerindeki doğal yaşam alanlarına ve milli parklarına kolay ulaşım sağladığı için önemli bir geçiş noktası. Zambiya’ya gelmişken en az 1-2 gününüzü bu kozmopolit kenti keşfetmeye ayırabilirsiniz.