Gezgin Babalar Çocuklarıyla Yaptıkları Seyahatleri Anlatıyor

Babalar günü vesilesiyle sözü babalara verdik ve gezgin babalara çocuklarıyla yaptıkları seyahatleri sorduk. İşte gezgin babalar ve çocukları!

Soner Sarıhanwww.kucukgezgin.com

Bisikletli gezgin bir baba olarak, oğlumu 2 yaşından bu yana tam 6 yıldır 19 ülkede arkamda çektim. Onun için taşıdığımız malzemeler geliyor aklıma. Koca bir bebek bezi kutusu mesela. 22 aylık bir bebek için gerekli olan biberon, kıyafet, krem, ilaç, oyuncağın yanı sıra artı römork ve son yıllarda kullandığımız weehoo… Geçen yıl Alp dağlarındaki en yüksek geçitlerden birisine birlikte tırmandıktan sonra, hiçbir ekipman fiziksel olarak ağır gelmiyor artık bana. Asıl büyük ağırlık manevi olarak sırtımda: Oğlum kim olarak büyüyecek? Rüzgarı suratında hissedince gülümsemeyi, yağmur yağdığını görünce “hava ne kadar da kötü bugün!” dememeyi, başka insanlara karşı hoşgörülü olmayı, köşe başındaki markete kadar araba ile gitmemeyi, sporu yaşamının bir parçası yapmayı öğretebilecek miyim acaba? Biz hep birlikte yolda büyüyoruz; doğanın kalbinde, sera gazı salımı yapmayan bisikletlerimizle dünyayı keşfediyoruz. Umuyor ve diliyorum ki bütün babalar çocukları için en iyi olduğunu düşündükleri şeyi yapmak için cesaret ve zaman bulsunlar. Bana daha üçüncü sınıfta "80 Günde Devri Alem" kitabının tam baskısını alan kendi babamın da babalar gününü kutlarım.

Suat Şimşek – Avukat

2016 yılı Haziran ayına kadar dünyada 138 ülkeyi ve 780 şehri, sayısız köy ve kasabayı görme fırsatı elde ettim. Berlin’de doğmuş olmam sebebiyle hem iş için hem de ziyaret anlamında en fazla seyahatimi Almanya’ya yaptım. Önceliklerim elbette vardır. Sırt çantalı gezginlik dönemimde daha çok görmediğim ülkeleri merak eder ve fırsat yaratıp o ülkeleri görmeye giderdim. Anıl ve Ege’nin ilkokul çağına başlamalarıyla birlikte önce teker teker sonra ise ekip halinde gezmeye başladık. Üçlü olarak seyahatlerimizin ilkini ise Roma’ya yaptık. Bir hafta boyunca Roma’nın altını üstüne getirdik ve tarihin gizemli sayfalarına bir yolculuk yaptık. Şimdiki hedefimizse arabayla baştan sona Balkanlar turu yapmak. Gideceğimiz yerlere birlikte karar veriyor ve söz konusu bölgeyi inceliyoruz. Çocuklarımla birlikte belki bir tekrar oluyor ama önceliklerimiz UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan yerlerin görülmesi üzerine kurulu.

Can Topakoğlu – Pazarlama yöneticisi, Türkiye Gezginler Derneği Başkan Yardımcısı

İlk yurt dışı yolcuğumu ve aynı zamanda ilk uçak deneyimimi 25 yaşındayken yaptım. O yaşıma kadar Marmara Bölgesi’nin sınırlarından dışarı bile çıkmamıştım. O dönemde yurt dışına, özellikle Avrupa’ya seyahat bugünkünden çok daha zordu. Kızım ise benden çok daha şanslı. 11 yaşında ve 11 ülke gezi. Daha 16 aylıkken birlikte Roma’ya gittik. Sanırım ilk gittiği ülke İtalya, ilk gördüğü şehir Roma olduğu için o da İtalya’ya ve Roma’ya bayılıyor. Birlikte 11 ülke gezdik ama İtalya’da sanırım görmediğimiz yer kalmadı. Venedik, Verona, Milano, Bologna, Portofino, Cinqueterre, Floransa, Siena, Pisa, Roma, Napoli, Capri Adası, Mesina, Katanya, Sicilya, Bari, Puglia hepsini gezdik.

Faruk Yaşar Ulutürk – Yönetici, Türkiye Gezginler Kulübü Üyesi

Evlenmeden ve çocuk sahibi olmadan önce sık seyahat eden biriydim. Evlendikten kısa bir süre sonra iki çocuğumuz oldu. Birçok yakınım bundan sonra gezme sevdamın sona erdiğini ve kendime başka bir hobi bulmam gerektiği konusunda bana telkinlerde bulunmaya başladılar. Ama eşim ve ben hiçbir zaman bu şekilde düşünmedik. Çocuklarımızın da bizim gibi gezgin olmalarını, gittiğimiz yerlerden bizim kadar keyif almalarını, keşfetmelerini, merak etmelerini ve bunların sonucunda da mutlu olmalarını istedik. Belki birçoğunuza zor gibi gelebilir ama biz kızımız sekiz aylıkken çadırda konaklayarak güzel bir tatil yaptık. Çocukla seyahat yapılamaz gibi bir önyargı olmamalıdır. Nasıl alıştırırsanız sonrası o şekilde devam eder. Bizimkiler küçüklüklerinden itibaren arabayla, otobüsle veya uçakla yolculuk yapmaya alıştılar.

Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu – Çocuk psikiyatrisi

‘Babanın Ruhsal İşlevi’ isimli kitabımda şöyle demiştim: “Çocuğunuz doğdu, doğacak derken; ne zaman yürüyecek, ne zaman konuşacak diye sabırsızlıkla beklerken; bir bakarsınız ki yıllar ne çabuk geçmiş. O yüzden henüz vakit varken baba olmanın kıymetini bilmeli. Bir insanı doğumundan itibaren tanımanın, hayata başka bir gözle bakmanın keyfini çıkarmalı. Yarına bırakmayıp, onunla bugün oynamalı, sohbet etmeli, bugün sevdiğimizi söylemeli. Birlikte üzülmeli, sevinmeli, endişe etmeli, dünyayı birlikte öğrenmeli…”

Çalışan, yorulan, çocuğu için zaman bulamayan baba belki de çocuğuyla ancak gezerken günün 24 saati birlikte olabiliyor. Çocuğunu daha iyi tanıyor, çocuğu da babasını… Bol bol gezin bence… 

Yorumlar

TUĞÇE YILMAZ
28 Mar 2024, Perşembe - 17:46