İzmir'in Mutlaka Görmeniz Gereken Köy ve Kasabaları

İzmir’in (https://gezimanya.com/izmir) şehir merkezini biliyorsunuz, yaz mevsiminde hayli popüler olan bu kentin yazlık beldelerine dair de fikir sahibisiniz diyelim. Peki kentin hala keşfedilmemiş ya da çok kişinin bilmediği köy ve kasabalarına dair ne kadar fikir sahibisiniz? Bu soruya cevap verirken kararsız kalıyorsanız, yazının devamını okuyabilirsiniz.

Germiyan Köyü

İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Germiyan Köyü Türkiye’de Slow Food hareketine katılan ilk köy. Çeşme’nin merkezine 23 kilometre uzaklıktaki Germiyan Köyü’nden bahsetmeden evvel "slow food" nedir diye soranlara çok kısa açıklamak gerekirse, yemek kültürlerini korumayı,insan sağlığını gözeten gıda üretimini ve mevsiminde yani doğal şartlarda yetişmiş sebze meyve üretimini merkezine alan “iyi, temiz, adil” sloganıyla kaliteli, üretim sırasında doğaya zarar vermeyen ve tüketiciler ile üreticilerin erişimi konusunda adaleti gözeten bir hareketten bahsediyoruz. İtalya menşeii bu hareketin Türkiye’deki ilk temsilcisi Germiyan Köyü katkısız gıda üretimi ve geleneksel yemekleri yaşatma konusunda oldukça hassas. Her yıl ekim ayında köyde düzenlenen festival de bu amaçla ekmek yapımından, Ege otlarından yapılan yemeklere, ev yapımı sabundan, yöresel gıda ürünlerinin satışına pek çok yan etkinlik gerçekleştiriliyor. Germiyan Köyü’nün bir diğer özelliği ise köyü dolaşırken hemen her köşe başında karşınıza çıkacak beyaz duvar üzerine çizilmiş farklı çiçek figürleri. Bu desenler köyün sakinlerinden Nuran Erden’e ait. Germiyan Köyü’nün en meşhur içeceklerinden biri adaçayı. Buraya gelmişken kopanisti peyniri, pirinçli mantı, hurma zeytini gibi lezzetlerinse tadına mutlaka bakın deriz.

Bademler Köyü

Bademler Köyü muhtemelen önceden gördüğünüz hiçbir köye benzemiyor. İzmir – Çeşme yolu üzerinde bulunan ve ayrıca Konak’tan hareket eden 320 numaralı otobüs ile de gitmenin mümkün olduğu köy, 1930’lardan beri faaliyet gösteren bir tiyatroya, neredeyse 80 yaşına girmek üzere olan bir kütüphaneye ve bir de oyuncak müzesine sahip. Bir Alevi-Tahtacı köyü Bademler, aynı zamanda Türkiye’ye Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı getiren Metin Erksan imzalı Susuz Yaz filminin de ana mekanı. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2012 senesinde Türkiye’nin en temiz köyü seçilen Bademler ‘de bir de matematik öğretmeni Tufan Döleneken tarafından açılmış bir de Matematik Çiftliği bulunuyor. 2007 yılında yaşamını yitiren arkeolog Mehmet Uysal öncülüğünda kurulan Çocuk Oyuncakları Müzesi’nde çocukların eski zamanlarda oynadığı pek çok oyuncak sergileniyor. Okuma yazma oranının yüzde yüz olduğu köy varlığını sosyal ve kültürel gelişmeye adamış. Sakin ve sıcak kanlı halkının en temel geçim kaynağı ise çiçekçilik. Çeşit çeşit çiçeğin yetiştiği bu rengarenk köyde ayrıca zeytin üreticiliği de önemli yere sahip.

Sığacık

Türkiye’nin ilk Citta Slow’u (Yavaş Şehir) Seferihisar’a bağlı Sığacık, alabildiğine sakin, daha adımınızı atar atmaz içinize huzurun dolduğu bir sahil kasabası. İzmir’in merkezinden yaklaşık 50 dakikalık bir yolculukla erişebileceğiniz Sığacık, Alaçatı’yaysa 76 kilometre uzaklıkta. Hemen girişindeki asırlık ağacı, daracık sokakları, arnavut kaldırımları ve cumbalı evleri ile özdeşleşmiş Sığacık denize kıyısı olması sebebiyle de tercih sebebi. Sığacık’ın merkezi 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış kalesi ile meşhur. Tarihte 12 İon medeniyetinen birisi olarak da geçen Sığacık’ta söz konusu kalenin surları kalmış sadece. Fakat aslında kalenin hikayesi daha da eskiye uzanıyor. Rivayete göre kale ilk olarak Selçuklular döneminde yapılmış. Fakat zaman içerisinde hasar görmüş. Kanuni Sultan Rodos Seferi sırasında Teos Antik Şehri’nden taşınan taşlarla buranın surlarını yeniden inşa ettirip burayı deniz üssü olarak kullanmış. Sığacık’ın en önemli özelliklerinden birisi de her pazar günü kurulan Üretici Pazarı. Aklınıza gelebilecek pek çok şeyi bulabileceğiniz bu pazara bir gününüzü mutlaka ayırın deriz. Ayrıca Sığacık’ta ne yenir derdine düşmenize hiç gerek yok, zira burası aynı zamanda bir balıkçı kasabası olması sebebiyle hem taze balık ve deniz ürünleriyle hem de Ege otlarından yapılma leziz mezeleriyle meşhur.

Mordoğan

İzmir’in Urla Yarımadası’nda bulunan Mordoğan, Uzunada’nın da tam karşısında yer almakta. Bilhassa Çatalkaya, Ardıç ve Ayıbalığı Kayalıkları plajlarıyla ön plana çıkan Morodoğan ismini yaklaşık 70’i bulan çeşitteki mor çiçeğinden alıyor. Aynı zamanda balıkçılığın oldukça yaygın olduğu Mordoğan’da gündoğumu ve günbatımı sırasında ufkun büründüğü kızıllı morlu görsel şölen ise görülmeye değer. Ayrıca sualtı güzellikleriyle de meşhur Mordoğan’da tüplü ve tüpsüz dalış imkanı mevcut. Eşsiz manzarası kadar doğasıyla da kendisine hayran bırakan Mordoğan bilhassa fotoğraf meraklıları ve doğa sporları düşkünleri için tercih sebebi. Mordoğan’ın bir diğer özelliği ise Ayıbalığı denilen bölgedeki deniz mağaraları. Bu mağaralar Akdeniz foklarının dünya üzerindeki en önemli üreme noktalarından biri aynı zamanda. Mordoğan’a gidip de limanındaki birbirinden lezzetli meze ve deniz ürünleriyle bilinen balık lokantalarından birine oturduğunuzda eğer mevsimindeyseniz mutlaka enginar sipariş edin. Tadına baktığınızda bunu neden söylediğimizi anlayacaksınız.

Lübbey Köyü

Lübbey Köyü namı diğer hayalet köy, İzmir’in en ilginç köyü olabilir. Ödemiş ilçesine bağlı olan ve Ödemiş’e 13 kilometre, İzmir’in merkezine ise 127 kilometre uzaklıktaki bu köy, 1950’li yıllarda terk edilmiş. Sırtını Bozdağ’ların eteklerine yaslayan, gizemli olduğu kadar merak uyandıran Lübbey’in nüfusu 50’nin altında. Kiremit çatılı, ahşap malzemeli evleri ve tarihi dokusuyla oldukça ilginç bir mimariye sahip olan doğanın içine gizlenmiş bu saklı köyün zamanında zeybeklerin sığınağı olduğu rivayet ediliyor. Ödemişli emekli öğretmen Osman Berber’in senaryosunu yazıp Mehmet Genç’in yönettiği “Terkedilmiş Bir Kartal Yuvası Lübbey” belgeseline konu olan köyün minaresiz camiisi ve köydeki 54 ev 2016 senesinde tescillendi. Osmanlı döneminde askerlerden kaçan eşkiyaların saklandığı bölge olarak da tanınan Lübbey Köyü halen daha çok kişi tarafından keşfedilmemiş olmakla beraber hem hikayesi hem de gündelik yaşantısıyla oldukça ilginç.

Şirince Köyü

İzmir’in güneyinde kalan Kuşadası’na yarım saat uzaklıkta meyveli şarapları, zeytinyağı, sabunları ve kendine has dokusuyla meşhur Şirince Köyü şüphesiz İzmir’in en sevilen en popüler turistik adreslerinden de birisi. Selçuk’a 10 kilometre uzaklıkta bulunan Şirince ayrıca Maya’ların inancına göre 2012 senesinde gerçekleşecek kıyametin de uğramayacağı tek yerdi. Geçmişi M.S. 5. yüzyıla dek uzanan Şirince zamanında Rumların yaşadığı bir yerleşkeyken mübadele sonrası Makedonyalıların yerleştiği bir köy olmuştur. Köyde el işçiliği ürünlerin satıldığı küçük butiklerden, şarap evlerine pek çok dükkan bulunuyor. Bu şarap evlerinin pek çoğunda ayrıca tadım yapmak da mümkün üstelik. Yemyeşil doğası ve taş döşeli dar sokaklarıyla çevre ve ses kirliliğinden uzak dingin birkaç gün geçirmek isteyenlerin uğrak noktası olan Şirince’de St. John Baptist Kilisesi’ni mutlaka ziyaret edin. Hazır ziyaret etmişken de ortasında bulunan Meryem Ana heykelinin önündeki küçük havuza dileğinizi dileyip para atmayı ihmal etmeyin.

İnecik Köyü

Karaburun’un sahil beldesi Kaynarpınar’a bağlı İnecik Köyü için adeta bir sığınak demek hiç de yanlış olmaz. Çünkü gözlerden uzak az kişinin bildiği İnecik Köyü, aynı zamanda bir sanat köyü. Görsel Sanat Günleri’nin düzenlendiği köyde festival döneminde sergilerden film gösterimlerine, kukla yapım atölyelerinden, söyleşi ve konserlere pek çok etkinlik düzenleniyor. Eko-turizm ve doğa sporlarına yönelik girişimlerin yapıldığı köy, el değmemiş doğasıyla hayli çekici. Mısır böreği, öküz köftesi, sızdırma, bademli ekmek ve zıngata gibi yöresel yemeklerinin yanı sıra tatlı üzümleriyle de nam salmış İnecik Köyü’nün zamanı yavaşlatan ikliminde kendinizle baş başa kalabileceğiniz birkaç gün geçirebilirsiniz.

Kavacık Köyü

Karabağlar’a bağlı Kavacık Köyü her yıl düzenlenen üzüm şenlikleriyle meşhur. Oldukça eski bir köy olan Kavacık’ta yetiştirilen razaki üzümü ve iri taneli siyah üzüm hayli ünlü. Tertemiz havası ve suyuyla daha adımınızı atar atmaz sizi kendine aşık eden bu sakin köyün civarında eski dönemlerden kalma mağaralar bulunuyor. Ayrıca Yalçın ve Çınar isimli iki de şelalenin bulunduğu köy özellikle doğa sporları ve yürüyüşle ilgilenenler için bir cazibe merkezi. Kış mevsiminde ulaşımın daha güç olduğu Kavacık’tan dönerken tavsiyemiz ise en az bir kavanoz pekmez alın olur.

Nesin Matematik Köyü

İzmir-Selçuk yolu üzerindeki Şirince’nin yaklaşık bir kilometre uzağında bulunan Nesin Matematik Köyü İzmir’in en özel yerlerinden biri şüphesiz. Kayser Dağı’nın yamaçlarında Ali Nesin tarafından kurulan, doğanın ve ıssızlığın içinde bu köy kar amacı gütmeyen bir projenin ürünü esasında. Şüphesiz pek çoklarının okul sıralarındaki korkulu rüyası matematiği sevdirmek ve müfredattan ya da üniversite giriş sınavlarından bağımsız matematiksel araştırmayı heveslendirmeyi amaçlayan köy ilk kurulduğunda üniversite öğrencilerini hedeflese de sonradan gelen talepler neticesinde lise ve üniversite öğrencilerine de bünyesinde yer açtı. Nesin Vakfı’na ait olan Matematik Köyü tamamen halkın desteği ve bağışlarıyla hizmet vermektedir. Konaklama tesislerinin yanı sıra iki kapalı dersliği ve 200 kişilik konferans salonu bulunan köyde matematik, sanat ve felsefe kitaplarından oluşan 7000 kitaplık bir de kütüphane bulunuyor. Beş tane açık hava dersliğinin de bulunduğu bu köyde özellikle okulların tatil olmasıyla başlayan eğitim dönemi günübirlik ya da bir haftaya dek uzayan ziyaretlere de açık.